Yusuf suresini okumanın fazileti nedir?Yûsuf aleyhisselĂ‚m, kardeşlerinin hasedine mĂ‚ruz kalmış, kuyuya atılmış ve zindana duşmek gibi musîbetlere uğramıştı. TakvĂ‚sı neticesinde CenĂ‚b-ı Hak, Yûsuf aleyhisselĂ‚m ’a CebrĂ‚îl aleyhisselĂ‚m ’ı gonderdi. Bircok lutuflarda bulunarak O ’nu tesellî etti. BelĂ‚lara karşı tahammul gucu verdi. Sonra da kuvvet, izzet ve saltanat bahşetti. Boylece Yûsuf aleyhisselĂ‚m, bircok ezĂ‚ ve cefĂ‚ya mĂ‚ruz kalması sebebiyle, saltanat yıllarında, yardıma muhtac zayıf, fakir ve gariplere daha fazla merhametli davrandı.
Bilinmelidir ki kim Yûsuf Sûresi ’ni okumaya, ondaki derûnî mĂ‚nĂ‚ları duşunmeye devam ederse, Hazret-i Yûsuf aleyhisselĂ‚m ’ın nĂ‚il olduğu surûrdan nasibdĂ‚r olur. Sûre-i Yûsuf, sayıya gelmeyecek kadar hikmet ve ibretlerle doludur. Bu sûrede; nubuvvet, ruyĂ‚ tĂ‚biri, dunyĂ‚ riyĂ‚seti, belĂ‚ Ă‚nında metĂ‚netle davranıp muvĂ‚zeneyi bozmama, duşmanın ezĂ‚sına sabır, firkat, aşk, Ă‚şık, mĂ‚şûk, kadınların hîle ve desîseleri, imtihan, kolelik, hapis, halĂ‚s, azîzlik, ikbĂ‚l, kotuluğe aynıyla mukĂ‚bele etmeye gucu yeterken affetmek, nîmet, cezbe, işĂ‚ret, beşĂ‚ret, tĂ‚bir ve tefsîr gibi nice hikmet ve ibret dolu sırlar vardır.
YUSUF SURESİNİN MAHİYETİ Yine bu sûrede; enbiyĂ‚ vĂ‚risliği, AllĂ‚h ’a halîfe olmanın sırları, rûh ve kalb gibi cismĂ‚nî ve rûhĂ‚nî kuvvetlerden bahsedilmektedir. Yûsuf karşısında ZuleyhĂ‚, nefs-i emmĂ‚reyi temsîl eder. ZuleyhĂ‚ musluman olur, rûhu terbiye gorerek rızĂ‚ makĂ‚mına erişir. Sonra rûhu Yûsuf ile kardeş gibi cem ’ olur. AllĂ‚h ’a vĂ‚sıl oluncaya kadar sıkıntı, ibtilĂ‚ ve belĂ‚lar, kendisini pişirip olgunlaştırır.
Bu sûrenin nuzûl sebebi şoyledir:
Yahûdî Ă‚limleri, muşriklerin reislerine gelerek dediler ki:
“–Muhammed ’e sorun bakalım; Ya ’kûb ve Ă‚ilesi, Şam ’dan Mısır ’a nicin goc ettiler ve Yûsuf kıssası nedir?”
Muşriklerin reisleri de Hazret-i Peygamber sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem ’e gelip bunları sordular. Bunun uzerine Yûsuf Sûresi nĂ‚zil oldu. (Âlûsî, Tefsîr, XII, 170)
Ayrıca bu sûre indiği donemde RasûlullĂ‚h ’ın ve mu ’minlerin uzerine sıkıntı ve belĂ‚lar ustuste gelmiş, Peygamber sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem, Hazret-i Hatîce vĂ‚lidemizi ve amcası Ebû TĂ‚lib ’i kaybetmişti. Mu ’minler uzerindeki baskı da iyice artmıştı. İşte “Huzun Yılı” diye adlandırılan boyle bir zamanda bu sûrenin nĂ‚zil olmasıyla, hem RasûlullĂ‚h sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem hem de ashĂ‚b-ı guzîn ilĂ‚hî bir tesellîye nĂ‚il olmuşlardı. ZîrĂ‚ bu sûrede AllĂ‚h ’ın yolunda yuruyen ve sabredenler icin zaferin yakın olduğu mujdelenmektedir.
LİSANLARIN EN MUKEMMELİ Yûsuf sûresinin ilk Ă‚yetlerinde CenĂ‚b-ı Hak şoyle buyurmuştur:
“Elif. LĂ‚m. RĂ‚. Bunlar hem acık, hem de her şeyi acıklayıcı olan KitĂ‚b ’ın Ă‚yetleridir. Duşunup mĂ‚nĂ‚sını anlamanız icin Biz, onu Arapca bir Kur ’Ă‚n olarak indirdik.” (Yûsuf, 1-2)
Âyet-i celîlede “Arapca bir Kur ’Ă‚n” diye buyrulması, Arapca ’nın lisanların en mukemmeli olduğuna delĂ‚let etmektedir. Kur ’Ă‚n-ı Kerîm, mĂ‚nĂ‚, lafız ve kelime secimi (diksiyon) itibĂ‚riyle de AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ ’ya Ă‚it olduğu icin ilĂ‚hî bir sanat hĂ‚rikasıdır. KıyĂ‚mete kadar devĂ‚m edecek, benzeri, mahlûkat tarafından aslĂ‚ yapılamayacak ilĂ‚hî bir mûcizedir.
AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚, Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’i Arapca inzĂ‚l buyurarak bu lisĂ‚na ayrı bir şeref bahşetmiştir. Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in Arapca olarak indirilmesinin bir hikmeti de nĂ‚zil olduğu cevrenin bahĂ‚nelerini ortadan kaldırmaktı. Elbette ki ilĂ‚hî vahiy insanların konuştukları dillerden biri ile gelmeliydi. ZîrĂ‚ cihanşumûl de olsa her hareketin ilk cekirdeğinin mutlakĂ‚ bir yerde ve bir şekilde teşekkul etmesi îcĂ‚b eder.
Yine Ă‚yet-i kerîmede buyrulur:
“(Rasûlum!) Biz, bu Kur ’Ă‚n ’ı sana vahyetmekle, gecmiş ummetlerin birtakım haberlerini en guzel şekilde beyĂ‚n ediyoruz. Şu bir gercek ki daha once senin bundan hic haberin yoktu.” (Yûsuf, 3)
Bu sûre, RasûlullĂ‚h sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem ’e kıssa olarak nĂ‚zil olan ilk sûredir. Lafız bakımından veciz, mĂ‚nĂ‚ yonunden de cok derin ve engindir. Bu sûrede ibret alanlar icin pek cok guzel hikmetler, incelikler ve nukteler bulunmaktadır.
HZ. YAKUP ’UN (A.S.) EN GUZEL EVLÂDI Yûsuf -aleyhisselĂ‚m- Hazret-i Yakûp ’un evlĂ‚dlarının en guzeli idi. Neseb cihetinden de aynı şekilde guzeldi. O, uc nebînin neslinden gelmekle şereflerin yucesine nĂ‚il olduğu gibi aynı zamanda nubuvvet, guzel sîmĂ‚, ruyĂ‚ tĂ‚biri, dunyĂ‚ riyĂ‚seti, kıtlık ve belĂ‚ zamanında halkına ve yakınlarına en guzel şekilde muĂ‚mele etmek gibi ustun meziyetlerle de şerefli kılınmıştı. Bu ne yuce ve ne guzel bir kerîmlikti. O ’nun duĂ‚sı da duĂ‚ların en guzeli idi:
“…(YĂ‚ Rabbî!) Beni musluman olarak vefĂ‚t ettir ve beni sĂ‚lihler zumresine ilhĂ‚k eyle!” (Yûsuf, 101) diye olumle AllĂ‚h ’a kavuşmayı ilk once Hazret-i Yûsuf aleyhisselĂ‚m temennî ve niyĂ‚z etmişti.
Ayrıca bu sûrede Yûsuf aleyhisselĂ‚m kalbi, Yakûp aleyhisselĂ‚m rûhu, Rahîl cesedi, Yûsuf ’un onbir kardeşi de nefsĂ‚nî hisleri temsîl etmektedir. Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in beyĂ‚nında bunun gibi daha nice eşsiz mĂ‚nĂ‚ enginlikleri vardır. Tabiî ki bunları lĂ‚yıkıyla gorebilmek, basîret işidir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan