İslam'da nikah ve ailenin onemi nedir? Evlilik nicin onemlidir? Aile hayatında huzur ve saadet icin nasıl bir yol izlenmelidir? Aile hayatında en guzel ornek kimdir? Eşler arası ilişkilerde nelerede dikkat etmeliyiz? Kadın ve erkeğin hakları nelerdir? Aile hayatında huzursuzluk ve kavgaların sebepleri nelerdir? Nasıl bir evlilik yapılmalı? Eş secimininde nelere dikkat etmeliyiz? Tum soruların cevabını bulabileceğiniz kapsamlı bir calışma...İslĂ‚m ’a gore nikĂ‚h ve Ă‚ile muessesesi; nesil yetiştirmek, evlĂ‚t terbiyesi, neslin muhĂ‚fazası ve insanlık haysiyetinin korunması bakımından son derece luzumlu ve vazgecilmez bir değerdir.
İslĂ‚m bu değere o kadar ehemmiyet vermiştir ki, onu yok etmeye kasteden curuk ve sefil munĂ‚sebetleri tamamen reddetmiş ve haram kılmıştır. Bu itibarla “zinĂ‚” fiilini, en ağır bir şekilde yasaklamış ve ona yaklaştıran butun kapıları da kapatmıştır. Zira o cirkin hĂ‚l; nikĂ‚hın zarĂ‚fet, nezĂ‚het ve meşrûiyetine cılgınca bir saldırış ve nesilleri yok eden acımasız bir cinayettir. NikĂ‚h gibi bir saĂ‚det ve huzur dunyasını, fuhşun murdarlığına değişmek kadar buyuk bir gaflet, cehĂ‚let ve ahmaklık olamaz.
EVLİLİK Evlilik, hem bedenî bir ihtiyac, hem de mĂ‚nevî gelişimin esaslı bir zeminidir. Zira evlilik, nefsĂ‚nî arzuları meşrû olcu ve gĂ‚yelerle idealize ederek hayırlı nesillerin yetiştirilmesine vesîle olur. CenĂ‚b-ı Hak, bu hususla ilgili olarak bizlere:
“…Rabbimiz! Bize gozumuzu aydınlatacak eşler ve zurriyetler bağışla ve bizi takvĂ‚ sahiplerine onder kıl!” (el-FurkĂ‚n, 74) duĂ‚sını telkin buyurmaktadır.
KADINI EN DEĞERLİ YAPAN HUSUSİYET Bir hanımın en kıymetli, hattĂ‚ paha bicilmez varlığı, iffetidir. Kadınlık şeref ve haysiyetini korumak, ancak iffet sĂ‚yesinde mumkundur.
Yuce dînimiz, kadının iffetine cok fazla ehemmiyet vermiştir. MeselĂ‚ Meryem VĂ‚lidemiz, iffeti sebebiyle Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de “İffetini koruyan Meryem”[1] beyĂ‚nıyla medhedilmiş ve onun ismi tam 34 yerde zikredilmiştir. Kur ’Ă‚n ’da isminin bu kadar zikredilmesi, başka hicbir kadına nasîb olmamış bir şereftir. Bu da gosteriyor ki, bir kadını en değerli yapan hususiyeti, iffetidir. İffetin kaybedilmesi ise; insanlık haysiyetini zĂ‚yî etmek ve diğer mahlûkatın seviyesine, hattĂ‚ daha da aşağısına duşmek demektir.
HUZUR AİLE HAYATININ ŞARTLARI İslĂ‚m, insanı huzur ve saĂ‚dete ulaştıracak bir Ă‚ile hayatının şartlarını en guzel şekilde ve inceden inceye tayin etmiş ve Resûlullah ’ın şahsında bizlere huzurlu bir Ă‚ile yuvasının en mukemmel modelini sergilemiştir.
Hicbir kadın, efendisini; vĂ‚lidelerimizin Allah Rasûlu ’ne olan sevgileri derecesinde sevemez. Hicbir efendi de hanımını; Allah Resûlu ’nun, mubĂ‚rek hanımlarına olan muhabbeti ve nezĂ‚keti seviyesinde sevemez. Hicbir evlĂ‚t, babasını; Hazret-i FĂ‚tıma ’nın, babasını sevdiği kadar sevemez. Hicbir baba da evlĂ‚dını, Allah Rasûlu ’nun Hazret-i FĂ‚tıma ’yı sevdiği kadar sevemez.
Dolayısıyla İslĂ‚mî bir Ă‚ile hayatının tesisi ve devamı icin Allah Resûlu ’nun mustesnĂ‚ guzelliklerle dolu Ă‚ile hayatından hisseler almak zarûrîdir.
MeselĂ‚ Peygamber Efendimiz ’in hayatında yokluk vardır, lĂ‚kin hicbir zaman şukursuzluk yoktur. Nitekim bir defasında cok sevdiği kızı FĂ‚tıma arpa ekmeği pişirip kendisine getirdiğinde, Peygamber Efendimiz ’in:
“Kızım, uc gundur babanın midesine giren ilk lokma bu olmuştur.”[2] mukĂ‚belesinde bulunması, O ’nun gonul huzuruyla kanaat ettiği hayat şartlarına tipik bir misĂ‚ldir.
Yine ummetinin huzur ve saĂ‚dete kavuşması icin cırpınırken; “…Allah yolunda hic kimsenin gormediği eziyetlere mĂ‚ruz kaldım…” (Tirmizî, KıyĂ‚met, 34/2472) buyurmuştur. Fakat hicbir zaman hĂ‚linden şikĂ‚yet etmemiş, bilĂ‚kis dĂ‚imĂ‚ hamd, şukur, rızĂ‚ ve tevekkulun zirvesinde, huzur dolu bir gonul kıvamıyla yaşamıştır.
AİLE HAYATINDA PROBLEMLER VE COZUM YOLLARI Unutulmamalıdır ki hayat, dĂ‚imĂ‚ duz bir cizgi istikĂ‚metinde devam etmez. Zaman zaman iniş ve cıkışları olur. Gun gelir gonuller sevinc ve saĂ‚detle dolar, gun gelir huzun ve kederle gozyaşları sel olur.
Bu sebeple anne-babaların, yarının nesillerini şekillendirecek olan evlĂ‚tlarının yetişmesinde, onlara hayatın sadece tatlı yanlarını ve toz-pembe manzaralarını gostermeleri buyuk bir hatadır. EsĂ‚sen bu, ilĂ‚hî terbiyeye de terstir. Zira oyle olsaydı, CenĂ‚b-ı Hak en sevgili kulları olan peygamberlerini rahatlık icinde yetiştirir ve onlara hic sıkıntı yuzu gostermezdi. Fakat Rabbimiz onları insanoğlunun karşılaşabileceği en ağır sıkıntı ve musibetlerle yoğurup olgunlaştırmıştır.
MeselĂ‚ Hazret-i Yûsuf ’un (a.s.) once kuyuya sonra da zindana atılmasını takdir etmiş, o mĂ‚nevî medreselerde gonul Ă‚lemini tekĂ‚mul ettirdikten sonra Mısır ’a sultan olmasını murĂ‚d eylemiştir.
Hazret-i İbrahim (a.s.) malı, canı ve evlĂ‚dı hususundaki zor imtihandan gecmeseydi, CenĂ‚b-ı Hak ile dostluk makamına yukselebilir miydi?
Hazret-i Eyyûb (a.s.) uğradığı dert ve belĂ‚lar karşısında sabretmeyip de isyana duşseydi, “…Ne guzel kul!..” (SĂ‚d, 44) hitĂ‚bına mazhar olabilir miydi?
Hazret-i Suleyman (a.s.) nĂ‚il olduğu buyuk ilĂ‚hî nîmetlere sabredemeyerek şımarıp kibirlense ve kendine bir fazilet atfetseydi, “…Ne guzel kul!..” (SĂ‚d, 30) iltifatına muhatap olabilir miydi?
VelhĂ‚sıl evlĂ‚tlarımızı yetiştirirken cile ve imtihanların da hayatın bir gerceği olduğunu, bunlara da sabır ve tahammul gostermek gerektiğini oğretelim. Yavrularımıza sadece pembe bir dunya cizmeyelim.
EVLİLİĞİ TEŞVİK VE EVLENENLERE YARDIM Evlenmek istediği hĂ‚lde ceşitli imkĂ‚nsızlıklar sebebiyle evlenemeyen mu ’minlere yardımcı olmak, ictimĂ‚î hizmetlerin en muhimlerinden biridir. Bu hayrı işleme fırsatı yakalayan bir mu ’min, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın emr-i ilĂ‚hîsine tĂ‚bî olarak buyuk bir uhrevî kazanc elde etmiş olur. Zira Ă‚yet-i kerîmede şoyle buyrulur:
“Aranızdaki bekĂ‚rları, kolelerinizden ve cĂ‚riyelerinizden sĂ‚lih olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lûtfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lûtfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.” (en-Nûr, 32)
Resûlullah da, bu ictimĂ‚î ibadetin kıymetini ifĂ‚de sadedinde şoyle buyurmuşlardır:
“En fazîletli şefaatlerden (teşvik edilen amellerden) biri, evlilik hususunda iki kişiye aracı ve yardımcı olmaktır.” (İbn-i MĂ‚ce, NikĂ‚h, 49)
Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri de, nikĂ‚ha teşvik edip evlenenlere yardımcı olmanın fazîleti hakkında şoyle buyurur:
“En ustun sadaka-i cĂ‚riye, evliliğe vesîle olmaktır. Zira onların neslinden gelen kimselerin yaptıkları her iyilikten, vesîle olana da bir ecir vardır.”
LĂ‚kin bunu yaparken de evlenecek olanlar arasındaki kufuv, yani denklik mutlaka dikkate alınmalıdır. Bu denklik; zenginlik, gorgu ve kultur beraberliği gibi ceşitli unsurlara bakılarak tayin edilmelidir.
MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri bu hususta şoyle buyurur:
“Zevc ve zevcenin birbirine benzemesi gerekir. Ayakkabı ciftlerine bir bak! Ayakkabının biri ayağına dar gelirse, ikisi de işe yaramaz.”
EŞ SECİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? Evlenecek kimseler, eşlerini; sırf zĂ‚hirî guzellik ve zenginlik gibi gecici ve nefse cazip gelen sebeplerle tercih etmemelidirler. Yalnızca nefsĂ‚nî arzu ve heveslerle gercekleşen bir evlilik -ekseriyetle- muhabbet ve ulfet meyvesini hĂ‚sıl etmez. Cunku boyle evliliklerde insanlar, umûmiyetle kendi nefsĂ‚nî arzularının kolesi olurlar.
Dolayısıyla, evlenirken oncelikle îman ve ahlĂ‚k gibi temel mĂ‚nevî vasıfları aramak gerekir. Bu hususta Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Kadın, dort şeyi, yani malı, guzelliği, soyu-sopu ve dindeki kemĂ‚li icin nikĂ‚hlanır. Siz dindar olanını tercih ediniz ki elleriniz hayır gorsun!..” (BuhĂ‚rî, NikĂ‚h, VI, 123; Muslim, RadĂ‚, 53)
HĂ‚lbuki gunumuz insanı Ă‚deta Ă‚hiretsiz bir dunya hayaliyle nefsĂ‚nî arzularına sorumsuzca meylettiğinden, mĂ‚neviyattan ziyĂ‚de maddiyĂ‚ta ehemmiyet veriyor. LĂ‚kin CenĂ‚b-ı Hakk ’ın değer olcusunun ne olduğunu unutuyor. Rabbimiz ise biz kullarına, ilĂ‚hî takdirinin neticesi olan yuz guzelliği, boy-pos ve endama gore değil; kalplerimizin selîm, amellerimizin sĂ‚lih, ibadetlerimizin hĂ‚lis oluşuna gore değer vermektedir.
Sırf zĂ‚hir guzelliğine takılıp kalan kıymet hukumlerinin ne derece hatalı olduğu, Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de şu misalle anlatılmaktadır:
“Onları gorduğun zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sozlerini dinlersin. (HĂ‚lbuki) onlar sanki duvara dayanmış kutukler gibidir…” (el-MunĂ‚fikûn, 4)
BİRDEN FAZLA EVLİLİK Gunumuzde karşılaştığımız bir diğer hĂ‚dise de, birden fazla evliliğe “sunnet” diyerek kendilerince mĂ‚zeret bulanlardır. Doğru, Efendimiz birden fazla evlenmiştir. LĂ‚kin Resûlullah ’ın evlilikleri hicbir zaman nefsĂ‚nî sebeplerle olmamıştır. Zira oyle olsaydı, yirmi beş yaşında iken, kendisinden on beş yaş buyuk dul ve cocuklu bir hanım olan Hazret-i Hatice ile evlenmez ve o vefat etmeden başka hanımlarla da evlenebilirdi. Diğer taraftan Efendimiz ’in Hazret-i Hatice ’nin vefatından sonra yapmış olduğu evliliklerin her biri de, dinî ve ictimĂ‚î bir sebeple vukû bulmuştur.
Peygamber Efendimizʼin evlendiği hanımlar arasında, yalnız Hazret-i Âişe genctir. Cok zekî ve anlayışlı olması dolayısıyla hanımlara Ă‚it fıkhî kĂ‚ideler onun sĂ‚yesinde oğrenilmiş, Peygamberimiz ’in vefĂ‚tından yaklaşık elli-altmış yıl sonraya kadar bu fıkhî meseleler birinci ağızdan ashĂ‚b-ı kirĂ‚ma, onların hanım ve kızlarına, hattĂ‚ torunlarına ulaştırılmıştır.
AİLE HAYATINDA PROBLEMLERİN SEBEPLERİ İslĂ‚mî kĂ‚idelerden uzakta yaşandığı icin gunumuzdeki Ă‚ilelerde huzursuzluk, gecimsizlik ve bunun neticesinde boşanmalar maalesef artmış bulunmaktadır.
MeselĂ‚ Kur ’Ă‚n tilĂ‚veti ve mĂ‚nevî sohbetlerle feyizlenip davet edilen garip ve yetimlerin duĂ‚larıyla bereketlenmesi gereken duğunler, insanların pahalı elbiselerini birbirlerine sergiledikleri bir defile havasında geciyor. Sadece zenginler davet edilerek fakir ve garipler unutuluyor. Yine bu duğunlerde kadın-erkek ihtilĂ‚tına dikkat edilmiyor. Âile muessesesinin temellerinin atıldığı bu merĂ‚simde sergilenen yanlış tavırlar da, Ă‚ile facialarına zemin hazırlıyor.
Diğer taraftan Rabbimiz ’in emri olan tesetturun, sadece bedeni ortmek olduğu zannediliyor. HĂ‚lbuki vucudun butun hatlarını ortaya doken bir elbise, aslĂ‚ tesettur değildir. Zira Ă‚yet-i kerîmede “celĂ‚bîb”[3] buyrulmaktadır. CilbĂ‚bın muhtevasına da vucut hatlarını belli etmeden ka­dı­nı baş­tan aşa­ğı or­ten bol manto, ferĂ‚ce ve car­şaf gi­bi giy­si­ler girmektedir.
Yine erkeklerin de vucuda yapışmış dar pantolon giymeleri, İslĂ‚mî hassĂ‚siyet bakımından uygun değildir.
Nice Ă‚ilenin ahlĂ‚ksızlık, ihmal, bencillik, gecimsizlik, kanaatsizlik ve muhabbetsizlik depremleriyle yıkıldığı şu demlerde Rabbimiz, sarsılmayacak kuvvette Ă‚ile yuvaları inşĂ‚ edebilmeyi ve yaşatabilmeyi cumlemize nasîb eylesin. HĂ‚nelerimiz; muhabbet, huzur ve saĂ‚det cenneti olsun. Âmîn!..
Dipnotlar:
[1] et-Tahrîm, 12.
[2] İbn-i SĂ‚d, TabakĂ‚t, 1/400.
[3] “CilbĂ‚b” kelimesinin cemîsi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Ekim Sayı: 152
İslam ve İhsan
HUZURLU ÂİLE HAYATININ ŞARTLARI
NASIL BİR AİLE HAYATI HUZUR GETİRİR?
EVLENECEK GENCLERE TAVSİYELERİNİZ NELERDİR?