
Ra'd Suresi 39. ayeti ne anlatıyor? Ra'd Suresi 39. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Ra'd Suresi 39. Ayetinin Arapcası:يَمْحُوا اللّٰهُ مَا يَشَٓاءُ وَيُثْبِتُۚ وَعِنْدَهُٓ اُمُّ الْكِتَابِ
Ra'd Suresi 39. Ayetinin Meali (Anlamı):Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Ana kitap O ’nun katındadır.
Ra'd Suresi 39. Ayetinin Tefsiri:Bu Âyetlerde muşrik ve munkirlerin bir kısım itirazlarına kısa ve ozlu cevaplar verilmektedir:
Birincisi; muşrikler, eşleri ve cocukları var diye Hz. Muhammed (s.a.s.) ’in peygamber olamayacağını ileri suruyorlardı. Onlara gore peygamber melek cinsinden olmalı, yeme, icme, evlenme gibi dunyevi arzuları olmamalıydı. Bu itiraza, “onceki peygamberlerin de eşleri ve cocukları olduğu” gerceğiyle cevap verilir. Bu durum onlar hakkında caiz olduğuna gore Hz. Muhammed (s.a.s.) hakkında da caizdir.
İkincisi; onlar, “Eğer o gercekten peygamber olsaydı Hz. Mûs ’nın asası ve parlayan eli gibi bir mûcize gosterir veya Hz. İsa gibi korlerin gozunu acar yahut Hz. SÂlih ’in devesi gibi bir mûcize getirirdi” diyorlardı. Bu itiraza, “hicbir peygamberin kendiliğinden bir mûcize getirmesine imkÂn ve ihtimal olmadığı; ancak Allah TeÂl gerekli olduğunu gorduğu yer ve zamanda bir mûcize gosterdiği; gerekli olduğunu gorduğu yer ve zamanda da mûcize gostereceği” sozuyle cevap verilir.
Ucunmcusu; onlar, “Daha once vahyedilmiş Tevrat ve İncil gibi kitaplar dururken bu yeni kitaba ne gerek vardı? Eğer o gercek peygamber olsaydı onları neshetmezdi. Halbuki o, onceki kitapların tahrif edildiğini, bu yuzden Allah ’ın onları iptal edip ardında da bu yeni kitaba uyulmasını emrettiğini soylemektedir” diye itiraz ediyorlardı. Bu itiraza da, “Allah katında, her zaman ve zemin icin kulların maslahatları dikkate alınarak yazılmış, karara bağlanmış bir hukum olduğu; buna gore CenÂb-ı Hakk ’ın vakti gelince bazı şeriatleri neshedip yerine o donemdeki insanların ihtiyaclarını karşılayacak yeni şeriatler getirebileceği, cunku butun bilgilerin kayıtlı olduğu Ummu ’l-KitÂp yani Levh-i Mahfuz ’un O ’nun katında bulunduğu” ifadeleriyle cevap verilir.
“Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır” (Ra‘d 13/39) beyÂnına, şeriatlerin neshedilmesi ve gecerli halde bırakılması yanında başka mÂnalar da verilebilir:
KÂinattaki yaratılışa baktığımızda, Allah TeÂlÂ, Âlemde birtakım şeyleri yok edip ortadan kaldırırken, diğer birtakım şeyleri durdurur ve yeniden vucuda getirir. Mesela bir milleti helak eder, diğer bir milleti yaşatır. Aynı şekilde bir toplum icinde biri olurken biri doğar veya biri yaşamaya devam eder. Aynı varlıkta hastalık, yaşlanma gibi sebeplerle durmadan durum değişikliği olur. Bedende hucreler bir yandan olurken, bir yandan da yenileri onların yerine gecer.
Ticaret hayatında aynı kişi bazı işlerinde kÂr eder, bazılarında zarar eder. Allah, bazan kulun rızkını artırır, bazan azaltır.
Ecelini ve omrunu uzatır veya kısaltır. Saadetini şekÂvete veya tersine şekÂvetini saadete donuşturur.
Tevbe edenin gunahlarını, amel defterinden siler, yok eder, hatta onun yerine sevap yazar. Nitekim Hz. Omer (r.a.) KÂbe ’yi tavaf ederken ağlayarak şoyle dua etmiştir: “Allahım! Eğer beni şekÂvet ehlinden yazdı isen, beni oradan sil, saadet ve mağfiret ehli arasına yaz. Cunku sen dilediğini siler, dilediğini bırakırsın, ana kitap senin katındadır.” (Taberî, CÂmi‘u ’l-beyÂn, XIII, 219)
Peygamberin vazifesine gelince:
Ra'd Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Ra'd Suresi 39. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan