MÂide Suresi 101. ayeti ne anlatıyor? MÂide Suresi 101. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...MÂide Suresi 101. Ayetinin Arapcası:يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَسْـَٔلُوا عَنْ اَشْيَٓاءَ اِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْۚ وَاِنْ تَسْـَٔلُوا عَنْهَا ح۪ينَ يُنَزَّلُ الْقُرْاٰنُ تُبْدَ لَكُمْۜ عَفَا اللّٰهُ عَنْهَاۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ حَل۪يمٌ
MÂide Suresi 101. Ayetinin Meali (Anlamı):Ey iman edenler! Acıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokacak hususlarda soru sormayın. Kur ’an indirilirken bunları sorarsanız, size cevabı acıklanıverir. Halbuki Allah onlardan sizi muaf tutmuştur. Allah cok bağışlayandır ve cezalandırmakta hic acele etmeyendir.
MÂide Suresi 101. Ayetinin Tefsiri:Bu Âyet-i kerîmelerin iniş sebebi olarak rivayet edilen hÂdiselerden biri şoyledir: Allah Resûlu (s.a.s.), haccın farz kılındığını bildiren Âl-i İmrÂn suresi 97. Âyet nÂzil olunca bir hutbe okudu ve: “Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı” buyurdu. Bir sahÂbî: “Her sene mi y Rasûlallah?” diye sordu. Efendimiz soruyu duymaz­dan geldi. Sorunun ucuncu defa tekrar edilmesi uzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s.): “Şayet «evet» deseydim her sene haccetmeniz farz olurdu. Siz ise buna tahammul edemez­diniz. Benim acıkladığım konularda soru sormayın. Sizden onceki bazı toplum­lar peygamberlerine cok soru sormaktan ve sonra da bunlar uzerinde anlaşmazlığa duşmekten dolayı helÂk olmuşlardır. Şu halde size bir şeyi emrettiğimde onu olabil­diğince yerine getirmeye calışın, size yasakladıklarımdan da kacının” buyurdu. Bu hadise uzerine bu Âyetler nÂzil oldu. (bk. Muslim, Hac 412; Tirmizî, Hac 5; İbn MÂce, MenÂsik 2)
Aslında insanın bilmediği hususları bilenlerden sorup oğrenmeye calışması Kur ’an ’ın bir emridir. Âyet-i kerîmede: “Bilmiyorsanız, bilenlere sorun!” (Enbiy ’ 21/7) buyrulur. İlim bir hazîne, sorular o hazinenin anahtarlarıdır. Dolayısıyla bu Âyetlerde yasaklanan, yersiz ve faydasız hususlarda sorulan sorulardır. Cunku ozellikle vahyin inmeye devam ettiği zamanlarda bir kısım dini hukumler sorulan sorulara binÂen gelmekteydi. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de “icki, kumar, yetimler, kadın halleri, infak, ruh, AshÂb-ı Kehf” gibi insanların sorularına cevÂben gelen pek cok Âyet vardır. Ancak Âyet-i kerîmenin mesajı sadece indiği doneme ait değil, kıyamete kadar butun zamanlar icin gecerlidir. Bu sebeple butun mu ’minlerin dikkat etmesi gereken bir gerceği beyÂn etmektedir. O da şudur: Dinî vazifeler hususunda herkes Allah ve Rasûlu ’nun emirlerini oğrenip gucu yettiğince yerine getirmeye calışmalı, yasaklarından kacınmalı, kendi anlayışını ve icinde yaşadıkları toplumların orf ve adetlerini dine karıştırmaya kalkışmamalıdır. Dinin farz, vacip, sunnet, mustehap, mendup, haram, mekruh şeklinde ozetlenebilecek hukumlerini olduğu gibi benimsemeli; asıl dinî vecibeleri bir tarafa bırakıp şahsi kanaatlere dayalı yeni sorumluluklar ihdas etmeye yeltenmemelidir. Nitekim onceki toplumlar boyle yollara tevessul etmişler, peygamberlerinden bir kısım uygunsuz taleplerde bulunmuşlar ve bunların gereğini yapmadıklarından, ustelik kabul ve tasdikte problem yaşadıklarından kufre duşmuşlerdir. Kur ’Ân-ı Kerîm, İsrÂiloğulları ’nın, peygamberlerine bazı şeyler sorduklarını, bunun uzerine kendilerine bir şey emredilince de onu terk edip, yapmadıklarını, sonunda da helak olduklarını haber verir. Mesel Semûd kavmi Hz. SÂlih ’ten deve mûcizesi istemiş, istedikleri olunca da inkÂra sapmışlardır. Yine kavmi Hz. İsa ’dan “bir sofra” talebinde bulunmuş, sofra gelince de peygamberi tasdik etmeyip azaba ducar olmuşlardır.
İslÂm gelmeden once Arapların kendilerine has bir kısım orf ve adetleri vardı. Bunlardan biri de belli ozellikler taşıyan evcil hayvanları; develeri, davarları putlar adına serbest bırakmaları, sonra da bunların kesilmesini ve kullanılmasını yasak saymalarıydı. Gelen Âyet-i kerîmelerde onların İslÂm ’a uygun olmayan bu adetleri soz konusu edilmekte ve bu yanlışın duzeltilmesi istenmektedir.
MÂide Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
MÂide Suresi 101. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan