
RahmÂn Suresi 28. ayeti ne anlatıyor? RahmÂn Suresi 28. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...RahmÂn Suresi 28. Ayetinin Arapcası:فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
RahmÂn Suresi 28. Ayetinin Meali (Anlamı):Oyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­retini yalanlayabilirsiniz?
RahmÂn Suresi 28. Ayetinin Tefsiri:Yaratılmış tum varlıklar fanîdir. BÂkî olan yalnızca Allah ’tır. Bu sebeple yeryuzunde yaşayan başta sorumlu varlıklar olan insanlar ve cinler olmak uzere her şey yok olacaktır. Sadece sonsuz buyukluk ve ikram sahibi Allah ’ın zÂtı bÂkî kalacaktır. ŞÃ‚ir İsmÂil Hilmi bu hakikati şoyle terennum eder:
“CihÂn ne şÃ‚ha, ne şevket-meÂba kalmıştır.
Serîr u tÂc u hazÂin turÂba kalmıştır.
Sarîr-i hÂmeden eflÂke ser ceken fermÂn,
Mezar taşında kuculmuş kitÂbe kalmıştır.”
“Bu dunya ne padişÃ‚ha, ne de guclu kuvvetli insanlara kalmıştır. Butun tahtlar, taclar ve hazineler toprak olup gitmiştir. Kalemin cızırtısıyla goklere yukselen yani herkesi hukmu altına alan padişÃ‚h fermanı, şimdi kuculmuş mezar taşında kucuk bir kitÂbe hÂline donuşmuştur.”
Anlatıldığına gore zamanın hukumdarı muhteşem bir saray yaptırır. En unlu mimarların ve ustaların ozenle inşa ettikleri bu sarayda hicbir şey eksik bırakılmaz. Saray tepeden tırnağa, kapıdan catıya mimarî incelik ve harikalarla doludur. Hukumdar, ilmine irfanına cok değer verdiği devrinin velilerinden birini bu saraya davet eder. İkram ve ihsanda bulunur. O Allah dostu saray hakkında hicbir değerlendirmede bulunmaz. En son cıkarken hukumdar sabredemez ve:
“- Ey muhterem kişi! Bu sarayı ben yaptırdım. Dunyanın en guzel saraylarından biri olmasını istedim. Buyuk bir ihtimamla yaptırdığım bu saray hakkında bir fikir beyan etmeyecek misin? Bir şey soylemeyecek misin?” diye sorar.
O Allah dostu sağ eliyle sakalını sıvar, şoyle bir ici gecirir ve:
“Evet, sarayın her şeyi guzel. Hicbir şey eksik bırakılmamış. Ama ne care ki «BekÂsı yok!»” der.
Şu bir gercektir ki, CenÂb-ı Hakk ’ın varlığı hicbir şeye bağlı değilken, yaratıkların varlığı O ’na bağlıdır. Gokte ve yerde olan herkes tum ihtiyaclarını hem dilleriyle hem de halleriyle O ’ndan talep eder dururlar. Mesela gokteki varlıklar O ’ndan bağışlanma dilerken, yerdekiler de O ’ndan hem rızık hem bağışlanma isterler. CenÂb-ı Hak da devamlı surette onların ihtiyacı olan şeyleri yaratır, ihsan eder. Cunku O her an yaratma halindedir. Her saniyede milyarlarca fiilî tecellîde bulunur. Yaratma-yok etme, sıhhat-hastalık, izzet-zillet, rızk verme-mahrum etme, tayin-azil, zenginlik ve fakirlik gibi hallerin kimini getirir kimini goturur. ŞÃ‚ir bu ilÂhî tecellî karşısındaki hayranlığını şoyle ifade eder:
“Her lahzada bir cihÂn yaparsın,
Her anda bin Âsuman yaparsın.” (Ziy Paşa)
Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), bu Âyetin tefsirinde: “Bir gunahı bağışlamak, bir sıkıntıyı kaldırmak , bir topluluğu yuceltip daha başkalrını alcaltmak O ’nun işlerindendir” buyurmuştur. (İbn MÂce, Mukaddime 13) Sınırsız bir sebep ve hikmet teselsulu icinde ilÂhî iradenin gerektirdiği şekilde bu işler durmadan icra edilir. Oyle ki eğer Allah TeÂlÂ, bir an yaratıklarından alakasını kesecek olsa hepsi yok olur gider. Bu sebeple kulun ilk vazifesi, kendini yaratan ve varlığını devam ettiren Rabbini azamet, buyukluk ve keremine uygun tarzda tanımak ve O ’na teslim olmaktır.
Sorumlu varlıklar olan insan ve cin topluluğuna hitaplar şoyle devam ediyor:RahmÂn Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
RahmÂn Suresi 28. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan