Muhammed Suresi 36. ayeti ne anlatıyor? Muhammed Suresi 36. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Muhammed Suresi 36. Ayetinin Arapcası:اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْـَٔلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ
Muhammed Suresi 36. Ayetinin Meali (Anlamı)unya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer inanıp Allah ’a karşı gelmekten sakınırsanız Allah size mukÂfatınızı tastamam verecektir. Ustelik Allah sizden cihÂd icin butun malınızı da istemiyor.
Muhammed Suresi 36. Ayetinin Tefsiri:Ebedi olan Âhiret hayatı karşısında dunya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Asıl hayat Âhiret hayatı olup insan onu kazanmak icin calışmalıdır. Onu kazanmanın yolu da iman ve takvÂdan gecmektedir. Allah ’ın indirdiklerine inanıp, takv olculerine gore bir kulluk yaşamak, Allah ’ın razı olmadığı fiil ve davranışlardan uzak durmak ve sevdiği amellere yonelmek gerekir. Âhireti kazanma acısından Allah yolunda yapılacak harcamaların da cok buyuk ehemmiyeti vardır. CenÂb-ı Hak mu ’minlerden, kendi yolunda savaşacak ordunun techizatı icin harcamada bulunmalarını istemektedir. Burada hususiyle savaş hazırlıkları icin infakın kastedildiği anlaşılmaktadır. Yalnız Allah TeÂl bizden malımızın hepsini istemiyor. Sadece bir kısmını istiyor. Eğer malımızın hepsini isteyip, bu konuda bizi sıkıştıracak olsaydı, benliğimizin dibine cokmuş olan cimrilik tortuları hareketlenerek comertlik damarlarımızı tıkayabilir ve nefsÂniyetimizden kaynaklanan bir takım uygunsuz duygular su uzerine cıkabilirdi. Hatta bu menfi duygular, İslÂm ’a ve Peygamber ’e kin ve duşmanlık besleme noktasına varabilirdi. Cenab-ı Hak bizi bizden daha iyi bildiğinden, kendi katından ikram ettiği mallardan isterken bile, merhametle muamele edip belli bir NisÂp olcusune gore vermemizi istemektedir. Madem ki Allah, muslumanlardan belli bir nispette harcamada bulunmalarını istiyor, artık her mu ’minin bunu seve seve yerine getirmesi gerekir. Buna rağmen yine de cimrilik edenler cıkmaktadır ki, bunlar aslında kendi zararlarına cimrilik yapmaktadırlar. Cunku Allah yolunda yapacakları her harcama fazlasıyla mukÂfatlandırılacaktır. Bu gercekleri idrak edemeyen zayıf goruşlu kimselere son olarak şoyle bir ikaz gelmektedir:
“Eğer din yolunda fedakÂrlıktan yuz cevirirseniz, Allah sizin yerinize başka bir toplum getirir de, sonra onlar sizin gibi hayırsız ve itaatsiz olmazlar!” (Muhammed 47/38)
Nitekim bir diğer Âyet-i kerîmede bu husus daha acık bir şekilde beyÂn edilir:
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden donerse, Allah onların yerine yakında oyle bir nesil getirecek ki Allah onları sever, onlar da Allah ’ı severler. Mu ’minlere karşı alcak gonullu, kÂfirlere karşı guclu ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler ve kendilerine dil uzatan hicbir kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah ’ın oyle bir lutfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, lutfu ve rahmeti pek geniş olan, her şeyi hakkiyle bilendir.” (MÂide 5/54)
Emanete sahip cıkılmadığı zaman onun elden cıkması mukadderdir. Kıymeti bilinmeyen nimetlerin zeval bulması ilÂhî kanun icabıdır. O halde en buyuk nimet olan din emanetine sahip cıkabilmek icin muslumanların bu yolda mallarıyla canlarıyla her turlu fedakÂrlığı seve seve yapmaları gereği anlaşılmaktadır.
Hz. Muhammed (s.a.s.) sûresinde emredilen “hÂlimizi duzeltme”, “cihÂd”, “Allah yolunda maldan ve candan gecme” ve “istiğfar” gibi ferdî ve ictimaî hayatımızdaki duzenlemeler gereği uzere yapıldığı takdirde Yuce Allah hem mu ’minlerin gunahlarını, hatalarını bağışlayacak he de yardım ve zaferini ihsan edecektir. İşte bu mujdeyi vermek ve buna layık olmanın daha detaylı şartlarını acıklamak uzere Fetih sûresi geliyor:Muhammed Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Muhammed Suresi 36. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan