
İslÂm ahlÂkının esÂsını ararsak, onu, Rabb ’e aşk ve ihlÂs ile yonelişte; bu yonelişin yegÂne nişanını da hic şuphesiz “hizmet”te buluruz.
Hizmet, CenÂb-ı Hakk ’ın biz kullarını mes ’ûl kıldığı ictimÂî bir kulluk vazifesidir. Mu ’minin hayÂtı, mahlûkÂta hizmetle mÂn derinliği, bereket ve ulviyet kazanır. FÂnî varlığını Allah yolunda hizmete adayan kişi, olumsuz olan rûhunu ebediyyen ÂzÂd etmiş olur.
İc dunyasını kemÂle erdirmiş bir mu ’min, nefsÂnî arzularının esÂretinden kurtulup, mu ’min kardeşlerinin dertlerine derman olacak cÂrelerin arayışı icinde bulunur. ŞÃ‚yet bir din kardeşi hasta ise, onun şif bulması yolunda hizmet ve gayreti, kendisi icin bir nîmet bilir. Garip, yalnız ve bîcÂrelerin yanıbaşında olur, mÂtemlerin civÂrında dolaşır. Kardeşlerinin dert ortağı olup, onların sıkıntılarını giderebilmek icin elinden gelen gayreti gosterir.
Zira îman firÂsetine sahip her mu ’min, bu dunyada asıl endişe duyulması gereken en muhim meselelerin, ebedî hayÂta, yani Âhirete dÂir meseleler olduğunun idrÂki icinde bulunur. Bu yuzden, fÂnî ve dunyevî meselelerini halletmek icin gosterdiği gayretin cok daha buyuğunu, uhrevî meseleler icin gosterir.
UHREVÎ SIKINTILARDAN KURTULMAK İCİN HİZMETE KOŞ!
Uhrevî sıkıntılardan kurtuluşun en muhim yolu ise, îmÂnın ilk meyvesi olan şefkat ve merhametin vicdÂnî mes ’ûliyetini yerine getirmektir. Zira kıyÂmet gunu her şeyden cok, ilÂhî rahmet ve merhamete muhtac olacağız. İlÂhî rahmete nÂil olabilmek icin de AllÂh ’ın yarattığı butun mahlûkÂtın “hizmet”ine koşmak îcÂb eder. Zira hizmet, vicdanlardaki olgunluk seviyesini aksettiren en guzel aynadır. Diğer bir ifÂdeyle, kişinin vicdÂnının kartvizitidir.
İslÂm ahlÂkının esÂsını, Hak TeÂl ’ya aşk ve ihlÂs ile yonelişte; bu yonelişin en muhim nişÃ‚nını da hic şuphesiz “hizmet”te buluruz. Zira “Hizmet eden, himmete nÂil olur.” dustûrunca hizmet, gonulleri ilÂhî zirvelere ulaştıracak mustesn ve ulvî bir basamaktır. Oyle bir basamak ki, ilÂhî vuslat ve ebedî mukÂfÂta mazhar olanların cumlesi; yani peygamberler, Hak dostları, sÂlih ve sÂdık mu ’minler, hep hizmet basamakları uzerinde yucelmişlerdir.
KUCUCUK BİR HİZMET, NİCE İBADETLERDEN USTUNDUR
Buna gore kullar icin mÂnevî zirvelerin yolu, samimî bir gonulle îf edilen hizmetlerden gecmektedir. Oyle ki, yerine gore ilÂhî rızÂya muvÂfık duşen kucucuk bir hizmet bile, nice nÂfile ibadetlerden ustun olabilmektedir.
Nitekim sıcağın pek şiddetli olduğu bir seferde Hazret-i Peygamber -sallÂllahu aleyhi ve sellem- uygun bir yerde konaklamışlardı. SahÂbenin bir kısmı oruclu, bir kısmı değildi. Oruclu olanlar yorgunluktan uykuya daldılar.
Oruclu olmayanlar ise, golgelenecek cadırlar kurdular, abdest almak ve hayvanları sulamak icin su taşıdılar, orucluların hizmetlerini gorduler. İftar vakti geldiğinde Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Bugun, oruc tutmayanlar (daha fazla) ecre nÂil oldu.” buyurdular. (BuhÂrî, CihÂd, 71; Muslim, SıyÂm, 100-101; NesÂî, Savm, 52)
Yine Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurur:
“Kimin Allah yolunda bir tek sacı ağarırsa, bu, kıyÂmet gunu onun icin bir nûr olur.” (Tirmizî, FedÂilu ’l-CihÂd, 9/1635; NesÂî, CihÂd, 26)
“Sabah veya akşam Allah yolunda birazcık yurumek, dunya ve icindekilerden daha hayırlıdır…” (BuhÂrî, CihÂd, 6)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan