
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur ’an mealinin Kur ’an gibi tilÂvet edilmesi, Turkce ezan ve ibadet konularında acıklama yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur ’an mealinin Kur ’an gibi tilÂvet edilmesi, Turkce ezan ve ibadet konularında acıklama yaptı.
Başkanlıktan yapılan acıklamada şu ifadelere yer verildi:
Son gunlerde kamuoyunda ezanın Turkce okunması, Kur ’an mealinin Kur ’an gibi tilÂvet edilmesi ve bu bağlamda Turkce ibadet konularının tartışıldığı muşahede edilmekte ve başkanlığımıza konuyla ilgili cokca soru ulaşmaktadır. Bunun uzerine aşağıdaki acıklamanın yapılması gereği doğmuştur.
Yuce kitabımız Kur'an-ı Kerim, Arapca olarak indirilmiştir. (Yusuf, 12/2; Zuhruf, 43/3). Kur'an-ı Kerim, hem lafzı hem manası ile Kur'an'dır. İndirildiği lafızların dışında, Arapca bile olsa, başka sozlerle ifade edilen mana Cenab-ı Hakk ’ın kelÂmı değil, mutercimin ondan anladığı manadır. Bu itibarla bu lafızlardan anlaşılan ve başka lafızlarla ifade edilen mana Kur ’an değildir. Kur ’an lafzı ve manasıyla mucizedir. Kur ’an ’ın Arapca olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, lafızlarının da Kur ’an kavramının iceriğine dÂhil olduğu acık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Kur ’an ’ın tercumesine Kur ’an denilemeyeceği ve tercumesinin Kur ’an hukmunde olmadığı konusunda İslÂm Âlimleri goruş birliği icindedir. Yuce Rabbimizin oğutleri ve buyruklarını oğrenmek maksadıyla, Kur'an-ı Kerim'in meal ve tefsirlerini okumak gerekli olmakla birlikte okunan bu tercumelerin Kur ’an olarak isimlendirilmesi caiz olmadığı gibi mealin Kur ’an yerine okunması da doğru değildir. İbadet olarak okunduğunda Kur ’an aslî lafızlarıyla okunmalıdır. Kur ’an ’ın meal, tercume ve tefsirlerini okumanın hukmu başka, bu tercumeleri Kur ’an yerine koymanın ve Kur ’an hukmunde tutmanın hukmu ise bambaşkadır.
Namaz ibadetinde Kur ’an ’ın asli haliyle okunması ile kişinin kendi dilinde dua edebilmesi birbiriyle karıştırılmamalıdır. Cunku namaz farz olan ve sahih olarak yerine getirdiğimizden emin olmamız gereken bir ibadettir. Bu nedenle namazın ruknu olan Kur ’an kıraati ancak orijinal lafızlarıyla okunduğunda bu farz yerine getirilmiş olur. Namazda Kur ’an kıraati icm ile farz olduğu ve meallerin hic birine yine icmÂen Kur ’an denilemeyeceği icin namazda Kur ’an meali ile kıraatte bulunulması İslÂm ummetinin ittifakıyla meşru gorulmemiştir. Nitekim 9 Ramazan 1324/23 Mart 1926 tarih ve 743 numaralı Muşavere Hey ’eti ve Din İşleri Yuksek Kurulumuzun 04.12.1997 tarih ve 103 sayılı kararında da bu husus acıkca ifade edilmiştir.
Sozleri bizzat Hz. Peygamber ’in (s.a.s.) sunneti ile sabit olan ezan İslÂm dininin şiarı ve Musluman varlığının/kimliğinin bir gostergesidir. İslÂm inancının temel esaslarını iceren ve İslÂm toplumunun ortak değeri olan ezan, aynı zamanda, İslÂm birliğinin ve tevhîdin semboludur.
MÂna ve muhtevası bakımından ezan hem namaz hem de İslÂm icin bir cağrıdır. Yani ezan vasıtasıyla insanlar bir taraftan namaza cağrılırken diğer taraftan Allah ’ın varlığı, birliği, Hz. Muhammed ’in (s.a.s.) O ’nun elcisi olduğu ve asıl kurtuluşun (felÂh) Âhiret mutluluğunda bulunduğu gerceğini dile getirmektedir.
Ezanın aslî halinin dışında herhangi bir dil ile okunacak cağrının, İslÂm Âlimleri ve dunya Muslumanları nezdinde ezan olarak itibarının olmadığı muhakkaktır. Nitekim İslÂm alimleri Arapca dışında okunacak bir cağrının ezan olarak nitelenemeyeceğini, orneğin Farsca olarak okunacak sozlerin ezan olarak sahih olmadığını belirtmişlerdir. (İbn Abidin, Reddu ’l-muhtÂr, I, 383.)
Ezanın ozgun şekliyle okunması gerektiği konusunda 15 asırlık bir gelenek ve ittifak soz konusudur. Ezan, İslÂm ’ın şiarı ve namaza davet olduğundan değişik dilleri konuşan Muslumanların hepsine bu davetin ulaştırılması, ancak yine hepsinin ortak bilincine hitap etmekle olur ki, bu da ezanın bilinen asli lafızlarıyla yani Arapca olarak okunmasıyla gercekleşir (İbn Abidin, Reddu ’l-muhtar, I, 383). Bu itibarla ezanın asli şekli dışında başka bir dille okunması caiz değildir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Kaynak: Diyanet Haber
İslam ve İhsan