Nasıl bir hayat surmek istiyoruz? Kiminle beraberiz? Hangi ortamlarda vakit geciriyoruz? Ne ile meşguluz, zamanımızı nelerle dolduruyoruz? Butun bu sorularla varılmak istenen tek bir hedef vardır, o da kÂmil bir insan olabilmek, kıvam bulmuş olgun bir insan haline gelebilmek.
İşte butun cabalar, gayretler insanın ‘kıvam ’ bulması, ruhun, gonlun ve zihnin kıvama gelmesi icin. Gonul Âleminin saflaşması, duşuncelerin, konuşmaların, bakışların, hislerin durulaşması icin.

Her şey kıvama gelme iştiyakıyla başlar. Bir icsel değişim ve donuşum gecirme isteği olmadan kıvam bulmak ne mumkun! Mademki bu kadar onemli ve hayati ise bu istek, bu arzu, bu iştiyak nasıl hÂsıl olur? Kendiliğinden olur mu yoksa bir dışsal etki, bunu harekete gecirebilir mi?

İNSAN ETKİYE ACIK BİR YAPIDADIR

İnsan yaratılış itibariyle etkiye acık bir yapıdadır. Cabuk etki altında kalır; birlikte hareket ettiği, konuştuğu, hasbihÂl ettiği arkadaşlarından, bulunduğu ortamlardan, izlediği, dinlediği şeylerden vs. az ya da cok mutlaka etkilenir. Kendisinin tercih edebileceği şeyler, ortamlar olduğu kadar istem dışı, kendisinin elinde olmadan etki altında kalabileceği şeyler ve ortamlar da vardır. Boşuna denmemiştir, “is yanına varan is, mis yanına varan mis kokar” diye.

Henuz daha gonlu ve zihni ‘kıvam ’ bulmamış birisi icin duyduğu, gorduğu, duyu organlarıyla herhangi bir şekilde aldığı yeni bir bilgi, farklı bir yorum, zihin ve ruh dunyasında dikenlerle orulu yeni bir patika acıp Kuran ve Sunnet yolundan saptırabilir. Felsefi mulahazaların cirit attığı, istikametten uzaklaştıran, nefis ve şeytan eksenli bir anlayışa doğru hızla goturebilir.

"KIVAM" BULMUŞ KİŞİLER

‘Kıvam ’ bulmuş, ic Âlemi saflaşmış kişiler ise kolay kolay etki altında kalmazlar. Zira Kuran ve Sunnet istikametinde kat etmiş oldukları mesafe neticesinde Allah ’ın kendilerine ikram ettiği icsel olgunluk ve doygunluk bir celik zırh gibi dış etkilere karşı koruma sağlar. Bu icsel kıvama gelen zatlarda etkilenmeden ziyade etkileme gucu on plandadır. Mesela bazen guzel bir ortama girersiniz, bir buyuk zatla karşılaşır, sohbet edersiniz icinizi birden huzur kaplar. Ortada gorunen hicbir neden olmamasına rağmen kendimizi huzur dolu, mutlu hissederiz. İşte icsel kıvam bulmuş buyuk insanların hali!

İNSANLIĞA VE MAHLÛKATA HİZMET

İc Âlemi kıvam bulmuş, Allah ve Resulunun cizgisinde istikrarlı, ketum ve hassas duruşu sebebiyle kalp ve gonul Âlemi zenginleşmiş bu zatlar, kendileri farkında olmasalar da artık yavaş yavaş ışık yaymaya başlarlar. Dışa acılmak icin en gerekli olan donanımla donanmış vaziyettedirler. Avamın gorevi bu ışıktan beslenmek, kıvam bulmuş zatın gorevi ise ışık yaymak, insanlığa hatta mahlûkata hizmet etmektir.

Hizmet etme kıvamına gelebilmemiz icin oncelikle kalp, ruh ve zihin dunyamızın zararlı ‘virusler ’ den tamamen temizlenmesi gerekir. Bu ‘virusler ’ oyle tehlikeli ki hayat sistemimizi yavaşlatır, yanlış işler yapmamıza yol acar, hatta -Allah (c.c.) muhafaza buyursun- sistemin cokmesine bile yol acabilir. Bu zararlılardan korunmanın tek yolu ise, o boyandığımız İslam ’ın boyasını sistemin sadece ana arterlerine değil her yerine yaymamızdan gecer. Deyim yerindeyse iliklerimize kadar boyanacağız, o boyayı her hucremizde hissedeceğiz. Oturuşumuz, kalkışımız, yememiz, icmemiz, bakışımız, gulumsememiz, ofkelenmemiz, konuşmamız, calışmamız vs. hep o boyanın bir yansıması olacak. İşte o zaman hayatımızın her alanı Boyanın etki alanına girmiş olacak ve Allah ve Resulu icin yaşamaya ve yaşatmaya başlayacağız. Rabbim bizleri gonul ve zihin Âlemi kıvam bulmuş, hizmet ehli kullarından eylesin! Âmin.

Kaynak: Nevzat Boyalı, Altınoluk Dergisi, Yıl: 2016 Ay: Şubat Sayı: 360
İslam ve İhsan