
A'l Suresi 6. ayeti ne anlatıyor? A'l Suresi 6. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...A'l Suresi 6. Ayetinin Arapcası:سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنْسٰىۙ
A'l Suresi 6. Ayetinin Meali (Anlamı):Rasûlum! Biz sana Kur ’an ’ı okutacağız; ondan hicbir şeyi unutmayacaksın.
A'l Suresi 6. Ayetinin Tefsiri:KÂinattaki eşsiz guzellik ve nizama, bu mukemmel duzeni dağılıp yok olmaktan koruyan yuce yaratıcıya değinildikten sonra, kendisine indirilen Kur ’Ân-ı Kerîm ayetlerinden az da olsa bazı kısımlarını kaybetmekten ya da unutmaktan tir tir titreyen ve onu okuyup ezberlemek icin kendini yoran Allah Resûlu (s.a.s.) ’e bu bakımdan buyuk mujdeler iceren ayetler gelmektedir. Bu ayetler Kur ’an ’ın ezberlenmesi ve korunması hususunda Peygamber Efendimize tam bir guven telkin etmekte ve inen ayetlerin herhangi bir zorlanmaya gerek kalmaksızın hafızasına kaydedileceğini ve bir daha asla unutmayacağını mujdelemektedir.
Hakikaten Sevgili Peygamberimiz CebrÂil ’in kendisine getirdiği ayetleri unutmamak icin korkudan aceleyle tekrarlardı. (bk. TÂh 20/114; KıyÂmet 75/16-19) Bu yuzden yuce Allah değerli elcisine: “Rasûlum! İşte biz boylece sana emrimizle olu kalplere hayat bahşeden bu Kur ’an ’ı vahyettik. Yoksa daha once sen kitap nedir, iman nedir, bilmezdin...” (Şûr 42/52) ayeti gereğince onun daha once kitap nedir, iman nedir bilmezken bundan boyle CebrÂil vasıtasıyla okuyacağı bir kitap olan Kur ’an ’ı vahyederek bunu ona okutacağını, hafızasına yerleştirip iyice belleteceğini haber vermektedir.
Kur ’Ân-ı Kerîm Allah Resûlu (s.a.s.) ’e bir mûcize olarak indirildiği gibi, her ayetin ona Allah tarafından tek tek ezberletilmesi ve bir daha unutmaması da bir başka mûcizedir. Buna gore Peygamberimizin, kendisine okunan bir kelimeyi unutarak yerine aynı anlamda farklı bir kelime dahi soylemesi mumkun değildir. Bu unutmama va‘dinin gelecek zamanları da kapsayacak şekilde haber verilmesi ve oylece vuku bulması da diğer bir mûcize olmuştur. Dolayısıyla Âyet-i kerîmedeki “okutmak”tan kastedilen “ezberden okutmak”tır; yoksa yazı ile yuzunden okutmak değildir. Unutmamaktan maksadın, inen ayetlerin gereği ile amel etmek olduğu da anlaşılabilir.
Burada bir garanti verilmekte ancak, “Allah ’ın dilediği başka” kaydıyla buna bir istisna getirilmektedir. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ’in Kur ’an ’ı ezberlemesi, kendi kabiliyet ve istidadıyla başardığı bir iş değil, tamamen sonsuz kerem sahibi Allah ’ın lutuf ve yardımıyla olmuştur. Her şeyin mutlak sahibi CenÂb-ı Hak olduğundan, şayet O dilerse istediğini yapar, sana da Kur ’an ’ı unutturabilir. Sana garanti verdi diğe kendini aciz bırakmış değildir. Onu hicbir şey aciz bırakamaz. Dilerse boyle bir hafıza kuvveti verdikten sonra onu geri alabilir, hatta butunuyle yok edebilir. (bk. İsr 17/86)
Şunu da gozden uzak tutmamak gerekir ki Hak TeÂl sevgili Peygamberine değişik hikmetlere dayalı olarak bir kısım ayetleri tamamen unutturmuş olabilir. Bunlar neshedilerek uygulamadan kaldırılmış ayetlerdir.
Ayetteki istisna zaman ve miktar acısından “azlık” bildiriyor da olabilir. Zira Allah Resûlu bazı ayetleri bir anlık unutabiliyordu. Rivayete gore Resûl-i Ekrem (s.a.s.) bir gun sabah namazını kıldırırken bir ayeti atlamış, Ubey b. Ka ’b: “Ey Allah ’ın Rasûlu, siz şu ayeti okumadınız, yoksa nesh mi oldu?” diye sormuş, Sevgili Peygamberimiz de: “Hayır okurken ben bu ayeti unutmuşum” buyurmuştur. (BuhÂrî, Ezan 69; Muslim, MesÂcid 97-99)
Şu kadar var ki bu tur unutmalar, daimî değil anlık durumlardır. Peygamberimizin bu neviden unutmaları beşer olması cihetiyle normaldir. Fakat Efendimiz icin devamlı ve tamamen unutma soz konusu değildir.
Burada acığı da gizliyi de cok iyi bilen Yuce Allah, fert ve toplum olarak herkesi ilÂhî murakabe altında yaşamaya cağırmaktadır. Sonra Peygamberimiz (s.a.s.) ’e ve onun mubÂrek şahsında her mu ’mine, istikbÂle ait mujdeler vermektedir. Allah ’ın her şeyi gorduğu ve bildiği şuuruyla istikÂmet uzere hareket ettiği takdirde onu:
› Her hususta en kolay yola ve gayeye erdireceğini,
› Gerekli her işi kolaylıkla yapıp bitirebileceği bir kabiliyet ve istidÂdı ona yerleştireceğini,
› Buna bağlı olarak bilgide, amelde, eğitim-oğretimde ve insanlara dini tebliğde en kolay yolu ona gostereceğini mujdeler. Cunku, en buyuk gayelere en kolay yollardan varmak, Peygamberimiz (s.a.s.) ’in getirdiği İslÂm dini ve şeriatinin bir hususiyetidir.
Bunun da temeli tevhid inancı, ihlas, doğru bilgi ve bu bilgiye gore ihlaslı ameldir. Her kolaylığın başı budur.Oyleyse:
A'l Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
A'l Suresi 6. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan