1400 yıllık İslÂm ta­rihi icinde İslÂm ’ı mukemmele en yakın bir seviyede anlayıp gercekleştirmek ve onu hÂricî duşmanlarına karşı korumak yonunden Osmanlı asırları, asr-ı saÂdetten sonraki en yuce devirlerdir. Bu mukemmelliği temin eden temel unsurların başında da hic şuphesiz devlet adamlarının ustun vasıflı oluşu gelir.Osmanlı ’da devlet adamları, dÂim iki kategori teşkil etmişlerdir:

Kılıc ehli (mucÂhidler kadrosu),Kalem erbÂbı (ulem sınıfı).
Ne yalnız maddî bir gucle ve ne de sırf ilim ve ahlÂk ile bir devleti uzun bir muddet ayakta tutmanın mumkun olmayacağı ÂşikÂrdır. Bunlar, azamet ve ihtişam devirlerinde tam bir Âhenk ve butunluk icerisinde zirveleşmişlerdir. Yıkılış zamanlarında ise -burada îzÂhı uzun surecek sebeplerle- hem seviyelerinde duşuş olduğu, hem de aralarındaki butunluk ve ittifÂkın kaybolduğu gorulur.

GÂyemiz; kronolojik bir Osmanlı ta­rihi yazmak olmayıp sırf gunumuze ışık tutacak, genc nesillere ruh ve heyecan aşılayacak bÂzı nirengi şahsiyetleri anlatabilmek olduğundan, burada sayısız misÂller icinden ancak birkac kılıc ehli ve kalem erbÂbı şahsiyeti anlatmakla iktif edeceğiz.

Bunlar icinde “sahibu ’s-seyfu ve ’l-kalem”, yani hem kılıcı hem de kalemi kullanan insanlar mevcut olduğu gibi zÂhir ve bÂtını birleştirmiş ve bu sebeple kendilerine “zu ’l-cenÂhayn” (iki kanatlı, iki vecheli) denilen şahsiyetler de pek coktur. PÂdişahlardan paşalara kadar ele aldığımız şahsiyetler icinde bu vasıfları hÂiz bulunanlara yer yer işÃ‚ret etmiş bulunmaktayız.

Fakat kılıc erbÂbıyla alÂkalı birkac misÂl nakletmek istediğimizde, bunları, bilhassa Osmanlı ta­rihinin “yukseliş” zamanından değil de “duraklama ve gerileme” başlığı ile anlatılması mûtad bir hÂle gelmiş olan son devirlerden secmiş bulunmaktayız. Bunun sebebi şudur:

Buyukluğun bir butun olduğu ve şahıslar ile muesseselere de şÃ‚mil bulunduğu, ÂşikÂr bir gercektir. Kuculuş ve cokuş de boyledir. Ancak ele aldığımız misÂllerde gorulecektir ki, şartlar iyi değerlendirildiği zaman bircok menfîliğe rağmen yine de buyuk ve şerefli zaferler ve ilmî başarılar kazanılabilmektedir.

Bu, vasıflı şahsiyetlere bağlı bir keyfiyettir ki, bunu zamanımıza naklettiğimizde umitsiz olmanın abesliği bÂriz bir şekilde tezÂhur eder. Yeter ki, insan yetiştirmeye ve ta­rihten ibret almaya lÂyıkıyla ihtimam gosterilebilsin...

İşte size Ozdemiroğlu Osman Paşa, Tiryaki Hasan Paşa ve Abdulezel Paşa gibi butun imkÂnsızlıklara rağmen dÂsitÂnî zaferler kazanmış uc buyuk şahsiyet…

Bu şahsiyetler, devlet adamlarının ustun vasıflara sahip olduğu zamanlarda dÂhilî ve hÂricî tahammulu guc menfîliklere rağmen, ne denli parlak başarılar elde edilebileceğini gosteren, uc tipik misÂldir. İfÂde etmek isteriz ki, bunlardan alacağımız dersle insan yetiştirmeye lÂyıkıyla ihtimam ettiğimiz takdirde aşamayacağımız bir gucluk tasavvur olunamaz…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan