Son donemde Turkiye'de 'Allah'la ilgili kitapların cok satan kitaplar listesinde olmasını, Allah inancının populer konulardan biri haline gelmesini, kısaca kitap satışları uzerinden insanlardaki “Allah” inancını İlmi Araştırmalar Merkezi (İLAM) oğretim gorevlisi Sosyolog Eyup Taşoz'le konuştuk.Roportaj: Abdullah Guner
D&R ’ın en cok satan kitaplar listesinde ilk uc sırada Uğur Koşar ’ın kitapları var: “Allah De Otesini Bırak”, “Rabbin İcin Sabret”, “Bana Allah Yeter”. En cok satan ilk 10 kitap icinde ise adında “Allah” olan 4 kitabın olduğunu goruyoruz. D&R ’ın daha cok şehirli, orta ve ust duzey gelir durumuna sahip eğitim duzeyi yuksek bir muşteri profili olduğunu duşunursek; okur kitlesinde “Allah” inancına yonelik boyle bir yonelişin sebebi ne ola ki diye duşunmeden edemiyor insan.
İnternette kitap satış sitelerinin ilklerinden ve en bilinenlerinden olan Kitapyurdu.com sitesinde “cok satan kitaplar” listesinde one cıkan durum D&R ’dan pek de farklı değil. Uğur Koşar ’ın iki kitabı yine en cok satanlar listesinde: “Allah De Otesini Bırak”, “Rabbin İcin Sabret” one cıkan kitaplar arasında bulunuyor.
Kitapyurdu ’nun “edebiyat dışı” kategorisinin en cok satanlar listesinde Uğur Koşar ’ın 1. sırada “Allah De Otesini Bırak”, 3. sırada “Rabbin İcin Sabret”, 4. sırada “Bana Allah Yeter” kitapları yer alıyor. “Edebiyat Dışı” kategorisinde en cok satan ilk 10 kitap arasında Uğur Koşar dışında yalnızca bir isim bulunuyor. O da Cemalnur Sargut. Sargut ’un beşinci sırada bulunan kitabı yine aynı minval uzere “Allah'ıma Sefere Cıktım” ismiyle yayınlanmış.
İnternetten kitap alışverişlerinde en cok tercih edilen sitelerden bir diğeri İdefix.com ’da “cok satanlar” listesinde 5. sıradaki kitap Uğur Koşar ’ın “Allah De Otesini Bırak”; 15. sıradaki kitap yine Koşar ’ın “Bana Allah Yeter” kitabını goruyoruz.
Dorduncu olarak belki Pandora.com kitap sitesinden bahsedebiliriz. Burada da Uğur Koşar ’ın “Allah De Otesini Bırak” kitabı “en cok satan kitaplar” arasında 13. sırada bulunuyor.
Allah ’la ilgili kitapların cok satan kitaplar listesinde olmasını, Allah inancının populer konulardan biri haline gelmesini, kısaca kitap satışları uzerinden insanlardaki “Allah” inancını Sosyolog Eyup Taşoz ’le konuştuk.
‘KUTSAL ’ YUKSELİYOR
En cok satan kitaplara baktığımızda Uğur Koşar başta olmak uzere “Allah”la ilgili kitapların daha cok okunduğunu goruyoruz. İnsanlar neden Allah ’la ilgili kitaplara yoneliyor? Bunu “Allah ’ın yukselişi” olarak yorumlayanlar var. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kutsalın yukselişidir. Marmara Universitesi İlahiyat Fakultesi ’nden Zeka Santurk Hoca “Kutsalın Yukselişi” adıyla bu konuyu calışmış, kitaplaştırmıştı. Kutsal yukseliyor fakat kutsal, ozellikle Amerika ’da Peter Berger, Thomas Luckman gibi din ve bilgi sosyologlarının “kutsal”la ilgili anlayışları uzerine yukseliyor.
Kutsal, insanın kendisince anlam verdiği, anlamlı kabul ettiği dolayısıyla ulvileşmiş her şey şeklinde zaten ders kitaplarında geciyor. Ama burada şoyle bir şey var, boyle bir kutsal anlayış bir; kapitalizm tabanlı ikincisi; modern insanı tarif eden ve onun kutsal anlayışını kabul eden, calışma dışında kalan vakitlerde kendilerine ruhsal acılım sağlayan bir kitleye hitab ediyor. Bunun kesinlikle dinlerdeki kutsallıkla alakası yoktur cunku antropolojik tabanlıdır. Ben mesela cay icmeyi kendi kutsalım olarak kabul edebiliyorsam, bu artık benim icin kutsaldır ama dini bir şey değildir. Bunun gibi bir şey.

DİN İLE KUTSALIN FARKI
Peki, bir şeyin kutsal ya da dini olduğunu nasıl ayırt edebiliriz? Aradaki fark nedir?
Dinlerin kutsal anlayışı bellidir. Dinlerin akaidine ve teorilerine yaslanır. Bizim akaidimiz imanın 6 şartı, teorilerin dışında kalan pratiklerde İslam ’ın 5 şartı başlangıc icin gereklidir. Eğer ben bunun dışında bir kutsal uretiyorsam bu dini bir şey değildir. İkincisi, bir de yarı kutsallar vardır ve tam kutsallar vardır. Bunlar dinlerden beslenir.
Yarı kutsallara sizin muhatap olduğunuz kitapta Peygamber'in soylediği bir şeyi siz kendinize bir vecize kabul edip bunun cevresinde bir dunya kurabilirsiniz. Mesela bizde sadaka taşları vardır. Osmanlı ’da sadaka taşları cok kutsal bir şeydir. Ben bununla kulturumu yan yana getirip, bir sistem kurdum ve sadaka taşı yapıyorum, diyorsunuz. Fakirler de gidiyor ihtiyaclarını, ihtiyacı olduğu kadar o taşların icinden alıyor. Tamamen dinden bağımsız değil ama tamamen emredilmiş bir şey de değil sadaka taşları. Bu anlattığım yarı kutsaldı. Dinden neşet ediyor fakat insani unsurlar kulturle taşıyor.
Birde dinle alakası olmayan kutsallar var. Bunlar neler?
Geriye kalanların tamamı buna giriyor. Mesela, vergi dairelerinde şoyle yazar: “Vergilendirilmiş kazanc kutsaldır.” Şimdi bu dini bir şey midir? Diyelim ki siz bir kazanc sağlıyorsunuz. Alkol satıyorsunuz ve verginizi veriyorsunuz. Bu ilkeye gore kutsal bir şey yapıyorsunuz. Ama bu Allah ’ın istediği bir şey değil. O zaman bu İslam'la alakası olmayan bir kutsal olur.
ARTIK AKLIMIZI KULLANACAĞIZ, DİN AKLA MANİ Mİ?
İslam dışındaki kutsallar bizim toplumumuzda nasıl neşet ediyor? Bu duruma nasıl geliyoruz?
Bu noktaya modernizmden geldik. Bu noktada asıl soru şu aslında: “Sosyal ve siyasal anlamda butun ideolojiler nasıl ilerliyor?” Bu noktaya modernizmin, bir onceki cağın felsefe tabanı ile geldik. Orada deizmi goreceksiniz. İnsanlar başta Hristiyanlığa tepki olarak şoyle soylemler geliştiriyorlardı: Artık aklımızı kullanacağız, din akla mani mi? “Evet” diyenler ve “hayır” diyenler vardı. “Evet” diyenler de kendi aralarında bolunuyorlar. Burada ozellikle bir şey ortaya cıkıyor. “Biz tamamen aklımızı kullanalım” diyenler var. İnancla beraber bir Tanrı ’ya da inanalım ama bu kesinlikle dini olmasın. O yuzden deizm (uzak Tanrı) fikri ortaya cıkıyor. Uzak Tanrı ’da Turkceye “yaradancılık” olarak cevriliyor. “Tanrı var ve akıl bu Tanrı ’ya inanabilir. Fakat bu dini olmamalı, akılla elde edilmelidir” diyorlar.
KUTSALLARIN EN İNSANİ ŞEKLİ TORENLER
Allah ’la ilgili kitapların satışının artmasının, bu tur kitapların populerleşmesi ya da insanların muhafazakÂrlaşmasıyla veyahut sekulerleşmesiyle bir bağlantısı var mı?
Sekuler hayatla ilgili bu. İnsanlar din-dunya ayrımıyla tamamen dinlerden soyutlanıyor. Fakat Tanrı fikrinden de kopulamıyor. Kopulamayınca da ozellikle tasavvufi, mistik kitaplara -esnek urunler kabul edildiği icin- yoneliyorlar.
İkincisi, butun dunyada one cıkan belli bir mistisizm var aslında. İnsanlar modern hayata tepki olarak bunları geliştiriyorlar. Tamamen maddiyat insanın hayatında bir karşılık bulamıyor. Bulamayınca “Maneviyatı nasıl dolduracağız?” sorusu ortaya cıkıyor. Dolayısıyla insanları bu şekilde dolduruyorlar. Kutsalların en insani şekli torenler. Hicbir zaman insanlar aydınlanmadan sonra inkÂr etseler bile kutsaldan kopamamışlar. Ya kutsala tabi olmuşlar ya da onlara benzeyen birtakım yeni torensel durumlar aygıtlar uretmişler.
Milli bayramlar mesela tamamen insan elinden cıkma kutsaldır. İbadete benzer. Belli değerleri, şekilleri, zamanları vardır. İbadetlerde biliyorsunuz; boyledir. Ama bu “kutsallar” ibadet değildirler. Bu yuzden antropolojide uce ayırıyorlar. Tamamen dini olanlar yarı dini olanlar ve insan eliyle olanlar şeklinde.
PARCALANMIŞ KİŞİLİKLER TURUYOR
İslamın şekil şartlarına değil “ruhuna, ozune” bakmak diye bir şey dolaşımda… Boyle bir bakış acısıyla İslam ’ı yalnızca Allah ’la ilgili kitapları okuyarak da elde edebilecekleri ve yaşayabilecekleri duşunulebilir mi? Allah ’ı onceleyen ama Peygamber'i gormeyen, dinin ozunu işaret eden ama imanın ve İslam ’ın şartlarından bihaber olan, mesela namaz kılmayan, bunu da onemsemeyen bir bakış acısı İslam ’la uyuşur mu?
Şoyle bakmak zorundayız: İslam'da kesin olarak din-iman-amel ilişkisi vardır. İman; amentunun 6 esası, amel; İslam ’ın 5 esası. Siz birisini tercih ettiğiniz zaman mesela, imanı tercih ederseniz sadece “muvahhit” olabilirsiniz. Musluman olabilmeniz icin hem imanı hem de ameli kabul etmek zorundasınız. 5 esası da bilmeniz gerekiyor. Şimdi Deizm'de de gidiş bu tarafa doğru. “Tamam” diyor, “Benim kalbim temiz, Allah ’a da inanıyorum” dolayısıyla bana bir ceza vereceğini duşunmuyorum. Ya da bir diğer soylem “Hem namazımı kılarım hem biraz sonra ickimi de icerim” diyor. Ya “hem hem”deyi kullanıyor ya da “kalbim temiz” argumanını kullanılıyor. "Bence" boyle diyor. Bunlar İslam ’ın sağlıklı gorduğu akait değildir. Yani siz gunaha bulaşmış olabilirsiniz. Tovbe kapısı acık fakat siz bunu teorize edemezsiniz ve teorize edip insanlara cok doğru bir şey soyluyormuş gibi acıklama luksunuz yok. Maalesef bulunduğumuz durum bu. Bu kişilik parcalanmasına neden oluyor. Bu dış şizofreni olarak ortaya cıkıyor. Parcalanmış kişilikler turuyor aynı bedende farklı farklı bircok kişiyi yaşıyor. Hem dindarsınız ama aynı zamanda laiksiniz. Bunu yan yana getirmek zor.
İkincisi, gecen sene cok soz konusu edilen ozellikle İslamcı bayanlarla ilgili yapılan araştırmalarda onların laikleşme oranının son donemde % 70'e cıktığı belirtildi. Cok ciddi bir rakam bu. Hakikaten bizim dunyaya karşı bir tavrımızın olmaması, bunu geliştiremememiz, klasik tutucu din anlayışımıza niye darbe vurdu? Belki biraz da boyle bakmamız lazım. Batı ’nın kendi tecrubesi olabilir ama bizde de tecrube duruyor.
Deizm: Deizm veya Yaradancılık, mantık ve doğal dunyaya dair gozlemlerin kaynağını oluşturduğu; dini bilgiye dolaysız bicimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve ilhama dayalı tum dinleri reddeden tek Tanrı inancıdır.
İslam ve İhsan