İşcinin emeklilik ikramiyesi icin kesilen ucretine zekÂt gerekir mi? Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım. cevaplıyor.
ZEKÂTIN FARZ OLMASININ ŞARTLARI Bir kimsenin zekÂtla yukumlu olması icin aşağıdaki şartların bulunması gerekir:[1]
1. Mukellef Olmak: ZekÂt verecek kimsenin Musluman, hur, akıllı ve ergen olması gerekir. Gayrimuslimlere, kole ve cariyelere, akıl hastalarına ve cocuklara zekÂt farz değildir.
2. Nisap Miktarı Mala Sahip Olmak: Hadislerde mal ceşitlerine gore belirlenen nisap miktarları şoyledir: Altının nisabı yirmi miskal, gumuşun nisabı ikiyuz dirhem, koyun ile kecinin nisabı kırk, sığır ile mandanın nisabı otuz, devenin nisabı da beştir. Ebû Hanîfe dışında coğunluğa gore, tarım urunlerinden de beş vesk (yaklaşık 653 kg., Kûfeliler ’e gore yaklaşık 1 ton) nisap olarak alınmıştır. Bu miktarlara ulaşmayan mallar icin zekÂt gerekmez. Nisap miktarları, bu ceşit mallara sahip olanlar bakımından zenginlik sınırını ifade eder. Şah Veliyyullah Dehlevî (o.1176/1762) zekÂt nisap miktarlarının Hz. Peygamber doneminde karı, koca, bir cocuk ve hizmetciden oluşan cekirdek ailenin bir yıllık gecim harcamalarına denk olduğunu belirtir.[2]
3. Malın, NÂmî (buyuyen, artan) Bir Mal Olması: Bir malın zekÂta tÂbi olması icin “nem” niteliğine sahip olması gerekir. Sozlukte “artmak, coğalmak ve gelişmek” anlamına gelen nemÂ, bir terim olarak ikiye ayrılır:
a) Gercek ureme: Bir malın ticaretle, doğum yoluyla veya tarımı yapılarak artması “gercek ureme”dir. Bu yuzden ticaret amacıyla elde bulunan eşya ve hayvanlar zekÂta tabi olduğu gibi, dolunu ve sutunu almak icin kırlarda otlatılan ve sÂime denilen hayvanlar da zekÂta tabidir.
b) Hukmen ureme: Bir malın kendisinde artma imkÂn ve potansiyelinin bizzat bulunmasıdır. Altın, gumuş ve paralar bu niteliğe sahiptir. Bunlar ticarette kullanılmak, malların mubadelesinde vasıta olmak yoluyla ihtiyacları karşılar, bu yuzden bunlar yaratılış bakımından uremeye, artmaya ve ticarete elverişlidir. Bunun bir sonucu olarak, elde bulunan altın ve gumuş nakitler, kulceler, sus takımları, kendileriyle ticarete niyet edilsin veya edilmesin hatta bunlar nafakaya, mesken satın almaya sarfedilmek uzere biriktirilmiş olsa bile nisap miktarına ulaşınca zekÂta tabi olurlar.
Bilim adamlarının meslek kitapları veya zanaatkÂrların iş aletleri temelde buyuyen ve gelişen mallar değildir. Bu yuzden kendi kıymetleriyle zekÂta tabi olmazlar.
Kaybolup yıllar sonra bulunmuş olan maldan oturu de zekÂt vermek gerekmez. Cunku bunlarda buyume ve gelişme soz konusu olmaz. Denize duşup yıllarca sonra cıkartılan mallarla gasp edilmiş mallar bu hukumdedir. Zikredilen bu ve benzeri durumlarda zekÂtın farz olmaması şu hadise dayanır: “DımÂr maldan zekÂt gerekmez.” [3] DımÂr mal; mulkiyet devam ettiği halde, geri donmesi ve bulunması umulmayan, mal demektir. Bunlardan yararlanılması mumkun olmadığı icin zekÂt da gerekmez.
4. Mala Tam Olarak Sahip Olmak: ZekÂtı verilecek malın mulkiyetine sahip olmak yanında, bu malın zilyedi bulunmak da gereklidir. Zilyetlik; malın fiilen mulk sahibinin elinde olması veya onun hukum ve tasarrufu altında bulunması demektir.
5. Malın Uzerinden Bir Yıl Gecmiş Olmak: Oruc ve hac ibadetinde olduğu gibi zekÂt konusunda da kameri ay esası uygulanır. ZekÂtın farz olması icin nisap miktarı malın uzerinden bir kameri yılın gecmesi gerekir. Buna “havelÂnu ’l-havl” denir. Delil şu hadis-i şeriftir: “Uzerinden bir kamerî yıl gecmedikce, bir maldan zekÂt vermek gerekmez.” [4]
6. Malın Borc Karşılığı Olmaması: ZekÂta tÂbi olan mallarda aranan “tam mulk olma” ve “temel ihtiyaclardan fazla bulunma” şartlarının bir sonucu olarak, zekÂta tÂbi olan malın borc karşılığı olmamasıdır.
VERİLECEK ZEKÂTIN GECERLİ OLMASI İCİN GEREKEN ŞARTLAR Verilen zekÂtın gecerli olması icin zekÂt niyeti ve temlik şarttır.
1. Niyet: Genel olarak diğer ibadetlerde olduğu gibi zekÂtta da niyet şarttır. Hz. Peygamber (s.a.s): “Ameller niyetlere goredir” [5] buyurmuştur. ZekÂtı vermek bir amel ve namaz gibi bir ibadettir. Bu yuzden nafile sadakadan onu ayırmak icin niyet şarttır.
2. Temlik: Verilecek zekÂtın gecerli olması icin temlik şarttır. Temlik; zekÂt olarak verilecek mal veya nakit paranın mulkiyetini zekÂtı alan kimseye nakletmek demektir. Bu yuzden mubah kılmak mesela sofrasına alıp ikramda bulunmak temlik niteliği taşımadığı icin zekÂt yerine gecmez. Nafile sadaka olur. ZekÂt akıl hastasına veya temyiz gucune sahip olmayan cocuğa verilemez. Ancak onlar adına anne, baba, vasi veya veli gibi, onu temsil eden kimselere verilebilir.
ZEKÂTIN FARZ OLMA VE ODENME ZAMANI Aslî ihtiyacları ve borcları dışında nisap miktarı, zekÂta tabi ve uzerinden bir yıl gecmiş bir mala sahip olan kimsenin bunun zekÂtını geciktirmeden vermesi gerekir. ZekÂtla yukumlu olan kişi, ozursuz olarak zekÂtını geciktirirse gunahkar olur. Cunku zekÂt, insana harcanması gereken bir haktır, yoksulun ihtiyacını karşılamak amacıyla farz kılınmıştır. Odenme devresinden geri bırakılırsa, farz kılınmasının maksadı tam olarak gercekleşmemiş olur.
Dipnotlar:
[1] bk. KÂsÂnî, age, II, 39 vd.; İbnu ’l-HumÂm, age, I, 481-486; İbn Âbidîn, age, II, 4 vd; MeydÂnî, LubÂb, I, 140; İbn Ruşd, age, I, 236; Şafiî, Umm, IV, 125; İbn KudÂme, Muğnî, II, 261 vd. [2] Dehlevî, Huccetullahi ’l-BÂliga, Beyrut 1990, II, 110-114, Terc. M. Erdoğan, II, 131-135; KardÂvî, age, II, 157. [3] MÂlik, Muvatta ’, 18. Bu hadis Hz. Ali ’ye nisbet edilmiş olup gariptir. Ebû Ubeyd bunu EmvÂl ’de Hasan-ı Basrî ’den; İmam MÂlik, Omer b. Abdilazîz ’den rivayet etmiştir. bk. Zeylaî, Nasbu ’r-RÂye, II, 334; İbn Âbidîn, age, II, 12; Zuhaylî, age, II, 736, 737. [4] İbn MÂce, ZekÂt, 5; Zeylaî, Nasbu ’r-RÂye, II, 328, 330. [5] BuhÂrî, Bed ’u ’l-Vahy, 1; Muslim, İmÂre, 155.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Donduren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan