Âl-i İmrÂn Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrÂn Suresi 46. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Âl-i İmrÂn Suresi 46. Ayetinin Arapcası:وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِح۪ينَ
Âl-i İmrÂn Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):“O, hem beşikte hem yetişkin halde iken insanlara ilÂhî gercekleri anlatacak ve sÂlihlerden olacaktır.”
Âl-i İmrÂn Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:CenÂb-ı Hak, buyuk bir ilÂhî kudret nişÃ‚nesi olarak Îs (a.s.) ’ı babasız dunyaya getirmesini murad ettiğinden dolayı Hz. Meryem ’i, husûsi şartlarda yetiştirmiş, onu meleklerin yardımıyla teyid etmiş ve onların konuşmalarını duyabilecek bir mÂnevî mertebeye yuceltmiştir. Âdeta onu, doğumundan başlayarak meleklerinin şefkat ve merhamet kanatları altında muhafaza etmiştir. Belli bir yaşa ve kemÂle erişince melekler Hz. Meryem ’e, bir oğlu olacağına dair ilÂhî mujdeyi getirdiler. Bu mujdede, hÂrikulÂde bir şekilde dunyayı şereflendirecek olan Hz. İsa ’nın belli başlı hususiyetleri beyÂn edilmektedir. Bunlar:
Allah ’tan bir kelime olması: Hz. İsa, diğer insanlar icin zaruri olduğu uzere, bir babanın aracılığı olmaksızın, sırf CenÂb-ı Hakk ’ın “Ol!” emriyle vucut bulmuştur. Gerci butun varlıklar, Allah ’ın “Ol!” emriyle meydana gelir. Ancak bu emir, normalin dışında bir yaratma olarak Hz. İsa ’da daha hususi mÂnada tecelli etmiştir. Bu sebeple ona “Allah ’tan bir kelime” veya “Allah ’ın kelimesi” denebilir, fakat asla tanrı denilemez.
Onun ismi Meryem oğlu Mesîh ’tir. “Meryem oğlu” olarak vasıflandırılması, onun babasız yaratıldığını ifade eder. Cunku Âdet olan cocuğun anneye değil, babaya nispet edilmesidir. Bu ifade, aynı zamanda Îs (a.s.) ’ın Allah ’ın oğlu değil, insan olan bir kadının cocuğu olduğunu beyÂn ederek hıristiyanların bu husustaki yanlışlarını tashih eder. Mesih kelimesinin “mubÂrek kılınmış”, “gunahlardan temizlenmiş” ve “kutsanmış” mÂnaları vardır. Burada Hz. İsa ’nın bir lakabı olarak kullanılmıştır. Nakledilen bilgilere gore onun dokunup meshettiği hastalar iyileşirdi. Yetimlerin hÂmisi idi ve başlarını okşardı. Gunah ve kotuluklerin silinip yok olmasına vesile olurdu. Kendisine doğduğunda peygamberlik kokusu surulmuştu. Ayakları duz olup ortasında cukur yoktu. Cok seyahat ederdi. Bu ozelliklerinin biri, hepsi veya birkacı sebebiyle o, “Mesîh” lakabını almıştır.
Dunya ve Âhirette şerefli ve itibarlı olması. Âyette gecen اَلْوَج۪يهُ (vecîh) kelimesi “yuksek mertebeye sahip, şerefli, itibarlı ve kuvvetli” anlamlarına gelir. Hz. İsa ’nın dunyadaki itibarı, Allah ’ın seckin bir peygamberi olmasından ve fÂrik vasıflarıyla diğer insanlara ustun tutulmasından ileri gelmektedir. Âhiretteki şeref ve itibarı ise şefaat yetkisine sahip kılınması ve cennette yuksek derecelere erişmesi sebebiyledir.
Allah ’a yakın olması. Hz. İsa, Allah ’a pek yakın olan ve O ’nun rızÂsına eren seckin kullardan biridir. Onun Allah ’a kul olarak yakınlığını, ulûhiyetle karıştırmamak gerekir.
Hem beşikte iken hem de olgunluk yaşında insanlara hep aynı ilÂhî hakîkatleri soylemesi. Nitekim Meryem sûresinin 30-33. Âyetlerinde Hz. İsa ’nın henuz cok kucuk bebek iken Allah ’ın kudretiyle konuşmaya başladığı; kendisinin Allah ’ın kulu ve peygamberi olduğunu, kendisine kitap verildiğini… soylediği anlatılır. Burada Hz. İsa ’nın olgunluk yaşına kadar yaşayacağına dair bir mujde, aynı zamanda istikbÂle dair bir mûcize haber verildiği gibi, ozellikle onun sonradan meydana geldiğine, cocukluk ve olgunluk gibi halden hale, tavırdan tavıra gecişini anlatarak hakkındaki ilÂhlık iddiasının bÂtıllığına acık bir tenbih bulunmaktadır.
SÂlihlerden olması. Butun peygamberler gibi, Hz. İsa da sÂlih kullardandır. Başta peygamberlik vazifesi olmak uzere, butun hayırlı işleri en guzel şekilde yapabilme salÂhiyetine sahiptir.
Zahiren gerekli şartlara aykırı olarak boyle secilmiş ve cok değerli bir erkek cocukla mujdelenen Hz. Meryem acaba neler hissetti:
Âl-i İmrÂn Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Âl-i İmrÂn Suresi 46. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan