Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir Hoca ile “Hadis karşıtı” kampanya uzerine Altınoluk Dergisi'nde yayınlanan soyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.HADİS VE SUNNETİN GOREVİ KUR'ÂN'I ACIKLAMAKTIR

A. Taşgetiren: Peki hocam, Kur ’an varken Hadis – sunnet nasıl bir fonksiyon icra etti, diye sorulsa neler soylersiniz?

Prof. Dr. Kandemir: Bu da onemli bir sual. Hemen belirtelim. Kur ’Ă‚n-ı Kerîm dinin genel ilkelerini ortaya koyar, inanc ve ahlĂ‚k esaslarını bildirir, fakat ayrıntıya girmez. Hadis ve sunnet ise Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’i “beyĂ‚n” eder, yani acıklar ve bu acıklamayı ceşitli şekillerde yapar:

Hadis ve sunnet kimi zaman Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de belirtilen ilke ve esasları destekler; sınır getirilmeyen bazı buyruklara sınır getirir; genel hukumleri belirgin hale getirir; Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de kapalı bırakılan noktaları acıklığa kavuşturur, kısa ve ozlu buyrukları acıklar.

A. Taşgetiren: Bunları biraz acsak hocam.

Prof. Dr. Kandemir: Evet acmamız lazım. Şoyle ki: Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de ozet halinde verildiği icin nispeten kapalı olan bilgiler vardır. Hadis ve sunnet bunları ayrıntılı olarak acıklar. Buna “mucmel”in “beyĂ‚nı” denir. MeselĂ‚ Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de:

“Namaz kılın!”27 “Namazı dosdoğru kılın”28

“Namaz, mu ’minlere belli vakitlerde farz kılınmıştır”29 buyrulur. Ama namazın kac vakit kılınacağını, her bir namazın kac rekĂ‚t olduğunu, nasıl kılınacağını, farzlarının, vĂ‚ciblerinin neler olduğunu, hangi davranışların namazı bozacağını bildirmez. Namaz kılınmasını emreden bu ozlu emri hadis ve sunnet acıklayıp beyĂ‚n eder. Nitekim Allah ’ın Resûlu “Benim namazı nasıl kıldığımı goruyorsanız, siz de oyle kılın”30 buyurmuştur.

AshĂ‚b-ı kirĂ‚mdan İmrĂ‚n İbni Husayn ’ın acıklaması konuyu daha iyi anlamamızı sağlar. Hz. Omer, halife olunca, halka İslĂ‚miyet ’i oğretmesi icin bu aziz sahĂ‚bîyi Basra ’ya gondermişti. Birgun İmrĂ‚n radıyallahu anh Muslumanlarla sohbet ederken, cemĂ‚atten biri ona:

“Siz bize bazı hadisler okuyorsunuz. Ama biz onları Kur ’an ’da bulamıyoruz” dedi. İmrĂ‚n İbni Husayn radıyallahu anh onun bu sozune kızdı ve ona:

“Sen Kur ’an okudun mu?” diye sordu. Adam:

“Evet, okudum” diye cevap verdi. Bu aziz sahĂ‚bî sozune şoyle devam etti:

“Peki, sen Kur ’an ’da akşam namazının uc rekĂ‚t, yatsı namazının dort rekĂ‚t, sabah namazının iki rekĂ‚t, oğle ve ikindi namazlarının dorder rekĂ‚t olduğunu gordun mu? Gormedin. Peki siz bunları kimden oğrendiniz? Bizden oğrendiniz değil mi? Biz de bunları Allah ’ın Resûlunden oğrendik.”

İmrĂ‚n İbni Husayn radıyallahu anh adama bir soru daha sordu:

“Siz paranın ve koyunun kırkta birinin zekĂ‚t olarak verileceğini Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’den mi oğrendiniz?” Adam:

“Hayır” dedi.

Bu Ă‚lim sahĂ‚bî konuşmasına şoyle devam etti:

“Peki siz, bunu kimden oğrendiniz? Bizden oğrendiniz değil mi? Biz de bunları Allah ’ın nebîsinden oğrendik.”

İmrĂ‚n radıyallahu anh konuşmasını şoyle surdurdu:

‘Kullarım KĂ‚be ’yi tavaf etsinler! ’31 Ă‚yet-i kerîmesini Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de goruyorsunuz. Peki tavafın yedi defa yapılacağını, tavaftan sonra Hz. İbrĂ‚him ’in makamının arkasında iki rekĂ‚t namaz kılınacağını Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de bulabiliyor musunuz? Bulamıyorsunuz? Peki siz bunları kimden oğrendiniz? Bizden oğrendiniz değil mi? Biz de bunları Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden oğrendik.”

Orada bulunan insanlar İmrĂ‚n İbni Husayn ’a: “Doğru soyluyorsun” diye hak verdiler.32

Bu misĂ‚l de bize gosteriyor ki, sunnet olmazsa Kur ’Ă‚n-ı Kerîm anlaşılamaz, Muslumanlar da dinlerini doğru durust yaşayamaz. Aynı şekilde Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’deki hac emri de, zekĂ‚t emri de gerektiği gibi uygulanamaz.

Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de sınır getirilmeyen bazı buyruklar vardır. Hadis ve sunnet bu buyruklara sınır getirir. Buna “mutlak”ın “takyîd”i denir. MeselĂ‚ Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de:

“Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıklarına bir karşılık ve Allah tarafından caydırıcı bir ceza olmak uzere ellerini kesin”33 buyurulur. Fakat Ă‚yet-i kerîmede sağ elin mi, sol elin mi kesileceği, dirsekten mi, el ayasından mı, bilekten mi kesileceği belirtilmemiştir. Hadîs-i şerîf bu konuya acıklık getirmiş ve sağ elin bilekten itibaren kesileceğini haber vermiştir.34

Şayet hadis ve sunnet Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’deki bu mutlak emri sınırlandırmasaydı hırsızın hangi elinin nereden itibaren kesileceği bilinmeyecekti.

Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de bazı genel hukumler vardır. Hadîs-i şerîf bu hukumleri belirgin hĂ‚le getirir. Buna “Ă‚mm”ın “tahsîs”i denir. MeselĂ‚ Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de:

“Kesilmeden olen murdar hayvan size haram kılındı”35 buyrulur. Acaba kesilmeden olen butun hayvanların eti haram mıdır, yoksa bunun istisnĂ‚sı var mıdır? Hadîs-i şerîf balığı bu hukmun dışında tutar ve “onun olusunun helĂ‚l olduğunu” belirtir.36

Yine Kur ’Ă‚n-ı Kerîm “Zina eden kadın ve erkekten her birine yuzer sopa vurulmasını” emreder.37 Acaba bu hukum evli, bekĂ‚r butun Muslumanları kapsar mı? Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in bu genel hukmunu tahsîs etmiş ve bu hukmu sadece zinĂ‚ eden bekĂ‚rlara uygulamıştır.38

Kur ’Ă‚n-ı Kerîm kapalı bıraktığı icin mĂ‚nası anlaşılmayan bazı Ă‚yet-i kerîmeler vardır. Hadis ve sunnet, Ă‚yetteki bu kapalı yonleri izah eder. Buna “muphem”in veya “muşkil”in “tavzîh”i denir. MeselĂ‚ Kur ’Ă‚n-ı Kerîm:

“İman eden ve imanlarına zulum bulaştırmayanları” over.39 İmanlarına zulum bulaştırmayanlar ne demektir? Nitekim bu Ă‚yet-i kerîme nĂ‚zil olunca ashĂ‚b-ı kirĂ‚m bu ifĂ‚deyi anlamakta zorlandılar ve Peygamber Efendimiz ’e gelerek: “Hangimiz zulmetmeyiz ki?” diye uzuntulerini dile getirdiler. Bunun uzerine Allah ’ın Resûlu Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’deki bu kapalı ifĂ‚deye acıklık getirdi ve imanlarına zulum bulaştırmayanların “Allah ’a ortak koşmayanlar” olduğunu soyledi. Bu acıklama sahĂ‚be-i guzîn efendilerimizi son derece rahatlattı.40 Bu misĂ‚llerde gorduğumuz uzere Kur ’Ă‚n-ı Kerîm bazı konulara kısaca temas etmekle birlikte geniş bilgi vermemiş, bu hususları acıklama gorevini Resûl-i Ekrem ’ine bırakmıştır.

HADİS KARŞITLARININ YANLIŞ YORUMLADIĞI AYETLER

A. Taşgetiren: Peki hocam, “Hadis karşıtlığı”na soyunanların işaret ettikleri ayetleri nasıl anlamamız gerekiyor?

Prof. Dr. Kandemir: İsterseniz buna madde madde bakalım. Şoyle ki:

“Bugun dininizi kemĂ‚le erdirdim”46 Ă‚yet-i kerîmesinin en son inen Ă‚yet olduğunu, bu Ă‚yette gecen “din” kelimesiyle Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in kastedildiğini ileri suruyorlar.

Bu Ă‚yet-i kerîmenin en son nĂ‚zil olduğunu soylemek yanlıştır. Evet bu Ă‚yet VedĂ‚ Haccı ’nda nĂ‚zil olmuştur. Ama bu Ă‚yetten sonra başka Ă‚yetler de nĂ‚zil olmuştur. MĂ‚ide sûresinin son kısmı, NisĂ‚ sûresinin sonundaki “kelĂ‚le” Ă‚yeti, Nasr sûresi ve daha başka Ă‚yetler boyledir. “Bugun dininizi kemĂ‚le erdirdim” Ă‚yetinden sonra Peygamber Efendimiz doksan gun kadar daha yaşamıştır.47

Bu Ă‚yet-i kerîmede “din” diye ifĂ‚de edilen, hadis ve sunnet karşıtlarının ileri surduğu gibi Kur ’Ă‚n-ı Kerîm değil, dinin beş temel esasıdır. Yani Kelime-i ŞehĂ‚det, namaz, zekĂ‚t, hac ve oructur. Nitekim Allah ’ın Resûlu “İslĂ‚m beş temel uzerine kurulmuştur”48 hadisiyle buna işĂ‚ret buyurmuştur. Evet, Kur ’Ă‚n-ı Kerîm bu beş temel esası bildirmiş, ama acıklamasını Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme bırakmış, onun bu konulardaki acıklamasıyla îmĂ‚n, amel ve ahlĂ‚k esasları belirlenmiştir. Cunku din, sadece Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in değil, Kur ’an ile sunnetin birlikte oluşturduğu esaslardır. Allah TeĂ‚lĂ‚ “Biz sana her şeyi acıklamak uzere bu kitabı indirdik”,49 “Sana, kendilerine gonderileni insanlara acıklaman icin bu Kur ’an ’ı indirdik”50 Ă‚yet-i kerîmeleri bu gerceği gostermekte, hadis ve sunnetin ortaya koyduğu uygulamalarla dinin doğru bir şekilde anlaşıldığı ve yaşandığı gorulmektedir.

İslĂ‚m denince, Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ile hadis ve sunneti birlikte hatırlamak zorunludur.

“Allah ’ın Resûlu size ne verdiyse onu alın. Neyi yasakladıysa ondan da kacının”51 Ă‚yet-i kerîmesini de hadis ve sunnet karşıtları doğru anlamıyorlar. Bu Ă‚yeti nasıl anlamak gerektiğini Abdullah ibni Mes‘ûd ile bir kadın arasında gecen tartışma acıkca gostermektedir:

İbni Mes‘ûd radıyallahu anh doğme yapan, yaptıran, kaşlarını incelten ve benzeri uygulamaları yapan ve boylece Allah ’ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lĂ‚net etmişti. Bunu duyan bir hanım ona geldi ve Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in tamamını okuduğu halde orada boyle yasakları gormediğini soyleyerek ona itiraz etti. Abdullah ibni Mes‘ûd da sozunu ettiği işleri yapanlara Peygamber aleyhisselĂ‚mın lĂ‚net ettiğini soyledi ve ardından: “Allah ’ın Resûlu size ne verdiyse onu alın. Neyi yasakladıysa ondan da kacının” Ă‚yet-i kerîmesini okudu, bu Ă‚yet-i kerîmeye gore Peygamber ’in emrettiği her şeyin benimsenmesi, yasakladığı her şeyden de uzak durulması gerektiğini hatırlattı.52

“Biz kitapta hicbir şeyi eksik bırakmadık”53 Ă‚yet-i kerîmesini de hadis karşıtları yanlış anlıyor ve bu Ă‚yet-i kerîmeyi Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de her şey bulunduğunu, hadislere ihtiyac olmadığını ileri surerken zikrediyorlar. Halbuki bu Ă‚yet-i kerîmede gecen “kitap” Kur ’Ă‚n-ı Kerîm değil, her şeyi ihtivĂ‚ eden “Levh-i mahfûz”dur. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem “Allah TeĂ‚lĂ‚ gokleri ve yeri yaratmadan elli bin sene once mahlûkātın kaderini yazmıştır”54 hadîs-i şerîfiyle bunu dile getirmiştir.

“Yaş, kuru ne varsa hepsi gerceği gosteren apacık bir kitaptadır”55 Ă‚yet-i kerîmesindeki “kitap” ifĂ‚desiyle de Kur ’Ă‚n-ı Kerîm değil Levh-i mahfûz kastedilmiştir. Allah TeĂ‚lĂ‚ Levh-i mahfûz ’dan “ana kitap” diye de soz etmektedir: “O Kur ’an, katımızdaki Ana Kitap ’ta bulunan pek yuce ve hikmet dolu bir Kur ’an ’dır.”56

“Kendilerine okunan bu kitabı sana indirmemiz mûcize olarak onlara yetmedi mi?”57 Bu Ă‚yet-i kerîmede Allah TeĂ‚lĂ‚, Peygamber Efendimiz ’den mûcize isteyen kĂ‚firleri muhĂ‚tap almakta, hem bu, hem de bir onceki Ă‚yet-i kerîme ile onlara şunu sormaktadır:

Size gonderdiğim Kur ’Ă‚n-ı Kerîm, Peygamberim Muhammed ’in benim elcim olduğunu apacık bir şekilde gostermiyor mu? Bir de mûcize istiyorsunuz! Arap edebiyatını mukemmel sûrette bilen sizlere Kur ’an Ă‚yetleri mûcize olarak yetmiyor mu? Sizin gibi edebiyatı iyi bilen kimselere Kur ’an ’dan daha yeterli bir mûcize olur mu?

İşin gulunc tarafı hadis ve sunnet karşıtları bu Ă‚yet-i kerîmeyi doğru anlamadıkları gibi, onu sunneti savunanlara karşı kullanmaya kalkıyorlar ve bu Ă‚yetin dini anlamak icin Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in yeterli olduğunu, hadis ve sunnete ihtiyac bulunmadığını gosterdiğini iddia ediyorlar.

Biz sana her şeyi acıklamak, doğru yolu gostermek, rahmet kaynağı olmak, Muslumanlara da mujde vermek uzere bu kitabı indirdik”58 Ă‚yet-i kerîmesi, yukarıda da soylediğimiz gibi Peygamber Efendimiz ’in hadisleriyle dini acıkladığını, esasen gorevinin de dini acıklamak olduğunu gosteriyor.

RESULULLAH'IN ALLAH KATINDAKİ DEĞERİ

A. Taşgetiren: Hocam, sanırım bir de Rasulullah ’ın Allah Teala katındaki değerinden bahsetmek gerekiyor.

Prof. Dr. Kandemir: Evet, Allah ’ın kitabı ile Allah ’ın Rasulunu gonlune sığdırmakta zorlananlara bunu da hatırlatmakta yarar var. Soru şu:

-Biz nasıl bir peygamberden soz ediyoruz? Lutfen buna dikkat buyurulsun!

KĂ‚inĂ‚tın Rabbi ’nin Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’inde: “Biz seni Ă‚lemlere yalnız rahmet olarak gonderdik”59 diye şĂ‚nını yucelttiği bir Peygamber ’den soz ediyoruz.

Bu Ă‚yet-i kerîmede gecen “Ă‚lem­ler” ifĂ‚desi, CenĂ‚b-ı Hak dışındaki butun kĂ‚inĂ‚tı kapsar. Bu da Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın Resûl-i Ekrem ’ini kĂ‚firler de dĂ‚hil, yarattığı her varlığa rahmet olarak gonderdiğini gosterir. Abdullah ibni AbbĂ‚s radıyallahu anhumĂ‚nın dediği gibi durum ortadadır. Daha onceki ummetler peygamberlerine inanmayınca “maymuna donuşturulmuş, yerin dibine batırılmışlardır. Fakat Resûl-i Ekrem ’e inanmayan kĂ‚firler, onun hurmetine bu belĂ‚lardan kurtulmuşlardır.”60

İşte bizim Peygamberimiz Allah katında boylesine hatırlı bir insandır. CenĂ‚b-ı Hak ona İsrĂ‚ ve Mi ’rĂ‚c ’ı nasip etmiş, bu sırada ona Kendisinin varlığını ve kudretini gosteren en buyuk delillerden bir kısmını gostermiştir.61

Bu dinin buyukleri olan ashĂ‚b-ı kirĂ‚m, tĂ‚biîn ve diğer İslĂ‚m Ă‚limleri Peygamber Efendimiz ’in hadislerine din diye sarılmışlar, buyruklarını baştĂ‚cı etmişlerdir. Biz de onun yolunu kendimize yol bilmeli, sunnetine dort elle sarılmalıyız. O bize ne verdiyse almalı, neyi yasakladıysa ondan da sakınmalıyız.62

HADİS KARŞITLARINA BİRKAC SORU

Burada son olarak Hadis karşıtlarına bazı sorular sormak isterim:

* Bircok hadîs-i şerîfte gorduğumuz uzere ashĂ‚b-ı kirĂ‚m icinden cıkamadıkları konuları Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme soruyorlardı veya konu ailevî bir mesele ise Resûl-i Ekrem ’in evine hanımlarını gonderip Mu ’minlerin annelerine sorduruyorlardı. MeselĂ‚ birgun Hz. Omer Resûl-i Ekrem ’in huzûruna gelerek:

“Bugun cok buyuk bir gunah işledim, orucluyken karımı optum” diye derdini anlatmış ve ondan cozum beklemişti.63 AshĂ‚b-ı guzîn efendilerimiz Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’i bizden daha iyi bildikleri halde, zorda kaldıkları zaman cozumu Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de aramayıp neden Allah ’ın Resûlu ’ne veya onun hanımlarına başvuruyorlardı? Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ashĂ‚b-ı kirĂ‚ma da yeteceğine gore, onlar neden namaza, oruca, hacca, zekĂ‚ta ve dinin diğer konularına dair sorularını Resûl-i Ekrem Efendimiz ’e yoneltiyorlardı?

* Hadis ve sunnet olmasaydı namazların rekĂ‚tları, nasıl kılınacağı, namaz vakitleri, oğle ve ikindi namazlarında imĂ‚mın kırĂ‚ati cehrî değil hafî okuyacağı, malın kırkta birinin zekĂ‚t olarak verileceği ve benzeri meseleler nereden oğrenilecekti?

* Kur ’Ă‚n-ı Kerîm bize yeter, hadis ve sunnete ihtiyac yok diyorsunuz. Eğer bu goruşunde samimi iseniz, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sunnetine sarılmayı emreden şu Ă‚yet-i kerîmeleri nasıl gozardı ediyorsunuz?

* “De ki: Eğer Allah ’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve gunahlarınızı bağışlasın.”64

“Peygamber ’e itaat eden, Allah ’a itaat etmiş olur. İtaat etmeyenlere ise aldırma.”65

* “Allah ’a ve Ă‚hiret gunune kavuşmayı uman ve Allah ’ı cok anan kimseler icin, Allah ’ın elcisinde size guzel bir ornek vardır.”66

* Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sunnetin de vahyedildiğini belirten şu Ă‚yet-i kerîmeye ve benzeri Ă‚yetlere nasıl mĂ‚nĂ‚ veriyorsunuz?

“Eğer Allah ’ın sana lutuf ve merhameti olmasaydı, o insanlardan bir kısmı vereceğin hukumde seni şaşırtmaya yeltenecekti. Onlar ancak kendilerini şaşırtırlar; sana da bir zarar veremezler. Cunku Allah sana kitabı indirdi, hikmeti verdi ve bilmediklerini oğretti. Allah ’ın sana olan lutfu cok buyuktur.”67

* Şayet Kur ’Ă‚n-ı Kerîm varken hadise ihtiyac yoksa, Allah ’ın Resûlu ’ne muhĂ‚lefet etmekten sakındıran şu kabil Ă‚yet-i kerîmelerin mĂ‚nası nedir?

“Peygamber ’in emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belĂ‚ gelmesinden veya elem verici bir azaba uğramaktan sakınsınlar.”68

Kur ’an bize yeter, hadis ve sunnete ihtiyacımız yok, derken Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’e ters duşuyorsunuz. Cunku Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in bircok Ă‚yet-i kerîmesi Peygamber sunnetine uymayı farz kılıyor. Ama siz, Peygamber aleyhisselĂ‚ma uymayı ve ona itĂ‚at etmeyi emreden bu Ă‚yetleri yok sayıyorsunuz.

Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in asıl bağlıları, Resûl-i Ekrem ’in Allah ’tan alıp getirdiği Kur ’an ’a ve sunnete tĂ‚bi olan Muslumanlardır. Cunku onlar şu Peygamber buyruğunu baştĂ‚cı edenlerdir:

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkıca yapışırsanız yolunuzu kaybetmezsiniz: Biri Allah ’ın kitabı Kur ’an ’, diğeri Peygamberi ’nin sunneti.”69

Siz Kur ’an bize yeter demekte ısrar ediyorsunuz. Halbuki Kur ’Ă‚n-ı Kerîm bir Muslumanın hayatında ihtiyac duyduğu her meseleyi ihtiva etmiyor. Hatta bazen hadis ve sunnet bile Muslumanın butun sorularını karşılamaya yetmiyor da, İslĂ‚m Ă‚limları “icmĂ‚”, “kıyĂ‚s”, “istihsĂ‚n” “istishĂ‚b”, “sedd-i zerĂ‚i‘” gibi ceşitli yontemler, cozum yolları arıyorlar.

Şayet insaf sahibi iseniz, bu bilgiler ve bu sorular karşısında durumunuzu yeniden gozden gecirirsiniz...

SUNNET TEK BAŞINA HUKUM KOYAR

A. Taşgetiren: Peki hocam, Sunnet ’in Kur ’an ’dan ayrı olarak tek başına hukum koyması soz konusu mudur?

Prof. Dr. Kandemir: Bu da dini hukumlerin kaynağı tartışması acısından onemli bir konu. Evet, Hadis ve sunnet Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’i acıklamakla kalmaz, ayrıca Allah ’ın kitabında hic temas edilmeyen konulara dair hukumler ortaya koyar. Cunku KĂ‚inĂ‚tın Rabbi kitabında temas etmediği hususlarda, hukum koyma yetkisini (teşrî yetkisini) Resûlune bırakmıştır. Fahr-i Âlem sallallahu aleyhi ve sellem bu durumu:

“Resûlullah ’ın haram kıldığı bir şey Allah tarafından haram kılınmış gibidir”41 diye acıklamıştır.

Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de temas edilmediği icin Peygamber Efendimiz ’in, Allah ’ın izniyle emrettiği veya yasakladığı konulara ornek olarak şunları sayabiliriz:

* Fıtır sadakası.

* Bir erkeğin, karısıyla birlikte onun teyzesi ve halasını aynı zamanda nikĂ‚hına alamayacağı.42

* Doğan, şahin, kartal, akbaba gibi tırnaklı ve penceli yırtıcı kuşların; bir de kurt, aslan, kaplan, pars, maymun, sırtlan gibi kopek dişli yırtıcı hayvanların etinin yenmeyeceği.43

* Mest uzerine mesh edileceği.44

* Şuf‘a hakkı. Bu, satılan bir gayr-i menkūlu, satılan fiatla ortağının veya komşusunun satın alma hakkıdır. Bu durumu Peygamber Efendimiz: “Komşu komşusunun şuf‘asına başkalarından daha cok hak sahibidir”45 hadisi ve benzeri acıklamalarıyla belirtmiştir.

Dipnotlar: 27) İsrĂ‚ 17/78. 28) Bakara 2/110; Nûr 24/56. 29) NisĂ‚ 4/103. 30) BuhĂ‚rî, EzĂ‚n 18, nr. 631, Edeb 27, nr. 6008. 31) Hacc 22/29. 32) Ebû DĂ‚vûd, ZekĂ‚t 2, nr. 1561; İbni Ebî Âsım, es-Sunne (ElbĂ‚n&#238, II, 372, nr. 815; İbn Batta, el-İbĂ‚netu ’l-kubrĂ‚, I, 234, nr. 66. 33) MĂ‚ide 5/38. 34) İbni Hacer el-AskalĂ‚nî, Fethu ’l-bĂ‚rî (Hatîb), XII, 98-99 [I-XIII, Beyrut 1379]; Aliyyu ’l-Kārî, Mirkātu ’l-mefĂ‚tîh şerhu MişkĂ‚ti ’l-MesĂ‚bîh, VI, 2355. [I-IX, Beyrut 1422/2002] 35) MĂ‚ide 5/3. 36) Ebû DĂ‚vûd, TahĂ‚ret 41, nr. 82; Tirmizî, TahĂ‚ret 52, nr. 69; NesĂ‚î, TahĂ‚ret 48; İbni MĂ‚ce, TahĂ‚ret 38, Sayd 18, Et`ıme 31. 37) Nûr 24/2. 38) Muslim, Hudûd 13, nr. 1690. 39) En‘Ă‚m 6/82. 40) BuhĂ‚rî, ÎmĂ‚n 23, nr. 32; Muslim, ÎmĂ‚n 197, nr. 124. 41) Tirmizî, İlim 10, nr. 2664; İbni MĂ‚ce, Mukaddime 2, nr. 12. 42) BuhĂ‚rî, NikĂ‚h 27, nr. 5108-5110; Muslim, NikĂ‚h 33, nr. 1408. 43) Muslim, Sayd, 15, 16, nr. 1933, 1934; Ebû DĂ‚vûd, Etime, 32, nr. 3802-3805. 44) BuhĂ‚rî, Vudû ’ 50, nr. 202-205; Muslim, TahĂ‚ret 72-80, nr. 272-274. 45) Ebû DĂ‚vûd, Şuf‘a 73, nr. 3513-3518; İbni MĂ‚ce, Şuf‘a 2, nr. 2494. 46) MĂ‚ide 5/3. 47) İbn Âşûr, et-Tahrîr ve ’t-tenvîr, VI, 106 [Tunus 1984]. 48) BuhĂ‚rî, ÎmĂ‚n 2, nr. 8; Muslim, ÎmĂ‚n 19-22, nr. 16. 49) Nahl 16/89. 50) Nahl 16/44. 51) Haşr 59/7. 52) BuhĂ‚rî, Tefsîr 59/4, nr. 4886, LibĂ‚s 82-87, nr. 5931-5948; Muslim, LibĂ‚s 120, nr. 2125. 53) En‘Ă‚m 6/38. 54) Muslim, Kader 16, nr. 2653. 55) En‘Ă‚m 6/59. 56) Zuhruf 43/4. 57) Ankebût 29/51. 58) Nahl 16/89. 59) EnbiyĂ‚ 21/107. 60) Mehmet Yaşar Kandemir, ŞemĂ‚l-i Şerîf Şerhi, I, 75. 61) Necm 53/18. 62) Haşr 59/7. 63) İbni HibbĂ‚n, es-Sahîh (Arnaût), VIII, 313-314, nr. 3544. 64) Âl-i İmrĂ‚n 3/31. 65) NisĂ‚ 4/80. 66) AhzĂ‚b 33/21. 67) NisĂ‚ 4/113. 68) Nûr 24/63. 69) MĂ‚lik, Muvatta ’, Kader 3.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, 380. Sayı
İslam ve İhsan