
Bakara Suresi 40. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 40. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Bakara Suresi 40. Ayetinin Arapcası:يَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَوْفُوا بِعَهْد۪ٓي اُو۫فِ بِعَهْدِكُمْ وَاِيَّايَ فَارْهَبُونِ
Bakara Suresi 40. Ayetinin Meali (Anlamı):Ey İsrÂiloğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana olan sozunuzu tutun ki, ben de size olan sozumu yerine getireyim. Bir de benden, yalnızca benden korkun!
Bakara Suresi 40. Ayetinin Tefsiri:اِسْرَاۤء۪يلُ (İsrÂîl) kelimesi İbrÂnîcede “Safvetullah” yani “Allah ’ın seckin kulu” ve “Abdullah” mÂnalarına gelir. YÂkup (a.s.) ’ın lakabıdır. Onun torunları, bu lakaba nispetle “İsrÂiloğulları” ismini almışlardır. Yahudilere bu şekilde hitap edilmesi, onlara bir peygamber ve Allah ’ın seckin bir kulu olan atalarını hatırlatmak suretiyle onları imana teşvik icindir. Âyette hitap edilen İsrÂiloğulları, din Âlimleri başta olmak uzere, ozellikle Peygamber Efendimiz (s.a.s.) zamanında yaşayan yahudilerdir. Boyle olmakla birlikte kıyamete kadar gelecek olan yahudileri de muhatap kitlesi icine almaktadır.
Oncelikle onlardan, Allah ’ın kendilerine olan nimetini hatırlamaları istenmektedir. Bu nimet, Allah TeÂl ’nın gecmişte İsrÂiloğulları arasından peygamberler gondermesi, onlara kitaplar indirmesi, onları Firavun ve onun zalim halkından cektikleri pek cok sıkıntı ve belÂlardan kurtararak mukaddes topraklara yerleştirmesi gibi ilÂhî yardımlardır. (Taberî, CÂmi‘u ’l-beyÂn, I, 356) Bunlara ilave olarak en buyuk ilÂhî nimet ise şuphesiz onları doğru yola davet eden yeni bir Peygamber ’in gelmesi ve ona Kur ’an gibi bir kitabın inmesidir. (bk. Elmalılı, Hak Dini, I, 334) Bu nimetleri hatırlamaktan maksat, onların varlığının farkında olmak, kıymetlerini bilmek ve onlara en iyi şekilde şukretmeye calışmaktır.
İkinci olarak Allah ’a olan sozlerini tutmaları talep edilmektedir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de Allah TeÂl ’nın yahudilerden ne tur sozler aldığına dair acıklamalar yer almaktadır. Buna gore CenÂb-ı Hak onlardan Tevrat ’a sımsıkı sarılacaklarına (bk. Bakara 2/63), namazı kılacaklarına, zekÂtı vereceklerine, peygamberlere inanacakla­rına, muhtaclara Allah nzası icin borc vereceklerine (bk. MÂide 5/12), kendilerine in­dirilen kitabı gizlemeyip insanlara okuyacaklarına (bk. Al-i İmrÂn 3/187) dair soz al­mıştır. Fakat buradaki ahitten maksat daha ziyade, yahudilerden, kutsal kitaplarında hakkında onemli bilgiler verilmiş olan Hz. Muhammed (s.a.s.) ’in peygamberliğini tanıyıp ona inanmaları ve bu hakikati insanlara da acıklamaları hususunda alınan sozdur. Bir sonraki Âyet de buna delÂlet etmektedir. (Taberî, CÂmi‘u ’l-beyÂn, I, 357; Zemahşerî, el-KeşşÃ‚f, I, 65; Elmalılı, Hak Dini, I, 334) Onlar Allah ’a olan sozlerini yerine getirdikleri takdirde Allah da onlara yardım edecek, yaptıkları amel-i sÂlihlere bol bol mukÂfat verip onları cennetine ulaştıracaktır. O halde sadece Allah ’tan korkmak, emir ve yasaklarına dikkat etmek ve verilen sozun gereğini yerine getirmek lazımdır. Nitekim zamanın vezirlerinden biri, buyuk mutasavvıf Zunnûn-ı Mısrî Hazretleri ’yle goruşur ve:
“–Bana himmet buyur, gece-gunduz pÂdişÃ‚hın hizmetiyle meşgulum, iyiliğini umuyorum, fakat darılıp azarlamasından da korkuyorum” der. Zunnûn Hazretleri ağlar ve şu ibretli cevabı verir:
“–Eğer ben, senin pÂdişahtan korktuğun kadar Allah ’tan korksaydım sıddîklar zumresinden olurdum.”
Ukayl-i Menbicî (k.s.), ceşitli mertebedeki insanların Allah ’tan korkusunu şoyle izah eder:
“Korku her işin başıdır. Ama korku şekli herkeste bir başkadır. Şoyle ki:
Âriflerin korkusu, ilÂhî fiil tecellileri arasında bir rahat arzusu beslemek. İşte bundan korkarlar. Velîlerin korkusu, bir ilÂhî emrin icrÂsında nefsÂnî bir korku duymak. Onlar, bu yanlış duygudan cok korkarlar. Muttekîlerin korkusu, halka bakarken nefislerine bir payın cıkmasıdır. Baktıklarına Hak icin bakarlar. Bunun aksi onları cok korkutur.” (Velîler Ansiklopedisi, II, 488)
İmam Kuşeyrî Âyete şoyle bir mÂna vermektedir: “… Siz bu perdelerle ortulu ve gizli dunyada sozunuzu yerine getirin. Ben de yakınlık Âlemi olan Âhirette sozumu yerine getireyim. Sevgi ve hoşnutluğuma kavuşma sergisi uzerinde benimle unsiyet ve cemalimi gormenin devamını size ikrÂm edeyim. Siz her iş ve hÂlinizde «Rabbim, Rabbim!» deyin. Ben de her an size «kulum! kulum!» diyeyim. Aksi hÂlde benden korkun.” (Kuşeyrî, LetÂifu ’l-işÃ‚rÂt, I, 41)
Allah TeÂl ’nın İsrÂiloğulların ’dan aldığı sozlerin başında Resûlullah (s.a.v) ’e ve ona indirilen Kur ’an ’a inanmalarıydı:
Bakara Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Bakara Suresi 40. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan