
NÂziÂt Suresi 24. ayeti ne anlatıyor? NÂziÂt Suresi 24. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...NÂziÂt Suresi 24. Ayetinin Arapcası:فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ
NÂziÂt Suresi 24. Ayetinin Meali (Anlamı):“Sizin en yuce Rabbiniz benim!” dedi.
NÂziÂt Suresi 24. Ayetinin Tefsiri

› Firavun gibi azılı bir kÂfire ve duşmana karşı bile Mûs (a.s.) ’dan nasıl bir yumuşak ve nezaketli uslup kullanmasının istendiği.
Burada bir mÂnada: “Firavun ’a gidin; cunku o, gercekten cok azgınlaştı. Ona yumuşak ve gonul alıcı sozler soyleyin. Belki o, boylece aklını başına alır veya hic değilse biraz korkar” (TÂh 20/43-44) Âyetlerinde emredilen “kavl-i leyin”in izahı vardır. Buna gore davetci, insanları yumuşak, tesirli ve hikmetli sozlerle hidÂyete cağırmalıdır. Kalplere ve ruhlara tesir edecek bir dil bulmalıdır.
› Firavun ’un davet edildiği husus, اَلتَّزَكّ۪ي (tezekkî

Tezekkî, temizlenmek demektir. Bir taraftan kirliliklerden temiz, hÂlis ve pam pÂk olmak, bir taraftan da artıp, feyizlenip nemÂlanmak anlamına gelir. Burada akide, ahlÂk ve amellerin temizlenmesi kastedilir. Daha acık bir ifadeyle musluman olup, İslÂm ’ı kabullenmek demektir. Mûs (a.s.) ’ın “gonlun var mı?” diye sormasında, iman veya inkÂr gibi tercihe bağlı olan hususlarda kulun iradesinin, meyil ve niyetinin şart olduğuna işaret vardır. Meyil ve niyet olmadan netice hÂsıl edilemez. Ayrıca Allah ’tan korkup O ’nun rÂzı olmadığı şeylerden sakınmak icin Rabbi tanımak şarttır. Nitekim Âyet-i kerîmede: “Gercek şu ki, kulları icinde ancak Âlimler, Allah ’tan gerektiği gibi korkarlar” (FÂtır 36/28) buyrulur. Cunku bilmeyenin korkusu ve saygısı olmaz. Korkusu ve saygısı olmayan da gunahlardan sakınmaz, her fenalığa atılır.
› Mûs (a.s.) ’ın bu kadar yumuşak, tesirli ve hikmetli davetine, ustelik olulerin tekrar diriltilmesine de bir misal olacak şekilde asanın canlanıp ejderha haline gelivermesi gibi peygamberliğini ispatlayacak buyuk bir mûcize gostermesine mukÂbil, Firavun ’un sergilediği tavır dikkate şÃ‚yandır:
Peygamberi yalanlamak, Allah ’a ve emrine isyan etmek, Allah ’a yonelecek yerde O ’na sırtını donmek, bununla da yetinmeyip hak davasını iptal edebilmek icin var gucuyle calışmak, bununla da yetinmeyip taraftarlarını toplayarak “en buyuk rab olduğunu” iddia edecek derecede kufur ve azgınlık, hiddet ve taşkınlık, akılsızlık ve ahmaklık gayyasının dibine yuvarlanmak… Aslında Firavun ’un “sizin en buyuk rabbiniz benim” şeklindeki iddiası, insandaki makam ve mevki hırsı, benlik dÂvasının nerelere kadar varabileceğini gosteren ibretlik bir vesikadır.
› Allah TeÂlÂ, peygamberini yalanlayan ve emirlerine karşı boyle kustahca baş kaldıran o zalimi cezasız bırakmadı. Onu hem Kızıl denizin azgın dalgaları arasında boğmak sûretiyle dunya azabıyla, hem de imansız olup ebedi cehennemi boylaması sûretiyle Âhiret azabıyla cezalandırdı.
اَلنَّكَالُ (nekÂl), kelimesi اَلتَّنْك۪يلُ (tenkil) mÂnasındadır. “Tenkîl” ise gorenlere ve işitenlere ibret olacak ve onları benzeri şeyleri yapmaktan men edecek bicimde cezalandırmaktır. İşte Firavun ’un helakinde, kalplerinde ilÂhî korku taşıyan insanları Allah ve Peygamber ’e isyandan vazgecirecek dehşetli bir ibret bulunmaktadır. Selim bir akılla bunu duşunen insan, peygambere karşı gelen, buyukluk taslayan, insanları zulumle ezen, kendisini tanrılaştıran insanların sonunda nasıl Allah ’ın dunya ve Âhiret cezasına carptırılıp mahv u perişan olacaklarını anlar. Firavun gibi kibirlenmeyip Allah ’ın peygamberine inanır ve onun getirdiği dine itaat eder.
Şimdi:NÂziÂt Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
NÂziÂt Suresi 24. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan