Varna Seferinden evvel Murad Han, iki rekÂt namaz kılıp ellerini semÂya kaldırdı ve cÂn u gonulden şu duÂyı yaptı...
“YÂ İlÂhî! Sen ’in rızÂn icin buraya kadar gelmiş bulunan şu mu ’min kullarını, benim gunahımın cokluğu yuzunden kuffÂr elinde zebûn eyleme! Habîb ’inin hurmeti icin şu ummeti muhÂfaza eyle; mansûr ve muzaffer kıl!”

Ardından duşmanlarının hÂinliklerini askerlerine gostermek maksadıyla ve yemininden donenleri AllÂh ’ın cezÂlandıracağını ifÂde etmek icin Szegedin MuÂhedesi ’ni bir mızrağın ucuna astırdı.

İSLAM BELDELERİNDEKİ BUYUK SEVİNC

Cok şiddetli başlayan harp, Osmanlı ’nın kesin gÂlibiyeti ile neticelendi. Duşman perişÃ‚n edilmiş, Macar kralı da oldurulmuştu. PÂdişah, ibret-i Âlem olması icin kralın başını kestirdi ve muÂhedenin asılı olduğu mızrağa gecirtti. O gun «Ahdinde durmayanların, Hak tarafından cezÂsı işte budur!» nidÂları Varna ’yı inletti; ardından dalga dalga yayılarak butun Avrupa ’yı titretti.

Varna meydan muhÂrebesi neticesinde Avrupa ’da bircok muhim yerler ele gecirilmiş ve yuzyıllar boyu Osmanlılar ’ın hÂkimiyetinde kalmıştır. Bu zaferle 2. Murad, Osmanlılar ’ı eski haşmetine ulaştırmıştır.

Sultan, savaştan sonra harp alanını gezerken duşman olulerinin coğunlukla genc olduğunu gordu. Yanında kendisine refÂkat eden Azap Bey ’e donerek şoyle dedi:

“–Azap! Bu kadar olunun arasında hic ihtiyar yok! Bu ne acep bir iştir ki, aralarında sacı-sakalı aklaşmış bir kul goremiyorum.”

Azap Bey, pÂdişÃ‚hın soylemek istediği ince nukteyi kavrayarak:

“–Evet pÂdişÃ‚hım! İclerinde hic ak sakallı yok. ZÂten olsaydı, boyle bir harbe cur ’et ederler de başlarına hic bu felÂket gelir miydi?!. Sul­t­nım! Belli ki onların yaşlıları, merhum Yıldırım Han ’dan aldıkları dersin tecrubesiyle bu harbe katılmamışlar!..” dedi.

Zaferden sonra 2. Murad, bir fetih-nÂme yazarak bunu her tarafa gonderdi. Haclılara karşı kazanılan bu fetih, butun İslÂm beldelerinde buyuk bir sevincle karşılandı. Hatt Mısır Memluk Sul­t­nı, Cuma hut­besinde halîfenin isminden sonra kendi ismini okutturmayıp Sultan Mu­rad ’ın ismini okutmak sûretiyle takdîr ve sevincini izhÂr eyledi.

VARNA FETİH-NÂMESİ

II. Murad ’ın yazdığı Varna fetih-nÂmesi şoyledir:

“Nîmet ve ihsanlarıyla butun varlıkları kuşatan Allah TeÂl Hazretleri, muslumanları idÂre edip onların me­se­lelerini halletmek ve muşkilÂtlarını defetmek va­zi­fesini yerine getirerek onları rahat ve huzura kavuşturmayı bizim hukumdarlığımıza bağışladı. RabbÂnî inÂyeti, subhÂnî himÂyesiyle de devletimizi sarsılmaz, saltanatımızı koklu ve muhkem, memleketimizin nizÂmını Âhenkli eyledi. Bizlerin de bu hizmetlerde izzetli olduğu kadar merhamet sahibi olmamızı diledi. Her vakit ve Ânımızda bizlere turlu yardımlarını tecellî ettirdi. Bizleri, ilim, irfan ve basîret sahibi, merhametli ve comert kıldı. Ankebût Sûresi ’nin 69. Âyet-i kerîmesindeki ilÂhî fermÂnını gonlumuze yerleştirdi. Ayrıca Âl-i İmrÂn Sûresi ’nin 169 ve 170. Âyet-i kerîmelerindeki:


«Allah yolunda oldurulenleri sakın olu sanmayın! BilÂkis onlar diridirler. Rab ’lerinin katında rızıklandırılırlar. Fazlı ve keremi ile Rab ’lerinden gelen nîmetler s­ye­sinde huzur ve ferahlık icindedirler.» mujdelerine mazhar eyledi.
Bizler de O ’nun ebedî ve sayısız ihsanlarının şukrunu yerine getirebilmek icin butun gunlerimizi, senelerimizi, İslÂm dînine hizmete, Allah TeÂl ’nın bize emÂneti olan insanları ruh, duşunce, beden ve dun­yalık bakımından saÂdet ve selÂmete kavuşturmaya adadık. İnsanlığın dunyevî ve uhrevî huzur ve saÂdeti, yalnız İslÂm dînine uymakla tahakkuk edebileceğinden, biz de butun omrumuzu, her şeyimizi Muhammed Mustaf -aleyhisselÂm- ’ın dînini, sancağını yuceltmeye, O ’nun dînini butun insanlara ulaştırmaya, O ’nun sunnet-i seniyyesini yayıp canlandırmaya hasreyledik.

MİLYONLARCA İNSAN SAADETE KAVUŞTU

Dun­yada yegÂne gÂyemiz ve maksadımız, hÂlisÂne olarak budur. Bu hÂlis niyet ile beldeler zaptederek, Allah TeÂl ’nın kullarının dertlerine care, yaralarına merhem ulaştırdık. Allah yolunda cihÂd icin gerekli her turlu Âlet, edevÂt ve silÂhın en iyisini hazırlayıp yeryuzunde fitne ve fesat cıkaranlar ile harp edebilmemiz icin lÂzım gelen her şeyi teminde dakika gecikmedik; bir Ânımızı boş yere harcamadık; idÂremiz ve mes ’ûliyetimiz altında bulunan her ceşit millet ve insana adÂlet ve insÂf ile muÂmelede asl kusur etmedik. DÂim şefkat ve merhamet duyguları ile davrandık.

Bu mubÂrek devletin kuruluşundan şu Âna gelinceye kadar niyet ve hÂlimiz hep boyle olmuştur. Bizim hukumdarlığımızın altında milyonlarca insan saÂdete kavuştu; huzur ve refah, adÂlet ve şefkat ile muÂmele gordu. MubÂrek kılıcımızı ve her turlu silÂhı, inatcı, hÂin, ahmak dîn duşmanlarına ve yere batasıca kuffÂr uzerine sevk ettik. CenÂb-ı Hak o alcakların başarılarını yerle bir etsin! Mağlûbiyet ve her cokuntuyu başlarına yıksın! Oyle ki, o mel ’ûnlardan tek bir tanesi şu yeryuzunde kalmayıp, eserleri ile birlikte yok olsunlar...

DUADAN ASLA GERİ DURMASINLAR

Netice olarak, butun Âleme, butun muslumanlara gerekli olan şudur ki, bu buyuk fethi bildiren fetih-nÂmeyi minberlerde butun muslumanlara îlÂn edip bildireler. Allah TeÂl ’nın bu muazzam nîmetini duşunup kıymetini iyi anlayarak gucleri ve imkÂnları nisbetinde CenÂb-ı Hakk ’a şukredeler. Hayır ve hasenÂt işleyip sadakalar vereler ki Allah TeÂlÂ, dîn-i İslÂm ’a yaptığı bu yardımı artırsın! Dînimizi ve devletimizi daha muhkem hÂle getirsin! Bizi bu saÂdetten ayırmasın!

Bu fetih, butun muslumanlara bildirilsin; saÂdet ve devletimizin devamı icin du buyursunlar. DuÂdan asl geri durmasınlar.

VesselÂm!..”

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan