Yusuf Suresi 86. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 86. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Yusuf Suresi 86. Ayetinin Arapcası:قَالَ اِنَّمَٓا اَشْكُوا بَثّ۪ي وَحُزْن۪ٓي اِلَى اللّٰهِ وَاَعْلَمُ مِنَ اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Yusuf Suresi 86. Ayetinin Meali (Anlamı):YÂkub şoyle cevap verdi: “Ben butun dertlerimi, keder ve huznumu Allah ’a arz ediyorum ve ben, Allah ’tan gelen vahiyle sizin bilmediğiniz nice şeyleri biliyorum.”
Yusuf Suresi 86. Ayetinin Tefsiri:Bunyamin ’in de kaybıyla kederi doruk noktasına cıkan Yakup (a.s.) ’ın, birden Yûsuf ’a olan hasreti depreşti. “Âh, Yûsufum, Âh” demeye başladı. “Yûsuf ’a olan hasretim neredesin, gel, şimdi tam gelme vaktindir” diye sızlandı. İcini saran huzunden gozlerine ak duştu; gormez oldu. Fakat cocuklarına kızmıyor, kimseyi suclamıyor; ofkesini, kederini ve huznunu kalbine gomuyordu. Acısını yutkundukca yutkunuyordu. Cocukları onun bu haline cok uzulduler. Onu teselli etmeye calıştılar. Boyle giderse cok ıstırap cekeceğini, kederinden hastalanıp eriyeceğini, hatta olup gideceğini soylediler. Bu sozler onu teselli etmeye yetmedi. Kederini ve huznunu Allah ’a arzetti. Bunun Allah TeÂl ’dan boyle bir iptila ve imtihan olduğunun farkındaydı. Belalara sabrın buyuk mukafatlara vesile olacağını cok iyi biliyordu. Bu acıdan bakıldığında uc ceşit bela olduğu gorulur:
Kula verilecek cezayı hemen acele olarak vermektir. Bu, Yûsuf ’un hanımlar tarafından vÂki olan arzu ve istek yuzunden hapse atılması ve hapishane arkadaşına “Efendinin yanında benden soz et!” (Yûsuf 12/42) demesi yu­zunden zindanda bir sure daha kalması hadisesinde gorulur. Hz. Yakub ’un başına gelenler de bu bel ceşidine misaldir.
Rabbinin katında sahip olduğu de­rece herkes tarafından anlaşılsın, icinde olanlar ortaya cıksın diye mih­nete ve sıkıntıya tabi tutulmaktır. Eyyûb (a.s.) ’ın başına gelenler, bu kısma misaldir. Allah TeÂl buyurur ki: “Gercekten biz onu sıkıntılara karşı sabırlı bulduk. O ne guzel bir kuldu. Doğrusu o, tam bir teslimiyet ve samimiyetle surekli Allah ’a yonelir dururdu.” (Sād 38/44)
Allah katındaki yakınlık ve şerefi daha da artsın diye ihsÂn edilen belÂlardır. Buna misal de Hz. Yahy ’nın başına gelenlerdir. Bu yuce peygamber hicbir hata işlememiş ve işlemeğe de tevessul etmemiş olduğu halde, kuzu gibi boğazlanmıştı. Butun bu bel ceşitlerinin karşılığında sabredip ıstırabını belli etmeyenlere buyuk ecir ve sevaplar verilecektir.
Ebu ’l-Kasım el-Kuşeyrî (k.s.) der ki: Ebû Ali ed-Dekkak (r.h.) ’in hastalığının iyice arttığı Âhir omrunde şoyle dediğini duymuştum: “Hakkınızda verilen ve uygulandığında nefsinizin hoşuna gitmeyecek hukum va­kitlerinde tevhidi koruyabilmek ilÂhî yardım ve desteğe nÂil olduğunuzu gosteren alametlerdendir.” Sonra da icinde bulunduğu hÂli ve boyle durumlarda kendi­sinin nasıl hareket ettiğini acıklıyormuşcasına şoyle dedi: “Bu ise, hukumlerin yururluğe konulduğu zamanlarda kudret makaslarıyla lime lime doğranmanız, fakat bu sırada olu gibi sessiz ve sÂkin durabilmeniz demektir.” (Bursevî, Rûhu ’l-BeyÂn, IV, 391)
Rivayete gore Resûlullah (s.a.s.) CebrÂil (a.s.) ’a: “YÂkub ’un Yûsuf'a duyduğu ayrılık acısı ne dereceye varmıştı?” diye sormuş, CebrÂil de: “Evladını kaybeden yetmiş ananın toplam acısına” demiştir. “O halde onun sevabı ne kadardır?” diye sual edince de: “Yuz şehîd sevabıdır. Cunku o, Allah ’a bir an bile kotu zanda bulunmadı” buyurmuştur. (ed-Durru ’l-Mensûr, IV, 570)
Şu beyt Hz. YÂkub ’un gonlunu kavuran hasret ateşini ne guzel dile getirir:
“Enîsim hemm, celîsim ğam, işim subh u mes mÂtem,
Gozum pur-nem, dilim pur-Âh-ı ÂteşbÂrdır sensiz.” (Nevres)
“Ey sevgili! Sensiz yoldaşım uzuntu, arkadaşım gam ve keder, işim sabah ve akşam mÂtemdir. Gozum yaş dolu, dilim de durmadan Âh edip ateş sacmaktadır.”
Peygamberler de, bir yonleriyle bizim gibi insan olmaları hasebiyle kederlenip uzulurler. Bunda bir sakınca yoktur. Nitekim Nebiyy-i Ekrem (s.a.s.) oğlu İbrÂhim ’in olumune ağlayınca, bunu hayretle karşılayanlara goz yaşlarının rahmet ve şefkat eseri olduğunu hatırlatarak şoyle buyurmuştur: “Goz yaşarır, kalp huzunlenir. Biz ancak Rabbimizin rÂzı olacağı sozleri soyleriz.” (BuhÂrî, CenÂiz 43; Muslim, FezÂil 62)
Butun bunlara rağmen YÂkub (a.s.): “Ben, Allah ’tan gelen vahiyle sizin bilmediğiniz nice şeyleri biliyorum” (Yûsuf 12/86) diyerek de, hadisenin perde arkasındaki bir kısım hikmetlerinden haberdar olduğuna işaret etti. Yûsuf ve Bunyamin ’i araştırıp bulma umidiyle evlatlarını tekrar Mısır ’a doğru yola uğurlarken, mu ’minin Allah ’ın rahmetinden asla umit kesmemesi gerektiği, ancak kÂfir olanların O ’ndan umit keseceği gerceğini hatırlattı.
Yakub ’un oğulları, babalarının verdiği hikmet dolu nasihatleri ve dile getirdiği talebinin ardından hem kardeşlerinin durumunu araştırma, hem de erzak temin etme maksadıyla tekrar Mısır ’a geldiler:
Yusuf Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Yusuf Suresi 86. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan