
Kur ’Ân-ı Kerîm. Yeryuzunun en buyuk zenginlik kaynağı… Âlemlerin Rabbinden ikram, lûtuf, nîmet…Kur ’Ân-ı Kerîm, muellifinin Âlemlerin Rabbi olduğu Mukaddes Kitap… Eşsiz sıfatlarla mucehhez, ezel ve ebed her şeyi bilen Hak TeÂl ’nın hitÂbı… Yerleri ve gokleri altı gunde yaratıp Guneş ’i ve Ay ’ı farklı evrelerde donduren, Gercek İlÂh ’ın son mesajı…
Hazret-i Âdem -aleyhisselÂm- ’dan itibaren insanların rızıklarını ve ecellerini duzenleyen, kıyamet ve haşr gununun sahibi, Melîk Yaratıcı ’nın emirleri…
Butun mahlûkata hukmeden Kudret ’in her birimize ozel cağrısı… Âciz ve zayıf olan insanın yol gosterici rehberi, karanlığı aydınlatan ışığı… Kacışın mumkun olmadığı olume ve Âhirete hazırlığın sırları… İnsan-ı kÂmil olmanın eğitim mektebi…
ALEMLERİN RABBİNDEN İKRAM Kur ’Ân-ı Kerîm.
Yeryuzunun en buyuk zenginlik kaynağı… Âlemlerin Rabbinden ikram, lûtuf, nîmet…
Dunyanın ve Âhiretin Sahibi, “Ol!” dedi mi olduran YegÂne Hukumdar ’dan mesaj almak, O ’nun katından gelen Kitab ’a muhatap olmak, insana verilen buyuk bir şeref!.. Nitekim Allah TeÂl ile yakınlaşmak, O ’nu tanımak ve hakkıyla sevebilmek icin emir ve nehiylerini oğrenerek O ’nunla irtibata gecmek, bu Kitap ’la olmakta...
Şu an ellerimizde bulunan Kitap, Âlemlerin Rabbi ile bizim aramızda bir bağdır. O ’ndan bize gelen hitaptır, selÂmdır, mesajdır. Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in mujdesiyle:
“Siz AllÂh ’a, O ’ndan gelen (Kur ’Ân) ’dan daha faziletli bir şeyle donemezsiniz (yaklaşamaz, lûtfuna tekrar tekrar nÂil olamazsınız).”[1]
“Kur ’Ân bir ucu AllÂh ’ın, diğer ucu da sizin elinizde olan, sağlam bir ip gibidir. Ona sıkıca sarılınız. İşte o zaman sapıtmaz ve helÂk olmazsınız.”[2]
Kur ’Ân-ı Kerîm, bir damla nutfeden, bir ciğnem ete donuşen insanı terbiye eden bir mekteptir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de Allah TeÂlÂ, insanı muhatap alır ve kendini tanıtır, uzun uzun anlatır. Dunyadan, Âhiretten, kıyamet ve hesap gununden haberler verir. İnsanı nicin yarattığını ve kendisinden neler istediğini bildirir. Fıtratına uygun olarak, gecmiş kavimlerin hayatlarından kesitler zikreder ve ibret almak sûretiyle yanlışlara duşmemenin ipuclarını verir. Şefkat ve merhametle art arda tavsiyelerde bulunur:
“Ey îmÂn edenler! Allah ’tan korkun ve doğru soz soyleyin.”[3] buyurur ve devam eder:
“Olctuğunuzde olcmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu, daha hayırlıdır, netice bakımından daha guzeldir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine duşme. Cunku kulak, goz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Yeryuzunde boburlenerek yurume. Cunku sen yeri asl yaramazsın, dağlarla ululuk yarışına giremezsin.”[4]
“Muhakkak ki Allah, adÂleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Cirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar...”[5]
“Ey îmÂn edenler! Şarap, kumar, putlar, fal okları; şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kacının ki kurtuluşa eresiniz.”[6]
DUNYA VE AHİRET HAYATINI TANZİM EDEN REHBER Kur ’Ân-ı Kerîm dunya ve Âhiret hayatını tanzim eden bir rehber kitap olmasının yanında, her harfine binlerce mukÂfat verilen bir sevap ve şif kaynağıdır. Kimsesizlerin en buyuk dostu, mazlumların dayanağıdır. O ’nun belÂgati, ruhları mest eden iksir, kelimeleri dertlere devÂdır. Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-; “Rabbiyle konuşmak isteyen, Kur ’Ân okusun!”[7] buyurmuştur.
İcerisinde bulunan yuz on dort sûreden her biri farklı bir muhabbet, farklı bir eczÂdır. Kitapların anası, el-umm ve eş-şif olan “FÂtiha sûresi”; uzerine Guneş doğan her şeyden daha faziletli “Fetih sûresi”, dunyevî ve uhrevî bolluk, bereket, zenginlik kaynağı “VÂkıa sûresi”, okuyana yetmiş bin meleğin istiğfÂr ettiği “DuhÂn suresi”, Kur ’Ân ’ın gelini, susu olan “Rahman sûresi” ve diğerleri…
Her birinin ayrı bir konusu, mujdesi vardır mu ’minlere… Her biri ayrı ayrı misafir eder kendinde... Farklı dunyalara goturur, zengin ikramlarda bulunur. Mesela İnsan Sûresi ’nde Cennet ikramlarıyla tanışırken, Mulk Sûresi ’nde Cehennem azÂbını tanırız. MurselÂt Sûresi ’nde, haşır ve hesap demlerini yaşarken İnfitÂr Sûresi ’nde kıyamet Ânında zuhûr edecek hÂdiseleri oğreniriz. A‘rÂf, KasÂs, Enbiy ve daha pek cok sûrede gecmiş kavimlerin hayatlarına şÃ‚hit olurken peygamberlerin hayatlarından haberdar oluruz. Nitekim Yûnus Sûresi ’nde Kitabımız icin şoyle buyurur Hak TeÂlÂ:
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir oğut, kalplere bir şif ve inananlar icin yol gosterici bir rehber ve rahmet (olan Kur ’Ân) geldi.”[8]
Âlemlerin Rabbi ’nden gelen bu ikram, kuruyan collere canlılık ve neşe verdiği gibi, kararan gonullere de sevgi ve merhamet bahşetmiştir. Bunun en guzel orneğini, kız kardeşini ve eniştesini oldurmek uzere gelen Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh- ’ta goruruz.
Coğrafî hicbir cÂzibesi olmayıp kuru kayalıklardan oluşan Mekke ’nin sevgisi ise tarifsizdir. Cunku Kur ’Ân-ı Kerîm ’in vahyedildiği, okunduğu her yer ve her gonulde Rahman ’dan bir iz, bir nur ve bir muhabbet vardır. Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- hadîs-i şerîflerinde şoyle buyurmuştur:
“Allah, şu Kur ’Ân ’la bazı kavimleri yuceltir (azîz kılar); bazılarını da alcaltır (zelîl kılar).”[9]
* * *
Yine Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- bir keresinde:
“-Şuphesiz insanlardan AllÂh ’a yakın olanlar vardır.” buyurmuştur. Sahabîler:
“-Ey AllÂh ’ın Rasûlu, onlar kimlerdir?” diye sorunca:
“-Onlar Kur ’Ân ehli, Allah ehli ve AllÂh ’ın has kullarıdır.” şeklinde cevap vermiştir.[10]
* * *
Bu konudaki diğer hadîs-i şerîfler ise şoyledir:
“Allah, geceleyin iki rekÂt namaz kılan (ve Kur ’Ân okuyan) bir kulu dinlediği kadar hicbir şeyi dinlemez. AllÂh ’ın rahmeti, namazda olduğu muddetce kulun başı ustune sacılır. Kullar, Kur ’Ân ’la hemhÂl oldukları andaki kadar hicbir zaman AllÂh ’a yaklaşmış olamazlar.”[11]
“Kalbinde Kur ’Ân ’dan bir miktar bulunmayan kimse, harap bir ev gibidir.”[12]
Netice olarak Kur ’Ân-ı Kerîm, Âlemlerin Rabbi ’nden bizlere ozel olarak gelen ikram, mesaj ve kutlu bir hitaptır. Ne mutlu gereğince idrÂk edip kıymetini bilenlere…
Dipnotlar:
[1] Tirmizî, FedÂilu ’l-Kur ’Ân, 17/2912; HÂkim, I, 741/2039. [2] Heysemî, IX, 164. [3] el-AhzÂb, 70. [4] el-İsrÂ, 35-37. [5] en-Nahl, 90. [6] el-MÂide, 90. [7] Suyûtî, Camiu ’s-Sağîr, I, 13/360. [8] Yûnus, 57. [9] Muslim, Musafirîn, 269. [10] İbn-i MÂce, Mukaddime, 16. [11] Tirmizî, FedÂilu ’l-Kur ’Ân, 17/2911. [12] Tirmizî, FedÂilu ’l-Kur ’Ân, 18.
Kaynak: Seher Kucuk, Şebnem Dergisi, Sayı: 194
İslam ve İhsan