
İstanbul'da yerini Peygamberimizin tayin ettiği ve Mimar Sinan'ın mimarlığını yaptığı cami hangisi?
Mimar Sinan ’ın su hizmetlerini yuruttuğu sırada, onun isminin tarihteki yerini tÂyin edecek bir eserin inşÃ‚ emri de KÂnûnî tarafından kendisine verilmişti. Bu eser muhteşem Su­ley­m­ni­ye olacaktı. Şoyle ki:
KANUNİ VE SİNAN AYNI SADIK RUYAYI GORUR
RivÂyete gore KÂnûnî Sultan Suleyman Han, bu cÂmi-i şerîfin inşÃ‚sına karar verdiği zaman, bir gece ruyÂsında Allah Rasûlu -sal­lÂl­l­hu aleyhi ve sellem- ’i gordu. Hazret-i Peygamber -sal­lÂl­l­hu aleyhi ve sellem-, ona cÂminin nereye yapılacağını gostermekten başka, cÂminin ic ve dış unsurları hakkında da birtakım tÂlimatlar verdi. Bunları:
“–Minberi şuraya, mihrÂbı şuraya, kursuyu de şuraya yapasınız!” şeklinde tafsîlÂtlı bir şekilde ifÂde buyurdu.
Buyuk bir heyecan ve sururla uyanan KÂnûnî, Âlemlerin Efendisi ’ne salevÂt getirerek gozyaşları icinde CenÂb-ı Hakk ’a şukretti. Ertesi gun ilk iş olarak der­hÂl Hazret-i Peygamber -sal­lÂl­l­hu aleyhi ve sellem- ’in işÃ‚ret buyurduğu mahalle giderek Mîmarbaşı Koca Sinan ’ı oraya cağırdı ve buraya bir cÂmi-i şerîf yaptıracağını soyledi. Koca Sinan da, zaten bu teklifi bekliyormuşcasına Sul­tÂn ’a:
“–Devletlu Sul­t­nım! CÂmiyi bu yere şu minvÂl uzere yaparız; mih­r­bı şurada, minberi şurada, kursusu de şurada olur.” diyerek K­nû­nî ’ye ruyÂsında vÂkî olan Hazret-i Peygamber -sal­lÂl­l­hu aleyhi ve sellem- ’in mu­bÂrek ifÂdelerini tekrarladı.
Bunun uzerine KÂnûnî, mutebessim bir şekilde Sinan ’a bakarak:
“–Mîmarbaşı! Haberli gibisin!..” dedi.
Koca Sinan, başını edeple onune eğdi ve aynı ruyÂ-yı sÂdıkayı kendisinin de gorduğunu izhar sadedinde:
“–Sul­t­nım! Sizin hemen arkanızda idim!..” dedi.
Bu durum karşısında surur ve heyecanı bir kat daha artan KÂnûnî, der­hÂl:
“–O hÂlde tiz cÂmi-i şerîfin inşÃ‚sı başlasın!” diye fermÂn eyledi.
ZÂten bu emri bekleyen Mîmarbaşı Koca Sinan, vakit gecirmeden hazırlıklarını tamamladı ve yuce mÂbedin inşÃ‚sını, ŞeyhulislÂm Ebussuûd Efendi ’nin temele ilk taşı koymasıyla başlattı. Eseri, devrin teknolojik yetersizliklerine rağmen yedi yılda tamamladı.
MÂbedin mÂliyeti, 59 milyon akce (996.000 duka altını=400 milyon dolar) olarak zikredilmekte, kulliyelerle beraber 3 milyar dolara mal olduğu beyÂn edilmektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan