Bakara Suresi 128. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 128. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Bakara Suresi 128. Ayetinin Arapcası:رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَٓا اُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَۖ وَاَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَاۚ اِنَّكَ اَنْتَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ
Bakara Suresi 128. Ayetinin Meali (Anlamı):“Rabbimiz! İkimizi yalnız sana teslim olanlardan eyle. Neslimizden de sana teslim olacak bir ummet getir. Bize hac ve kurban gibi kulluk usullerimizi goster ve tevbelerimizi kabul buyur. Şuphesiz tevbeleri kabul eden ve cok merhametli olan ancak sensin!”
Bakara Suresi 128. Ayetinin Tefsiri:Kaynaklarımızın verdiği bilgilere gore KÂbe, ilk olarak Allah ’ın emri ve meleklerin yardımıyla Hz. Âdem tarafından inşa edilmiştir. Tarih boyunca zaman zaman yıkıldığı ve yeniden yapıldığı olmuştur. Aynı şekilde Nûh tufanı ve buna benzer hadiselerle tahrip olan ve temelleri kapanan Beytullah ’ı, Hz. İbrÂhim oğlu İsmÂil ’le birlikte eski temelleri uzerine yeniden yapmıştır. (Taberî, CÂmi‘u ’l-beyÂn, I, 760-763; Zemahşerî, el-KeşşÃ‚f, I, 94) Şu Âyet-i kerîmeler KÂbe ’nin, Hz. İbrÂhim ’den cok onceleri mevcut olduğuna işaret eder:
Yeryuzunde insanlar icin yapılan ilk mÂbed, butun insanlık icin bir bereket kaynağı, bir hidÂyet rehberi ve bir yonelme merkezi olan Mekke ’deki KÂbe ’dir. (Âl-i İmrÂn 3/96)
Rabbimiz! Ben zurriyetimden bir kısmını senin her turlu hurmete lÂyık Mukaddes Evinin yanında ekin bitmeyen bir vÂdiye yerleştirdim…” (İbrÂhim 14/37)
Bir vakit İbrÂhim ’e KÂbe ’nin yerini hazırlayıp gostermiştik…” (Hac 22/26)
Hz. İbrÂhim ve oğlu İsmÂil, bir taraftan KÂbe ’nin temellerini yukseltiyor, diğer taraftan da CenÂb-ı Hakk ’tan, yaptıkları bu işi kabul buyurmasını istiyorlardı. “Rabbimiz, bunu bizden kabul et!” diyorlardı. Cunku yegÂne işiten ve bilen O ’ydu. Yapılan duaları işitiyor ve her şeyi, hatta gonullerden gecen niyetleri bile biliyordu. Onlar Âdeta, “Ya Rab! Bu mubÂrek beyti, nasıl bir duygu ve duşunceyle yapmaya calıştığımızı sen biliyorsun. Dilimizden dokulen niyazlarımızı duyuyorsun. Bize ona gore rahmet ve bereketinle muamele et!” diyorlardı. Sonra dualarına şoyle devam ediyorlardı:
“Rabbimiz! İkimizi sana kÂmil mÂnasıyla teslim olan, butun varlığıyla emrine boyun eğen, takdir buyurduğun her şeye rız gosteren ve bildirdiğin itikadî, amelî hukumleri tartışmasız kabul ederek uygulayan kimselerden eyle! Oyle ki bizim bir damarımız bile senin arzunun hilafına atmasın ve bir kılımız bile senin hukmunun aksine kıpırdamasın! Bu lutfunu sadece ikimizle sınırlı tutma. Zurriyetimizden de sana hakkiyle teslim olacak ve emrine kayıtsız şartsız itaat edecek bir ummet, bir topluluk var et! Bizden sonra onlar senin hukukunu yerine getirsin ve emrine rÂm olsunlar. Bize nasıl ibÂdet edeceğimizi oğret. Hac ve kurbanla alakalı vazifelerimizi ve onları ifa edeceğimiz yerleri bize goster. Bizlere tevbe etmeyi, her an sana yonelmeyi nasip et. Sen de tevbelerimizi ve yonelişlerimizi kabul buyur. Cunku sen tevbeleri cokca kabul eden ve kullarına sonsuz merhamet edensin!”
Hz. İbrÂhim ve İsmÂil, kendilerinden sonra kıyamete kadar devam edecek nesillerinin iyiliğine son olarak şoyle dua ettiler: “Rabbimiz! Sana teslim olacak zurriyetimiz icinden bir de Peygamber gonder! O Peygamber, kendine inanıp tabi olanlara senin Âyetlerini okusun, onlara Kitab ’ı ve hikmeti oğretsin ve onları gunah kirlerinden tertemiz kılsın. Cunku sen Azîz ’sin; hicbir zaman mağlup olamayacak bir izzet ve kuvvet sahibisin. Hakîm ’sin; her işi hikmetle yapan, her hukmu hikmetin ta kendisi olan ve yaptığını en sağlam ve en mukemmel yapan sadece sensin!”
Bu duada bahsedilen Peygamber, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) ’dir. Dolayısıyla İbrÂhim (a.s.) ’ın duası kabul edilmiş ve son Peygamber onun soyundan gelmiştir. Bununla ilgili olarak Resûlullah (s.a.s.) şoyle buyurur: “Âdem daha camur hÂlinde iken ben; Allah katında «HÂtemu ’n-nebiyyîn»[1] diye yazılmıştım. Size bunun ilk işaretlerini haber vereceğim: Bunlar, babam İbrÂhim ’in duası (Bakara 2/129), Îsa ’nın mujdesi (Saf 61/6) ve annemin gorduğu ruyÂdır. Butun peygamberlerin anneleri bu şekilde ruya gormuşlerdir. O ruyÂda annem kendinden bir nûr cıktığını ve Şam saraylarını aydınlattığını gormuştu.” (Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 127)
Hz. İbrÂhim ’in duasında gelecek Peygamberin ifa edeceği onemli vazifeler; “Allah ’ın Âyetlerini okumak, kitabı ve hikmeti oğretmek ve insanları tezkiye etmek” şeklinde hulasa edilmektedir. Bunlar, bir peygamberin pek cok vazifesi yanında ozellikle dinin tebliği ve insanların terbiyesi acısından buyuk onem arzetmektedir. Buradaki “Âyetler”den “vahyedilen bilgiler, Allah ’ın birliğini ve peygamber­lerin doğruluğunu gosteren deliller”; “kitap”tan “Kur ’Ân-ı Kerîm”, “hikmet”ten “Pey­gamberimizin sunneti, din ve dinî hukumlerle ilgili bilgiler, soz ve yaşayışta doğru­luk”; “tezkiye”den de “temizleme yani inkÂr, şirk, kotu huylar ve gunah kirlerinden arındırma” mÂnaları anlaşılabilir. (Taberî, CÂmi‘u ’l-beyÂn, I, 774-776; Zemahşerî, el-KeşşÃ‚f, I, 94)
O Peygamber ’in tebliğ ettiği din, tevhid inancını temsil eden Hz. İbrÂhim ’in dinidir. O dinin kıymetini bilip ona tabi olmak gerekir. Bundan gÂfil olanlar ise, buyuk bir hazineden mahrum kalmaktadırlar:
[1] HÂtemu ’n-nebiyyîn: Peygamberlerin sonuncusu, son peygamber, peygamberlerin isimlerinin yazılı bulunduğu sayfanın muhru.


Bakara Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Bakara Suresi 128. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan