
Âl-i İmrÂn Suresi 121. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrÂn Suresi 121. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Âl-i İmrÂn Suresi 121. Ayetinin Arapcası:وَاِذْ غَدَوْتَ مِنْ اَهْلِكَ تُبَوِّئُ الْمُؤْمِن۪ينَ مَقَاعِدَ لِلْقِتَالِۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌۙ
Âl-i İmrÂn Suresi 121. Ayetinin Meali (Anlamı):Rasûlum! Hatırla o zamanı ki sen, mu ’minleri Uhud ’da savaş mevzilerine yerleştirmek uzere sabah erkenden ailenden ayrılıp yola cıkmıştın. Allah her şeyi hakkiyle işiten, kemÂliyle bilendir.
Âl-i İmrÂn Suresi 121. Ayetinin Tefsiri:Bu Âyetlerde Uhud savaşına bir hatırlatmada bulunulmuştur. Şoyle ki: Hicretin ikinci senesinde Bedir ’de muslumanlarla muşrikler arasında bir savaş vuku bulmuş, bu savaşta muşriklerden yetmiş kişi oldurulmuş, yetmişi esir edilmiş, kalanları da perişan bir vaziyette Mekke ’ye donmuştu. Kureyşliler bu mağlubiyetin ve kaybettikleri yakınlarının intikamını almak icin yaklaşık on beş ay sonra Ebu Sufyan ’ın komutasında uc bin kişilik bir ordu hazırladılar. Duşman ordusu Medine ’ye doğru ilerleyip Uhud dağı yakınlarında bir yere mevzilendi. Durumu haber alan Allah Resûlu (s.a.s.), Uhud ’a cıkıp meydan muharebesi yapmakla Medine ’de kalıp savunma savaşı yapmak hususunda ashÂbıyla istişare etti. İlk defa Abdullah b. Ubeyy b. Selul ’u de cağırmıştı. İstişÃ‚re esnasında Abdullah ve Ensar ’ın coğunluğu Medine ’de kalmayı ve bir saldırıya uğramaları halinde erkek-kadın, genc-ihtiyar harekete gecip zafere ulaşabileceklerini soylediler. Bir kısım sahÂbîler ve ozellikle Bedir ’e katılamamış kişiler ise Medine ’de kalmayıp duşmanın uzerine yurume yonunde kanaat belirttiler ve bunda ısrar ettiler. Netice itibariyle Peygamber Efendimiz zırhını giydi, “Ey Allah ’ın Rasûlu! Siz hangi kanaatte iseniz oyle davranınız” diyenlere de “Bir peygamber zırhını giyince, Allah hukmunu verinceye kadar artık savaşmadan onu cıkarması doğru değildir” (BuhÂrî, İ‘tisam 28; Ahmed b. Hanbel, Musned, III, 351) buyurdu ve Cuma gunu cuma namazından sonra bin kişiyle hareket etti.
Cumartesi gunu sabahleyin Uhud ’da Şi‘b adlı yere vardılar. Resulullah (s.a.s.) yaya olarak yuruyor, ashÂbını savaş icin mevzilere yerleştiriyor, hatta safları o kadar tanzim ediyordu ki, biraz ileri cıkmış bir goğus gorse, “geri cekil” diyordu. Efendimiz ordusuyla birlikte vadinin bir yanına yerleşti; ordunun arka tarafını Uhud ’a doğru verdi. Abdullah b. Cubeyr ’i elli kişilik bir okcu birliğine komutan yaptı. Onlara: “Oklarınızla bizi savunun, sakın arkamızdan gelmelerine izin vermeyin, yensek de yenilsek de hicbir zaman yerinizden ayrılmayın. Kuşların etlerimizi gagaladığını gorseniz bile sakın yerinizi terk etmeyin” (bk. BuhÂrî, Cihad 164) tÂlimatını verdi. İşte 121. Âyetin “Sen, mu ’minleri Uhud ’da savaş mevzilerine yerleştirmek uzere sabah erkenden ailenden ayrılıp yola cıkmıştın” (Âl-i İmrÂn 3/121) kısmı, Efendimiz ’in Uhud savaşı oncesi bu faaliyetini hatırlatmaktadır.
Ancak henuz savaş başlamadan once İslÂm ordusunda iki buyuk sıkıntı yaşandı:
Âl-i İmrÂn Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Âl-i İmrÂn Suresi 121. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan