
Tevbe Suresi 92. ayeti ne anlatıyor? Tevbe Suresi 92. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Tevbe Suresi 92. Ayetinin Arapcası:وَلَا عَلَى الَّذ۪ينَ اِذَا مَٓا اَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَٓا اَجِدُ مَٓا اَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِۖ تَوَلَّوْا وَاَعْيُنُهُمْ تَف۪يضُ مِنَ الدَّمْعِ حَزَنًا اَلَّا يَجِدُوا مَا يُنْفِقُونَۜ
Tevbe Suresi 92. Ayetinin Meali (Anlamı):Kendilerine binek sağlaman icin sana geldiklerinde: “Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum” diye cevap verdiğin zaman, sefer icin maddî imkÂn bulamamanın verdiği uzuntuyle gozyaşları dokerek geri donenlere de herhangi bir sorumluluk ve vebÂl yoktur.
Tevbe Suresi 92. Ayetinin Tefsiri:AshÂb-ı kirÂmın fakirlerinden yedi kişi, sefere iştirÂk etmek icin binek hayvanı bulamamışlardı. Coğunlukla iki askere, hatt bazan uc askere bir deve duşuyordu ve deveye sırayla bineceklerdi. Fakat sefere iştirÂk etmeyi ve her an Allah Resûlu ile beraber olmayı cÂn u gonulden arzu ettikleri hÂlde, nobetleşe de olsa binecek bir deve bulamayan fakir sahÂbîler de vardı. Onlar da Allah Resûlu ’ne gelerek hÂllerini arz ettiler. “Bindirecek deve olmadığı” cevÂbını alınca, ağlaya ağlaya donduler. Âyet-i kerîme bunlardan bahseder.
Âyetteki ilÂhî iltifata mazhar olan kişilerden Abdurrahman b. Ka‘b ile Abdullah b. Muğaffel, Allah Resûlu ’nun yanından ağlayarak donerlerken, İbn YÂmin onlara:
“–Siz nicin ağlıyorsunuz?” diye sordu.
“–Bize binit sağlaması icin Resûlullah ’a gitmiştik. Yanında bizi uzerine bindirecek bir şey bulamadı. Bizim de binip Allah Resûlu ile birlikte gazÂya cıkacak bir hayvanımız yok!” dediler.
İbn YÂmin, ikisine bir deve, azık olarak da bir miktar hurma verdi. Hz. AbbÂs, gozyaşı dokenlerden ikisine, Hz. Osman da ucune binit sağladı. (İbn HişÃ‚m, es-Sîre, IV, 172; VÂkıdî, el-MeğÂzî, III, 994) Bir kısım ihtiyac sahiplerine de daha sonra Allah Resûlu (s.a.s.) binek temin etti. (BuhÂrî, MeğÂzî 78) Seferden muaf oldukları hÂlde Allah Resûlu ’nden ayrı kalmak kendilerine giran gelen ve kalpleri CenÂb-ı Hakk ’ın muhabbetiyle dolu olan bu sahÂbîler, bu canhıraş iştiyak ve muhabbetlerinin karşılığında sefere katılma nimet ve şerefine nÂil oldular. İşte bu hÂl, ashÂb-ı kirÂmın malıyla ve canıyla Allah yolunda nasıl fedÂkÂrlıkta bulunduklarını ve onların gonul yapısını sergileyen sayısız misÂllerden biridir.
Tebuk ’ten ibret dolu diğer bir hÂtırayı da VÂsile b. Esk (r.a.) şoyle anlatıyor:
“Tebuk seferine cıkılacağı gunlerde Medine ’de şoyle seslendim:
«–Ganimet hissemi vermem karşılığında kim beni bineğine bindirir?»
EnsÂr ’dan yaşlı bir zÂt, nobetleşe binmek uzere beni sefere goturebileceğini bildirdi. Ben hemen; «Anlaştık!» deyince:
«–Oyleyse Allah ’ın bereketi uzere yuru!» dedi. Boylece hayırlı bir arkadaşla yola cıktım. Allah ganimet de nasîb etti; hisseme bir miktar duştu. Bunları surup EnsÂrî ’ye getirdim. O bana:
«–Develerini al gotur» dedi.
«–Başta yaptığımız antlaşmaya gore bunlar senin» dedim. Ama EnsÂrî:
«–Ey kardeşim! Ganimetini al, ben senin bu maddî payını istememiştim. Ben sevabına, yÂni mÂnevî kazancına iştirÂk etmeyi duşunmuştum» dedi.” (Ebû DÂvûd, CihÂd 113/2676)
İmkÂnı olsun olmasın her fırsatta boylesine bir samimiyetle Rabbinin rızÂsını arayan hakiki mu ’minlerin yanında, cihaddan kacmak icin bahaneler bulup girecek delik arayanlar da vardır ki, bunların vebÂlden kurtulması mumkun değildir:
Tevbe Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Tevbe Suresi 92. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan