Yusuf Suresi 92. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 92. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Yusuf Suresi 92. Ayetinin Arapcası:قَالَ لَا تَثْر۪يبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَۜ يَغْفِرُ اللّٰهُ لَكُمْۘ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ
Yusuf Suresi 92. Ayetinin Meali (Anlamı):Yûsuf şoyle dedi: “Bugun size bir ayıplama, bir kınama yok. Ben hakkımı coktan helÂl ettim. Allah da sizi bağışlasın. Cunku O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.”
Yusuf Suresi 92. Ayetinin Tefsiri:Şerefli insan Yûsuf (a.s.), onlara acıdı, merhamet etti; onların boyle mahcubiyet icinde ezilmelerine gonlu razı olmadı. Onların karmaşık duygularla allak bullak olan kalplerini teskin etmek, utanctan kızaran ve kendine doğru bakmaya cesaret edemeyen yuzlerini rahatlatmak uzere buyuk bir af ve kerem orneği sergileyerek: “Bugun size bir ayıplama, bir kınama yok. Ben hakkımı coktan helÂl ettim. Allah da sizi bağışlasın. Cunku O, merhamet edenlerin en merhametlisidir” dedi.
Rivayete gore kardeşleri, Hz. Yûsuf ’a:
“- Bizleri sabah-akşam yemeğe davet ediyorsun Fakat biz sana yaptıklarımızdan dolayı utanıyoruz, utancımızdan yuzune bile bakamıyoruz” diye haber gonderdiler. Onlara şoyle cevap verdi:
“- Mısır ahÂlisi, ben her ne kadar iclerinde vezir makamında bulunuyorsam da, ilk zamanlardaki gibi, bana kole gozuyle bakarlar, «SubhÂnellÂh! Yirmi dirheme satılmış olan bir kole ne kadar yuksek makamlara erişti» derlerdi. Şimdi ise sizinle şeref kazandım, halkın gozunde değer buldum. Zira onlar anladılar ki, siz benim kardeşlerimsiniz ve ben İbrÂhim (a.s.) ’ın torunlarındanım!” (Bursevî, Rûhu ’l-BeyÂn, IV, 402)
Hz. Yûsuf ’taki bu af ve kerem, şuphesiz Allah Resûlu (s.a.s.) ’de fazlasıyla mevcuttu.
Merhamet ummanı Efendimiz, Mekke ’yi fethettikten sonra KÂbe ’de toplanmış olan halka:
“–Ey Kureyş topluluğu! Şimdi benim, sizin hakkınızda ne yapacağımı sanıyorsunuz?” diye sordu. Kureyşliler:
“–Biz senin hayır ve iyilik yapacağını umarak; «İyilik yapacaksın!» deriz. Sen, ke­rem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun!..” dediler. Bunun uzerine Peygamberimiz (s.a.s.):
“–Ben de Hz. Yûsuf ’un kardeşlerine dediği gibi: «…Bugun size bir ayıplama, bir kınama yok. Ben hakkımı coktan helÂl ettim. Allah da sizi bağışlasın. Cunku O, merhamet edenlerin en merhametlisidir» (Yûsuf 12/92) diyorum. Haydi gidiniz, artık serbestsiniz!” bu­yurdu.
Bir diğer hitÂbında da:
“–Bugun merhamet gunudur. Bugun Allah ’ın, Kureyşlileri İslÂm ile guclendirip ustun kılacağı bir gundur” buyurdu.
Bunun netîcesinde, fetihten once bircok muslumanın malına ve cÂnına kıymış olan kimseler bile, hidÂyet şerefine erdiler. Allah TeÂlÂ, Kureyş muşriklerini Rasûlu ’nun eline duşurduğu ve O ’na boyun eğdirdiği hÂlde Resûlullah (s.a.s.) onları affetti ve serbest bıraktı. Bu sebeple Mekkelilere “Tulek”, yÂni “ÂzÂd edilenler” adı verildi (Bk. İbn HişÃ‚m, es-Sîre, IV, 32; VÂkıdî, el-MeğÂzî, II, 835; İbn Sa‘d, et-TabakÂt, II, 142-143)
Bununla alakalı bir diğer misal de şoyledir:
Allah Resûlu ’nun amcaoğlu Ebû SufyÂn bin HÂris, nubuvvetten once Peygamber Efendimiz ’in dostu idi. Nubuvvetten sonra ise, azılı bir duşman kesilerek ona hicviyeler yazdı. Peygamber şÃ‚iri Hassan bin SÂbit (r.a.) da, bu hicviyelere cevap verirdi. Sonradan Ebû SufyÂn, bu yaptıklarına pişmÂn oldu. Medine-i Munevvere ’ye doğru yola cıktı. Yolda Mekke fethine gelen Allah Resûlu ’ne rastladı. Peygamberimiz (s.a.s.), Ebû SufyÂn ’ın yuzune bakmadı. Ebû SufyÂn, cok muteessir oldu. Hz. Ali ’nin oğrettiği:
“Allah ’a yemin olsun ki, gercekten Allah seni secip bize ustun kıldı. Biz ise gercekten buyuk bir suc işlemişiz” (Yûsuf 12/91) Âyeti ile ozur diledi.
Allah Resûlu (s.a.s.) de:
“Bugun size bir ayıplama, bir kınama yok. Ben hakkımı coktan helÂl ettim. Allah da sizi bağışlasın. Cunku O, merhamet edenlerin en merhametlisidir” (Yûsuf 12/92) Âyet-i kerîmesini okuyarak, onun ve diğerlerinin eski ayıplarını affetti. Ebû SufyÂn, musluman olduktan sonra utancından başını kaldırıp Fahr-i KÂinat Efendimiz ’in yuzune bakamazdı (VÂkıdî, el-MeğÂzî, II, 810-811; İbn HişÃ‚m, es-Sîre, IV, 20-24; İbn Abdulber, el-İstî‘Âb, IV, 1674)
Şefkat ve merhamet dolu, gonul alıcı ifadelerle kardeşlerini icinde kıvrandıkları mahcubiyet ve eziklik duygularından kurtarmaya calışan Yûsuf (a.s.), hastalara şifa ve darda kalanlara cıkış yolu gosteren mujde yuklu sozlerine şoyle devam ediyor:
Yusuf Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Yusuf Suresi 92. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan