
Medîne ’de Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in aziz hÂtırasını taşıyan pek cok mekÂn bulunmaktadır. İşte bu hatıraları taşıyanlardan biri, Medînelilerin heyecanlı bekleyişlerinin vuslata donuştuğu yer Kuba Mescidi ve onemi...Mescid-i Haram ve civarında; Hazret-i Âdem -aleyhisselÂm- ’dan asr-ı saÂdet donemine kadar bircok peygamberin hÂtıralarının bulunduğunu biliyoruz. HÂtemu ’l-Enbiy Efendimiz ’in Mekke ’deki hÂtıraları ise iki doneme ayrılır: Doğumunun, cocukluk ve gencliğinin gectiği, evlendiği ve hicrete kadar ilk bi ’set yıllarının bulunduğu Mekke donemi ile Mekke ’nin fethi sonrasındaki hatıraları...
Medîne ’de ise, Peygamber Efendimiz ’in vefÂtı dÂhil olmak uzere, asr-ı saÂdetin “hicret sonrası” hÂtıralarıyla başbaşayız. Bu yuzden Medîne ’de Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in aziz hÂtırasını taşıyan pek cok mekÂn bulunmakta… Bu hatırlatmadan sonra, o mubÂrek mekÂnları yÂd etmeye devam edelim:
Kuba Mescidi Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in Mekke ’den Medîne ’ye doğru yola cıktığını haber alan Medînelilerin heyecanlı bekleyişlerinin vuslata donuştuğu yer Kuba… Nubuvvetin on dorduncu senesi, 12 Rebîulevvel Pazartesi gunu, bir ses butun muslumanların sînelerinde sevincle yankılanmıştı:
“-Beklenen mubÂrek yolcu geliyor!..”
O muazzam coşku selinde bir nefer olabilmek, o heyecanı yaşayabilmek icin nelerimizi vermezdik, değil mi? İki binli yıllarda yaşaması takdir olunmuş bizlere, o mekÂnlarda edeple boyun bukup tefekkur etmek, burcu burcu sinmiş rûhÂniyet ve feyzden istifadeyi umid etmek duşuyor. Bu niyet ve hayallerle ziyaret ettiğimiz Kuba ’da yine mumkun olduğunca sukûnetle gozumuzde canlandıralım o gunleri…
Gunlerdir sabırsızlıkla bekleyen sahÂbîler, yollara dokulmuşler coluk-cocuk… KÂinÂtın Efendisi ’ni Akabe Biatları ’nda verdikleri soze uyarak muhafaza etmek icin silahlarını kuşananlar; kimi atlı, kimi yaya olarak bu coşku seline karışanlar… Mus ’ab bin Umeyr, Abdullah ibni Ummu Mektûm -radıyallÂhu anhumÂ- ’nın tebliğleri vesîlesiyle musluman olup henuz Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’i hic gormemiş olanlar…
Onceden Medîne ’ye hicret eden sahÂbîlerin hasretleri ile O ’nu ilk kez gorecek olanların merak ve heyecanlarının birbirine karışması, ne muazzam bir duygu cumbuşu… Bir de “canınızdan cok sevdiğiniz, Canların CÂnÂnını” oldurecek kimselere oduller vaad edilmiş; O ’nu bulmak ve odulu almak icin buyuk bir hırsla pek cok suvari peşine duşmuşken, yurekler nasıl pır pır eder, nasıl gonul yorgunluğuyla harap olur, bir duşunun…
Yol uzun, sıcak col kumlarında ilerlemek zaten meşakkatliyken bir de boylesi duşmanların peşlerinde oluşunun, bekleyişin heyecan kat sayısını ne kadar cok artıracağını hayal etmek zor değil…
Beklenen mubÂrek kafile, ilÂhî himÂye ve muhafaza altında Medîne yakınlarındaki Kuba ’ya ulaştığında, ortalık iyice kaynamış, Âdeta bir cumbuşe donmuştur… Biz de o mesut kalabalığın arasına karışmışcasına coşkuyla terennum etmeye başlayabiliriz oyleyse:
Talea ’l-bedru aleyn / Ay doğdu uzerimize,
Min seniyyeti ’l-ved ’ / Ved tepelerinden…
Vecebe ’ş-şukru aleyn / Şukur gerekti bizlere,
M de lillÂhi d ’ / AllÂh ’a dÂvetinden…
Eyyuhe ’l- meb ’ûsu fîn / Ey bizden secilen elci,
Ci ’te bi ’l-emri ’l-mut ’ / Yuce bir dÂvetle geldin.
Ci ’te şerrafte ’l-Medîne / Geldin ve bu şehre şeref verdin.
Merhaben y hayra d ’ / Merhaba, ey hayra cağıran!
Ente şemsun ente bedrun / Sen Guneş ’sin, sen Ay ’sın.
Ente nûrun al nûr / Sen nûr ustune nûrsun.
Ente misbÂhu ’s-sureyy / Sen Sureyy ışığısın.
Y habîbî y Rasûl / Ey sevgili, ey Rasûl…
Onceden hicret etmiş muhÂcirler, Akabe biatlarına katılmış ya da yapılan tebliğlerle musluman olmuş Medîneliler, hasret ve coşkularıyla boyle guzel mısralar soylemişlerse, ya biz, omru boyunca hasret cekip belki de ruyasında bile goremeyen ummet-i Muhammed; nasip olur da sancağının altında O guzeller guzelini gorebilme lûtfuna erişirsek, neler dokulecek dilimizden kim bilir? O ebedî bayram sevincini Rabbim cumlemize nasîb eylesin. Âmîn.
Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in:
“Kim evinde guzel bir şekilde abdest alır, sonra Kuba Mescidi ’ne gelir ve orada namaz kılarsa, onun icin umre sevabı vardır.”[1] buyurarak mujdelediği Kuba Mescidi ’nde oyle yoğun duygular icerisine giriyorsunuz ki, ziyaretinizi bitirip donerken o gunlere gidip gelmişcesine farklı bir hÂlet-i rûhiyeye burunuyorsunuz.
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in on dort gece misafir kaldığı o mesud beldede, yapımı esnasında bizzat mubÂrek elleriyle taş taşıdığı mescidin olduğu yerdesiniz. Oyle bir mescid ki, Kur ’Ân-ı Kerîm ’de Rabbimiz tarafından ovulerek şoyle buyrulmuştur:
“…(Hicretin) ilk gun(un)den beri[2] takv uzere kurulan mescid, elbette icinde (namaza) durmana daha lÂyıktır…” (et-Tevbe, 108)
Ebû Hureyre -radıyallÂhu anh- aynı Âyetin devÂmındaki:
“…Orada, temizlenmeyi seven insanlar vardır. Allah da cok temizlenenleri sever.” (et-Tevbe, 108) ifadelerinin Kuba halkı ile ilgili olduğunu haber vermiştir.
Kuba, Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’i karşılayan Ensar ve MuhÂcir ’in vuslat coşkusuna ilÂveten başka saÂdetlere de şahit olmuş bir mekÂn... Hazret-i Ali, Hazret-i Suheyb ve Hazret-i Ebû Bekir ’in ailesi -radıyallÂhu anhum- gibi Mekke ’de kalmış olan bazı sahabîler de Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’e burada yetişmişler. Yıllar yılı heyecanla son peygamberin yolunu gozleyen SelmÂn-ı FÂrisî -radıyallÂhu anh- da Allah Rasûlu ile ilk kez burada karşılaşmış.[3]
Mescid-i Nebevî ve Medîne ’deki diğer dokuz mescid gibi, Kuba Mescidi ’nde de eğitim ve oğretim faaliyetleri devam etmiş; Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- buraya her gelişinde yapılan faaliyetleri incelemiş. Peygamberimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Cumartesi gunleri bazen binekli, bazen de yaya olarak Kuba ’ya gider ve orada iki rekÂt namaz kılarmış.
Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in Sunnet-i Seniyyesine uyarak mujdesine nÂil olma umidiyle Medîne ’de iken mumkunse Cumartesi ’yi tercih ederek yaptığımız bu ziyarette, biz de O ’nun izlerini takip etmeye calışabiliriz. Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in de bazen binekli olarak gittiğini unutmamalı, uzun yol yurumesi sağlıkları acısından zararlı kardeşlerimize vesÂitle (araclarla) gitmelerini tavsiye etmeliyiz. Rabbim, o yollara ve Kuba ’ya sinmiş olan rûhÂniyetten istifade edip umre sevabına erdirecek ziyaretleri hepimize nasîb eylesin. Âmîn. (Devam Edecek)
[1] Tirmizî, SalÂt, 242; İbn-i MÂce, İkÂme, 198.
[2] Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh- daha sonra Hicret ’i takvim başlangıcı yaparken bu Âyet-i kerîmedeki “ilk gunden” ifadesine istinÂd etmiştir.
[3] SelmÂn-ı FÂrisî -radıyallÂhu anh- ’ın sıradışı ve heyecan dolu hidÂyet hikÂyesini okumayanlara bir an once okumalarını tavsiye ederim: https://www.islamveihsan.com/selman-i-farisinin-r-a-hayati.html
Kaynak: Dîdar Meltem ERDEM, Şebnem Dergisi, Mayıs 2022, Sayı:207
İslam ve İhsan