
Ailenizle guzel bir gunun sabahında kahvaltı yaparken ki "Allah korusun!" evinize, odanıza bomba duşse ne yapardınız? Eviniz başınıza yıkılmadan, can havliyle kendinizi ve ailenizi dışarı atmaz mıydınız? Yoksa siz ne yapardınız?Her mu ’min, imkÂnı mahdut olsa dahî elinden geldiği kadar muhtac ve muzdariplere destek olmak, gonul vermek ve du etmek mecbûriyetindedir. Bir muzdaribin derdini paylaşmak da infaktır. Kırık kalpleri ihy etmek, Hakk ’a yakınlığın en buyuk vesîlelerinden biridir. Nitekim rivÂyete gore Mûs -aleyhisselÂm- bir gun:
“−Y Rab! Sen ’i nerede arayayım?” diye niyazda bulunmuştu. Allah TeÂl da:
“−Beni kalbi kırıkların yanında ara.” buyurdu. (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364)
Fakat gunumuzde, bu fazîletten uzaklaşarak Âdeta ozune yabancılaşan birtakım nÂdanların, vatanımıza sığınan mazlumlara yardımcı olmak bir tarafa, onlara Âdeta burun kıvırarak;
“‒Onlar da yurtlarını terk etmeselerdi…” gibi avÂmî sozlerle, izʼan ve vicdan dışı bir tavır sergilediklerini goruyoruz.
HÂlbuki, Allah gostermesin ama, bir kış gunu şiddetli bir zelzeleye tutulsak; “Aman canım, dışarısı cok soğuk, sıcak yuvamızı terk etmeyelim…” diyebilir miyiz? Evimiz başımıza yıkılmadan, can havliyle kendimizi dışarı atmaz mıyız? Bugunku Suriyeli kardeşlerimizin durumu da bundan farksızdır.
Dolayısıyla Suriyeli kardeşlerimize sahip cıkmak, onları koruyup kollamak, hem bir din kardeşliği vazifemiz, hem de bir insanlık borcumuzdur.
CenÂb-ı Hakk ’ın emri gereğince tuttuğumuz orucu iftar vakti acmak icin bir yudum su icmeden veya ilk lokmayı ağzımıza goturmeden, DÂvûd-i TÂî Hazretleri ’nin hÂlini tefekkur edelim. Zira bir talebesi, uzunca bir suredir yemediği icin kendisine et yemeği getirmişti. Fakat o, gelen eti hemen yemek yerine, once talebesinin de tanıdığı yetimleri sordu. Sonra da talebesine şu îkazda bulundu:
“Oğlum! Bu eti ben yersem bir muddet sonra benden dışarı cıkar. LÂkin o yetimler yerse, ebediyyen kalmak uzere Arş-ı Âl ’ya cıkar!”
Rabbimiz cumlemize yetimleri sevindirebilmeyi, fukarÂnın yuzunu guldurebilmeyi, dertli gonulleri huzura kavuşturarak gercek bayrama erebilmeyi nasîb eylesin.
Âmîn!..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Genc Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Haziran Sayı: 129
İslam ve İhsan