
Cocukların buyurken ornek aldıkları kişiler ve ozelliklerin coğu Disney tarafından cocuklara aşılanıyor. Bu sebeple kadınlara ve erkeklere ait rol modeller eleştirel yaklaşımlarla uyarlanmalı.
Bu bilgiler ışığında Disney animasyonlarının eski versiyonlarını inceleyecek olursak izleyicilere pek de olumlu yaklaşımlar verdiğini goremeyebiliriz. Peki Disney, yeni versiyon animasyonlarında buna ne kadar ozen gosteriyor?
İlk olarak 1937 yapımı Pamuk Prenses animasyona bakalım: 1930'larda meşhur olan sac tarzını yansıtmasının yanı sıra o donemdeki kadın rolunun ne kadar pasif olduğunu yansıtıyordu. Burada daha bir cocuk olmasına rağmen Pamuk Prenses ’e domestik kadın rolu empoze ediliyor cunku bir kadın olarak kendisinden beklenen bu.
Her ne kadar cuceler Pamuk Prenses ’e yardım ediyor olsa bile aynı zamanda kendileri de toplumsal rollerin etkisi altında, ataerkil hayatı ve duşuncelerini destekler şekilde davranıyorlar. Bu durumda otorite figuru cuceler iken hizmetci ise Pamuk Prenses ’tir ve herhangi bir eşitlik soz konusu değildir.
Uyuyan Guzel filminde ise Uyuyan Guzel o kadar az gorunuyordu ki akıllara "Bu nasıl ana karakter?" sorusunu getiriyordu ve o da Pamuk Prenses gibi pasif bir Disney karakteri oldu. Uyuyan Guzel, sanırım sıradan erkeğin hayalindeki kadın. Uyur ve bekler. İlk uyarlamalarda apacık bir bicimde peri masalının ideolojisi, kızın, genc adamın fantezilerini yazacağı bir tabula rosa, bir boş levha olduğudur. Uyuduğu icin genc adama sorun cıkartmaz, kustahlık etmez.
Alaaddin filminin piyasaya surulmesi farklı etnik kokenlerden olan insanların geleneksel hikÂyelerini gosteren ve azınlıkların temsili icin onemli bir adımdı. Cunku 1992 yılına kadar olan her Disney prensesi Avrupalıydı. Jasmine ise cok cesur bir karakter; babasının onu evlenmeye zorlaması, geleneklere uyması gerektiği kararına karşı cıkması onu genel olarak feministlerin en sevdiği karakter yapıyor fakat Jasmine'in kendine ait bir hikÂyesi yok. O, Alaaddin masalına ait bir karakter.
Mulan icin tam olarak ucuncu dalga feminizmin bir yansıması diyebiliriz. Mulan ne bir soylunun kızı ne de bir soylu ile evleniyor. Hem sınıf hem de ırk bakımından farklı. Ayrıca hasta babasının savaşa gitmemesi icin erkek kılığına girip savaşa katılmayı goze almış biri. "Kadınlar da istediği her şeyi yapabilir." mesajını guzel bir şekilde yansıtıyor.
Yine de bu sureclere rağmen yakın zamanlarda filmlerde iyi yonlu değişmeler meydana geldi. Juliana Garabedian, “Animating Gender Roles: How Disney is Redefining the Modern Princess” isimli calışmasında, feminizmin uc dalgasıyla ilişkilendirerek Disney prenseslerini geciş oncesi, geciş ve ilerleme donemleri uzerinden kategorileştirerek inceledi.
Tamamen gelenekselliği iceren geciş oncesini, “Snow White” (1937, Pamuk Prenses), “Cinderella” (1950, Sindirella) ve “Sleeping Beauty” (1959, Uyuyan Guzel) filmlerinin prensesleriyle acıkladı. Geciş donemini “The Little Mermaid” (1989, Kucuk Deniz Kızı), “Beauty and Beast” (1991, Guzel ve Cirkin), “Alaaddin” (1992), “Pocahontas (1995), “Mulan” (1998) ve “Tangled” (2010, Rapunzel) filmlerindeki geleneksel olmayan cinsiyet davranışları sergileyen karakterler uzerinden inceledi. Son olarak ilerleme donemini ise “Brave” (2012, Cesur) ve “Frozen” (2013, Karlar Ulkesi) gibi filmlerinde Merida, Anna ve Elsa karakterleri ile inceledi. Daha once canını kurtarıp sığınacak bir yer bulur bulmaz kulubedeki 7 cuce icin temizlik ve yemek yapmaya başlayan Pamuk Prenses, en buyuk hayali baloya gidip hayatında ilk kez gorduğu prens ile evlenmek olan Cinderella gibi karakterlerden; kalıplaşmış prenses modeline uymayan ve kendini gercekleştirmeye calışan Merida(Brave/Cesur), ulkelerini sevgileri ve kendilerine olan guvenleri ile kurtaran iki kız kardeş Anna ve Elsa(Frozen/Karlar Ulkesi) gibi guclu karakterlere donuşturmeyi başardılar.
Disney'in aklı başına mı geldi? Brave filmi, klasik bir krallık geleneğinden gelen Kral Fergus ve Kralice Elinor' un kızı Merida'nın kendi kimliğini bulma yolculuğunu konu alıyor. Her aile gibi bu kraliyet ailesi de tek kızlarının geleceği icin onun yuzyıllık gelenekleri takip etmesini istiyor fakat kalıplaşmış prenses modeline pek uymayan Merida; inatcı, asi ruhlu ve cok cesur bir kişilik.
Malefiz filmi, Uyuyan Guzel oykusunu kotu karakter Malefiz uzerinden anlatıyor. Malefiz aslında filmde kotu gibi ele alınsa da iyi bir karakter ve Prenses Aurora ’dan her ne kadar nefret etmeye calışsa da onu seviyordu. HikÂyenin sonunda Aurora ’yı kurtaran, gercek aşkın opucuğu değil Malefiz ’in kendisi olmuştu.
Oyunbozan Ralph, bir oyun karakteri de olsa filmde bizi yine bir prenses karşıladı. Yine kendimizi olduğumuz gibi sevmeyi oğutleyen filmin bir diğer onemli parcasıysa arkadaşlıktı.
Moana filmi, ailesinin istediği kişi olmak ve olmak istediği kişiye donuşmek arasında celişkiler yaşayan Moana'yı anlatıyor. Filmin ilerleyen dakikalarında kendisi olarak da ornek bir kişi olup halkına onderlik edebileceğini hem ailesine hem de kendisine kanıtlıyor. Herhangi bir evlilik gerekliliğinden bahsetmeden Moana ’nın kabile reisi olması da filmin iyi yaptığı şeylerden biriydi.
Ralph ve Internet (Ralph Breaks The Internet) filmine baktığımızdaysa prensesler arasında gecen konuşmadan Disney ’in de sonunda prensesler uzerinden anlattığı oykulerin garip ve urkutucu olduğunu gosteriyor. Prenseslerin de surekli elbiseler giymekten hoşlanmadığını, yetenekli ve zeki olduklarını gostererek aslında bize yıllardır gormek istediğimiz guclu prenses portresini Pamuk Prenses ’ten Moana ’ya kadar eski-yeni tum karakterleriyle veriyorlar.
Disney'in ilk feminist animasyonu Karlar Ulkesi'ne detaylıca değinmekte fayda var. Karlar Ulkesi aynı zamanda, bir kadın yonetmenin 1 milyar dolar uzerinde hasılata ulaştığı ilk film oldu.
Hans Christian Andersen ’in unlu masalı The Snow Queen (Karlar Kralicesi) uyarlaması olmasına rağmen aslına sadık bir uyarlama olmamış, bir esinlenmeyle yaratılmış. Animasyonda Arendelle krallığının varisleri Anna ile Elsa ’nın nefes kesen maceraları anlatılmaktadır.
Ebeveynlerini kucuk yaşta kaybeden iki kız kardeşten Elsa ’nın sihirli bir guce sahip olması, onların birlikte buyumelerini engelledi. Tac giyme gunu gelip cattığında ortaya cıkan Elsa, super gucunu kontrol altında tutamaz ve cennet Arendelle sonsuz bir kışa gomulur. Bundan sonrası uzaklarda kendi buzdan şatosunu inşa eden ablasını bulup durumu duzeltmek icin yollara duşen Anna ’nın tehlikeli yolculuğunu anlatıyor.
Elsa sahip olduğu kontrolsuz gucu nedeniyle dışlanmış, otekileştirilmiş bir karakter ve saraydan uzaklarda kendi buz şatosunu inşa ettiğinde ozgurluğune kavuşur. Bu surecte dokunduğu her şeyi buza dondurme sihrine sahip Elsa, kapalı kapılar ardında, insanlardan uzakta bir hayat surdu. Başlangıcta ‘ilk goruşte aşk ’ hayalleri kuran Anna ise icten pazarlıklı genc prensin tuzağına duşmekten son anda kurtuluyor.
İki kız kardeş, yakışıklı prensin opucuğuyle değil, kendi iradeleri ve aralarındaki sevgi bağının sınanmasıyla sorunlarını cozuyorlar.
Sonuc olarak animasyon filmlerinde kadın ve erkeğin anlatılış ve sunum bicimine dair yapılan calışmalar son zamanlarda kadın bakış acısına dair değişimlerle desteklenmeye başlamıştır. Bu da surecin bir parcası olduğundan değişim icin zamana ihtiyacımız olduğunu gosterir.
Webtekno'yu Threads'de takip et, haberleri kacırma