Nis Suresi 70. ayeti ne anlatıyor? Nis Suresi 70. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Nis Suresi 70. Ayetinin Arapcası:ذٰلِكَ الْفَضْلُ مِنَ اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ عَل۪يمًا۟
Nis Suresi 70. Ayetinin Meali (Anlamı):Bu, Allah ’ın bahşettiği cok buyuk bir lutuftur. Ona kimlerin lÂyık olduğunu ve bunların derecesini Allah ’ın bilmesi yeter!
Nis Suresi 70. Ayetinin Tefsiri:Tamamen insan fıtratına uygun olan bu emir ve yasaklara itaat etmenin karşılığında da, diğer Âlemde en yuksek mertebelerde bulunacak olan peygamberlerle, sıddıklarla, şehitler ve sÂlihlerle beraberlik vaad edilmektedir. Şu halde Allah ’a ve Rasûlu ’ne gercek mÂnada itaat edenler, yalnız cennete girmekle kalmayacak, aynı zamanda orada bu yuce şahsiyetlerle beraber olacaklardır.
Âyette ilÂhî nimetlere nÂil oldukları icin tebcil ve takdir edilen yuksek rutbeli bahtiyarlar şunlardır:
Nebîler: Allah TeÂl ’nın insanlar arasında secip vahiy gonderdiği peygamberlerdir.
Sıddîklar: “Sıddîk” doğru ve adil olan kimsedir. Her zaman doğruluk ve hak uzere olan, butun işlerinde hakkı koruyan ve doğru olan, tum kalbiyle her zaman hakkın ve adÂletin yanında yer alan, hicbir zayıflık gostermeksizin tum haksızlıklara karşı cıkan kimsedir. Sıddîk olan kimse o derece temiz ve nefsÂnî kirlerden uzaktır ki, sadece dostları değil, duşmanları bile ondan tarafsızlık ve adÂlet bekler.
Hak dostlarından Ebû Muhammed Tusterî (k.s.) der ki:
“Şunlar sıddîklar zumresinin ahlÂkındandır:
İster doğru, ister yanlış olsun Allah adına yemin etmezler.
Kimsenin gıybetini yapmazlar ve onların yanında kimsenin gıybeti yapılmaz.
Midelerini fazla doyurmazlar.
Bir şeye soz verdiler mi donmezler, onu mutlaka yerine getirirler.” (Velîler Ansiklopedisi, I, 254)
Şehîdler: “Şehîd”, bir şeye şÃ‚hit olan “tanık” demektir. Aslında, hayatının her alanında gereğini uygulayarak imana şÃ‚hitlik eden kişi şehîddir. Allah yolunda oldurulen kişiye de şehîd denir. Cunku o Allah icin isteyerek olumu secer. Doğru olduğuna inandığı şey icin hayatını feda etmesi, imanındaki ihlÂsın acık bir alÂmetidir. Herhangi bir şey hakkında “doğrudur” demesinin, o şeyin gercekten doğru olduğuna yeter delil teşkil ettiği kimseler de şehîddir.
SÂlihler: “SÂlih” ise itikadında, niyetinde, sozlerinde ve hareketlerinde doğru olan ve hayatının her yonunde doğruluğu benimseyen kimsedir.
Arkadaşlığa layık olan en guzel insanlar bunlardır. Dunyada da Âhirette de bu gibi arkadaşlar edinmeye ve onlara yakın olmaya calışmak zaruridir. Bu hususta dikkat edilmesi gereken bir kısım incelikler bulunmaktadır. Nitekim Ebû Osman Hirî ’ye, mu ’minlere dost ve arkadaş olmanın şartları soruldu. Şoyle acıkladı:
“- Elinde bulunan maldan din kardeşlerine bol bol dağıtmandır; ancak onların mallarından bir şey alıp yememen şartıyla…
- Din kardeşlerine hep uyumlu davranmandır; ancak onlardan senin emrine uymalarını beklememen şartıyla…
- Onlara karşı nefsinin hoşgorulu olmasını istemendir; ancak onların, sana karşı hoşgorulu olmalarını beklememen şartıyla…
- Bu arada onlardan gelen az olsa dahi, sana verdiklerini cok gormen; senden onlara giden şeyleri de az bulmandır.” (el-HadÂiku ’l-Verdiyye, s. 260)
Hz. SevbÂn ile alakalı şu rivayet hem Âyetin iniş sebebini izah etmekte, hem de Âyetin derin mÂnasının kalplere işlemesini sağlamaktadır:
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ’in bir sohbetinde SevbÂn (r.a.), HabîbullÂh ’a pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. GÂyet de ızdıraplı bir hÂli vardı. Oyle ki onun bu hÂli, Âlemlerin Efendisi ’nin dikkatini cekti. Merhametle sordu:
“–YÂ SevbÂn! Nedir bu hÂlin?”
Hz. SevbÂn bu iltifat ile muhabbet cağlayanı hÂline gelen sevdÂlı gonluyle şoyle dedi:
“–Anam, babam ve bu cÂnım sana fed olsun y Resûlallah! Senin hasretin beni oyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı gecirdiğim her an bana ayrı bir hicran olmaktadır. Dunyada boyle olunca Âhirette hÂlim nice olur diye dertleniyorum. Orada siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Ustelik cennete giremezsem, sizi gormekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hÂl beni yakıp kavuruyor ey Allah ’ın Rasûlu!”
Bunun uzerine bu Âyetler nÂzil oldu. (VÂhidî, EsbÂbu ’n-nuzûl, s. 168-169)
Peygamber-i ZîşÃ‚n (s.a.s.) de, SevbÂn ile birlikte ashÂb-ı kirÂmdan da zaman zaman vÂkî olan bu ve benzeri hicranlı sozlere ve ayrıca kıyÂmete kadar gelecek olan ummetin muhabbet ve aşk kÂfilesinin yanık gonullerine surûr dolu bir mujde sadedinde şoyle buyurdu:
“Kişi, sevdiği ile beraberdir...” (BuhÂrî, Edeb 96; Muslim, Birr 165)
ŞÃ‚ir Necîb ne guzel soyler:
“Rûz-i visÂl olsa cihÂn muddeti kadar
Vakt-i firÂkın olmaya bir saati kadar.”
“Dostla beraber bulunduğumuz bir gunluk zaman, dunyanın omru kadar uzun olsa, insana yinde de ayrılığın bir saati kadar uzun gorunmez.”
Allah ve Peygamber sevgisi, sevgilerin en yucesidir. Bu sevgiyi elde etmenin ve korumanın bedeli ise can ve malı o uğurda verebilmektir. Bu sebeple buyruluyor ki:
Nis Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Nis Suresi 70. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan