En'Âm Suresi 104. ayeti ne anlatıyor? En'Âm Suresi 104. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...En'Âm Suresi 104. Ayetinin Arapcası:قَدْ جَٓاءَكُمْ بَصَٓائِرُ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَاۜ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُمْ بِحَف۪يظٍ
En'Âm Suresi 104. Ayetinin Meali (Anlamı):Şuphesiz size Rabbinizden gerceği gosteren deliller geldi. Artık kim gozunu acıp gerceği gorurse faydası kendisine; kim de gozunu kapatıp korluk yaparsa zararı kendisinedir. O halde de ki: “Ben sizin başınızda bir koruyucu ve bir gozetleyici değilim.”
En'Âm Suresi 104. Ayetinin Tefsiri:اَلْبَصَائِرُ (basÂir), “basîret” kelimesinin coğuludur. Goze gore gorme ne ise, kalbe gore basîret de odur. Basîret, Allah ’ın kalplere yerleştirdiği ilÂhî bir nurdur. İnsanın gormesine sebep olan gorme nûruna “goz” denildiği gibi; kalbin gormesini sağlayan ve dilimizde “kalp gozu” diye de bilinen idrak edici kuvvete de basîret denilir. Bu kelime, ozellikle insandaki akıl, zekÂ, anlayış ve firÂsetin gizli veya acık herhangi bir işi buyuk bir dikkat ve nufuzla gerektiği şekilde kavrayabilecek derecede acık ve parlak olması halini ifade eder. Bununla beraber basîrete, “delil, huccet, burhan, şÃ‚hit, iman nazarıyla ibret alınacak hidÂyet sebepleri” gibi mÂnalar da verilmiştir. Cunku bunlar, kişinin anlayış gucunu kuvvetlendirir, basîret ve idrakinin acılmasına vesile olur. Dolayısıyla Allah ’tan geldiği haber verilen “basîretler”den maksat Kur ’an; onun haber verdiği tevhit, nubuvvet, oldukten sonra dirilme, hesap ve ceza gibi hususlarla alÂkalı deliller; insandaki duşunme, anlama ve oğrenme melekesidir. Bu Âyet, insanın gerceği oğrenmesinin ve hakikate ulaşmasının ancak gerceği anlamayla mumkun olabileceğini gosterir. Şu halde kim basîretini calıştırıp kendisine ulaşan delillere dayanarak ilÂhî hakikatleri gorur ve ona iman ederse, bunun faydası şuphesiz o kimseye ait olacaktır. Korluk yapıp, gozunu ve gonlunu bu delillere kapatan kişi ise bunun vebÂlini mutlaka kendisi cekecektir. Peygamber onlar uzerinde bir bekci, bir koruyucuyu değildir. O sadece dinin emir ve yasaklarını tebliğ eden guvenilir bir peygamberdir.
Âyetin işÃ‚ret ettiği şu mÂnalar dikkat cekmektedir: Allah TeÂlÂ, dunyadaki varlıkları ve orada kendileri icin hazırlanan yiyecek, icecek, giyecek ve nikahlanacakları eşleri gormeleri icin insanların bedenlerine goz ve gorme kabiliyeti vermiştir. Aynı şekilde her kulun kalbine, o gozlere de duygularla ulaşılamayn Âlemlere yerleştirilen hakikatleri kendisiyle gorebileceği bir basîret gozu vermiştir. Şimdi kim basîret gozuyle, ebedî olan yuce Âhiret mertebelerine bakar da Allah ’a yakınlığın derecelerini ve has kullara hazırlanan hicbir gozun gormediği, hicbir kulağın işitmediği ve hicbir beşerin aklından gecmemiş olan nimetleri gorurse, bu nimetleri elde etmeye calışır. Allah ’ın yoluna girip o yolda yurumeye yonelir, alcak dunyadan yuz cevirir, ziynetlerini ve fÂnî şehvetlerini terk eder. İşte insanın gercek mutluluğu, izzet ve şerefi elde etmesi budur. Allah ’ın ise kimseye ihtiyacı yoltur. Kim de basîret gozuyle bu yuksek makamlara bakmaz, kalıbının gozuyle dunya ve suslerine meyleder de dunyanın şehvetlerinden ve hayvanî isteklerinden lezzet almaya dalarsa basîreti kor olur. Âyet-i kerîmede: “Ne var ki kor olan, başlardaki gozler değil, gercekte kor olan sinelerdeki gonullerdir!” (Hac 22/ 46) buyrulur. Bu durum, insanın uğrayacağı en buyuk bedbahtlık ve husrandır. (Bursevî, Ruhu ’l-BeyÂn, III, 105)
Bedbaht olmamak ve zarar etmemek icin kulun uyanık olması, bunların alametlerini bilerek ondan sakınması ve kendini saadete ulaştıracak yollara girmesi lazımdır. Bedbahtlığın alÂmeti, gozun kuruması, kalbin katılığı, dunya sevgisi ve uzun emellerdir. Saadetin alÂmeti ise sÂlihleri sevmek, onlara yakın olmak, Kur ’an tilÂveti, geceleri uyanık olmak, Âlimlerin meclisinde bulunmak ve kalp yumuşaklığıdır. Değişik şekil ve muhtevada bildirilen Kur ’an Âyetlerinden yararlanacak olanlar da bunlardır:
En'Âm Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
En'Âm Suresi 104. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan