Hiz­met eden ki­şi, hiz­me­ti­ne de­vam et­ti­ği mud­det­ce m­nen de te­rak­kî et­me­li­dir. Gon­lu­nu Rab­bi­ne l­yık-ı vec­hi­le ve­rip ih­lÂs, edep ve te­v­zu uze­re kul­luk va­zi­fe­leri­ni yap­ma­ya gay­ret et­me­li­dir.
Hiz­met eh­li, rû­hen in­ki­şÃ‚f ede­mez­se, araya nefsÂniyet girer, yap­tı­ğı hiz­met­ler akāmete uğrar ve neticede yor­gun­luk­tan baş­ka bir şey el­de edile­mez. Cunku niyet ve himmeti zayıf olduğu icin, Ce­nÂb-ı Hakk ’ın nus­re­tin­den mah­rum ka­lır. Bu ba­kım­dan Hakk ’ın lûtfuna n­il ola­bil­mek icin, go­nul­le­ri­mi­zin tak­v duy­gu­suyla ol­gun­laş­ma­sı­na ehem­mi­yet ver­me­miz îcÂb eder.

Mak­bûl bir hiz­met su­na­bil­mek, fi­r­set sahi­bi olmayı da gerektirir. Bu da Al­lÂh ’ın sev­di­ği bir kul ola­bil­me­ye bağ­lı­dır. Bu­nun yo­lu ise ha­dîs-i kud­sî­de şoy­le be­yÂn edil­miş­tir:

“…Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan daha sevimli herhangi bir şeyle Bana yakınlık sağlayamaz. (Farzlara ilÂveten işlediği) nÂfile ibadetlerle de yakla­şmaya devam eder; nihÂyet onu severim. Kulumu sevince de Ben (Âdeta) onun işiten kulağı, goren gozu, tutan eli ve yuruyen ayağı olurum. Ben ’den ne isterse, mutlak veririm. Bana sığınırsa, onu korurum.” (BuhÂrî, RikÂk, 38)

TESİRLİ BİR HİZMET İCİN 12 KURAL

Kalbin zindeliğini muhÂfaza edip mÂnen terakkî edebilmek, nazargÂh-ı ilÂhî olan gonlun selîm hÂle gelmesine bağlıdır. Bu ise, şu esaslara ri­Ã‚yetle sağlanabilir:


Rız­kın he­lÂl ol­ma­sı­na dik­kat et­mek.Kul ve mah­lû­kÂt hak­kı­na ri­Ã‚yet et­mek.Su­rek­li istiğfar ve du h­lin­de bu­lun­mak.Kur ’Ân-ı Ke­rîm oku­mak ve ah­k­mı­na t­bî ol­mak.İb­det­le­ri hu­şû ile ed et­mek.Tefekkurde derinleşmek, her şeyde ve her yerde ilÂhî kudret ve azÂmetin muhrunu gorebilmek.Ge­ce­le­ri ih­y et­mek. Ge­ce­le­ri­miz mÂnen ne ka­dar ay­dın­lık olur­sa, o hÂl, gun­du­zu­mu­ze de akseder. Se­her­ler, en kıy­met­li an­lar­dır. O va­kit­le­ri zi­yÂn et­mek, mÂnevî bakımdan buyuk bir kayıptır.Zik­rul­lah ve mu­r­ka­be­ye de­vam et­mek.Olu­mu te­fek­kur et­mek.S­lih ve s­dık­lar­la be­ra­ber olup, f­sık ve f­cir­ler­den uzak dur­mak.İl­miy­le amel eden Âlim ve Ârif­le­rin soh­bet­le­ri­ne de­vam et­mek.İn­fak eh­li ol­mak.

H­sı­lı in­sa­nı eği­tip ye­tiş­ti­re­cek eği­tim­ci, ho­ca­efen­di ve oğ­ret­men gi­bi hiz­met in­san­la­rı­nın, on­ce ken­di go­nul­le­ri­ni bir der­gÂh h­li­ne ge­tir­me­le­ri za­rû­rî­dir. Go­nul Âle­mi bir der­gÂh h­li­ne gel­me­miş kim­se­le­rin durumu, temelsiz bir bi­nÂnın du­var­la­rına benzer ki bun­lar, bir mud­det son­ra yı­kı­lıp yok olmaya mahkûmdur. An­cak go­nul­le­ri­ni mahlûkata aca­rak on­la­rı ku­cak­la­yan­lar, BahÂuddîn Nakşibend, Haz­ret-i Mev­l­nÂ, Yû­nus Em­re ve emsÂli Hak dostları gi­bi fÂnî omurlerinden sonra da kı­y­me­te ka­dar devam ederler. Mek­tep­le­rin­de­ki mÂrifetullah ve muhabbetullah ders­le­ri de ke­sin­ti­siz bir şekilde surup gider.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, MÂnevî Zirvelerin Ulvî Basamağı HİZMET, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan