Darulhadis Derneği kurucularından Doc. Dr. Selahattin Yıldırım Hoca, hadisi-i şerifler ışığında Yahudilerin Muslumanlar ile verecekleri buyuk savaşın sonunda mağlup olacaklarını soyledi.Doc. Dr. Selahattin Yıldırım Hoca'nın konuşmasından bolumler...
Her ne kadar son uc asır icerisinde en etkin guc emperyalist, Siyonist guc olsa da her milletin bir kaderi vardır. Bakınız Yahudilerin kaderi hakkında, Muslim ’de Ebu Hureyre ’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Efendimiz –sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar ki:
“Muslumanlar ile Yahudiler buyuk bir savaş yapmadan kıyamet kopmaz. O savaşta Muslumanlar Yahudileri mağlub edecektirler. Oyle ki Yahudiler taşların ve ağacların arkasına saklanacak ama ağac ve taş dile gelerek ‘Ya Muslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır ’ diyecek. Sadece ‘gargat ’ ağacı bunu soylemeyecek cunku o Yahudi ağacıdır.”
Onun icin bugun İsrail ’de durmadan gargat ağacı ekiyorlar. Cunku bu savaşın cıkacağını biliyorlar ve buyuk Yahudi imparatorluğunu kurmak icin calışıyorlar.
MUMİNİN DORT DUŞMANI Peygamberimiz –sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- bir hadis-i şeriflerinde, bir mu ’minin duşmanlarına dikkat cekmiş, onları tanıtmış ve şoyle buyurmuşlardır:
“Mu ’minin dort duşmanı vardır: Birincisi; kendisinin dunyadaki mevkiini, makamını, konumunu cekemeyen hasetci mu ’min kardeşi. Onun duşmanlığı, dunya hayatıyla sınırlıdır. İkincisi; buğzeden munafıktır ki mu ’minin her hÂlini tenkit eder. Ucuncusu, Allah yolundan saptıran şeytan; dorduncusu de mu ’minle savaşan kÂfirdir.”
Başka bir hadis-i şeriflerinde “Bir insanın en acımasız duşmanı icinde, goğsunde taşıdığı nefsidir” buyuruyor. Boylece mu ’minin duşmanlarının beş olduğunu, en yaman duşmanının nefs olduğunu anlamış oluyoruz.
İKİ GRUP DUŞMAN VAR Bu duşmanları iki gruba ayırmak mumkundur. Birinci grup, dışarıdan saldıran, varlığı hissedilen, onlara karşı tedbir almanın kolay olduğu duşmanlardır. Bunlar hasetci mu ’min, buğzeden munafık ve oldurmeye calışan kÂfirdir. İkinci grup ise, iceriden saldıran, varlığı hissedilen, tedbir almanın cok zor olduğu, bizden hic ayrılmayan duşmanlardır. Bunlardan birisi şeytan, diğeri nefistir.
Şeytan ile nefs mumine en yakın olan, iceriden saldıran, gorunmez duşmanlardır. Fakat ikisini ayıran cok onemli bir nokta vardır. Her mu ’min şeytanın şerrinden Allah ’a sığınırken, nefsinin şerrinden Allah ’a sığınmaz. Hatta nefsini, cahiliyye insanının her gun guzel, kadife kumaşlarla putunun tozunu sildiği gibi nefsini put haline, kilise duvarı haline getirir. Birisi nefsine bir şey soylese, o adamın başına belalar gelir.
Bizim en yaman duşmanımız nefsimizdir. Eğer İslam dunyasındaki Muslumanlar nefislerini yenmiş, hakiki Muslumanlar olsalardı bugun dunyada Musluman katliamı yaşanmazdı. Hicbir coğrafyada, Muslumana, hic kimse inanma, ibadet yasağı getirme cur ’etinde bulunamazdı.
Okuduğum ayeti kerimede Mevlamız, duşmalarla ilgili olarak Peygamber Efendimiz ’e hitaben buyuruyor ki “İnsanlar icerisinde sana en yaman duşman olarak Yahudileri bulursun. Sonra muşrikleri. Sana en yakın olanlar da ‘Biz Hristiyanlarız ’ diyenlerdir. Cunku onların icerisinde ruhbanlar (rahipler) ve kıssisler (keşişler) vardır ve onlar tekebbur gostermezler (buyukluk taslamazlar).” Kibir, burada buyuk bir ayrınıtıdır.
Asr-ı Saadet ’ten bir misal arz ederek gunumuze gelmeye calışalım: Bir Yahudi kızı olan Hazreti Safiyye validemiz –raduyallÂhu anha- olarak henuz Musluman olmadan once Peygamber Efendimiz ’in Mekke ’de yeni zuhur ettiği gunlerle ilgili bir olay naklediyor. Diyor ki:
“Babam, amcamı Mekke ’ye gonderdi ve dedi ki ‘Git, peygamber olduğunu soyleyen bu adamı araştır. Gercekten zuhur etmesini beklediğimiz ahir zaman peygamberi midir? Yoksa peygamberlik iddiasına kalkışan dunya saltanatının peşinde koşan bir şarlatan mıdır? ’ Amcam gitti, araştırdı ve geldi. Dedi ki:
-‘Ağabey, bu zÂt beklediğimiz Âhir zaman peygamberidir. ’ Babam başını one eğdi ve bir muddet duşundu. Amcam dedi ki ‘Ağabey şimdi ne yapacağız? ’ Babam başını kaldırdı ve dedi ki ‘Mucadeleye devam edeceğiz. ’
Kiminle mucadele ediyor? Ahir zaman peygamberi ile mucadele edip, O ’nun peygamberliğini reddetmek icin calışmayı duşunuyor. Peygamberlik secimle yapılan, parayla satın alınan bir unvan değildir ki peygamberi Allah tayin ediyor. Dolayısıyla Allah ile de mucadele etmeyi kafasına koymuş.
EY İSRAİLOĞULLARI! Tevrat ’ı tahrif ederek Yahudi Siyonist inanclarını kaleme aldığı Kabala adlı kitabı yazan adam diyor ki: “Ey İsrailoğulları! Siz Allah ’ı dahi yendiniz. Sizin onunuzde kim durabilir.” İşte Siyonist inanc budur. “En yaman duşman Yahudidir” diyor Allah, Peygamber Efendimiz ’e. Neden? Cunku bu, Kabala kitabında Siyonizm ’in amentusu diye gecer. Bunlar şu maddelerden ibarettir: “Biz ustun ırkız. İnsanlar iki kısımdır. Yahudiler ve Yahudi olmayanlar. Diğerleri maymundurlar. Onlar maymun olarak yaratıldı, sonra Tanrı onları insana cevirdi ki Yahudilere hizmet etsinler. Butun insanlar Yahudilerin hizmetkÂrıdır.” Amentunun birinci maddesi budur. İkinci maddesi “Bu ustunluğu gercekleştirmek ve dunyaya yaymak icin şu dort şeyi yapmak gerekir:
1- Dunyada dağınık halde bulunan Yahudileri Kudus ’te toplamalıyız.
2- Buyuk Yahudi İmparatorluğu kurmalıyız.
3- Mescidi Aksa ’nın yerine Suleyman Mabedini inşa etmeliyiz.
Boylece yeryuzunu bekledikleri Mesih icin hazır hale getirmek arzusundalar. Mesih derken onlar Hazreti İsa ’yı kastetmiyor. Suleyman Mabedine gelip, Hazreti Davud ’un tahtına oturacak olan Mesihlerini bekliyorlar. Ama unuttukları ve dikkatten kacırdıkları bir şey var. Hicbir insanın kaderden kacamadığı gibi hicbir millet de kaderinden kacamaz.
Her ne kadar son uc asır icerisinde en etkin guc emperyalist, Siyonist guc olsa da her milletin bir kaderi vardır. Bakınız Yahudilerin kaderi hakkında, Muslim ’de Ebu Hureyre ’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Efendimiz –sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar ki:
“Muslumanlar ile Yahudiler buyuk bir savaş yapmadan kıyamet kopmaz. O savaşta Muslumanlar Yahudileri mağlub edecektirler. Oyle ki Yahudiler taşların ve ağacların arkasına saklanacak ama ağac ve taş dile gelerek ‘Ya Muslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır ’ diyecek. Sadece ‘gargat ’ ağacı bunu soylemeyecek cunku o Yahudi ağacıdır.”
Onun icin bugun İsrail ’de durmadan gargat ağacı ekiyorlar. Cunku bu savaşın cıkacağını biliyorlar ve buyuk Yahudi imparatorluğunu kurmak icin calışıyorlar.
Yahudi derken her Yahudi aynı inanca sahiptir demiyoruz. Makul Yahudiler de vardır. Onlar zaten Peygamber Efendimiz zamanında Musluman olmuşlardır. Onlar hakkında efendimiz “Eğer on tane Yahudi bana inansaydı butun Yahudi ırkı bana inanırdı” demiştir. Bu on tane Yahudi ’den maksat ‘vatandaş Yahudi ’ değildir. Lider Yahudi kadrosunu kastediyor Efendimiz –sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-. Ama cok azı Musluman oldu, Yahudi Âlimlerinden biri olan Abdullah bin Selam gibi. Bugun bir Yahudi gorsek biz yine ona acırız, merhamet ederiz. Sadakaya muhtac ise sadaka veririz, Acsa karnını doyurur, cıplaksa sırtını giydiririz. Tarihte himaye ettiğimiz gibi bugun de himaye ederiz.
Muhterem Kardeşlerim!
En etkin guc onlar olsa da, 19. yuzyılda İngiltere ’yi kole gibi kullanmış olsalar, bugun Amerika ’yı hizmetkÂr gibi, kole gibi kullanmış, parmaklarında oynatmış olsalar da “Kullu halin yezud” diye bir kaide vardır. Her şey değişecektir. “Devamul hÂl, minel muhal” gibi bir kaide vardır. Yani, “HÂlin devamı muhaldir, imkÂnsızdır.”
Efendimiz bu Siyonist akla sahip olan, Tevrat ’ı bozarak kendilerini dunyanın efendisi ilan edenler, “cocuk doğuran Filistinli ana oldurulmelidir”, “dunyaya gelen her cocuk oldurulmelidir, cunku onlar Yahudi duşmanıdır” diye duşunuyor. Cunku bu Muslumanlar, onların rahatını kacırıyor. Aslında son derece de korkuyorlar. Butun bu şiddetleri, saldırıları korkularının eseridir. Ama korkunun ecele faydası olmaz.
Muhterem Kardeşlerim! Cok acı bir şey soyleyeyim mi size?
Dunyada Osmanlı hakkında en cok araştırma yapanlar ne yazık ki Yahudilerdir, Japonlardır, Amerikalılardır. Osmanlılar hakkında en az araştırma yapan, merak eden ise, onların tarihi ve kulturel mirasına sahip olan, onların torunları olan bizleriz. Eski yoneticilerden birisi “Cumhuriyet sistemini oturtma icin Osmanlıyı kotulemek mecburiyetindeydik” diyor. Sovun ecdadınıza, kotuleyin Osmanlıyı! Eğer Osmanlı olmasaydı bugun Filistin diye bir şey olmazdı.
Yukarıda bahsini ettiğim hadis-i şerif neye işaret ediyor biliyor musunuz kardeşlerim? Bir gun bir Musluman bir Yahudi ’ye diyor ki:
-“Siz boyle Muslumanlara zulmediyorsunuz. Fakat Peygamberimiz boyle buyurmuş, gun gelecek sizin kokunuzu kazıyacağız!” O Yahudi ’nin verdiği cevap cok enteresan ve cok doğrudur:
-“Sen işine bak! O Yahudi biz değiliz, o Musluman da sen değilsin.”
67 yılındaki İsrail-Mısır Savaşı doneminde Yahudiler korkuyorlar ve “Biz koskoca Mısır devletiyle savaşamayız” diyorlar. İsrail Başbakanı adamlarına şoyle moral veriyor: “Korkmayın, bu savaşı onlar kazanamaz. Ne zaman ki Muslumanların sabah namazı cemaati, Cuma namazının cemaati seviyesine cıkarsa o zaman Muslumanlardan korkun.”
Bugun Musluman korkulacak insan değildir! Eğer Musluman hakiki bir Musluman olsaydı İslam dunyası ayağa kalkmalıydı. İslam dunyası Yahudilere haddini bildirmeliydi. Ama herkes kendinin menfaatini, duşunuyor.
Peygamber Efendimizin bu hadisi, bugun pek cok millet Yahudi taraftarı olsa da bir gun Yahudi ’yi savunacak bir tek devletin kalmayacağının işaretidir.
Oyle bir gun gelecek ki bu Siyonist inanca sahip olan Yahudilere butun devletler sırt cevirecek. Hatta tabiat… Taşlar ve ağaclar onların aleyhine gececek. O gunu gosterebilmek icin o gunun adamı olan bir Musluman olmamız gerekiyor. Allah Muslumanlara hakiki Musluman olma, kÂmil bir iman sahibi olma kıymetini bahşeylesin inşallah!
İslam ve İhsan