
Kur ’an ne demek? Kur ’an nasıl indirildi? Kur ’an ’ın yazılması kitap haline getirilişi, toplanması ve coğaltılması nasıl oldu? Kur ’an ’ın mucizeleri, temel konuları ve ozellikleri nelerdir? Kur ’an hakkında genel bilgiler.Allah tarafından gonderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur ’an ’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed ’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sozlukte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur ’an, terim olarak şoyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber ’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatur yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelÂm”dır.
İlahi kitapların en buyuk ozelliği ve değeri şuphesiz onların Allah ’ın sozlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugun bu ozellik sadece Kur ’Ân-ı Kerîm ’e mahsustur. Zira diğer ilÂhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. ZÂten Kur ’Ân-ı Kerîm ’in gonderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur ’Ân-ı Kerîm, kendisinden once gonderilen ilÂhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de iceren en mukemmel ilahi kitaptır. Kur ’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah ’ın muhafazası altındadır. O, hic değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur recetesi olmaya devam edecektir. Bu hakikati CenÂbı Hak şoyle ifade eder:
“Kur ’Ân ’ı kesinlikle biz indirdik ve elbette onu yine biz koruyacağız.” (el- Hicr, 9)
“... Muhakkak o (Kur ’Ân), eşsiz bir kitaptır. Ona onunden de ardından da bÂtıl gelemez. O, Hakîm ve Hamîd olan AllÂh tarafından indirilmiştir.” (Fussilet,41-42) buyurulur.
KUR ’AN ’IN NUZÛLU (İNDİRİLMESİ) Kur ’an-ı Kerim, Yuce Allah ’tan Hz.Peygamber ’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inancların ve hukumlerin muminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kokleşmesi icin Kur ’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi uc senede, peyderpey indirilmiştir. Yuce Allah, Kur ’an ’ın bir defada toptan indirilmeyişinin sebebini şoyle acıklar:
“İnkar edenler: ‘Kur ’an O ’na bir defada topluca indirilmeli değil miydi? ’ dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek icin boyle yaptık ve onu tane tane okuduk.”[1]
Ayetler doğrudan doğruya indiği gibi, coğunlukla meydana gelen bir olayın hemen sonrasında olayı cozumlemek ve sorulan soruları cevaplamak ve bu vesileyle kıyamete kadar tum insanlara ışık tutmak icin de inerdi. Ayetin inmesine sebep olan olay veya soruya sebeb-i nuzul (iniş sebebi) denilir.
Kur ’an-ı Kerim kendisinin, bir ayette Ramazan ayında, bir başka ayette mubarek bir gecede, bir diğerinde de Kadir gecesinde inmeye başladığını haber vermektedir.[2]
Âlimler, Kadir gecesinin Ramazan ayında mubarek bir gece oluşunu goz onunde bulundurarak ayetler arasında bir celişkinin bulunmadığını ifade ederler.
KUR ’AN ’IN YAZILMASI MUSHAF HALİNE GETİRİLİŞİ, TOPLANMASI (CEMİ) VE COĞALTILMASI Kur ’an ayetleri inince Peygamberimiz onları yanında bulunan sahabelerine okurdu. Onlar da kendilerine iletilen ayet ve sureleri ezberlerlerdi. Ezberlenen ayet ve sûreler ayrıca vahiy kÂtipleri tarafından yazılırdı. Ayetler iki nusha olarak yazılır, bir nushası Peygamberimiz ’in bir nushası da sahabilerin yanında korunurdu. Ayetlerin hangi sûreye konulacağını ve nasıl duzenleneceğini Peygamber Efendimiz vahiy kÂtiplerine soylerdi. O zamanlar kağıt bulunmadığı icin Kur ’an ayetleri ince beyaz taşlar, hurma dalları, duzeltilmiş kurek kemikleri ve işlenmiş deriler uzerine yazılırdı. Bu konuda Kur ’an ’da şoyle buyrulur:
“...yayılmış ince deri uzerine satır satır yazılmış kitaba andolsun.”[3]
Ayetlerin inmesi tamamlanınca Cebrail aleyhisselÂm tekrar gelmiş, butun Kur ’an ’ı baştan sona Peygamberimize okumuş Allah elcisi de ona okumak sûretiyle okuduklarını karşılaştırmışlardır.
Peygamberimiz henuz hayatta iken Kur ’an tamamıyla yazılmış ve hafızlar tarafından ezberlenmişti. Fakat Hz. Peygamber yaşadığı surece vahiy devam ettiğinden Kur ’an ’ın tamamının tek cilt halinde toplanması mumkun olmamıştı. İlk halife Hz. Ebu Bekir doneminde yapılan YemÂme savaşında 70 hafızın şehit olması sebebiyle Hz. Omer, Kur ’an ’ın kaybolması endişesini dile getirerek, toplanması ve bir kitap haline getirilmesi teklifiyle Hz. Ebu Bekir ’e başvurdu. Hz. Omer ’in teklifi faydalı bulunarak meşhur hafız ve vahiy katibi Zeyd b. Sabit başkanlığında bir komisyon kuruldu. Komisyon toplama işinde, ezberden hicbir ayetin yazılmaması ve mutlaka yazılı bir vesikanın elde bulunması gibi şartları goz onunde bulundurdu. Ezberden de yazılı vesikalar kontrol ediliyordu? Komisyonun dikkate aldığı hususlar arasında, bu vesikanın Peygamberimizin huzurunda yazıldığını goren iki kişinin şahitlik etmesi de vardı. Komisyon tarafından toplanan Kur ’an ’ı sahabe gozden gecirdi. Hic kimsenin en kucuk bir itirazı olmadı. Boylece Kur ’an ’ın cem ’i (ayet ve surelerin doğru sırasıyla bir araya getirilmesi) tamamlanmış oldu.
Hicri 25, miladi 648 yılında Azerbaycan ve Ermenistan fethinde orduda bulunan Şamlılarla Iraklılar arasında Kur ’an ’ın bazı ayetlerinin okunuşunda ihtilaf cıkınca ordu komutanı Huzeyfe, donemin halifesi Hz.Osman ’a başvurarak, ihtilafın giderilmesini rica etti. Hz. Osman da tekrar Zeyd b. Sabit başkanlığında bir komisyon toplanmasını ve Kur ’an ’ın coğaltılmasını emretti. Coğaltılan nushalar gerekli bolgelere gonderildi ve ihtilaflar giderildi. Gonderilen bolgelerde bunlara dayanılarak pek cok nusha yazıldı. Boylece hata ihtimali ortadan kaldırıldı.
KUR ’AN-I KERİM ’İN MUHTEVASI Kur ’an-ı Kerim, insan ve onun mutluğu icin gonderildiğinden, onda, insanın hem dunyasını hem de ahiretini ilgilendiren ve insanın her iki Âlemde de mutlu olmasını sağlayacak olan bilgi ve hukumler mevcuttur. Hemen ikinci sure olan Bakara suresinde Yuce Allah Kur ’an ’ın takv sahipleri icin bir hidayet kitabı olduğunu belirtir. Kur ’an, bu hukumlerle birlikte, insan icin gerekli olan konulara da yer vermektedir.
Kur ’an ’ın Temel Konuları Kur ’an ’da yer alan temel konulardan bir kısmı şunlardır:
İman İman, Kur ’an ’da bahsi gecen konuların esası ve ozunu teşkil eder. Kur ’an ’da: Allah ’ın varlığı, birliği ve sıfatları anlatılır.[4] Meleklerden bahsedilir.[5] Allah ’ın insanlara peygamber ve kitap gonderdiği bildirilir.[6]
Kur ’an ’da, iman esaslarından birisi olan ahiret inancı uzerinde de durulur. Kıyametten ve ahiret hallerinden bahsedilmektedir. Kur ’an ’ın, konuyla ilgili ayetlerinden bazıları şunlardır:
“Gokyuzu yarıldığı, yıldızlar dokulduğu, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin icindekiler dışarı cıkarıldığı zaman, insanoğlu, yapıp gonderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar.”[7]
“Nihayet sûra uflenecek. Bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine giderler.”[8]
Kur ’an ’da, insanların dunyada yaptıkları amellerinden ahirette hesaba cekilecekleri, bu hesabın sonunda cennete veya cehenneme gonderilecekleri de bildirilmektedir.
İbadet Kur ’an-ı Kerim ’de insanın yapması gereken ibadetler belirtilmiş, bu ibadetlerin nasıl yerine getirileceği ana hatlarıyla acıklanmıştır. İbadetlerini yerine getiren muminlerin de ahirette kurtuluşa erecekleri belirtilmiştir.
İbadetle ilgili olarak Kur ’an-ı Kerim ’de yer alan ayetlerden bazıları şunlardır:
“Sana (gelmesi kesin olan) olum gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[9]
“Asra yemin ederim ki insan gercekten ziyan icindedir. Bundan ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler mustesnadır”[10]
Kur ’an, bunlar ve benzeri ayetlerle insanı Allah ’a ibadet etmeye cağırmaktadır. İnsana duşen gorev, bu cağrıya uyarak Cenab-ı Hakk ’a olan kulluk gorevini yerine getirmesidir.
Ahlak Kur ’an-ı Kerim ’de ahlakla ilgili bircok esas yer almaktadır. Kur ’an ’ın bu konularla ilgili ayetlerinden bazıları şunlardır:
“ Ey iman edenler! Allah ’tan korkun ve doğru soz soyleyin.”[11]
“Olctuğunuzde olcmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlıdır, sonuc bakımından daha guzeldir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine duşme. Cunku kulak, goz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Yeryuzunde boburlenerek yurume. Cunku sen yeri asla yaramazsın, dağlara ululuk yarışına giremezsin.”[12]
Kur ’an ’da insanların birbirleriyle ilişkilerinde adaleti esas almaları, birbirlerine iyilikte bulunmaları, akrabalarına yardımcı olmaları emredilmekte: Kotu olan davranışları yapmaları da yasaklanmaktadır.
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder: Cirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar...”[13]
“Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kacının ki kurtuluşa eresiniz.”[14]
İslam dini, iyi ve guzel ahlaka buyuk onem verir ve bunu toplumun her kesiminde yerleştirmeyi amac edinir. Bundan dolayı Kur ’an-ı Kerim, pek cok ayetinde ahlak esaslarından bahsetmekte, insanları iyiye, guzele ve doğruya yonlendirmektedir. Kur ’an ’ı bize tebliğ eden Hz. Peygamber Efendimiz de gonderiliş sebebinin guzel ahlakı tamamlamak olduğunu ifade eder. Kur ’an da Efendimiz hakkında şoyle buyurur:
“Sen elbette yuce bir ahlÂk uzeresin.”[15]
Varlıklardan ve Onların Yaratılışından Bahseden Konular Kur ’an-ı Kerim ’de varlıklar ve onların yaratılışları, birtakım ozellikleri ile ilgili bilgilerde yer almaktadır. Kur ’an ’ın, bu konularla ilgili ayetlerinden bazıları şunlardır:
“Gokleri ve yeri, yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de guzel yaptı. Donuş ancak Ona ’dır.”[16]
Kur ’an-ı Kerim, bazı varlıkların yaratılışlarına ve birtakım ozelliklerine dikkat cekmekte; insanların bundan ibret almalarını ve her şeyin yaratıcısı ve Rabbi olan Allahu TeÂl ’nın sonsuz kudret sahibi olduğunu idrak etmelerini istemektedir.
“Biz, yeryuzunu bir doşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? Sizi cifter cifter yarattık. Uykunuzu bir dinlenme kıldık. Geceyi bir ortu yaptık, gunduzu de calışıp kazanma zamanı kıldık. Ustunuzde yedi kat sağlam goğu bina ettik. (Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık. Size tohumlar, bitkiler, sarmaş dolaş olmuş bağlar, bahceler yetiştirmek icin ust uste yığılıp sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik.”[17]
“Allah, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan da eşini yarattı... Sizi de annelerinizin karnında uc katlı karanlık icinde, ceşitli safhalardan gecirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, rabbiniz Allah ’tır. Mulk Onundur, Ondan başka ilah yoktur...”[18]
Yuce kitabımız Kur ’an-ı Kerim ’in bu tur ayetleri, ilim adamlarını araştırma ve incelemeye sevk etmiş, bazı icat ve keşiflerde yol gosterici olmuştur. Zaten Kur ’an-ı Kerim ’in amaclarından birisi de insanların ufkunu acmak, Allah TeÂl ’nın verdiği akıl, his ve kabiliyetlerle varlıkların ozelliklerini kavrayıp onlardan en verimli şekilde faydalanmasını sağlamaktır.
İnsanlar Arasındaki İlişkileri Duzenleyen Hukumler Kur ’an ’ın insanlar arasındaki ilişkileri duzenleyici hukumler iceren ayetlerinden bazıları şunlardır:
“Olctuğunuz zaman tastamam olcun ve doğru terazi ile tartın...”[19]
Kur ’an ’da, insanların mallarının haram yollarla alınıp yenilmesinin, ruşvet alıp vermenin haram olduğu bildirildiği gibi intiharın ve başkasının canına kıymanın da haram olduğu belirtilmektedir. Orneğin, şu ayetler bu konularla ilgilidir:
“Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması mustesna, mallarınızı batıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi oldurmeyin. Şuphesiz Allah, size cok merhametlidir.”[20]
“...Kim bir cana veya yeryuzunde bozgunculuk cıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa butun insanları oldurmuş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa butun insanları kurtarmış gibi olur...”[21]
Kur ’an, insanların birbirlerine adaletli, durust ve saygılı davranmalarını; birbirlerinin haklarını gozetmelerini, birbirlerine iyiliği tavsiye etmelerini emreder.
“Sizden; hayra cağıran, iyiliği emredip kotuluğu meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir.”[22]
Kur ’an; insanlar arasında adaletin sağlanması, barışın ve guvenin korunması icin cihat edilmesini de emreder.
“ ... Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edin...”[23]
Kur ’an ’ın bu hukumlerine uyan kimselerin oluşturduğu toplumda adalet, guven, huzur ve mutluluk hÂkim olur. Bu anlamda tum bu hukumlerin en guzel bir şekilde uygulandığı Hz. Peygamber ’in ve ilk Muslumanların yaşadığı doneme, mutluluk donemi anlamına gelen “asr-ı saadet” denilmiştir.
Peygamberler ve İlahi kitaplar Allah yaratmış olduğu insana birtakım gorevler vermiş ve bu gorevleri, gonderdiği kitaplarında belirtmiştir. Bu kitaplarında belirttiği emir ve yasaklarını insanlara oğretmeleri, hukumlerinin yaşanmasında ornek olmaları icin insanların kendi iclerinden peygamberler de gondermiştir. Kur ’an bu peygamberler ve ilahi kitaplarla ilgili bilgiler verir, insanların onlara uymaları gerektiğini bildirir.[24]
Allah TeÂla ’nın insanlara peygamberler gondermesi, onların aracılığıyla vahyi insanlara bildirmesi, kendisini tanıyabilmeleri icin, akıl ve gonul gibi nimetleri insanlara bahşetmesi, hep O ’nun engin merhametinin birer tezahurleridir.
Kur ’an, son peygamber olan Hz. Muhammed‘in (s.a.v.) butun insanlara mujdeci, uyarıcı ve ornek olarak gonderildiğini, onun insanları Allah ’ın yoluna cağıran bir davetci olduğunu belirtir.[25]
Kıssalar (Yaşanmış HikÂyeler) Kur ’an-ı Kerim ’de peygamberleri ve başlarına gelen olayları anlatan kıssalar da yer almaktadır. Ayrıca gecmişte yaşamış ve Allah ’ın hukumlerine karşı geldikleri icin Allah tarafından ceşitli bela ve musibetlerle cezalandırılmış olan bazı milletleri anlatan kıssalar da yer almaktadır. Bu milletlerin kıssalarının anlatılmasının hikmeti, insanların bunlardan ibret almalarını ve gecmiş ummetlerin cezalandırılmalarına sebep olan davranışlardan uzak durmalarını sağlamaktır. Şu ayet, bu amacı belirtmektedir:
“Sizden once nice (milletler hakkında) ilahi kanunlar gelip gecmiştir. Onun icin, yeryuzunde gezin, dolaşın da (Allah ’ın ayetlerini) yalan sayanların akıbetleri ne olmuş, gorun de ibret alın!”[26]
Dua ve Dua Ayetleri Kur ’an-ı Kerim ’de duaya dair hususlar da bulunmakta ve yapılan duaların Allah tarafından kabul edileceği belirtilmektedir:
“Rabbiniz şoyle dedi: Bana dua edin, duanıza cevap vereyim.”[27]
Zira insanın gunahlarını affedecek olan Allah ’tır. O ’nu, ahirette azaptan kurtaracak olan da Allah ’tır. Bundan dolayı Kur ’an, insanın yaptığı hatalarının, işlediği gunahlarının bağışlanması ve ahirette kurtuluşa ulaştırması icin Allah ’a dua etmesi ve ondan yardım istemesi gerektiğini belirtmekte ve bu konuda bize dua ornekleri sunmaktadır. Bu dualardan birisi şudur:
“...Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bizden oncekilere yuklediğin gibi bize de ağır yuk yukleme. Rabbimiz! Bize, gucumuzun yetmediği şeyi taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bize acı. Sen bizim Mevla ’mızsın; kÂfirlere karşı bize yardım et.”[28]
Kur ’an-ı Kerim ’de pek cok dua ayeti bulunmaktadır. İnsan, Cenab-ı Hakk ’a dua etmeli, ona sığınmalı, ondan yardım ve bağışlama dilemeli, ona guvenmelidir. Duasının kabul olunması icin de Allah ’a itaat etmeli, onun emirlerini yerine getirmelidir ve yasaklarından da kacınmalıdır. Doğrudan Rabbine dua edip O ’ndan bir şeyler dileyebilmenin ne buyuk bir nimet olduğunun bilincinde olmalıdır. Dua etmeli, ihlasla dua edebilmeyi dilemeli, dua edebildiği icin şukretmelidir. Dua insanın hayatının anlamıdır ve kulluğun ozudur. Oyle ki Allah TeÂl buyurur;
“(Resûlum!) De ki: Duanız (kulluk ve yalvarmanız) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?” (FurkÂn, 77)
KUR ’AN ’IN OZELLİKLERİ Hz. Peygamber ’e (s.a.s.) Cebrail (r.a.) aracılığıyla Arapca olarak gonderilen ve bize kadar tevatur yoluyla gelen Kur ’an ’ın başlıca ozellikleri şunlardır:
Kur ’an-ı Kerim, Peygamberimize diğer kutsal kitaplarda olduğu gibi tamamı bir anda değil, zamanın ve olayların gereğine gore ayetler ve sûreler halinde parca parca indirilmiştir. Kur ’an, en son ilahi kitaptır ve ondan sonra başka bir kitap gelmeyecektir. Getirdiği hukumlerin ve hakikatlerin gecerliliği kıyamete kadar surecektir. Kur ’an bize kadar hic bozulmadan ve değişmeden gelmiştir ve kıyamete kadar da oyle kalacaktır. Kur ’an-ı Kerim, Hz. Muhammed ’in (s.a.s.) peygamber olduğunu gosteren mucizelerin en buyuğu ve surekli olanıdır. Kur ’an ’ın kapsadığı ilahi hakikatler kıyamete kadar butun insanların ve cağların ihtiyacını karşılayacak değerdedir. Bilimin ve aklın, ondaki gerceklerde celişki bulacağı bir zamanın gelmesi duşunulemez. Cunku bilim, Kur ’an ’ın asırlar oncesinden anlattığı gercekleri teyit ederek O ’nu ardından takip eder. Onun bir başka ustunluğu kolayca ezberlenebilmesidir. Bugune kadar milyonlarca insan onun tamamını ezberlemiş Kur ’an hafızı olmuştur. Kıyamete kadar da ezberlenmeye devam edilecektir. Bu ozellik tarihte hicbir kitaba nasip olmamıştır. Kur ’an, insanın ferdi, sosyal, bedeni, manevi butun problemlerine cozum ureten bir şifa kaynağıdır. KUR ’AN ’IN MUCİZE OLUŞU Kur ’an her alanda akıllara durgunluk veren, hayrette bırakan, buyuk ve ebedi bir mucizedir. Diğer peygamberlerin mucizeleri, donemleri gecince bittiği, onları yalnız o donemde yaşayanlar gorduğu halde, Kur ’an mucizesi kıyamete kadar surecektir.
Kur ’an-ı Kerim hem soz, hem de mana yonunden mucizedir ve eşsizdir. Onun soz yonunden mucize oluşu Arap edebiyatının en ust noktada olduğu bir donemde inmiş, Araplara kendisinin bir benzerini getirmeleri icin meydan okumuş olması, onları bu konuda aciz bırakmasıdır. Bu konudaki ayetlerden ikisinde şoyle buyurulur:
“ De ki: Andolsun, bu Kur ’an ’ın bir benzerini ortaya koymak uzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek te olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler.”[29]
“ Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şupheye duşuyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz Allah ’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) de cağırın, bunu yapamazsanız- ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının...”[30]
Hz. Muhammed‘in (s.a.v.) okuma-yazma bilmeyen bir kimse (ummî

Kur ’an ’ın mucize oluşu ile ilgili “İ ’cÂzu ’l-Kur ’an” adlı bir ilim dalı mevcuttur. Ayrıca belagat ilminde de Kur ’an ’ın edebi yonden icazı ele alınır.
Kur ’an ’ın mucizevi yonlerinden bazıları:
Arapca olarak, insan belagatinin ulaşmayacağı bir mana inceliğine, guzelliğe, zarafete ve tesir gucune sahip olması. İnsan aklı ve fikrinin ulaşamayacağı bilgileri haber vermesi ve gelecekten verdiği haberlerin gercekleşmesi. Herkesin bilmesinin mumkun olmadığı gecmiş zamanlardan, olaylardan ve milletlerden haber vermesi. İndirilişi 23 yıl gibi uzun bir surede tamamlanmasına rağmen, diğer tahrif edilmiş kitaplarda olduğu gibi icinde hic bir celişki ve zıtlık bulunmaması. Anlam yonunden sağlamlığı, icerdiği bilgilerin akla uygun olması. Okuma yazması olmayan ve daha once gecmiş kitapları okumamış, duymamış bir ummî peygamberin aracılığıyla gelmesi. Binlerce insan tarafından, hicbir kelime eksiği ve fazlası olmayan mukemmel bir şiir gibi kolayca ezberleniyor ve oğreniliyor olması. On dort asır boyunca hicbir değişikliğe uğramadan(tahrif edilmeden) gelmiş olması ve kıyamete kadar da değiştirilemeyecek olması. BAZI KUR ’AN MUCİZELERİNDEN ORNEKLER Kur ’an ’ın Mucizeleri Parmak İzi Mucizesi Parmak izlerini inceleyen daktiloskopi adlı ilim dalı, parmak uclarının omur boyunca hic değişmeden aynı kaldığını; hicbir insanın parmak ucunun bir başkasınınkine benzemediğini ortaya koymuştur. Bu sebeple emniyet ve hukukta en guvenilir kimlik tespiti, parmak ucu iziyle yapılmaktadır. Her insanın parmak izlerinin birbirinden tamamen farklı olduğu gerceği, 19. asrın sonlarında keşfedilmiş ve daktiloskopiden faydalanılmaya başlanmıştır. Oysa Kur ’Ân-ı Kerîm:
“İnsan, Biz ’im, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? Evet toplarız; onun parmak uclarını (بَنَانَهُ) bile butun incelikleriyle yeniden duzenlemeye gucumuz yeter!” (el-KıyÂme, 3-4) buyurarak, parmak uclarındaki bu ilahi sırra asırlar oncesinden dikkat cekmiştir.
Hicbir insanın yuz şekli diğerine benzemediği gibi, parmak uclarındaki izler de tamamen değişik desen ve şekillerde işlenmiştir. Bir-iki santimetrekarelik bir yerde milyonlarca farklı desenin işlenmesi, ancak sonsuz bir kudret ve ilim sahibi olan bir Allah ’ın eşsiz sanatıyla mumkundur.
Dunya ’nın Yuvarlak Oluşu ve Donuşu Kur ’Ân-ı Kerim ’de Dunya ’nın yuvarlak olduğuna işaret eden pek cok Âyet-i kerime vardır. Bunların birinde:
“Allah, geceyi gunduze, gunduzu de geceye doluyor!” (ez-Zumer, 5) buyrulmaktadır.
Bu Âyette gecen tekvir (يُكَوِّرُ) kelimesi, baş gibi yuvarlak bir cismin etrafında bir şeyi, mesela sarığı dondurerek sarmak yani “dolamak” manasına gelir.
“Tekvir” kelimesinin gece ve gunduz icin kullanılmasını nasıl anlamalıyız? Şoyle ki; kendi cevresi etrafında donen yerkurenin Guneş ’e bakan kısmı, aydınlık, yani gunduz olur. Ancak, yerkure donduğunden dolayı bu aydınlık kısım aynen devam etmez. Hareket ettikce aydınlık olan kısımlar karanlığa; karanlık olan kısımlar da aydınlığa burunur. Yani devamlı bir şekilde gece gunduzun, gunduz de gecenin uzerine dolanır. Bu da, yeryuzunun yuvarlak olduğunu gosterir. İşte Âyette kullanılan tekvir tabiri, yeryuzunun kure şeklinde olduğunu ve donduğunu anlatır.
Âlimler; “Sen dağları gorur, onları hareketsiz, sÂbit sanırsın. HÂlbuki onlar, bulutların yurumesi gibi yurumektedirler!” (en-Neml, 88) Âyetini de, Dunya ’nın donduğune işaret eden Âyetlerden kabul ederler.
Burada Âyet-i kerime Dunya ’nın donduğunu, donuş yonuyle birlikte bildirmektedir. Yeryuzunun yaklaşık uc bucuk-dort km. uzerinde bulunan ana bulut kumelerinin donuş yonu, hava şartlarından bağımsız olarak dÂim aynı istikÂmette olur. Yani batıdan doğuya doğru… Aynı zamanda dunya da aynı yonde donmeye devam etmektedir. Boylece biz saatte 1666 km. hızla donen bir gezegenin uzerinde sukûnet ve guven icinde, donduğumuzu fark etmeden yaşamaya da devam ederiz.
Dunya ’nın En Alcak Bolgesi Yakın zamanda yapılan araştırmalarda, “Olu Deniz” diye anılan Lut Golu ’nun deniz seviyesinin de aşağısında ve karalarının en alcak seviyesinde olduğu şu Âyetle tespit edilmiştir:
“Elif. LÂm. Mîm. Rumlar, (Arapların bulunduğu bolgeye) en yakın ve seviyesi en duşuk bir yerde yenilgiye uğradılar...” (er-Rûm, 1-3)
Lût Golu ’nun bulunduğu bu mekÂn, ahlÂksızlıklarından oturu helÂk edilen Sodom-Gomore halkının yerin dibine gectiği yerdir. Lût Golu ’nun yuzeyi, deniz seviyesinin yaklaşık 400 metre altındadır ve golun en derin kesimi de 300 metre civarındadır. Buna gore gol tabanı, deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre daha aşağıdadır.
On dort asır evvel, daha Dunya coğrafyası tam olarak tespit edilememişken Kur ’Ân-ı Kerîm ’in bu mekÂndan “seviyesi en duşuk yer” olarak bahsetmesi bir Kur ’Ân mûcizesidir.
Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Balmar, bir seminerinde araştırmacı Abdulmecîd ez-ZindÂnî ’den mevzu ile alakalı Âyeti duyduğunda baştan itiraz etmiş, daha sonra yaptığı ilmî incelemelerin ardından şoyle demiştir:
“Hayret! Hayret! Bu Kitap, hem gecmişi hem şu Ânı hem de geleceği anlatıyor!.. Bunları bilmeye hicbir insanın gucu yetemez!”
Daha sonra bu Profesor, Mısır ’da «Jeoloji Alanında Kur ’Ân ’ın İ ’cÂzı» adlı bir teblîğ sundu. Son olarak şoyle dedi:
“–Ben Hazret-i Peygamber ’in yaşadığı asrın hayat ozelliklerini bilmiyorum! Ancak sade bir hayat yaşadığı husûsunda bir malumatım var! Bir bu duruma ve bir de KurÂn ’daki erişilmez bilgilere bakıyorum ve anlıyorum ki, Kur ’Ân ’ın o doneme ait bir kulturun eseri olabileceğini duşunmek cok yanlış! Bu kitap, semÂvî, ilahi bir bilgi hazinesidir!..”
Yukseldikce Hava Basıncının Duşmesi Bugunku tespitlere gore normal atmosfer basıncı 1013 milibardır. Deniz seviyesinden itibaren goğe doğru yukseldikce ortalama her 10,5 metrede basınc 1 milibar azalır. Sıcaklık ise yukseldikce ortalama her 100 metrede 0,5 derece duşer. Aynı şekilde, yerden yukseldikce atmosfer yoğunluğu ve tozların, dolayısıyla oksijen yoğunluğunun da azaldığı gorulur. Bu sebeple, yukseldikce nefes darlığı, konuşma ve gorme zorlukları, baygınlık hÂlleri meydana gelir. Hatt 20.000 metreyi gecince ozel cihaz kullanılmadığı takdirde nefes alınamadığından olum soz konusu olmaktadır. Bu sebeple yuksek ucuşlarda oksijen tupu kullanılır. Henuz yeni keşfedilmiş sayılabilecek bu gerceğe Kur ’Ân-ı Kerîm on dort asır once:
“Allah, kimi doğru yola iletmek isterse onun goğsunu İslÂm ’a acar; kimi de saptırmak isterse onun goğsunu, o kimse gokte yukseliyormuş gibi dar ve tıkanık yapar!” (el-En ’Âm, 125) Âyetiyle işaret etmiştir.
İki Denizi Ayıran Perde RahmÂn sûresinin 19 ve 20. Âyetlerinde:
“İki denizi birbirine kavuşmak uzere salıvermiştir. (Fakat) aralarında bir engel vardır; birbirine gecip karışmazlar! (Kendi yapılarını muhafaza ederler.)” buyrulmuştur.
Bu Âyetlerde bildirilen hakikat, ancak 20. asırda anlaşılan bir Kur ’Ân mucizesidir. Yapılan bir araştırmada Akdeniz ’in suyu ile Atlas Okyanusu ’nun suyu iki denizin birleştiği yerde, sanki suların birbirine karışmasını engelleyen gorunmeyen bir perde olduğu tespit edilmiştir. Boylece iki denizin suyu birbirine karışmamakta, her iki denizin suyu kendi ozelliğini korumaktadır. Adeta Cebel-i TÂrık Boğazı ’nda ilÂhî kudreti sergileyen mucizevî bir perde vardır.
İnkÂrcıların iddia ettikleri gibi, Medeniyetten uzak, cÂhil bir toplumun ve o toplum icindeki ummî bir insanın o zaman bu gercekleri kendiliğinden bilip soylemesi hic mumkun mudur?
Amerikalı deniz uzmanı Prof. Dr. Heyy de, yaptığı uzun ilmî araştırmalar ve incelemeler sonucunda şu gerceklere ulaşmıştır:
Engin suların arasına cekilen ilÂhî bir kudret perdesi vardır. Bu perde, iki denizin birbirine karışmasını engelliyor. Bununla beraber, iki deniz suyunun birbirine gecmesine engel olmuyor. Ancak bu akışı, her iki tarafın sularının gectiği tarafın taşıdığı kimyevî muhtevÂya gore ayarladıktan sonra gercekleştiriyor. YÂni bu perde, gecmesi gerekeni geciren, gecmemesi gerekeni engelleyen cift taraflı bir suzgec gibidir. Cunku butun deniz ve okyanus sularının ozellikleri ayrıdır. Oyle ki, sıcaklık ve tuzluluk oranlarından, bunyelerinde yaşayan canlıların farklılığına kadar her biri ayrı bir Âlemi ifÂde eder.
Prof. Dr. Heyy ’e bu hususta Kur ’Ân ’da olan bilgiler gosterilince, onun da bircok insaflı ilim adamı gibi hayret ve dehşet icinde dilinden şu cumleler dokulmuştur:
“–Doğrusu ben, bu bilgileri Kur ’Ân ’da gorduğume cok şaşırdım! Bunların bilgilerin asla bir beşer sozu olamayacağını duşunuyorum! Bu gercekler, mutlaka Allah tarafından bildirilmiş olmalı!”
KUR ’AN OKUMA VE DİNLEME Kur ’an-ı Kerim ’i yuzunden okuyacak kimsenin abdestli olması gerekir. Cunku abdestsiz olarak mushafa dokunulamaz. Yuce Allah bu konuda:
“Şuphesiz bu, korunmuş bir kitapta bulunan değerli bir Kur ’an ’dır. O ’na ancak temizlenenler dokunabilir.”[31] buyurmaktadır.
Kur ’an okumaya “eûzu besmele” cekerek başlanır. Bir ayette:
“Kur ’an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah ’a sığın”[32] buyrulmuştur.
Peygamber Efendimiz şoyle buyurur:
“Sizin en hayırlılarınız, Kur ’an ’ı oğrenen ve oğretenlerinizdir.”[33]
Kur ’an okurken, edeple ve Allah ’ın huzurunda olduğumuzun şuuru icinde olmalı, Yuce yaratanın sozlerini okuduğumuz hatırdan cıkarılmamalıdır. Kur ’an huşu icerisinde okunmalıdır. Okunan kısımların manasını anlamaya calışmalı manalar uzerinde tefekkur edilmelidir. Kur ’an, edep, hurmet ve tazim icinde dinlenmelidir. Kur ’an temiz bir yerde muhafaza edilmeli, eskimiş ve hırpalanmış mushaflar ortada bırakılmamalı, okunmayacak hale gelmiş olanlar uygun bir yerde toprağa gomulmelidir.
Kur ’an oyle mubarek, oyle yuce bir kitaptır ki O ’nun sadece sedasını dinlemek ve hakikat bilgisini gozden gecirmek kÂfi değildir. Onun ebediyet, yani ahiret hayatını kurtarma yollarını gosteren mubarek emirlerine bir gonul vecdi ile itaat etmek icap eder. Cunku Kur ’an, hayat yolculuğunun mechullerini malum kılan, sorularını cozume kavuşturan, karanlıklarını aydınlatan; akıl ve kalp icin her bakımdan tatminkar delilleri ihtiva eden yegane ilahi kitaptır.
Kur ’an-ı Kerim ’i nasıl aziz tutmak, rahle ve kursulerin uzerine koymak lazımsa, Kur ’an ’ı kalbinde taşıyan, yani canlı bir Kur ’an olan hafızları da o şekilde aziz tutmak ve başkoşeye oturtmak lazımdır. Zira Uhud ’da EnsÂr:
“–YÂ RasûlallÂh! Şehidlerimiz pek cok. Ne yapalım, bize ne buyurursunuz?” diye sorduklarında, Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
“–Derin ve geniş kabirler kazınız, her kabre ikişer, ucer şehitleri koyunuz!” buyurdu. Sahabiler,
“–Once hangilerini koyalım?” diye sordular. Efendimiz,
“–En cok Kur ’Ân bileni once koyunuz!” buyurdu. (NesÂî, CenÂiz, 86, 87, 90, 91)
Hz. Omer de bizlere Kur ’an ’la alakalı olarak şunu tavsiye etmiştir:
“Gucunuz yeterse Kur ’an ’ın sizlere şefaatci olmasını; hasmınız olmamasını temin etmeye calışınız. Zira Kur ’an ’ın şefaat ettiği kimse cennete; şikayetci olduğu şahıs da cehenneme gider. Biliniz ki bu Kur ’an, hidayet menbaı ve ilimlerin en parlağıdır. O, Rahman ’dan gelen ve kendisiyle kor gozlerin, sağır kulakların ve kilitli kalplerin acıldığı en son kitaptır...” (Ali el-Muttaki, II, 285-286/4019)
Dipnotlar:
[1] FurkÂn sûresi, 32. ayet [2] Bu ayetler icin bk. Bakara sûresi, 185; Duhan sûresi, 1-3 ; Kadr sûresi, 1. ayetler [3] Tur sûresi, 2-3. ayetler [4] En ’am sûresi, 102- 103; İhlas sûresi, 1-4; Furkan sûresi, 2. ayetler [5] Nahl sûresi, 49. ayet [6] Bakara sûresi, 213. ayet [7] İnfitar sûresi, 1-5. ayet [8] Yasin sûresi, 51. ayet [9] Hicr sûresi, 99. ayet [10] Asr sûresi, 1-3. ayetler [11] Ahzab sûresi, 70. ayet [12] İsra sûresi, 35-37. ayetler [13] Nahl sûresi, 90. ayet [14] Maide sûresi, 90. ayet [15] Kalem sûresi, 3. ayet [16] Teğabun sures, 3. ayet [17] Nebe Sûresi, 6-16. ayetler [18] Zûmer Sûresi, 6. ayet [19] İsra Sûresi, 35. ayet [20] Nise suresi.29. ayet [21] Maide Sûresi, 32. ayet [22] Ali İmran sûresi, 104. ayet [23] Tevbe sûresi, 41. ayet [24] Maide Sûresi, 44; Nisa Sûresi, 163; Maide Sûresi, 46; İbrahim Sûresi, 52. ayetler [25] Ahzab sûresi. 21, 45-46. ayetler [26] Ali İmran Sûresi, 137. ayet [27] Mu ’min sûresi, 60. ayet [28] Bakara sûresi, 285. ayet [29] İsra sûresi, 88. ayet [30] Bakara sûresi, 23-24. Ayrıca bk. Hud sûresi, 13, Tur sûresi, 33-34. ayetler [31] Vakıa sûresi, 77-79. ayet [32] Nahl sûresi, 98. ayet [33] BuhÂrî, FezÂilu ’l-Kur ’Ân 21; Ebû DÂvud, SalÂt 349
Kaynak: İslam Akaidi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan