
ZÂriyÂt Suresi 22. ayeti ne anlatıyor? ZÂriyÂt Suresi 22. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...ZÂriyÂt Suresi 22. Ayetinin Arapcası:وَفِي السَّمَٓاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
ZÂriyÂt Suresi 22. Ayetinin Meali (Anlamı):Gokte de hem rızkınız vardır, hem de size va‘dedilen cennet­ler.
ZÂriyÂt Suresi 22. Ayetinin Tefsiri:Bunlar:
› Yeryuzundeki deliller:
Yeryuzunun yaratılışı; guneşten belli bir mesafe uzaklıkta belirli bir eğiklikte konuluşu; ışık ve sıcaklığının duzenli bulunuşu; mevsimlerin birbiri ardınca geliş ve gidişi; uzerindeki hava ve suyun nispet ve ozelliklerinin ayarlanması; icerisine ceşit ceşit sayısız hazinelerin konulmuş olması; uzerine topraktan muteşekkil munbit bir ortunun gecirilmesi; kuruduktan sonra yağmurla dirilişi ve uzerinde cins cins sayısız, hesapsız bitkilerin bitirilmesi; icinde kara, deniz, hava canlılarının sayısız cinslerinin yaratılması; orada her cins hayat icin uygun gıda ve durumların ayarlanması; orada insanın yaratılmasından once tarihin her devrinde insanın sadece gunluk ihtiyaclarını değil, ilim ve medeniyet yolunda ilerlerken ihtiyac duyacağı butun malzemelerin yaratılması; yine orada ibretle dolaşanların gorebilecekleri gibi iyilik yapanlarla yapmayanların, takv sahibi olanlarla olmayanların, inananlarla inanmayanların akıbetlerindeki farkı gosterecek cok sayıda delillerin bulunması. Bunlar gibi sayısız işaretler, kalbî hususiyetlerini kaybetmemiş, gozu goren, kulağı duyan ve aklı calışan herkesin gercekleri idrakine; yakînî bir bilgi ve imana ulaşmasına yardımcı olacaktır.
› İnsanın kendi varlığı ve ic dunyasındaki deliller:
İnsanı ancak mikroskopla gorulebilecek derecede kucucuk nutfeleri birleştirerek yaratması; sağlam bir karargÂh ve karanlık bir koşede besleyerek kademe kademe geliştirmesi; ona emsalsiz guzellikte bir vucut ve hayrete duşuren kabiliyetlerle dolu bir can vermesi; yaratılışını kemale erdirir erdirmez onu anne karnının dar ve karanlık dunyasından cıkararak bu geniş dunyaya ihtişamla getirmesi; cok kuvvetli ve kendi kendine calışan bir makinayı icine koyması bu delillerden bir kacıdır. Oyle ki doğduğu gunden genclik ve ihtiyarlığına kadar nefes alma, gıdaları hazmetme, kan yapma ve butun damarlarda onu dolaştırma, artıkları dışarı cıkarma, vucudun eskimiş parcaları yerine yenilerini hazırlama, icerden veya dışardan gelen yıkımlara karşı koyup verdikleri zararları tamir etme, hatta yorulduktan sonra onu dinlendirmek icin uyutmaya varıncaya kadar butun işleri kendi kendine yapmayı sağlamıştır. Son derece dikkat cekici bir beyin, kafatası icine konulmuş, kıvrım kıvrım derinliklerine de akıl, fikir, duşunce, şuur, mantık, irade, hafıza, istek, arzu ve duygular, eğilimler ve diğer zihni guclerin paha bicilmez servetleriyle doldurulmuştur. Ona pek cok bilgi edinme vasıtaları verilmiş; goz, kulak, burun ve butun vucudu kaplayan deri, her ceşit bilgiyi ona ulaştırmaktadır. Yine ona dil ve anlatma gucunu vermiş, bununla insan icinden gecirdiklerini anlatma imkÂnı bulabilmektedir. İnsanın varlığında saymakla bitmeyecek daha nice deliller vardır. Dikkatlice bakıp duşunenler bunları kolaylıkla gorebilecek ve kendilerini yaratan Rabbin kudret ve azametini anlayabileceklerdir. (bk. Mevdûdî, Tefhîmu ’l-Kur ’Ân, V, 506)
ŞÃ‚ir ne guzel soyler:
“ZÂtım benim ey zÂtına huccet olan Allah!
Ey varlığı varlık ile muspet olan Allah!” (İsmÂil SafÂ)
› Gokyuzundeki deliller:
Rızkımızın esas sebeplerinden biri olan yağmur gokten yağmakta; ışık ve ısısıyla hayatın kaynağı kılınan guneş de gokte bulunmaktadır. Sucluların tehdit edildikleri azapların bir kısmı gokten indiği gibi, mu ’minlere va‘dedilen cennetler de yine goklerde bulunmaktadır.
ŞÃ‚ir der ki:
“CihÂn-Âr cihÂn icindedir arayı bimezler
Şu mÂhîler ki dery icredir deryÂyı bilmezler.” (Bahrî

“CihÂnı susleyen Allah ilim, kudret ve yaratmasıyla yine bu cihÂnın icindedir. Yani Allah her varlıkta tecellî etmektedir. Fakat herkes bunun farkında değildir ve Allah ’ın tecellilerini aramayı bilmez. Nitekim denizdeki balıklar da denizin ne olduğundan, hatta onun varlığından bile haberdÂr değildir.”
Butun bu deliller gostermektedir ki, biz kendi aramızda nasıl konuşuyorsak, konuşmamız bir gercek ise, konuşamaz olduğumuzu kimsenin iddia etme imkÂnı yoksa, aynı şekilde gokleri ve yeri yaratan CenÂb-ı Hakk ’ın indirdiği Kur ’an ve gonderdiği Peygamberimiz (s.a.s.) vasıtasıyla haber verdiği şekilde Âhiret olacağı ve herkesin hayır ya da şer yaptığının karşılığını goreceği kesin bir gercektir.
İşte Kur ’an ’ın anlattığı ibret verici gerceklerden biri:ZÂriyÂt Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
ZÂriyÂt Suresi 22. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan