
A'rÂf Suresi 196. ayeti ne anlatıyor? A'rÂf Suresi 196. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...A'rÂf Suresi 196. Ayetinin Arapcası:اِنَّ وَلِيِّيَ اللّٰهُ الَّذ۪ي نَزَّلَ الْكِتَابَۘ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِح۪ينَ
A'rÂf Suresi 196. Ayetinin Meali (Anlamı):“Şuphesiz ki benim dost ve yardımcım, Kur ’an ’ı indiren Allah ’tır. O, butun iyi kulları koruyup gozetir.”
A'rÂf Suresi 196. Ayetinin Tefsiri:Putlar, hicbir fayda ve zarar vermeye gucleri yetmeyen cansız ve şuursuz varlıklardır. Bunların doğruluk ve sapıklığın ne olduğunu bilmeleri mumkun değildir. O halde muşriklerin putlara, kendilerine doğru yolu gostermeleri icin yalvarmaları da boşunadır. Bu konuda, dua etmeleri ile susmaları arasında hicbir fark yoktur. Cunku CenÂb-ı Hakk ’ın yaptığı gibi, onların duaları işitip, ona cevap verebilecek gucleri yoktur. Putlar da, kendilerine tapanlar gibi, Allah ’ın yarattığı ve O ’nun koyduğu kevnî kanunlara uymak mecburiyetinde olan kullardır. Hatta onlardan daha aşağı seviyededirler. Cunku kendilerine tapanların yurudukleri ayakları, tuttukları elleri, gordukleri gozleri ve işittikleri kulakları olduğu halde, putlar, bu gibi sıradan bir canlıda bulunan imkÂnlara bile sahip olmaktan mahrumdurlar. O halde onları ilÂh edinmek ve onlara tapmak nasıl akıl kÂrı olabilir?
Kufur cephesinde inkÂr, inat ve taklit duygularının zirveye tırmandığı bu noktada Peygamber ’e duşen ise ancak şoyle demektir: “Ben kendi işimi yapmaya devam edeceğim. Sizin ne haliniz varsa gorun. Bana karşı da ne hile yapabiliyorsanız yapın, ne tuzak kurabiliyorsanız kurun, elinizden geleni arkaya bırakmayın, bana bir an bile muhlet vermeyin. Bana gore bunların artık hicbir ehemmiyeti yoktur; sizden de hicbir korkum yoktur. Cunku benim dostum, yardımcım, koruyucum ve kurtarıcım Allah ’tır. Ona inanıyor, O ’na guveniyor ve O ’na tevekkul ediyorum. Size tebliğ ettiğim Kur ’an ’ı bana indiren de O ’dur. O sadece beni değil, kendine inanan ve bağlanan butun sÂlih kullarını da korur, gozetir ve kollar.”
196. Âyetin “Allah, butun iyi kulları koruyup gozetir” kısmını daha iyi tefekkur edip anlayabilmek acısından manevî şahsiyetiyle un yapmış Emevî halîfesi Omer b. Abdulaziz (r.h.) ’le ilgili şu olay dikkat cekicidir:
Bir gun vezîri, son derece yuksek bir zuhd hayatı yaşayan ve oldukca dar imkÂnlarla gecinmeye calışan Omer b. Abdulaziz ’e:
“–Efendim, beytulmÂlden aldığınız şeylerin geciminize kÂfî gelmediği goruluyor. Biraz daha fazlasını emir buyursanız da bir kısmını ihtiyaten biriktirip vefÂtınızdan sonra evlÂt ve torunlarınızın zarûrî ihtiyacları icin bıraksanız?!” dedi.
Bu teklif karşısında Omer b. Abbdulazîz şu muhteşem cevÂbı verdi:
“–Eğer benim geride kalan evlÂtlarım iyi, sÂlih ve guzel kimselerden olurlarsa, onların sıkıntıya duşmelerinden korkmam. Zira CenÂb-ı Hak; «Allah, butun iyi kulları koruyup gozetir» (A‘rÂf 7/196) buyurmaktadır. CenÂb-ı Hak, onların yardımcısı ve koruyucusu olduktan sonra onların ilerde karşılaşacakları hÂllerden hic endişe etmem. Yok, iyi ve sÂlih kimseler değil de aklı ermez, ne yapacağını bilmez sefih kimseler olacaklarsa, boyleleri hakkında da yine Kur ’Ân-ı Kerîm ’de; «Mallarınızı bir takım aklı ermez, nereye ve nasıl harcanacağını bilmez İsrÂfcı kişilere vermeyin» (Nis 4/5) buyrulmuştur. Bu ilÂhî yasağa rağmen sefih olacak cocuklarıma mal mı toplayacağım!” (Ebu ’l-Ûl Mardin, Huzur Dersleri, İstanbul 1966, II-III, 769-770)
Gelen Âyetlerde tekrar putların acizliklerine, gucsuzluklerine ve caresizliklerine vurgu yapılır.
A'rÂf Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
A'rÂf Suresi 196. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan