
Bakara suresi 216 ayet Muslumanlara hangi uyarıda bulunuyor? Ayetin tefsiri veHudÂyî Hazretleri buyurur:
Her ne takdîr etse ol KÂdir İlÂh
Cumlesi hikmetledir bî-iştibÂh
[KÂinatta hicbir abes yoktur. Hicbir şey boş yere ve hikmetsiz yaratılmamıştır. CenÂb-ı Hakkʼın her işinde sayısız sır, hikmet ve ibretler bulunmaktadır. Butun mahlûkat ve hÂdisat da gonul gozuyle okunması gereken kevnî Âyetlerdir. CenÂb-ı Hak bunlardaki ibret ve hikmetlere ÂgÂh olmamızı arzu etmekte ve;
“…Akletmez misiniz?” (el-Bakara, 44; Âl-i İmrÂn, 65; el-A‘rÂf, 169…)
“…Hic duşunmez misiniz?” (el-En‘Âm, 50) buyurmaktadır.
Bununla birlikte, idrÂkimizi aşan hususlarda da ilÂhî hikmete kalben rÂm olarak teslîmiyet gostermemizi arzu etmektedir.
Zira CenÂb-ı Hak -imtihan hikmetine binÂen- bazı hÂdiselerin dış gorunuşunu hayır olarak tecellî ettirirken, ic yuzunu kahır olarak takdîr edebilir. Bazen de tersi olur. Yani bazı hÂdiselerin dış yuzu kahır gibi gorunurken, onun ic yuzu hayır olarak takdîr edilmiştir.
Bu sebeple muʼmin, her hususta ilÂhî emirlere rÂm olmalı, aklının idrÂk etmekte acze duştuğu durumlarda da kalben teslîmiyet gostermelidir.
“ALLAH BİLİR, SİZ BİLMEZSİNİZ” (BAKARA 216)
Nitekim CenÂb-ı Hak, bir Âyet-i kerîmede şoyle buyurmaktadır:
“…Sizin icin daha hayırlı olduğu hÂlde bir şeyi sevmemeniz mumkundur. Sizin icin daha kotu olduğu hÂlde bir şeyi sevmeniz de mumkundur. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (el-Bakara, 216)
Gercekten de coğu insan, hikmetini bilmediği nice kahır sûretindeki tecellîlere başlangıcta pek uzulur. Onda saklı olan ilÂhî rahmeti goremez. Bazen de lûtuf sûretindeki tecellîlere kendini kaptırır ve onların icinde gizli olan kahrın farkına varamaz.
RivÂyet edilir ki, iclerinde sÂlih bir zÂtın bulunduğu bir Arap kabîlesi vardı. Bu kabîle, o zÂtın sohbet, irşad ve nasihatlerini dinler ve gonullerine istikÂmet verirlerdi. Bir sabah kalktıklarında butun kopekleri olmuş buldular. Doğruca o sÂlih zÂta gidip durumu anlattılar. O da kısa bir murÂkabeden sonra tevekkulle:
“–Onların olumu, umulur ki sizin icin bir kurtuluştur!” dedi.
Ertesi gece butun horozlar oldu. Yine bu zÂta geldiler. Aldıkları cevap aynı oldu:
“–Onların olumu, umulur ki sizin icin bir kurtuluştur!”
Bunun uzerine iclerinden biri sordu:
“–Efendim, kopekler bekcilerimiz, horozlar da muezzinlerimiz idi. Bunların olumunde bizim icin nasıl bir fayda olabilir ki?”
O sÂlih zÂt da:
“–Butun sır ve gizlilikleri bilen Allah TeÂl ’dır. Elbette ki O, bu hÂdisenin icine, bizim aklımızın ermeyeceği buyuk bir hakîkat gizlemiştir.” dedi.
Bundan bir sonraki gece ise kabîlede kimsenin ateşi yanmadı. Herkes; “Acaba nasıl bir bel geldi?” şeklinde duşuncelere kapıldı.
Fakat sabahleyin kalkınca, yaşadıkları muammÂlı hÂdiselerin hakîkati anlaşıldı. Meğer son gece o havÂliyi duşman basmış ve şehirleri yağmalamıştı. Bu kabîlenin civÂrına da gelmişler, fakat herhangi bir kopek sesi, horoz otuşu duymadıkları ve en kucuk bir ateş ışığı da gormedikleri icin oradakilerin farkına varmadan gecip gitmişlerdi. Boylece halk, buyuk bir yağma ve katliamdan kurtulmuştu.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2022 – Şubat, Sayı: 432
İslam ve İhsan
Teslimiyet Nasıldır, Kime Olur?
Teslîmiyet AllÂh ’ı RÂzı Eder