Onun aşkıyla ağlamak Allah'ın bir lutfu, erişilmez bir bahtiyarlıktır. Asıl felaket, onun uğrunda gozyaşı dokememektir. Habîb-i Kibriyanın aşkıyla ağlamayan gozun, ağlanacak halde olduğunu, ondan ayrı kalmanın uzuntusuyle (gab-ı hicriyle) yanıp kavrulmayan gonlun, yanıp kul olacak durumda bulunduğunu unutmayalım!Sevmek bir san'attır, AmennÂ, Rasûl-i KibriyÂ'ya, gonul vermiş bahtiyarların, kumru misali dem cekişlerine kulak kabartanlar, bunu hemen fark ederler. Onu sevmenin ve bu sevgiyi dile getirmenin bin bir ceşit yolunu gorurler. Dilleri, renkleri, milliyetleri birbirinden farklı nice Resûlullah aşığı vardır. Onların engin sevgi dunyasını yansıtan muhabbet şiirleri, gul tomurcukları halinde boy atmıştır. Şuna inanıyorum ki, bizim aşık milletimizin engin gonul dunyasını aksettiren muhabbet gulleri, oteki kardeş milletlerin sevgi tomurcukları yanında yediveren olmuştur. Şairlerimizin Habîbullah Efendimize besledikleri derin sevgiyi arz edişleri, o guzeller guzelini vasf edişleri, onu gorme, yanına yaklaşma, bir tebessume nail olma, hicbiri olmazsa eşiğinin tozuna yuz surebilme hususundaki niyazları, nazları, hele şefaatine erebilmek icin yalvarışları sevgi şiirlerinin şaheserlerini ortaya koymuştur.

BEN SANA MECBURUM 'HABİBULLAH'!

Minibus edebiyatından olan "Ben sana mecburum" sozune bayılıyorum. Bu soz neleri ifade etmiyor ki!.. Ben sana bağlanmak, seni sevmek zorundayım. Sensiz bir hayatı duşunmek bile mumkun değil, anlamındaki bu slogan, bir hayat tarzını ifade ediyor. Uzerinde iyice duşunulurse, Resulullah Efendimiz icin kullanılan ve bir hadis-i şeriften alınmış olan "Habîbullah" sozunun de boyle bir hayat tarzını hatırlattığı gorulur. Habîbullah, Allah'ın sevgilisi demek değil midir? O halde Vacibu'l-vucud hazretlerinin sevdiğini sevmek, insanlar icin bir mecburiyet olmaz mı? Zaten Fahr-i alem efendimiz yemin ederek:

"Hicbiriniz beni ana-babasından, cocuklarından, hatta butun insanlardan daha fazla sevmedikce, iman etmiş olmaz" buyurmuyor mu? oyleyse Rasûlullah muhabbeti bizim icin bir mecburiyettir; bir farz-ı ayındır.

Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi, 1989 - Aralik, Sayı: 046, Sayfa: 006
İslam ve İhsan