Hz. Uzeyr (a.s.) kimdir? Hz. Uzeyr (a.s.) Tevrat ’ı nasıl hatırladı? 100 yıl sonra geri geldiğinde nasıl bir durum ile karşılaştı? Hz. Uzeyr ’in (a.s.) oğlu babası hakkında ne dedi? Yuz senelik bir olumden sonra tekrar diriltilerek kıyÂmetteki yeniden yaratılışa misÂl olan Hz. Uzeyr ’in (a.s.) hayatı.Hz. Uzeyr (a.s.) HÂrûn AleyhisselÂm ’ın neslindendir. TevrÂt ’ı ezberleyen sayılı kimselerdendi. Yahûdîlerce “Ezr” olarak bilinir.
Hazret-i Uzeyr ’in peygamber olup olmadığı husûsunda Kur ’Ân-ı Kerîm ’de kesin bir bilgi yoktur. Nitekim AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- de:
“Uzeyr ’in peygamber olup olmadığını bilemiyorum!..” (Ebû DÂvûd, Sunnet, 13/4674; Ali el-Muttakî, XII, 81/34087) buyurmuştur.
Kur ’Ân-ı Kerîm ’de, sadece AllÂh TeÂl tarafından oldurulup yuz sene sonra tekrar diriltildiğinden bahsedilir.
Hazret-i Uzeyr ’in yaşadığı devirde de azgınlık ve taşkınlıklarını artıran İsrÂîloğulları ’na AllÂh TeÂlÂ, bel olarak Buhtunnasr ’ı vermişti. Buhtunnasr, Şam ve Urdun bolgelerini istil etti. Mescid-i Aks ’yı yıktı. Bağ ve bahceleri harÂb etti. Savunmasız insanları hunharca oldurup, genc ve işe yarar gorduğu kimseleri esîr olarak yanında goturdu. Hazret-i Uzeyr de bunların arasındaydı.
YUZ YIL OLU BIRAKILIP DİRİLTİLEN PEYGAMBER RivÂyete gore Uzeyr -aleyhisselÂm-, elli yaşında iken kacarak esÂretten kurtuldu. Bir merkeple Kudus ’e doğru yola cıktı. Kudus ’e yaklaştığı sırada şehrin yıkık binÂlarına, harÂb olmuş bağ ve bahcelerine bakarak mahzun oldu. Karnı da iyice acıkmış olduğundan, merkebini bir ağaca bağlayarak orada bir miktar incir toplayıp yedi. Uzum sıkıp suyunu icti. Sonra bir ağacın altına oturdu. Perişan ve harÂb olmuş memlekete, curumuş tenlere, yığılmış kemiklere ibretle baktı. Hakk ’ın kudretini tefekkur ederek, her şeyin yeniden nasıl dirileceğini duşunurken uykuya daldı.
AllÂh TeÂl buyurur:
“YÂhut gormedin mi O kimseyi ki, evlerinin duvarları, catılarının uzerine cokmuş (alt-ust olmuş) bir kasabaya uğradı:
«–Olumunden sonra AllÂh bunları nasıl diriltir acabÂ?!» dedi.
Bunun uzerine AllÂh O ’nu oldurup yuz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti:
«–Ne kadar kaldın?» dedi.
(O da
«–Bir gun, yahut daha az!» dedi.
AllÂh O ’na:
«–Hayır, yuz sene kaldın! Yiyeceğine ve iceceğine bak, henuz bozulmamıştır. Eşeğine de bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yuz sene olu tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Şimdi Sen kemiklere bak; onları nasıl duzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz.» dedi.
(O etleri curumuş, kemikleri parca parca olmuş merkep, AllÂh ’ın emriyle tekrar dirildi.) Durum kendisi tarafından anlaşılınca (Uzeyr):
«–Şimdi iyice biliyorum ki, AllÂh her şeye kÂdirdir!» dedi.” (el-Bakara, 259)
Uzeyr -aleyhisselÂm-, uyuduğu zaman sabah vakti idi, uyandığında ise guneş batmamıştı. Ancak gecen zaman, yuz yıldı. Bu arada Buhtunnasr olmuş, butun esirler serbest kalarak Kudus ’e donmuşlerdi. Mescid-i Aks tÂmir edilmiş ve butun şehir tekrar mÂmur hÂle gelmişti.
Uzerinde tahakkuk eden bu buyuk tecellîlerin ardından Uzeyr -aleyhisselÂm- merkebine binerek Kudus şehrine girdiğinde, herşeyi değişmiş olarak buldu. İnsanlar tanıdığı insanlar, binÂlar da bildiği binÂlar değildi. Tahmînî olarak mahallesini aradı. Bir evin onunde durdu. Kapısında rastladığı kor ve koturum bir kadına:
“–Uzeyr ’in evi neresidir?” diye sordu.
Kadın huzunle:
“–Uzeyr ’in evi burasıdır, ama kendisi yuz yıl once kayboldu. Ben de onun cÂriyesiyim!” dedi.
Hazret-i Uzeyr:
“–Ben Uzeyr ’im!” diyerek kendisini tanıttı ve başından gecenleri nakletti.
CÂriyesi cok sevindi ve eski hÂline donmesi icin ondan du etmesini taleb etti. Uzeyr -aleyhisselÂm- da, CenÂb-ı Hakk ’ın kendisine verdiği nîmetlere şukrederek du etti. Kadın, onceki sıhhatine ve eski hÂline kavuştu.
Hazret-i Uzeyr, uyuyup vefÂt ettiği sırada 18 yaşında bir oğlu vardı. Şimdi o, 118 yaşında ak sakallı bir ihtiyardı. Bu ihtiyarın babası olan Uzeyr -aleyhisselÂm- ise 50 yaşında bir kimseydi. Oğlu babasını tanıyamadı:
“–Benim babamın sırtında hilÂl şeklinde siyÂh bir ben vardı!” dedi.
Uzeyr -aleyhisselÂm- ’ın sırtını acıp baktıklarında bu hilÂl şeklindeki siyÂh beni gorduler. Artık kimsenin Hazret-i Uzeyr hakkında şuphesi kalmadı.
Buhtunnasr, Kudus ’u işgÂl edip yağmaladığı zaman, butun TevrÂt nushalarını da yaktırmıştı. Bunun icin Uzeyr -aleyhisselÂm-, dîni yeniden ihy etti.
YAHUDİLERİN “ALLAH ’IN OĞLU” DEDİĞİ PEYGAMBER İbn-i AbbÂs ’tan gelen rivÂyete gore, AllÂh TeÂl İsrÂîloğulları ’nın TevrÂt ’ı bırakıp hevÂlarına uyduklarını gorunce, TevrÂt ’ın icinde bulunduğu sandığı onlardan aldı, TevrÂt ’ı da onlara unutturdu. İsrÂîloğulları buna cok uzulduler. Bilhassa Uzeyr -aleyhisselÂm- AllÂh ’a cok ibÂdet etti; O ’na yalvarıp yakardı. AllÂh ’tan inen bir nûr, onun kalbine girdi. Unutmuş olduğu TevrÂt ’ı hatırladı. Ondan sonra TevrÂt ’ı yeniden İsrÂîloğulları ’na oğretti. Daha sonra TevrÂt ’ın icinde saklandığı sandık bulundu. İsrÂîloğulları, Uzeyr -aleyhisselÂm- ’ın oğrettiği TevrÂt ’ın aslına uygun olduğunu gorduler ve Uzeyr -aleyhisselÂm- ’a olan sevgileri daha da ziyÂdeleşti.
Bu buyuk tecellîler karşısında Benî İsrÂîl kavmi, daha sonraları bÂtıl bir akîdeye kayarak Uzeyr -aleyhisselÂm- ’a “AllÂh ’ın oğlu” diyecek kadar ileri gittiler. (Taberî, CÂmiu ’l-BeyÂn, X, 143)
Âyet-i kerîmelerde şoyle buyrulur:
“Yahûdîler: «Uzeyr, AllÂh ’ın oğludur!» dediler. Hristiyanlar da: «Mesîh (ÎsÂ) AllÂh ’ın oğludur!» dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sozlerdir. (Onlar, sozlerini) daha once kÂfir olmuş kimselerin sozlerine benzetiyorlar. AllÂh onları kahretsin! Nasıl da (haktan bÂtıla) donduruluyorlar.” (et-Tevbe, 30)
“(Yahûdîler) AllÂh ’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını; hristiyanlar) da rÂhiplerini ve Meryem oğlu Mesîh ’i (Îs ’yı) rabler edindiler. HÂlbuki onlara, ancak tek ilÂha kulluk etmeleri emrolundu. O ’ndan başka ilÂh yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” (et-Tevbe, 31)
Her ne kadar bugunku Yahûdîler Hazret-i Uzeyr ’e “AllÂh ’ın oğlu” yakıştırmasını kabûl etmeseler de, o zamanki bir grup Yahûdî, Uzeyr -aleyhisselÂm- ’a karşı tÂzîmde cok aşırıya gitmişler ve iclerinden bazıları O ’na bu isnadda bulunmuştur
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-3, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Hazret-i Uzeyr Peygamber'in Hayatı