Yusuf Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 9. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Yusuf Suresi 9. Ayetinin Arapcası:اُقْتُلُوا يُوسُفَ اَوِ اطْرَحُوهُ اَرْضًا يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ اَب۪يكُمْ وَتَكُونُوا مِنْ بَعْدِه۪ قَوْمًا صَالِح۪ينَ
Yusuf Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):“Yûsuf ’u oldurun, ya da onu asla geri donemeyeceği ıssız ve uzak bir yere atın. Boylece babanızın butun sevgi ve alakası yalnız size kalsın. Endişe etmeyin; sonra da tevbe eder, iyi birer insan olursunuz!”
Yusuf Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:Hz. YÂkub ’un on iki oğlundan onu birinci hanımından; Yûsuf ve Bunyamin ise ikinci hanımından olmuştu. Dolayısıyla on kardeş bunların yalnızca baba bir, anaları ayrı kardeşleri idi. Bu sebeple sıkıntılarını dile getirirken “Yûsuf ve oz kardeşi” demişler de “kardeşimiz” dememişlerdi. Uvey kardeş olduklarından ve biraz da kıskanclıkları yuzunden onlara boyle davranmışlar; husûsiyle de Yûsuf ’a ciddi bir tuzak kurma planı hazırlamaya başlamışlardı.
Anlaşılan o ki; Hz. YÂkub, yıldızların, guneş ve ayın kendisine secdesiyle alakalı gorduğu ruy sebebiyle oğlu Yûsuf ’un buyuk bir manevî istidÂda sahip olduğunu anladı. Onun hem babasının hem de dedesinin mir­sına vÂris olacağını farketti ve gonlu ona meyletti. Oyle ki daima onu sinesine basar; bir an olsun onu gorememeğe dayanamazdı. Bu yuzden kardeşlerinin kıskanclığı had saf­haya varmış ve sonunda ona tuzak kurmaya karar vermişlerdi.
Diğer bir acıdan bakıldığında, Allah TeÂl ’nın Hz. YÂkub ’u Yûsuf ’a karşı duyduğu fart-ı muhabbetle[1] imtihan ederek bu imtihanı daha da şiddetlendirmek icin Yûsuf ’u ondan uzaklaştırdığı soylenebilir. Cunku ilÂhî sevgi cok kıskanctır ve sevgi sultanı kendi mulkunde ortak istememektedir. Mutlak guzellik ve kemÂl Allah ’a ait olduğundan, mu ’min en cok Allah ’ı sevmeli ve mÂsiv ile kalbini perdelememelidir. İlÂhî sevgiye perde olması acısından, evlÂt tuzağından daha guclu bir tuzak yoktur. Nitekim Hz. Nûh ’un hÂli bunun bir misÂlidir. Bilindiği gibi o, kÂfirler icin beddua etmiş ve duası kabul olunmuştu. Allah TeÂl kÂfirleri boğarken belki hic kalbi yanmamıştı; fakat boğulma sı­rası oğluna gelince, sabredemeyerek “Rabbim! Şuphesiz ki oğlum benim ailemdendir” (Hûd 11/45) diyerek nid etme durumunda kalmıştı.
Kardeşlerinin kıskanclığı, Yûsuf ’u oldurmeye azmedecek bir dereceye varmıştı. Bu sebeple “Yûsuf ’u oldurun, ya da onu asla geri donemeyeceği ıssız ve uzak bir yere atın” (Yûsuf 12/9) dediler. Issız ve uzak bir yere atma teklifinde de yine oldurme niyeti vardı. “Arz” kelimesinin nekre gelmesi bu mÂnayı ihsas ettirmektedir. Cunku boyle bir yerde ya yırtıcı hayvanlar onu parcalayabilir veya orada kimsenin haberi olmadan olur giderdi. Bu acımasız kararı alırken de, kendilerini teselli edecek şeytÂnî bir bahaneye sığınmadan edemediler. Bunu iş olsun diye yapmadıklarını; sırf babalarının teveccuhunu, sevgi ve ilgisini kendilerine cekmek niyetiyle boyle bir şeye teşebbus ettiklerini soyleyerek iclerini rahatlatmak istediler. Yaptıklarının bir gunahı varsa da, tevbe kapısının daima acık olduğunu; tevbe edip iyilerden olma imkÂnının bulunduğunu belirttiler. Halbuki bu bahÂne, azılı nefsin tuzağından ve şeytanın insanı Allah ile aldatmasından başka bir şey değildi.
Neyse ki aralarında guya insaflı biri cıktı:

[1] Fart-ı muhabbet: Normalin otesinde bir sevgi, aşırı sevmek.



Yusuf Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Yusuf Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan