
FÂtih Sultan Mehmed Han, ashÂb-ı kirÂm zamanından beri devam edegelen ve İstanbul ’un fethini hedef alan ulvî bir heyecan şerÂresi hÂlindeki hamlelerin sonuncusunun başkumandanlığını yapıyordu.Yaratılışındaki istîdatlar, almış olduğu maddî ve kalbî eğitimle birleşerek, onu “feth-i mubîn”e coktan hazırlamış bulunuyordu. Şuuraltında bununla o kadar doluydu ki cocukluğundan beri elinde kÂğıt-kalem, dÂim fetih projeleri ile meşgul olmuştu. Âdeta vird hÂlinde:
“–Ya Bizans bizi alır, veya biz Bizans ’ı alırız!..” diyordu.
Yirmi bir yaşında p­di­şah olduktan hemen sonra ulem ve umerÂyı toplayıp İstanbul ’un fethini istişÃ‚re etti. Ancak toplantıya katılanların ekserîsi:
“–Kostantiniyye ’nin fethi, ancak Mehdî ’nin işidir!” dediler ve bu işe rÂzı olmadılar.
Bunu işiten Akşemseddîn Hazretleri, ortaya cıkan neticeye hemen mudÂhale etti ve:
“–Hayır! Sul­t­nımız Mehmed Han, Kostantiniyye ’yi fethedecektir!..” diyerek kararın, fethe teşebbus edilmesi gerektiği yonunde cıkmasını sağladı.
Yureği, cocukluğundan beri İstanbul fethinin hasretiyle yanan Sultan Mehmed Han da, bundan ziyÂdesiyle memnun kaldı. Der­hÂl fetih hazırlıklarının yapılmasını emretti.
FATİH VE ASKERLERİNİN ASIL GUCU
Fahr-i KÂinÂt -sal­lÂl­l­hu aleyhi ve sellem- ’in 900 sene evvelki mujdesini gercekleştirerek, O ’nun mujdesindeki iltifatlarına nÂil olmak icin asker, kumandan, sultan, Âlim ve evliyÂnın gonulleri, buyuk bir vecd ve heyecan cağlayanı hÂline gelmiş bulunuyordu. FÂtih ve askerlerinin asıl gucu, bundan kaynaklanıyordu.
Nitekim HÂlid bin Zeyd -ra­dı­yal­l­hu anh- ’tan itibaren İstanbul ’a karşı vÂkî her sefer ve her fetih hamlesi, neticesiz kaldıkca, umit ve cesaretleri kıracağı yerde, bilÂkis dokulen mubÂrek sahÂbe kanlarının inzimÂmıyla (ilÂvesiyle) mucÂhidlerin azmini bileyen bir muessir guc hÂline geliyordu.
Evvelki başarısız hamleler ve bu yolda sarf edilmiş neticesiz emekler, sanki yağmur dolu bulutların mecbûrî bir inişle boşalması gibi fethin de, artık zuhur safhasına in­ti­kÂlini zarûret hÂline getiriyordu. AshÂb-ı kirÂm hazarÂtından başlayarak vÂkî olan muteaddid fetih hamlelerinde dokulmuş olan mubÂrek kanlar, FÂtih ve askerlerine bir vef borcu gibi gorunuyordu.
Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan