Mirac nedir, Mirac hadisesi nasıl meydana gelmiştir? Peygamber Efendimiz (s.a.v) miracta neler yaşamıştır? Mirac ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Kısaca Mirac hadisesi ile ilgili bilinmesi gerekenler...Mirac, Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mescid-i HarĂ‚m ’dan Mescid-i AksĂ‚ ’ya oradan da Allah ’ın huzuruna yukseldiği hadiseye denir. Recep ayının 27. gecesine Mirac gecesidir. Mirac kelime anlamı itibariyle goğe cıkma, yukselme anlamlarına gelir. İsra ve Mirac hĂ‚disesi, Peygamber Efendimizin (s.a.v) hicretinden 18 ay evvel vukû bulmuştur.
İsrĂ‚ Sûresi: 1. Ayet Hak TeĂ‚lĂ‚ buyurur:
“Kulunu (Muhammed -aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m- ’ı) bir gece, Mescid-i HarĂ‚m ’dan kendisine bĂ‚zı Ă‚yetlerimizi gostermek icin, etrĂ‚fını mubĂ‚rek kıldığımız Mescid-i AksĂ‚ ’ya goturen AllĂ‚h, her turlu noksan sıfatlardan munezzehtir. Şuphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla gorendir.” (el-İsrĂ‚, 1)
Necm Sûresi: 1. Ayet “İnmekte olan yıldıza[1] and olsun.” (en-Necm, 1)
Necm Sûresi: 2 - 7. Ayetler “SĂ‚hibiniz (Muhammed MustafĂ‚) sapmadı ve bĂ‚tıla inanmadı. O, arzûsuna gore de konuşmamaktadır. O ’nun konuşması vahiyden başka bir şey değildir. Cunku (bildirdiklerini) O ’na guclu, kuvvetli ve ustun yaratılışlı biri (olan CebrĂ‚îl, Rabbinin emri uzere) oğretti. Sonra en yuksek ufukta (Sidretu ’l-MuntehĂ‚ ’da) iken asıl şekliyle istivĂ‚ etti (doğruldu).” (en-Necm, 2-7)
Necm Sûresi: 8. Ayet “Sonra yaklaştı ve tedellî etti.” (en-Necm, 8)
Necm Sûresi: 9. Ayet (Muhammed MustafĂ‚ ile Rabbinin) araları, iki yay arası kadar, ya da daha yakın oldu.” (en-Necm, 9)
Necm Sûresi: 10. Ayet “AllĂ‚h o anda kuluna vahyini bildirdi.” (en-Necm, 10)
Necm Sûresi: 11- 12. Ayetler (Muhammed MustafĂ‚ ’nın) gozleriyle gorduğunu kalbi yalanlamadı. (Ey inkĂ‚rcılar!) O ’nun gordukleri hakkında şimdi kendisiyle tartışacak mısınız?” (en-Necm, 11-12)
Necm Sûresi: 13 - 14. Ayetler “And olsun ki (Muhammed MustafĂ‚), onu (CebrĂ‚îl ’i) Sidretu ’l-MuntehĂ‚ ’da bir defĂ‚ daha gordu.” (en-Necm, 13-14)
Necm Sûresi: 15 - 16. Ayetler “Orada Me ’vĂ‚ cenneti vardır. O Sidre ’yi kaplayan kaplamıştı.” (en-Necm, 15-16)
Necm Sûresi: 17 - 18. Ayetler (Muhammed MustafĂ‚ ’nın) gozu, oradan ne kaydı, ne de sınırı aştı. And olsun O, Rabbinin en buyuk Ă‚yetlerinden bir kısmını (da) gordu.” (en-Necm, 17-18)
MİRAC İLE İLGİLİ HADİSLER Şerh-i Sadr (Kalbinin Temizlenmesi) ResûlullĂ‚h miraca cıkmadan sadrının temizlenmesini şoyle anlatır:
“Ben KĂ‚be ’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (goğsumu) yardı. (Bu sozunu soylerken boğaz cukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gosteriyordu.) Kalbimi cıkardı. Sonra bana, icerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (cıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra icerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…” (BuhĂ‚rî, Bed ’u ’l-Halk 6, EnbiyĂ‚ 22, 43; Muslim, Îman 264)
Efendimizin Sutu Tercihi Ebû Hureyre ’den (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore, İsrĂ‚ gecesi Resûl-i Ekrem ’a, birinde şarap diğerinde sut bulunan iki kĂ‚se getirildi. Hz. Peygamber şoyle bir baktıktan sonra sut kĂ‚sesini tercîh etti. Bunun uzerine CebrĂ‚îl (a.s.):
“−Seni, insanın yaratılış gĂ‚yesine uygun olana yonlendiren AllĂ‚h ’a hamd olsun. ŞĂ‚yet icki dolu bardağı alsaydın, ummetin sapıklığa duşerdi.” dedi. (Muslim, Îman, 272; Eşribe, 92)[2]
Mirac ’a Cıkış HĂ‚disesi “−Ben KĂ‚be ’nin Hatîm kısmında uyku ile uyanıklık arasında idim… Yanıma merkepten buyuk, katırdan kucuk beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak ’tı. On ayağını gozunun gorduğu en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun uzerine bindirilmiştim. Boylece Cibrîl -aleyhisselĂ‚m- beni goturdu. DunyĂ‚ semĂ‚sına kadar geldik. Kapının acılmasını istedi.
«−Gelen kim?» denildi.
«−Cibrîl!» dedi.
«−BerĂ‚berindeki kim?» denildi.
«−Muhammed -aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m-» dedi.
«−Ona MîrĂ‚c dĂ‚veti gonderildi mi?» denildi.
«−Evet!» dedi.
«−Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!» denildi ve kapı acıldı.
Kapıdan gecince, orada Hazret-i Âdem -aleyhisselĂ‚m- ’ı gordum.
«−Bu babanız Âdem ’dir! O ’na selĂ‚m ver!» denildi.
Ben de selĂ‚m verdim. SelĂ‚mıma mukĂ‚bele etti. Sonra bana:
«−SĂ‚lih evlĂ‚t hoş geldin, sĂ‚lih peygamber hoş geldin!” dedi.
Sonra Hazret-i CebrĂ‚îl beni yukseltti ve ikinci semĂ‚ya geldik. Burada Hazret-i YahyĂ‚ ve Hazret-i ÎsĂ‚ -aleyhimesselĂ‚m- ile karşılaştım. Onlar teyzeoğullarıydı.
Sonra CebrĂ‚îl beni ucuncu semĂ‚ya cıkardı ve orada Hazret-i Yûsuf -aleyhisselĂ‚m- ile karşılaştık. Dorduncu kat semĂ‚da Hazret-i İdrîs -aleyhisselĂ‚m- ile, beşinci kat semĂ‚da HĂ‚rûn -aleyhisselĂ‚m- ile, altıncı kat semĂ‚da ise Hazret-i MûsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m- ile karşılaştık.
«−SĂ‚lih kardeş hoş geldin, sĂ‚lih peygamber hoş geldin!» dedi. Ben onu gecince, ağladı. O ’na:
«–Niye ağlıyorsun?» denildi.
«−Cunku, benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O ’nun ummetinden Cennete girecek olanlar, benim ummetimden Cennete girecek olanlardan daha cok!» dedi.[3]
Sonra CebrĂ‚îl beni yedinci semĂ‚ya cıkardı ve İbrĂ‚hîm -aleyhisselĂ‚m- ile karşılaştık.
CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
«−Bu, baban İbrĂ‚hîm ’dir; ona selĂ‚m ver!» dedi.
Ben selĂ‚m verdim; O da selĂ‚mıma mukĂ‚bele etti. Sonra:
«−SĂ‚lih oğlum hoş geldin, sĂ‚lih peygamber hoş geldin!» dedi.
Daha sonra bana:
«−YĂ‚ Muhammed! Ummetine benden selĂ‚m soyle ve onlara Cennetin toprağının cok guzel, suyunun cok tatlı, arĂ‚zisinin son derece geniş ve dumduz olduğunu bildir. Soyle de Cennete cok ağac diksinler. Cennetin ağacları “SubhĂ‚nallĂ‚hi ve ’l-hamdu lillĂ‚hi ve lĂ‚ ilĂ‚he illĂ‚llĂ‚hu vallĂ‚hu ekber!” demekten ibĂ‚rettir.» dedi.
Sonra Sidretu ’l-MuntehĂ‚ ’ya cıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen ’in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi.
CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m- bana:
«−İşte bu, Sidretu ’l-MuntehĂ‚ ’dır!» dedi.”
Burada dort nehir vardı: İkisi bĂ‚tınî nehir, ikisi zĂ‚hirî nehir.
«–Bunlar nedir, ey Cibrîl?» diye sordum. CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
«–Şu iki bĂ‚tınî nehir, Cennetin iki nehridir. ZĂ‚hirî olanların biri Nil, diğeri de Fırat ’tır!»[4] dedi…” (BuhĂ‚rî, Bed ’u ’l-Halk, 6; EnbiyĂ‚, 22, 43; MenĂ‚kıbu ’l-EnsĂ‚r, 42; Muslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, DeavĂ‚t 58; NesĂ‚î, SalĂ‚t, 1; Ahmed, V, 418)
Sidretu ’l-MuntehĂ‚ ’da CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
“–Ey AllĂ‚h ’ın Resûlu! Buradan oteye yalnız gideceksin!” dedi. ResûlullĂ‚h:
“–Nicin ey Cibrîl?” diye sordu.
O da cevÂben:
“–CenĂ‚b-ı Hak bana buraya kadar cıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kul olurum!..” dedi. (RĂ‚zî, XXVIII, 251)
Sidre-i MuntehĂ‚ Efendimiz ’e soruldu:
“–YĂ‚ ResûlallĂ‚h! Sidre ’yi kaplayan ne gordun?”
Buyurdular ki:
“–Altundan pervĂ‚nelerin onu buruduğunu ve her yaprağında bir meleğin oturup AllĂ‚h ’ı tesbîh ettiğini gordum.” (Taberî, XXVII, 75; Muslim, Îman, 279)
Peygamberimizin Allah TeĂ‚la ’yı gormesi
İbn-i AbbĂ‚s -radıyallĂ‚hu anh- ’tan gelen rivĂ‚yete gore Resûl-i Ekrem:
“Ben, yuce Rabbimi gordum!” buyurmuştur. (Ahmed, I, 285; Heysemî, I, 78)
Bir başka rivĂ‚yette Peygamber Efendimiz “Rabbini gordun mu?” sorusuna cevĂ‚ben:
“Bir nûr gordum!” buyurmuşlardır. (Muslim, Îman, 292)
Yetim Malı Yiyenler AllĂ‚h Resûlu, Mirac ’ta bir topluluğa uğradılar ve gor­duler ki, onların dudakları deve dudağı gibidir. Birtakım vazîfeli memurlar da onların du­daklarını kesip ağızlarına taş koyuyor.
“–Ey Cibrîl! Bunlar kimlerdir?” diye sordu.
CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
“–Bunlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir!” dedi. (Taberî, XV, 18-19)
Gıybet Edenler ResûlullĂ‚h, başka bir topluluğa rastladı. Onlar da bakırdan tırnaklarla yuzlerini ve goğuslerini tırmalıyorlardı:
“–Ey CebrĂ‚îl! Bunlar kimlerdir?” diye sordu.
CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
“–Bunlar, (gıybet etmek sûretiyle) insanların etlerini yiyenler ve onların şeref ve nĂ‚muslarıyla oynayanlardır.” cevĂ‚bını verdi. (Ebû DĂ‚vûd, Edeb, 35/4878)
ZinĂ‚ Edenler Peygamber Efendimiz orada; zinĂ‚­kĂ‚rları, leş yiyen bedbahtlar olarak; fĂ‚iz yiyenleri, karınları iyice şişmiş ve şeytan carpmış rezil bir vaziyette; zinĂ‚ edip cocuklarını olduren kadınları da, bir kısmını goğuslerinden, bir kısmını baş aşağı asılı husrĂ‚na dûcĂ‚r olmuş bir hĂ‚lde gordu. (Bkz. Taberî, XV, 18-19)
Borc Sadakadan Ustundur ResûlullĂ‚h yine Mirac ’ta yaşadığı muşĂ‚hedelerle alĂ‚kalı bir hadîs-i şerîflerinde de şoyle buyurmuşlardır:
“Mirac gecesinde Cennetin kapısı uzerinde şu ibĂ‚renin yazılı olduğunu gordum:
«Sadaka on misliyle, borc vermek ise on sekiz misliyle mukĂ‚fĂ‚tlandırılacaktır.»
Ben:
«−Ey Cibrîl! Borc verilen şey nicin sadakadan daha ustun oluyor?» diye sordum.
«−Cunku, sĂ‚il (coğu kere) yanında para olduğu hĂ‚lde sadaka ister. Borc isteyen ise, ihtiyĂ‚cı sebebiyle talepte bulunur.» cevĂ‚bını verdi.” (İbn-i MĂ‚ce, SadakĂ‚t, 19)
Cennete Girenlerin Ekserîsi Peygamberimiz diğer bir hadîs-i şerîflerinde de şoyle buyurmuşlardır:
“(MîrĂ‚c esnĂ‚sında) Cennetin kapısında durup iceri baktım. Oraya girenler ekseriyĂ‚ fakirler idi. Zenginler de (hesap vermek icin) mahpus idiler. Bunlardan cehennemlik olanların ise ateşe atılmaları emredilmişti. Cehennemin kapısında da durdum. Oraya girenlerin ekserisi kadınlardı.” (BuhĂ‚rî, RikĂ‚k, 51; Muslim, Zuhd, 93)
AbdurrahmĂ‚n bin Avf ’ın (r.a.) Cennetle Mujdelenmesi Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“O gece (MîrĂ‚c Gecesi ’nde) AbdurrahmĂ‚n bin Avf ’ı gordum. Cennete, oturduğu yerde emekleyerek giriyordu. Ona dedim ki:
«–Nicin bu kadar ağır geliyorsun?»
Dedi ki:
«–YĂ‚ ResûlallĂ‚h! Malımın hesĂ‚bı dolayısıyla, cocukları bile ihtiyarlatacak kadar ağır sı­kıntılar gecirdim. Oyle ki, bir daha sizi goremeyeceğimi zannettim…»” (Muhammed PĂ‚rsĂ‚, Faslu ’l-HıtĂ‚b, s. 403)
Kaderi Yazan Kalem Hadîs-i şerîflerinde buyurur:
“(O gece) goğe yukseltildim. Oyle bir makĂ‚ma cıktım ki, orada kalemlerin gıcırtıla­rını duyuyordum.” (BuhĂ‚rî, SalĂ‚t, 1)
Hz. Ebu Bekir Efendimiz ’in Tasdîki Varlık Nûru, KĂ‚inĂ‚tın Surûru Efendimiz, İsrĂ‚ ve MîrĂ‚c hĂ‚disesini Kureyş muşriklerine haber vereceği zaman:
“–Ey CebrĂ‚îl, kavmim beni tasdîk etmez!” dedi.
CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
“–Ebûbekir Sen ’i tasdîk eder. O sıddîktır.” dedi. (İbn-i Sa ’d, I, 215)
Dipnotlar:
[1] CenĂ‚b-ı Hakk ’ın kasem ettiği yıldız kelimesi ile alĂ‚kalı olarak mufessirler birtakım îzahlarda bulunmuşlardır. Bunların en muhimi olarak da “yıldız”ın Hazret-i Peygamber, ya da Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’den kısım kısım inen Ă‚yetler olduğunu zikretmişlerdir. Bu durumda yıldıza kasemin mĂ‚nĂ‚sı şoyle ifĂ‚de edilmiştir:
1- MîrĂ‚c ’a cıkmış ve inmiş olan Muhammed MustafĂ‚ uzerine yemin olsun!
2- Kur ’Ă‚n ’ın nuzûlu esnĂ‚sında her gelen vahyin inzĂ‚l zamĂ‚nına yemin olsun!
[2] Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, Tefsîr 17/3, Eşribe 1, 12; NesĂ‚î, Eşribe 41.
İsrĂ‚ ve MîrĂ‚c hĂ‚disesi ile, İslĂ‚m ’ın bir fıtrat dîni olduğu te ’kîd edilmiş; ici bozuk ve kalbi hasta kimselere semĂ‚vĂ‚t kapılarının acılmayacağı beyĂ‚n olunmuştur.
[3] Hazret-i MûsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m- ’ın ağlaması hasetten kaynaklanan bir durum değildir. Elde edemediği bir kemĂ‚l hĂ‚line huzunlenmesi sebebiyledir.
[4] Bir goruşe gore Nil ve Fırat nehirlerinin ResûlullĂ‚h tarafından Cennette muşĂ‚hede edilmesinin mĂ‚nĂ‚sı şudur:
İslĂ‚m ’ın nûru yeryuzune yayılacak; İslĂ‚m, Nil ve Fırat havzasındaki bereketli topraklara hĂ‚kim olacak, o bolgeler İranlıların ateşperestliğinden ve Bizans ’ın teslis inancından kurtulacaktır. Bu vĂ‚dinin ahĂ‚lîsi nesiller boyu tevhîdin sancaktarlığını yaparak İslĂ‚m ’a hizmet edecektir.
MİRAC KANDİLİ İLE İLGİLİ YAZILAR AYET VE HADİSLERLE MİRAC GECESİ YAŞANANLAR İSRA VE MİRAC OLAYI EFENDİMİZ MİRACA NASIL CIKTI? MİRAC GECESİNDE NELER YAŞANDI? MİRACTA PEYGAMBERİMİZE VERİLEN 3 HEDİYE MİRAC HADİSESİNDEN NUKTELER MİRAC GECESİ VAHYEDİLENLER MİRAC ’TA PEYGAMBERİMİZİN HZ. MÛSÂ (A.S.) İLE KONUŞMASI MİRAC ’TAN SONRA NELER YAŞANDI ? UC AYLAR ’DA YAPILACAK GENEL İBADETLER UC AYLAR ’DA OKUNACAK DUALAR VE TESBİHLER SEHER VAKTİ YAPILACAK DUÂ VE İBADETLER GECE YAPILACAK İBADETLER İslam ve İhsan
MİRAC GECESİ NAMAZ KILMAK