'Turkiye'nin Ebedî Genclik Dergisi' GENC, 2006 yılında aylık olarak yayın hayatına başladı. Mehmet Lutfi Arslan ’ın onculuğunde "ebedi gencliği" bulmak icin yola cıkan "dertliler" [Genc Gonulluler] bugun 10 bine yakın genc okurun heyecanını her ay tazeliyor, guncelliyor. Genc Dergi Editoru Suleyman Ragıp Yazıcılar ile Genc Dergi'nin 100 sayılık bu "dertli" ve heyecanlı yolculuğunu konuştuk.Konuşan: Abdullah Guner
Genc Dergisi'yle tanışma hikayeniz nasıldı?
Bundan 12 sene once -yani 2003 senesinde- pek kıymetli Mehmet Lutfi Arslan Ağabeyimizle tanıştım. Kendisi o donem Altınoluk Dergisi icerisinde yer alan Soz Ola Dergisi ’nin editorluğunu yurutuyordu. Soz Ola Dergisi 3 ayda bir yayınlanıyordu. Lutfi Abimiz orada editordu. Soz Ola'ya Asım Gultekin gelip gidiyordu, Taha Kılınc ceşitli calışmalar yapıyordu, Muhammed Emin Karabacak abimiz hakeza oradaydı.
Ben 2003 yılının son aylarında Soz Ola'ya gidip gelmeye başlamıştım. 19 yaşındaydım, İstanbul Ticaret Universitesi'nde İletişim Fakultesi'nde ikinci sınıftaydım. Lutfi Abimizle Uskudar Sultantepe'deki bir oğrenci evinde tanışmıştık. Aziz Mahmud Hudayi Vakfı ’nın oğrenci evlerinden biriydi, bir sabah kahvaltısında Adem Ergul Abimizle birlikte ziyaret etmişlerdi bizleri. İki buyuğumuzun de o kahvaltıdaki hÂlleri, tebessumleri hÂl aklımdadır...
Sonra, o donem yapmış olduğum iş icime sinmiyordu, farklı bir iş arayışı icindeydim, para kazanmak zorundaydım. Oğrencilerden sorumlu olan İdris Topcuoğlu Abimiz şoyle latifeli bir teklifle geldi: "Sen yazarım, şairim diye ortalıkta dolanıyorsun madem, buyur Soz Ola Dergisi var, gidip gelsen keşke..."
Bu teklif bana ilginc ve guzel bir fikir olarak geldi. Bir akşamustu Camlıca'daki Cilehane ’de Lutfi Abimizle buluştuk. Bana hızlıca “İkitelli ’de merkezi olan Soz Ola isminde bir dergimiz var, guzel calışmalar olacak, hafta ici bir ya da iki gun gelebilir misin?” dedi. Ben de ‘gelebilirim ’ dedim. O akşam GENC'teki yolculuğum da başlamış oldu aslında...

OZU GENC, SOZU GENC, ADI GENC
Sizin acınızdan sonra neler oldu GENC'te?
2004 ve 2005 senelerinde, derslerden fırsat buldukca İkitelli ’ye gidip geldim. 2006 yılında Soz Ola Dergisi ’nin kapanacağı ve yeni bir derginin doğacağı artık aşikÂr olmuştu. Cunku Soz Ola Dergisi uc ayda bir Altınoluk dergisinin bir eki olarak cıkıyordu, mustakil değildi. Lutfi Abimizin gonlunde mustakil ve aylık olacak bir genclik dergisi cıkarmak vardı. O donem bunun istişaresini yapıyor ve adeta bunun ruyasını goruyordu. Yuzundeki heyecan, icindeki dert gun gibi ortadaydı...
Genc Dergisi ’nin ilk Yayın Kurulu uyeleri olan Selman Tan, Alican Tatlı, Beytullah Demircioğlu, Mehmet Emin Okur, İdris Topcuoğlu, Nedim Kaya, Gulfettin Celik gibi kıymetli isimler yoğun istişareler yaptılar. Onlar da yeni cıkacak dergiyle ilgili neler yapılabilir diye duşunuyorlardı. Bu arada ilk pilot sayı hazırlandı. Genc Dergisi cıkmadan once Soz Ola Dergisi ’nin son sayısı “Bir Genclik Dergisi Doğuyor” kapağıyla cıktı. “Ozu Genc, Sozu Genc ve adı GENC” vurgusuyla yayınlandı. Ve GENC artık yola cıkmak icin hazırdı...
Siz neler yapıyordunuz o sıralar?
Neler olup bittiğini anlamaya calışıyordum. İkitelli'deki odamızda, Abdullah Sert, Ahmet Taşgetiren gibi kıymetli isimlerin ve Erkam Yayınları personelinin civarında stajyerliğin keyfini suruyordum. Lutfi Abi gazete okumamı isterdi. Ayrıca kitaplara dalardım kendimce... Yazı İşleri ekibindeydim, yeni cıkacak olan GENC Dergisi icin roportaj kovalamaya başlamıştım...
Genc Dergisi ’nin ilk sayısı Ekim 2006'da cıktı. Bundan once bir pilot sayısı cıkmıştı. Kısmet o ki, pilot sayıda kapağa taşınan roportaj bir sokak cocuğuyla yapmış olduğum roportajdı, ayrı bir sevinc olmuştu icimde.
HÂsılı, biz o donem 22 yaşındaydık ve kendimizi aşma, capımızı buyutme derdindeydik. GENC'in asıl yolculuğunu yureğinde hisseden, acısını derdini ceken, ruyasını goren ve bunu dava haline getiren tek bir isim vardır, bu isim de Mehmet Lutfi Arslan ’dır.
"DERT" CAĞRISI HİC UNUTULMADI
Genc Dergisi cıkmaya başladı… İlk defa boyle bir genclik dergisi doğuyordu. Nasıldı hisleriniz?
İlk sayımızda “Editorden” bolumunde Mehmet Lutfi Arslan Abimiz unutulmaz bir yazı yazmıştı. Şahsi kanaatim, 100 sayıdır dergimizin icinde cınlayan ve GENC'in kulağına okunan nefis bir ezandı o. Oradaki "Ebedî Genclik" ve "Dert" cağrısı hic unutulmadı...
GENC ekibi nasıl meydana geldi, yazarlar vs?
İlk zamanlar İkitelli ’deydik. İsmini saydığım Yayın Kurulu uyeleri duzenli toplanıyordu. Konular belirleniyordu. Yazarlık noktasında kendisinden ilk yonlendirmeleri aldığım kıymetli abim Taha Kılınc da oradaydı, dergiyi besliyordu. Hakeza M. Emin Karabacak da oyle. Bircok yazarımız ilk sayımızdan sonra bir telefon ya da e-posta ile Lutfi Abimize ulaştılar ve GENC'te yazmaya başladılar. Ve daha ileriki sayılarda Genc Dergisi ’ne katılan bircok isim oldu.
GENC'le ozdeşleşen isimler kimlerdi o zaman?
Sinan Ozgenc, Ayşegul Genc, Nedim Kaya, Mehmet Emin Kul, Sami Yaylalı, Ali Can, Harun Kırkıl, Halil İbrahim Kurucan, Taha Kılınc, Asım Gultekin gibi ceşitli isimler... Zamanla, GENC'in kendine has dili ve seckin kadrosu Turkiye ’deki dergicilikte bir fark meydana getirdi.
GENCLERLE YAN YANA OLAN BİR DERGİ
Peki bu zamana kadar nasıl bir uslûbu oldu GENC'in?
GENC zamanın ve zeminin ruhunu yakalamasını bildi, kasmadı, sozu yormadı, ust perdeden konuşmadı, gencleri hafife almadı. Kendi halimizi -yani gencliğin hÂlini- kendi halimizce, samimi bir dille ifade etmesini bildi. Gencliğin kabuk bağlamış ve zor konuşulan meselelerini gormezlikten gelmedi. Her şeyi kardeşce ve insanca paylaşmayı tercih etti. Deli doluluğunu korudu ve muzip yanını hic kaybetmedi… Yerine gore şen şatır oldu... Yerine gore ağlamasını bildi...
Doğru bildiği şeyleri kabaca dikta etmekten hoşlanmadı GENC, buyurgan olmadı. "Vay mahvolduk, vay bittik" diyerek "ne olacak bu gencliğin hÂli" karamsarlığından uzak durmaya cabaladı... Biz daha cok “Kol kola girelim, yan yana olalım, beraberliğe var mısın?” tarzında bir yaklaşım taşıdık GENC'te.
Doğru anlaşıldı mı uslûbunuz?
Gencler GENC'i sevdi, buna yurekten inanıyorum. Fakat GENC'i doğru anlamayan, ne yapmak istediğinin yeteri kadar farkında olmayanlar da oldu. Lakin o gibi insanlar icin -ki coğu orta yaşlıdır- her daim şu orneği verdim: Genc Dergisi bir ambulans gibidir. Ambulansı dışarıdan goren birisi, eğer bilgi sahibi değilse aracın uzerindeki ambulans yazısının neden ters yazıldığını merak eder. Hatta "herhÂlde yanlış yazmışlar" diye duşunen bile olabilir. Halbuki, ters gibi gorunen o yazı, trafikteki araclar icin ters değildir, cunku siren sesleri icinde yola koyulan ambulansa yoldaki şoforler dikiz aynalarından bakınca, hemen anlarlar ambulansın geldiğini, cunku "ters" yazı "duz" olur dikiz aynasında... GENC'in yolculuğu da biraz boyle devam ediyor, cizgimiz, uslûbumuz ve muhtevamız kimilerine "ters" gelebiliyor. Lakin biz dert etmiyoruz, cunku aynı dili konuştuğumuz, aynı atmosferde yaşadığımız ve benzer sureclerden gectiğimiz genc dostlarımız "mesajı doğru anlamasını" iyi biliyorlar...
GENCLİĞİN DİLİNİ YAKALADIK
Genc Dergisi ’nde gencliğin dilini bulduğunuzu duşunuyor musunuz?
Bir gurur vesilesi değil ama bir hamd vesilesi olarak soyleyebilirim; GENC, bahsettiğiniz dili buyuk oranda yakaladı. Ve her daim tazelenme, yenilenme kuşağında yayıncılık yapmaya devam ediyor...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Gormez ’in “Diyanet, maalesef genclerin dilini anlamada başarısız olmuştur ’ ’ diye bir acıklaması oldu biliyorsunuz. GENC bu konuda başarılı sanki...
Cok iyi hatırlıyorum o beyanı, hatta buna ek olarak “Bugun camilerde okunan hutbelerin dili gencleri cezbetmiyor” demişti. Kendisiyle bu konuda dergimizde bir roportaj da yapmıştık. Hatta o gun, gencleri cezbedecek bir hutbe deneyecektim ama kısmet olmadı, hÂl icimde boyle bir niyet var...
HÂsılı, biraz once soylediğim gibi, GENC olarak genclerin dilini, hÂlini anladığımızı duşunuyoruz, bu yuzden de onların da anlayacağı, seveceği bir yayıncılığı istikrarla surdurmenin derdindeyiz. Guzel sozleri guzel genclerle buluşturup insanlığa hayırlar getirecek tohumlar ekmek istiyoruz kalplere.
Genc Dergisi ile sekiz bucuk seneyi aşkın zamandır yolculuğunuz devam ediyor. Sekiz seneyi ozetleyebilir misiniz? Neler kaldı arkanızda?
Sekiz bucuk senenin ozetini anlatmak cok zor benim icin. Şunu soyleyebilirim: Genc Dergisi kendisine karşı da okuyucuya karşı da hicbir zaman samimiyetini bozmadı. Farklı kapaklarla, farklı dosyalarla bir dergi cıkarmak mumkundur. Ama istikrarlı bir cizgiyi takip etmek, ahlaklı, edepli, dertli bir cizgiyi takip etmek cok onemlidir. Geride kalan sekiz bucuk sene, GENC'in karnesi hukmundedir ve benim gorduğum bu karne "dert dolu" bir karnedir... Başta ummeti dert edinen, tum insanlığa soyleyecek sozu olan ahenkli bir kadronun eseridir GENC...
"DERT" NEDİR, BİLİYOR MUSUNUZ?
"Dert" kelimesi GENC'in bayraklarından biridir diyebilir miyiz?
Aynen oyle... Lutfi Abimizin dilinde pelesenk olan "dert" kelimesi dergimizin diğer adıdır bence. GENC ailesinde “dert” dediğiniz zaman her şeyi kapsayan kumeyi cizmiş olursunuz. Cunku biz "dert" deyince ilk sayımızda dile gelen şu satırları hatırlıyoruz her daim: "Bizim, gonlumuzu surekli genc tutmak, daha da onemlisi ebedi gencliğe ulaşmak gibi bir derdimiz var. Varsa farkımız bu. Bir de şu olabilir: Biz bu derdi seviyoruz. Derdimize "dertdaşlar" arıyor, bir "dert kardeşliği" oluşturmak istiyoruz. Sınırların genişlediği ama gonullerin daraldığı bir zamanda yaşıyoruz. Bu zamanda derde talip olanı bulmak kolay değil şuphesiz. Herkesin kısa yoldan rahatlığı ve konforu istediği bir devirde adımızın gunduz vakti elinde fener, "adam arıyorum" diye dolaşan Sinoplu Diyojen`le birlikte anılması işten bile değil. Ama "herkes" olmaya değil, "kendisi" olmaya talip olanlar icin ne gam! Yaratılışımdaki muradı arayan, bu muradın izini gece gunduz, dere tepe demeden surebilecek; gonlunu, onun sahibine takdim icin sefere cıkarken "Nereye" diye sormayı bile yakışıksız gorenler icin bu da bir dert mi sanki? Dert ne biliyor musunuz? Ebedi gencliği bulabilmek. Surekli genc kalabilmek. İcimizden surekli kopurup gelecek bir fedakÂrlık ve hasbiliğe sahip olabilmek... Diğerleri icin yaşayabilme ufkunda hic batmadan surekli ışıyabilmek... GENC, bu derdin izini surecek. Var mısınız beraber yurumeye?"
GENC'le ilişki kuran gencler memnun oluyorlar mı?
Bunca senedir, Genc Dergisi ’yle ilişki kuran genclerin kendilerini beslediklerini, yeni bir dil ve uslup kazandıklarını, ozguven tazelediklerini, cesaretlendiklerini muşahede ediyoruz. Coğu zaman muspet geri donuşler alıyoruz. GENC ’le tanışan bircok kişi bize “Genc Dergisi sadece bir dergi değil, bir aileymiş” diyor. Genc Dergisi ’nin en buyuk avantajı bu olabilir. Sadece fikir ve soz ureten bir dergi değil GENC, artık bir yuruyuş, hareket aynı zamanda...

GENC'İN GUZELLİKLERİ ZAMANLA ANLAŞILACAK
Tam da bunu soracaktık aslında, Anadolu ’da Genc Gonullu buluşmaları yapıyorsunuz. Bu buluşmalara nasıl başladınız ve buluşmalarda neler yapıyorsunuz?
Genc Dergisi cıktıktan sonra dert cağrısı mesajını alan gonulluler, yani okuyucular, “Biz GENC'le yurumeye varız, biz dertliyiz" dediler. Ve GENC Gonulluler bir araya gelmeye başladı. Ufak halkalarla başlayan bu ozel buluşmalar, zamanla şehirlere, universitelere yayıldı. Geride kalan seneler boyunca birbirinden ozel onlarca buyuk buluşma oldu, onlarca genclik şoleni duzenlendi. Şimdi bircok universitede Genc Gonulluler organize olmuş, hayırlarda koşturuyorlar...
Biz hep şuna inandık: Nerede olursak olalım, once bir araya geleceğiz. Once yuz yuze bakalım. Birbirimizi tanıyalım, tanışalım… Sonra da hangi yaraya merhem olacaksak olmaya calışalım, hangi alanda faydalı olacaksak koşturalım... İlk gunden beri, yerel ya da genel, tum GENC Gonulluler bu şuurla hareket ediyor..
Son yapılan proje de 100. sayıya yaraşır oldu: “100. Sayıda 100 Gonullu Buluşuyor” Nasıldı program?
Evet. Ocak [2015] sayımız, 100. sayımız oldu. Bu munasebetle “100. Sayıda 100 Gonullu Buluşuyor” diyerek 100 Genc Gonullusu ile Gemlik'te bir araya geldik. Tadına doyulmayan bir buluşma oldu, katılımcılar bu anlamda daha objektif değerlendirmelerde bulunacaklardır...
HÂsılı, biz bir araya gelerek cabucak bir şeyler yapalım derdinde değiliz. İnanıyoruz ki GENC'in vesile olduğu guzelliklerin neticesi zaman icinde daha net anlaşılacak. Bir neslin yetişmesi, değişim-donuşum gecirmesi, bir anlayışın oturması icin ortalama 25 sene gerekiyor, GENC'in inşallah yapacak daha cok şeyi var. 101. sayımızı cıkardık ama 1001 ’inci sayının heyecanını da yureğimizde taşıyoruz...
KENDİ DEĞERİNİ BİL VE BU DUNYAYA DEĞER KAT
Genc Dergisi'nde 8,5 yıldır devam eden yazı hayatınız ve genclerle birlikteliğiniz size neler oğretti?
Şu an 31 yaşındayım, gorduğum o ki genclerle ilgili Turkiye ’de yapılacak daha cok calışma var. Genc Dergisi yapılması gereken guzel calışmaların ucundan tutan, belki de coğunlukla o calışmalara fikri anlamda yon gosteren el oldu. Kendimden yola cıkarsam eğer, nereden girip nereye geldiğime baktığım zaman –makam mevki anlamında değil– bilgi, gorgu, hÂl, muhabbet, bereket anlamında daima hamd ediyorum Allah ’a. İyi ki GENC ’in icindeymişim diyorum. İyi ki GENC ’le tanışmışım diyorum. Cunku GENC ’le tanışmak bircok acıdan buyuk lutuftu...
Kendi adıma soyleyecek olursam; GENC ’le tanışmak, Turkiye ortalamasının uzerinde olan İslami bir soylemle tanışmak demek. GENC ’le tanışmak demek, tasavvufi anlamda guzel kaynaklardan, derin insanlardan beslenebilmek demek. GENC ’le tanışmak, sozun gucune inanmak demek. Cunku siz, soz uretiyorsunuz. Soze değer verilmeyen bir dunyada sozle, yazıyla bir şeyler yapmaya calışıyorsunuz. Bu zor bir şeydir. Genel olarak baktığınızda sozun alıcısı yok. Ticaretin alıcısı olur. Cabuk kÂr edilen bir şeyin alıcısı olur. Şohretin alıcısı olur. Kısa yoldan bir şeyleri başarmanın alıcısı olur ama soz ve yazıyla, sosyal sorumluluk projeleriyle, gonulluluk calışmalarıyla işi olan azdır... Bu anlamda GENC tum bunlar demekti benim icin...
Mehmet Lutfi Arslan Ağabeyimizden ilhamla soyleyecek olursak: “Bu dunyada varsın ve +1 olarak yaratılmışsın. Madem sen fazladan bir kişi olarak varsın bu dunyada, yani +1'sin, bu var oluşunun bir anlamı var. Bunu bir duşun. Farkını fark et, fark at. Kendi değerini bil ve bu dunyaya değer kat."
İkincisi, “Yarın sen olmadığında bu dunyada ne değişecek?” sorusu onemli bir sorudur. Eğer hicbir şey değişmiyorsa o zaman kendimize yazık ediyoruz demektir. Cunku hicbir şeye etki etmiyorsun, maddi ve manevi hicbir katkın olmamış dunyaya. Bize “yazık oluyor” demektir bu.
İşte biz farkımızı fark edip hayırlarda fark atmak icin hep şunu dedik: “Kendini unutma, sen bu dunyada halifesin, yaratılan en değerli varlıksın.” Ama en değerli varlık sadece insan olmakla olmaz. Yuzlerce insan goruyoruz barbar, zalim, kotu, kotuluk dolu. Onlar da mı Allah'ı halifesi? Değil. Halifeliğin bir şartı var: Dertlenmek. Kendimiz icin dertleneceğiz başta, ardından da tum insanlık adına dertleneceğiz. Dertlerinle pişeceksin, guzelleşeceksin, hayırlarda koşturacaksın. Allah ’ın o guzel isimlerini; merhametini, sevgisini, şefkatini, adaletini sen yansıtacaksın. Elinden, dilinden, gozunden hayırlar taşacak aleme, herkes hayır gorecek senden... İşte Genc Dergisi bu anlayışı ilk sayısından beri paylaşıyor...
Soylediklerimiz cok yeni bir şey değil aslında. Ezelden gelen ebede giden bir nakarattır bu. Tekrar ederek bunu soyluyoruz. Sadece zamanın ve zeminin diline uygun soylemeye calışıyoruz. Cunku “Bu gok kubbe altında yeni bir soz yok” diyorlar ya, bu doğru ama “yeni bir tarzda soylemek” her zaman var. Yeni bir uslupla soylemek var. Genclerin dilini anlayacak, onlara ulaştırmak istediğimiz sozleri cazip kılacağımız yeni bir uslup her zaman gerekiyor. Eğer bir genc seni anlamıyorsa seni yok sayıyorsa sen o hareketini de başarılı sayma. Cunku Peygamber Efendimiz ’e ilk gencler iman etti. Gencler onu tasdik etti. Yanında 15-20 yaşında olan gencler vardı. Gencecik yaşlarda buyuk sorumluluklar aldılar.
HÂsılı, genclerle kol kola yurumeden olmaz, bunu artık GENC vesilesiyle daha net goruyoruz...

DUNYAYA HAYIRLI BİR SES VE SOZ BIRAKMAK İSTİYORUZ
Peki genclere inisiyatif nasıl verilebilir?
Oncelikle başta Turkiye ’deki yeni gencliğin, ozellikle son 10-15 yılda yetişen gencliğin ortalamasını ve uslubunu iyi anlamak gerekiyor. Ciddi, bilimsel araştırmalar şart. Aksi takdirde isabetsiz yorumlar, yanlış tespitler uzerinden gencliğe yaklaşırız. Ve vehimlerimizi, zanlarımızı hakikat zannederiz.
"Gencliğin hali mahvoldu, kotuye gidiyor her şey" dediğimiz zaman karamsarlık gozumuzu bağlar. Biz samimiyetle, insaniyetle, rahmaniyetle meselelere yaklaşalım, genclere eğilelim, bazı şeylerin cok da guzel gittiğini goreceğiz. Daima kotulere bakıp ah, vah etmişiz. Bu bizi bir yere goturmuyor ki! Halbuki gozu parlayan, gonlu ışıldayan, yuzu tertemiz gencler var her yerde. Zeki, pırıl pırıl, akıllı, bircok şeyi yapabilecek yeterlilikte. O genclerle neler yapılabilir? Onlara nasıl bir imkan sunuluyor, onemli olan bu. İmkan sunmaktan ote nasıl bir inisiyatif veriliyor.
Gencler ağzı acık bekliyor, sen de elinde kaşık, al bakalım diyerek doyuruyorsun, bu moddan cıkmak gerekir. Genclerin coğu cok zeki ve akıllı. Onların akıllı ve zeki olmalarını iyi okuyup, onlara uygun calışmalar uretmek zorundayız. Genc Dergisi de burada cağın gerisine duşmemek icin hep kendi kendisini guncellemeye calışıyor. Yeniliyoruz. MÂlumunuz şimdi akıllı telefonlar var. Zaman zaman sana diyor ki guncelleme yap. Ben yapmam diyorsun. Bu guncellemeyi uc, beş, altı, yedi defa uyardığı halde, aylar gectiği halde yapmadın. Sonra, bir uygulama indireceğin zaman, kusura bakma indiremezsin diyor. Cunku şu şu guncellemeleri yapman lazım, yeni bir surum gerekiyor bu uygulama icin falan diye seni uyarıyor cihaz. O zaman diyorsun ki tum yapmamış olduğum o guncellemeleri yapayım...
Şimdi genclik hareketleri, genclik dergileri, genclik calışmalarının coğu boyle. Bazı şeyleri kacırdık, yok saydık, onemsemedik, tu kaka ettik, kucumsedik… Bir baktık ki şimdiki genclik cok değişik, cok farklı, dilini anlamıyoruz, hÂllerini cozemiyoruz, ne yapalım, nerde yanlış yaptık? Ve geri donup guncelleme yapmaya calışıyoruz. İşte hÂlimiz az cok boyle...
Genclik meselelerinden korkmayacağız mesela. Hemen vaveyla cekmeyeceğiz. Aman Allah ’ım nereye gidiyoruz demeyeceğiz. Aynı toplumdayız, hep beraber yaşıyoruz. Gencin iyisi de olur kotusu de olur. Hata yapanı da olur yanlışa duşeni de olur. Saygılısı da olur saygısızı da olur. Bu bir vaka. Gencler ozel bir bolum değil. Herkes boyle.
Genc Dergisi ile biz, gucumuz yettiğimizce hayrı, doğruyu, iyiyi ortaya koymaya calışıyoruz. Başarımız Allah ’ın yardımıyladır. Şuayb peygamber “Ben sadece gucumun yettiğince ıslah etmeye, guzelleştirmeye, kotu şeyleri daha iyi hale getirmeye, iyilik yapmaya, hayırları coğaltmaya cabalıyorum. Başarım Allah ’ın yardımıyladır” demişti. Bu sozler bize miras kalmıştır. Biz bu dunyayı zulumden arındıramayız. Biz bu dunyayı tamamıyla iyilik, guzellik, bereket, hayır haline getiremeyiz. Hicbir donem olmadı boyle bir şey. Ama biz gucumuzun son kudretine kadar "ıslah" icin cabalamayı diliyoruz Rabbimizden...
Dunyaya hayırlı bir ses ve soz bırakmak istiyoruz. Cunku “Bu gok kubbede baki kalacak olan hoş bir sedadır.” Genc Dergisi de bu hoş sedanın dergi suretinde bir yankısıdır.
"BİZİ EVLENDİRİN" SAYISI COK İLGİ GORDU
GENC'in en cok hangi sayısı tutmuştu?
"Bizi Evlendirin" kapağı ile cıkmıştık, o sayımız cok ilgi gormuş, epey konuşulmuş ve hemen tukenmişti.
Yeni yazarlar arıyor mu GENC?
Genc arkadaşlarımızın dergimizde aktif bir şekilde yer alması bizleri cok mutlu ediyor. Kalem ehli dostlara kapımız sonuna kadar acık, dergimizi daha da guzelleştirmek icin her dem taze nefeslere ihtiyacımız var...
İnternet sitenizde durum nasıl, beğeniliyor mu?
Gectiğimiz sene Turkiye Dergi Fuarı'nda "en aktif dergi sitesi" odulunu aldık. Şu an, Google'a "genc" yazıp arattığınız zaman, 38 milyon sonuc icinde 1. sırada dergimizin sitesi var... Buyuk bir başarıdır bu, bizler icin mutluluk sebebidir...
100 sayı geride kaldı, peki sizi en cok heyecanlandıran ne oldu?
O kadar cok hadise var ki, hangisini sayacağımı bilemiyorum... Hatırası taze ve tarifsiz guzellikte olduğu icin paylaşmak istediğim bir şey var: Gectiğimiz ay, dergimizin ilk 100 sayısı, 10 cilt hÂlinde Medine'ye gitti. Orada bulunan Genc Gonullu kardeşimiz Merve Altınok Hanımefendi arşivimizi teslim aldı ve genclerin istifadesine sunmaya başladı... Sadece İstanbul'da olan arşivimiz, şimdi de Medine'de bulunuyor... Tarifi imkansız bir mutluluk bu... Hele hele Merve Hanımın, "GENC Peygamber ve GENC Dostları" başlıklı sayımızı Ravza'ya goturmesi, orada dergimizi Guzeller Guzeli Efendimiz'e (sav) arz etmesi bizleri ayrı bir heyecanlandırdı...
Genc Dergisi ’nde guzel bir ekip yetişiyor mu sence?
Bu soruna şoyle bir cevap vermek isterim: Gunlerden bir gun, Tahir Guven abiyle hasbihal ediyorduk. Masamın uzerindeki Cahit Zarifoğlu kitabını gorunce, şoyle bir hatırasını paylaşmıştı benimle:
“Biliyor musun, ben Ankara ’dayken Mavera Dergisi ’ne gidip gelirdim. Hatta bir defasında, Cahit Zarifoğlu uzerimdeki gomleği cok beğenmişti ve kac para diye sormuştu. Ardından da cebinden bir miktar para cıkarıp, aynısından kendisine almamı istemişti. Oradaki ortamda bulunmuştum. İşin doğrusu, o zamanlar orada bir tarih yazıldığını cok sonradan anladım…”
İşte boyle… Tahir Ağabeyin bu hatırası cok manidar gelir bana. Bazı şeylerin değerini ve olan bitenin ne manaya geldiğini, bizzat o şeylerin icindeyken kavrayamayabiliriz, tam olarak idrak edemeyebiliriz. Kanaatim o ki, GENC ’te de durum biraz boyle… Bu catının ne gibi guzelliklere gebe olduğunu, ancak zaman gosterecek…

GENCLİĞİNİ GUZEL GECİRMEK İSTEYENLERE ALTERNATİF CEVAPLAR
Son olarak, genc arkadaşlara ne soylemek istersiniz?
Kıyamet gunu insanlara “Gencliğini nerede ve nasıl harcadın?” şeklinde kritik bir soru sorulacak. Butun genc dostlarıma diyorum ki bu soru cok muhim, uzerinde derin derin duşunmemiz gerekiyor. “Gencliğimiz nerede nasıl geciyor? Kalbimiz kimlerle, nelerle, hangi sevdalarla dolu?” Ciddi ciddi sormalıyız bu soruları kendimize ve "o buyuk gunu" hesaba katarak bir yol tutturmalıyız kendimize...
Genc Dergisi insanlara “Gencliğini nerede tukettin, nasıl harcadın?” sorusuna verilebilecek guzel cevapların bir ceşit alternatifini sunuyor. Hayırlarda koşturmayı salık veriyor, guzel insanları adres gosteriyor...
Tum genc dostlarımız doğrudan muhatabımızdır. Suyun, yemeğin israfına acıdığımızdan daha cok acımamız gereken israf ceşidi, gencliğimizin israfımızdır. Ebedî gencliğe cıkmayan butun yollar bizim icin husrandır. Biz ebedî gencliği arıyoruz. Boyle bir arayışa talip olan tum dostlara da Genc Dergi'ye şoyle bir bakmalarını rica ediyoruz...
Genc Dergi hakkında ayrıntılı bilgiye www.gencdergisi.com adresinden ulaşabilirsiniz.
İslam ve İhsan