Nis Suresi 18. ayeti ne anlatıyor? Nis Suresi 18. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Nis Suresi 18. Ayetinin Arapcası:وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۚ حَتّٰٓى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّ۪ي تُبْتُ الْـٰٔنَ وَلَا الَّذ۪ينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا
Nis Suresi 18. Ayetinin Meali (Anlamı):Yoksa hayatı boyunca gunah işleyip işleyip de, nihÂyet kendisine olum gelip cattığında: “Ben şimdi tevbe ediyorum” diyenlerin ve kÂfir olarak olenlerin tevbeleri kabul edilmeyecektir. Biz, boyleleri icin can yakıcı bir azap hazırladık.
Nis Suresi 18. Ayetinin Tefsiriunya hayatında insanlar icin her zaman tevbe kapısı acıktır. Gunahlardan pişman olmak icin her vakit fırsat vardır. Nefsine uyup gunah işledikten sonra derhal pişman olan bir kul gonlunden gelerek, bir daha işlememek azmiyle tevbe ederse, CenÂb-ı Hakk ’ın bu tevbeyi kabul etmesi umulur. Hatta Âyetin mujdesine gore boyle tevbeleri kabul etmeyi Yuce Allah va‘detmektedir. Ancak omrunu gunahlarla gecirmiş kişi hayatının son saniyelerinde, dunya hayatından umidini kesmiş, olum sarhoşluğu kendisini kaplamaya başlamışken, artık Âhiret Âlemiyle alakalı bazı gercekleri gormeye başladıktan sonra tevbe ederse, bu tevbenin kabul edilmeyeceği ifade edilmektedir. Firavun ’un azgın dalgalar arasında can verirken yaptığı tevbe buna misaldir. (bk. Yûnus 10/90) Kabul edilmeyen bir başka tevbe de, omrunu kufur icinde tamamlayıp oldukten sonra Âhiret Âleminde pişmanlık duyanların tevbesidir.
Resûlullah (s.a.s.):
“Şuphesiz Allah, perde duşmedikce kulun tevbesini kabul eder ve onu affeder” buyurunca ashÂb-ı kirÂm:
“- Ey Allah ’ın Rasûlu! Perde nedir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz de:
“- Perde kişinin muşrik olarak olmesidir” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Musned, V, 174)
Allah TeÂl Âyet-i kerîmede iman sahibi olduğu halde omrunu gunah ve fısk icinde gecirenle kÂfir olarak oleni bir arada zikretmek suretiyle, geciktirmeden bir an once tevbe etmenin ehemmiyetini gosterir.
“CehÂlet” kelimesi sadece basit “bilgisizlik” mÂnası taşımaz. CehÂlet, duyuların ve şehvetin aklın gucunu ortmesi, kabaran şehvet hissiyatının tahrikiyle hareket etmek demektir. Bu kelime “ilim” değil, “hilim” kelimesinin zıddıdır. Dolayısıyla Âyetteki “cÂhillikleri sebebiyle” ifadesi, işlenen gunahın gunah olduğunu bilmemek değil, gaflet haliyle nefse uymayı, yapılan işin sonucunu akla getirmemeyi, bildiği halde iradesine uyamayacak bir halde bulunmayı ifade eder. Nitekim Âlim dahi olsa bir mu ’min, gunaha daldığı esnÂda Allah ’tan gafil ve cÂhildir.
Tevbe muminler uzerine farz olup makbul bir tevbenin dort şartı vardır:
Kalben pişman olmak,
anda tum gunahları terk etmek,
Tekrar gunah işlememeye azmetmek,
Tevbeyi başka bir şey değil, ancak Allah korkusu ve O ’ndan duyulan hay sebebiyle yapmak.
Ehlullaha gore kulların Allah ’a olan yakınlık dereceleri, diğer konularda olduğu gibi tevbe hususunda da sorumlulukları farklı kılar. Yakınlık ne kadar fazla ise mukellefiyet de ona gore fazlalaşır, tevbe edilmesi lazım gelen sure de ona gore kısalır.
İslÂm, erkek-kadın, genc-ihtiyar, muslim-gayri muslim tum insanların haklarını savunan ve koruyan yuce bir dindir. Bu sebepledir ki, oncelikle cahiliye doneminde hakları yenen ve zulme uğrayan kadınların durumunu duzeltmek, genel olarak da tum kadınlara iyi davranmayı oğutlemek uzere şoyle buyuruyor:
Nis Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Nis Suresi 18. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan