
İslam'da komşuluğun yeri ve onemi nedir? Komşuluk hakkı ile ilgili ayet ve hadisler...KOMŞULUK HAKKI İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER “Allah ’a ibadet edin ve ona hicbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mĂ‚liki bulunduğunuz kimselere iyi davranın.” NisĂ‚ sûresi (4), 36
Bu Ă‚yet-i kerîmede mu ’minlere on gorev verilmektedir. Bunlardan birincisi insana herşeyi esirgemeden vermiş olan Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya ibadet etmek ve ona hicbir şeyi ortak koşmamak. Peygamber Efendimiz, bir hadîs-i şerîfte bu gorevimizi, “Allah ’ın kulları uzerindeki hakkı” diye ifade buyurmuştur. İkincisi anaya babaya saygıda kusur etmemek ve onlara karşı evlatlık gorevini yapmak. Evlatlık gorevinin, kulluk gorevinin hemen peşinden zikredilmesi uzerinde dikkatle duşunulmelidir. Ustelik bu sıranın daha başka Ă‚yetlerde de gozetilmesi son derecede mĂ‚nalıdır.
Ucuncusu akrabayı koruyup gozetmek ve onlara iyi davranmak. Yukarıda sozunu ettiğimiz onem sırası burada da soz konusudur. Ana babadan sonra kendilerine karşı ahlĂ‚kî sorumluluk taşıdığımız kimseler akrabalardır. Tanımadığımız birine yaptığımız yardım bir iyilik sayıldığı hĂ‚lde, akrabaya yapılan yardım iki iyilik sayılmaktadır.
Dorduncusu yetimlere sahip cıkmak. Kendilerini himĂ‚ye eden yakınlarını kaybetmiş olan yetimlere kol kanat germek, onlara sahip cıkmak insĂ‚nî bir gorevdir.
Beşincisi fukaraya yardım etmek. Zaruri ihtiyaclarını giderecek maddî imkĂ‚na sahip olmayanların sıkıntısını gidermek, bu imkĂ‚na sahip olanların Allah ’a şukran borcudur.
Altıncısı yakın komşuya iyilik etmek. Evi bize yakın olan veya hem yakın komşu, hem akraba, hem de din kardeşi olan kimselere el uzatmak Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı hoşnut eder. Aşağıdaki hadislerde bu konu işlenecektir.
Yedincisi uzak komşuya iyilik etmek. Evi uzak olan veya akrabalık bağı bulunmayan yahut musluman olmayan kimselere de yardım etmeyi dinimiz tavsiye etmiştir.
Sekizincisi yanındaki arkadaşa yardım etmek. Okul arkadaşı, sanat arkadaşı, yol arkadaşı, hatta hayat arkadaşı olan kimseleri koruyup kollamak makbul birer ibadettir.
Dokuzuncusu yoldan gelen kimseye ve misafire ikram etmek. Memleketine veya gitmekte olduğu yere ulaşabilecek imkĂ‚nı bulamamış kimselere yardımcı olmak, onları yurtlarına yuvalarına kavuşturmak ne guzel bir iyiliktir.
Onuncusu kole ve cĂ‚riye gibi himayeye muhtac olanlara yardım etmek. Kolesi ve cĂ‚riyesi bulunanlar, onları kendi kardeşleri ve birer Allah emaneti sayacak, yediğinden onlara da yedirecek, giydiğinden giydirecektir.
HADİSLER Neredeyse Komşuyu Komşuya Mirascı Kılacak Sandım İbni Omer ve Âişe radıyallahu anhumĂ‚ ’dan rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“CebrĂ‚il bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirascı kılacak sandım.” BuhĂ‚rî, Edeb 28; Muslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni MĂ‚ce, Edeb 4
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Hadîs-i şerîfteki “Neredeyse komşuyu komşuya mirascı kılacak sandım” ifadesinin anlamı, CebrĂ‚il bu konuda Allah TeĂ‚lĂ‚ ’dan bir emir getirecek ve miras taksiminde -tıpkı akraba gibi- komşuya da hak tanıyacak sandım demektir.
Komşularımız, ev halkımızdan sonra yuzlerini en cok gorduğumuz kimselerdir. Bu sebeple onların dindar ve iyi ahlĂ‚klı kimseler olması arzu edilir. Fakat kendilerini secmek elimizde olmadığı icin komşularımızın gayri muslim ve kotu ahlĂ‚klı olmaları da mumkundur.
Kimler komşu sayılır? Bu konuda Hz. Ali ’den gelen rivayete gore, birbirlerinin sesini duyacak kadar yakın olan kimseler komşu sayılır.
Hz. Âişe meseleye daha geniş bakmış ve evin her cephesinden kırkar hĂ‚nenin komşuluk hakkı bulunduğunu soylemiştir. Konumuzun başındaki Ă‚yet-i kerîmede zaten komşular “yakın komşu ve uzak komşu” diye iki grupta ele alınmıştır. Uzerimizde en fazla hakkı olan komşu, bu Ă‚yet-i kerimede sayılan ozelliklerden en fazlasına sahip olan komşudur.
Komşuluk hakkı nedir? Komşular bazan bir akraba gibi birbiriyle icli dışlı oldukları icin guzel gecinmeleri, birbiri hakkında iyi şeyler duşunup mutlu olmalarını istemeleri, mallarının ve canlarının zarar gormemesi icin gayret etmeleri, komşusu hatalı bir iş yapmaya kalktığında veya bir konuda komşusunun goruşunu almak istediğinde ona doğru yolu gostermeleri başlıca komşuluk haklarıdır. Buna ilave olarak zaman zaman birbirlerine hediye gondermeleri, karşılaştıkları zaman birbirinin yuzune gulup selamlaşmaları, yardıma cağırdıkları zaman hemen gitmeleri gibi iyi komşuluk esaslarını saymak mumkundur.
Komşunun gayri muslim olması, bir muslumana, ona karşı komşuluk hakkını gozetmeme yetkisini vermez. Komşunun yahudi, hıristiyan veya hicbir dine inanmayan bir muşrik olması bu prensibi değiştirmez. TaberĂ‚nî ’nin rivayet ettiği bir hadîse gore Peygamber Efendimiz, uzerimizdeki haklarına gore komşuları uce ayırmıştır:
Bir hakkı olan komşular: Muşrikler gibi ki, bunların sadece komşuluk hakkı vardır.
İki hakkı olan komşular: Muslumanlar gibi ki, bunların hem komşuluk, hem de din kardeşliği hakkı vardır.
Uc hakkı olan komşular: Akraba olan muslumanlar gibi ki, bunların hem komşuluk, hem din kardeşliği, hem de akrabalık hakkı vardır (İbni Hacer, Fethu ’l-bĂ‚rî, X, 456).
Abdullah İbni Amr İbni Âs bir koyun kestirmişti. Hizmetcisine: “Yahudi komşumuza verdin mi? Yahudi komşumuza verdin mi?” diye telaşla sorduktan sonra, konu başlığımız olan hadîs-i şerîfi okuyarak bunu Hz. Peygamber ’den bizzat duyduğunu soylemişti (BuhĂ‚rî, el-Edebu ’l-mufred, s. 52, bĂ‚b 57).
Komşuluk hakkını gozetmeyenlerin mukemmel bir imĂ‚na sahip olmadıkları, aşağıda gelecek hadislerde gorulecektir. Peygamber Efendimiz ’in “Allah ’a ve Ă‚hiret gunune inanan bir kimse komşusuna eziyet etmesin, iyilik etsin” buyruğu, iyi mu ’minin iyi komşuluk yapan kimse olduğunu gostermektedir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir? Komşuluk hakkı, saygı duyularak gozetilmesi gereken onemli bir gorevdir. CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m ’ın gelip gittikce bu konu uzerinde ısrarla durması ve Peygamber Efendimiz ’in komşunun komşuya mirascı kılınacağını zannetmesi cok anlamlıdır. Komşularla iyi gecinmeli, onlara zarar vermemeli, sevinc ve kederlerine ortak olmalıdır. Komşularını Gozet! Ebû Zer radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Ey Ebû Zer! Corba pişirdiğin zaman suyunu cok koy ve komşularını gozet!”
Muslim, Birr 142. Ayrıca bk. İbni MĂ‚ce, Et`ıme 58; Tirmizî, Et`ıme 30
Muslim ’in Ebû Zer ’den diğer bir rivayeti şoyledir:
Dostum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şoyle vasiyet etti:
“Corba pişirdiğin zaman suyunu cok koy. Sonra da komşularını gozden gecir ve gerekli gorduklerine guzel bir şekilde sun!” Muslim, Birr 143
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Komşuların birbiri uzerinde hakları vardır. İclerinden birinin ac acık kalması hĂ‚linde diğerleri bundan sorumludur. Resûlullah Efendimiz “Allah ’a ve Ă‚hiret gunune imĂ‚n eden komşusuna iyilik etsin” buyurduğuna gore, komşuyu koruyup gozetmek, sıkıntısını gidermeye calışmak mu ’min olmanın bir gereğidir.
Bu hadîs-i şerîfte yemeklerin en sĂ‚desi olan corbadan bahsedilmesi mecĂ‚zîdir. Hicbir şeyin olmasa da sadece corban bulunsa bile, komşularına ondan da bir pay ayır, denmek istenmiştir. İmkĂ‚nın ne kadar kıt olursa olsun, komşularını şoyle bir gozden gecir ve o corbaya ihtiyacı olanlara gonder, anlamınadır. Varlıklı kimseler, evlerinde sık sık yendiği hĂ‚lde fakirlerin tadamayacağı guzel yiyecekleri onlara ikrĂ‚m etmekle, Allah ’ın lutfettiği zenginliğe en guzel şekilde şukretmiş olurlar.
Corbaya su katma ifadesinde ince bir mĂ‚na daha vardır. Corbaya su katıldığı zaman, yemeğin tadı ve nefĂ‚seti buyuk olcude kaybolur. Efendimiz bu sozuyle, etrafındaki yoksulların karnı acken senin ağız tadı, damak zevki araman uygun olmaz. Sen zevk peşinde koşacak adam değilsin. Sen mu ’minsin. Acları, yoksulları sen gozeteceksin, komşun acken tok yatamazsın demektir. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz “Komşusu acken tok yatan kimse mu ’min değildir” buyurmuştur (Heysemî, Mecme`u ’z-zevĂ‚id, VIII, 167).
Pişirilen yemek ne kadar basit ve sĂ‚de olursa olsun, pişerken etrafa yaydığı koku, ac insanlar uzerinde en nefis yemek tesiri bırakır. Hele cocukların o yemeğe duydukları ozlemi dile getirmeleri, yoksul anne babayı derin kederlere boğar. Boyle bir durumda kapılarının calınıp o yemeğin kendilerine ikrĂ‚m edilmesi, fakir komşuyu minnettar bırakır. Varlıklı komşularına karşı gonullerinde derin bir sevgi ve muhabbet meydana gelir. Bir tabak yemek onları birbirine sevgiyle bağlar.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir? Komşuların birbiri uzerinde hakları vardır. Yoksul komşusunu gozetmek, varlıklı insanların gorevidir. Komşuların birbiriyle hediyeleşmesi, aralarında sevgi bağı oluşturur. VallĂ‚hi İmĂ‚n Etmiş Olmaz Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Peygamber aleyhisselĂ‚m:
- “VallĂ‚hi imĂ‚n etmiş olmaz. VallĂ‚hi imĂ‚n etmiş olmaz. VallĂ‚hi imĂ‚n etmiş olmaz” buyurdu.
SahĂ‚bîler:
- Kim imĂ‚n etmiş olmaz, yĂ‚ Resûlallah? diye sordular.
- “Yapacağı fenalıklardan komşusu guven icinde olmayan kimse!” buyurdu.
BuhĂ‚rî, Edeb 29; Muslim, ÎmĂ‚n 73. Ayrıca bk. Tirmizî, KıyĂ‚met 60
Muslim ’in bir rivayetine gore ise:
“Yapacağı fenalıklardan komşusu guven icinde olmayan kimse cennete giremez” buyurdu.
Muslim, ÎmĂ‚n 73
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m ’ın komşuya iyi davranma konusundaki devamlı tavsiyesi, Peygamber Efendimiz ’i “Acaba komşular birbirine mirascı mı kılınacak?” diye duşundurmuştu. Halbuki vahiy meleğinin maksadı, komşuların birbirine akraba kadar yakın ve samimi olması gereğini vurgulamak, karşılıklı bir anlayış ve guven icinde bulunması icap ettiğini ortaya koymaktı. Komşuların karşılıklı bir guven ve emniyet icinde olmaması, guzel dinimizin yerleştirmek istediği bu anlayışa ne kadar aykırıdır. İşte bu sebeple Resûl-i Ekrem Efendimiz, şerrinden komşusu emin olmayan kimsenin imĂ‚nında hayır bulunmadığını yeminle, ustelik uc defa tekrarlayarak belirtmiştir.
Cennete girmek butun mu ’minlerin en buyuk arzusudur. Zira Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın iyi kulları icin hazırladığı sayısız nimetler oradadır. Bu nimetlerin en ustunu olan CenĂ‚b-ı Hakk ’ın cemĂ‚lini seyretmek, ancak cennete girmekle mumkundur. Komşusuna guven vermemek, onu hep şuphe ve tedirginlik icinde bırakmak ve hele ona zulum ve fenalık yapmak insana cenneti kaybettirecek kadar buyuk bir gunahtır.
Bu hadîs-i şerîf gosteriyor ki, komşuya eziyet eden kimse doğrudan cennete giremeyecektir. Herkes cennete girmeye başladığı zaman, onun girmesi engellenecektir. Eğer Allah TeĂ‚lĂ‚ onu affetmezse, cezasını tamamlayana kadar cehennemde kalacaktır. Komşuya zulmeden kimse, yaptığı bu haksızlığın hicbir gunahı olmadığını kabul ediyorsa, o mutlaka cehenneme girecek ve cezasını gorecektir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir? Bir hukmu teyit etmek ve onemini belirtmek icin -Peygamber Efendimiz ’in yaptığı gibi- yemin edilebilir. Komşusuna guven vermeyen, onu rahatsız eden kimsenin imĂ‚nı son derece zayıftır. Komşusuyla iyi gecinen kimsenin iyi bir imĂ‚n ve guzel bir ahlĂ‚k sahibi olduğu anlaşılır. Hediyeleşmeyi Kucumsemeyin! Yine Ebû Hureyre radıyallahu anh ’ den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu: “Ey musluman kadınlar! Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi kucumsemesin! Alıp verdikleri şey bir koyun pacası bile olsa!..” BuhĂ‚rî, Hibe 1, Edeb 30; Muslim, ZekĂ‚t 90. Ayrıca bk. Tirmizî, VelĂ‚ ’ 6
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Hadisimiz komşuların birbiriyle hediyeleşmesini tavsiye ediyor. Tirmizî ’deki rivayet, konumuza daha fazla acıklık getiriyor. Buna gore Resûl-i Ekrem Efendimiz şoyle buyuruyor:
- “Birbirinize hediye veriniz. Cunku hediye gonullerdeki dargınlığı yok eder. Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi kucumsemesin! Alıp verdikleri şey azıcık bir koyun pacası bile olsa!..”
Efendimiz, ozellikle mu ’min hanımların komşularıyla hediyeleşmesini istemekte, hediye edilecek şeyin değerli veya değersiz olmasının hicbir onemi bulunmadığını hatırlatmakta, pişirdikleri yemek son derece sade olsa bile “canım bundan da hediye mi olurmuş!” diye duşunmeden komşuya gondermelerini tavsiye etmektedir. Comertlik elde olandan yapılır, anlamında “el-Cûd mine ’l-mevcûd” diye guzel bir soz vardır. Hediyenin mutlaka değerli ve pahalı şeylerden olması gerekmez. “Cam sakızı, coban armağanı” atasozumuz bu mĂ‚nayı ne iyi ifade eder.
Efendimiz ’in musluman hanımlara olan bu tavsiyesi, hem hediye vereni hem de alanı ilgilendirmektedir. Kendisine hediye gonderilen kimsenin, hediyeyi kucuk gormemesi istenmektedir.
Dunyada hatırlanmak kadar guzel şey yoktur. İnsanın yaşadığı muhitte binlerce insan, yuzlerce komşu varken, bunlardan birinin bizi gonlunden gecirmesi, ailesi icin yaptığı yemekten bizim de tadmamızı istemesi ne guzel bir davranış ve vefĂ‚ orneğidir. Gonderilen şeyi olduğu gibi, gonderilen miktarı da kucumsememek lĂ‚zımdır. “Az veren candan, cok veren maldan” diye boşuna soylenmemiştir.
MĂ‚demki hediye -Peygamber Efendimiz ’in buyurduğu gibi- hediye veren kimseye duyulan kin, haset, dargınlık gibi olumsuz duyguları yok edebiliyor, oyleyse komşuların birbirine hediye verip alması gereklidir. Ozellikle onemsiz sebeplerden dolayı sık sık birbirine gucenen kapı bir komşuların bu tavsiyeyi her zaman uygulaması lĂ‚zımdır. Bu hadîs-i şerîf 126 numarada ayrıca acıklanmıştır.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir? Hediyeleşmek sunnettir. Peygamber Efendimiz bu sunnetinin, komşu hanımlar tarafından yaşatılmasını istemektedir. Hediye edilen şeyi kucuk gorup burun kıvırmak doğru değildir. Komşunuza Yine Ebû Hureyre ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu: “Hicbiriniz duvarına ağac cakmak isteyen komşusuna engel olmasın”
Ebû Hureyre hadisi rivayet ettikten sonra oradakilere:
Neden bu sunneti yerine getirmekten cekiniyorsunuz? Vallahi ben bu sunneti size benimsetene kadar uğraşacağım, dedi. BuhĂ‚rî, MezĂ‚lim 20, Eşribe 24; Muslim, MusĂ‚kĂ‚t 136. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, Akdıye 31; Tirmizî, AhkĂ‚m 18; İbni MĂ‚ce, AhkĂ‚m 15
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Ebû Hureyre vali olduğu sırada meydana gelen bir olay sebebiyle, bu hadîs-i şerîfi rivayet etmişti. Orada bulunanlar, bir kimsenin komşunun duvarına ağac koyarak onu rahatsız etmeye hakkı olmadığını duşunuyorlardı. Fakat buyruk Peygamber aleyhisselĂ‚m ’dan geldiği icin itiraz edemediler. Ama tepkilerini, başlarını yere eğerek gosterdiler. Kendilerine bir Peygamber sunneti anlatılınca muslumanların boyle garip bir tutum icine girmesi Ebû Hureyre ’nin tuhafına gitti. Resûlullah ’ın bir sunneti tavsiye edilince, işlerine gelmedi diye muslumanlar nasıl olur da boyle davranabilirdi? Ebû Hureyre bu tutuma cok kızdı. Ben bu sunneti başınıza vura vura yaptıracağım veya hoşunuza gitmese bile bu Peygamber tavsiyesini sık sık tekrarlayarak başınızı ağrıtacağım, diyerek onları uyardı.
Ebû Hureyre ’nin muhĂ‚tapları ya sahĂ‚bîler veya tĂ‚biîler idi. Peygamber diliyle ovulmuş bu iki kutlu neslin, bir hadîs-i şerîf karşısında burun kıvırması veya onu tatbik edilemez bulması elbette duşunulemez. Belki onlar bazı kotu komşuların haksız davranacaklarını, bu insĂ‚nî buyruğu kotuye kullanacaklarını duşunerek boyle davranmışlardır. Nitekim İslĂ‚m Ă‚limlerinin buyuk coğunluğu, bu buyruğun komşuya zarar vermediği takdirde uygulanabileceğini soylemişlerdir.
İnşaat yaptıran komşulardan biri, bitişik komşunun duvarından faydalanmak zorunda kalırsa, onun iznini almalıdır. Yapacağı işin bir sakıncası bulunup bulunmadığını en iyi komşusu bileceğine gore, onun kararına saygı duymalıdır. İzin verirse, ona teşekkur ederek bu kolaylıktan faydalanmalıdır; şayet izin vermezse, onu zorlayıp kalbini kırmamalıdır.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir? Komşular birbiri hakkında iyi şeyler duşunmeli, birbirine musamahakĂ‚r davranmalıdır. Komşunun isteği kendisine zarar vermediği takdirde, diğer komşu onu anlayışla karşılamalıdır. İnsanlar bir sunnetin inceliğini kavramadıkları zaman hemen pes etmemeli, onu anlayacakları şekilde tekrar tekrar anlatmalıdır. Komşunuzu Rahatsız Etmeyin Yine Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimse ya faydalı soz soylesin veya sussun!” BuhĂ‚rî, NikĂ‚h 80, Edeb 31, 85, Rikak 23; Muslim, ÎmĂ‚n 74, 75. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, Edeb 123; Tirmizî, KıyĂ‚met 50; İbni MĂ‚ce, Edeb 4
Hadîs-i şerîf 311 numaralı hadisle birlikte acıklanacaktır.
Ebû Şureyh el-HuzĂ‚`î radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Peygamber aleyhisselĂ‚m şoyle buyurdu: “Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimse komşusuna iyilik etsin. Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimse ya faydalı soz soylesin veya sussun!” Muslim, ÎmĂ‚n 77
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Hadisimiz İslĂ‚m ahlĂ‚kının uc onemli konusunu ele almaktadır.
Birincisi komşuya iyi davranmak ve onu hicbir şekilde rahatsız etmemek. 310 numaralı hadiste zikredilen kaynakların bir kısmında Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in Allah ’a ve Ă‚hiret gunune imĂ‚n eden kimselerin “komşusuna ikram etmesini”, bir kısmında “komşusunu rahatsız etmemesini” tavsiye ettiği, bu hadiste ise “komşusuna iyilik etmesini” oğutlediği gorulmektedir.
Komşuya yapılacak iyilik ve ikramların neler olduğu Peygamber Efendimiz ’e nisbet edilen bazı rivayetlerde tafsilatlı şekilde belirtilmektedir. Buna gore şu davranışlar komşuya iyilik sayılmaktadır:
Borc veya odunc bir şey isteyince vermek.
Yardım isteyince yardımına koşmak.
Hastalanınca ziyaret etmek.
Maddî sıkıntıya duşunce gozetip kollamak.
Mutlu gunlerinde sevincine, kederli gunlerinde uzuntusune ortak olmak.
Olunce kabre goturup defnetmek.
İzni olmadan evinin bitişiğine ruzgĂ‚rını kesecek şekilde bina yapmamak.
Kokusu komşunun evine gidecek bir yemek yapınca ona da bir miktar gondermek.
Meyva alınca komşuya da hediye etmek, hediye etmeyecekse onu komşuya gostermemek, cocuğunun da o meyvayı dışarıda yiyerek komşu cocuğuna gostermesine meydan vermemek [İbn Hacer, Fethu ’l-bĂ‚rî, X, 460 (Edeb 31); Ali el-KĂ‚rî, MirkĂ‚t, IV, 391].
İkincisi misafire ikram etmek. İslĂ‚m ’ın ilk devirlerinde muslumanlar cok fakirdi; buyuk gecim sıkıntısı cekerlerdi. O zamanlar misafire ikramda bulunmak, yolluğunu vermek farz kılınmıştı. Fetihler coğalıp muslumanlar rahat yaşamaya başlayınca, misafire ikram konusu eskisi gibi farz değil, Peygamberimiz ’in bir sunneti olarak kabul edilmeye başlandı.
Dilimizde yaygın olan “Tanrı misafiri” sozu, aziz milletimizin misafire verdiği değeri, ona gosterdiği itibarı ortaya koymaktadır. EcdĂ‚dımız, misafire ikram edilecek şeylerin aile butcesini daraltmayacağı anlayışını ortaya koymak icin “Misafir kendi kısmetiyle gelir” demişlerdir. Kendi yemeyip misafirine yediren eli dar fakat gonlu geniş insanların, yeteri kadar ikram edemedim diye uzulmemesi icin de “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” demişlerdir.
HĂ‚lĂ‚ koylerimizde misafirlerin ağırlandığı “oda”lar bulunmaktadır. HĂ‚li vakti yerinde olan koylulerimiz, tanımasalar bile, Tanrı misafirini burada yedirir, yatırırlar. Misafirden para almayı asla duşunmezler. Geleneklerimizi bilmediği icin para vermeye kalkanları da ayıplarlar.
Misafire ikram konusu 708. hadiste tekrar ele alınacaktır.
Ucuncusu ya faydalı soz soylemek veya susmaktır.
Dinimizde insanlara faydalı olmak esastır. İnsanlara faydalı olamayan kimse, başkalarına zarar vermemeye gayret edecektir.
Konuşmak isteyen kimse once duşunmelidir. Soyleyeceği sozun kendisine veya başkasına fayda getirip getirmeyeceğine bakmalıdır. Faydalı ise soylemeli, değilse susmalıdır. Cunku faydasız soz hem kendine, hem de başkalarına zarar verir. Susmak suretiyle zarardan korunmak da bir faydadır.
Ağzımızdan cıkan her sozun hesabını vereceğimizi şu Ă‚yet-i kerîme belirtmektedir: “İnsan ne soylerse, mutlaka yanında, ağzından cıkanları yazan bir melek vardır” [Kaf sûresi (50), 18].
Faydasız konuşmalar coğu zaman bizi gunaha goturur. MĂ‚nasını duşunmeden soylediğimiz bir soz Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı gucendirebilir; insanları birbirine duşurebilir. Unutmamalıdır ki, buyuk gunahları hazırlayan da gereksiz ve faydasız konuşmalardır. Dilini tutan, kendini fenalıklardan korumuş olur. “Kendisini ilgilendirmeyen işleri yapmamak, insanın iyi bir musluman olduğunu gosterir” hadîs-i şerîfi ne derin mĂ‚nalar ihtiva etmektedir. (bk. 68 numaralı hadis)
Yeri gelince doğru ve faydalı soz soylemek ise bir ibadet olur. Yerinde soz soyleyerek bir haksızlığı ortaya koymak, insana Allah rızasını kazandırır.
Peygamber Efendimiz bu uc ahlĂ‚k esasından her birini ortaya koyarken “kim Allah ’a ve Ă‚hiret gunune inanıyorsa” buyurmakla bu konuların onemini belirtmek istemiştir. Esasına bakılırsa, Allah ’a ve Ă‚hiret gunune iman eden kimselerin yapması gereken davranışlar bunlardan ibaret değildir. Resûlullah Efendimiz bu uc tavsiyeyi tutan kimselerin mukemmel bir imĂ‚na sahip olduklarını anlatmak istemiştir.
Dilin insana ne buyuk zararlar verdiği, onun zararından kendini ve başkalarını korumak gerektiği, 1514-1530. hadisler arasında geniş bir şekilde ele alınacak, hadisimiz de 316 ve 707 numarayla tekrar gorulecektir.
Hadislerden Oğrendiklerimiz
Bazı davranışlar insanın mukemmel bir imĂ‚na sahip olduğunu gosterir. Komşuya zarar vermemek, daha da iyisi komşuya faydalı olmak mu ’minlerin gostereceği bir davranıştır. Misafire elinden geldiğince ikrĂ‚m etmek de boyledir. İyi mu ’minin ağzından faydalı soz cıkar. Faydalı konuşmayacağını duşunen kimse susmayı tercih etmelidir. Hangisine Hediye Vereyim? Hz. Âişe radıyallahu anhĂ‚ ’dan rivayet edildiğine gore şoyle dedi:
- YĂ‚ Resûlallah! İki komşum var. Hangisine hediye vereyim? diye sordum.
- “Kapısı sana daha yakın olana ver” buyurdu. BuhĂ‚rî, Şuf`a 3, Hibe 16, Edeb 32
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Peygamber Efendimiz komşuların hediyeleşmesini tavsiye edince, Hz. Âişe annemiz bir konuyu merak etti. Hediye verirken acaba komşulardan hangisine oncelik tanımalıydı? Veya hangi komşusunu daha cok gozetmeliydi? Bunu oğrenmek icin Resûl-i Ekrem Efendimiz ’e, iki komşusundan hangisine hediye vermesi gerektiğini sordu. Efendimiz de ona, kapısı daha yakın olanı gozetmesini tavsiye buyurdu.
Kapı bir komşular icli dışlı olurlar. Birbirlerine daha sık gider gelirler. Bunun sonucu olarak da komşusunun sevincini ve uzuntusunu herkesten once onlar oğrenirler. Bu sevince ve kedere herkesten once onlar ortak olurlar. İşte bu sebeple yakın komşuların birbirleri uzerindeki hakları daha fazladır.
Hediye verirken kapısı bize daha yakın olanın gozetilmesinin bir gerekcesi budur. Bir diğer gerekcesi de, komşunun evine giren yiyecek, icecek cinsinden şeyleri oncelikle onların gormeleri, komşunun mutfağında pişen şeylerin kokusunu herkesten once onların almalarıdır. Boylesine bir yakınlık, kapı bir komşuları oncelikle gozetmeyi gerekli kılar.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir? İnsan bir işe başlamadan once, Hz. Âişe ’nin yaptığı gibi, bilmediklerini sorup oğrenmelidir. Butun komşularına hediye verme imkĂ‚nına sahip olmayanlar, en yakın komşularına oncelik tanımalıdır. Yakın komşusunun maddî sıkıntı cektiğini bilenler, ona yardım etmelidir. Arkadaşların Hayırlısı Abdullah İbni Omer radıyallahu anhumĂ‚ ’dan rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya gore arkadaşların hayırlısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya gore komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.” Tirmizî, Birr 28
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? İyilikle kotuluğu, fayda ile zararı, hayır ile şerri en iyi bilen, şuphesiz Allah TeĂ‚lĂ‚ ’dır. Zira her şeyi olduğu gibi bunları da yaratan O ’dur. Bu sebeple de kimin iyi kimin kotu, kimin faydalı veya zararlı olduğunu en doğru şekilde O tesbit edebilir.
Yuce Rabbimiz, iyi insan, iyi arkadaş, iyi komşu olmanın olcusunu hayırlı ve faydalı olmaya bağlamıştır. İnsanlara ve yakınlarına hayrı ve faydası dokunmayan kimsenin iyi bir insan olamayacağını belirtmiştir.
Komşular icin de durum boyledir. Komşusu icin iyi şeyler duşunen ve her fırsatta ona faydalı olmaya calışan, komşusuna zarar vermediği gibi, onun uğrayacağı fenalıkları elinden geldiği olcude uzaklaştırmaya calışan kimse, hayırlı komşudur.
Hadisten Oğrendiklerimiz Nelerdir?
İnsan dost, arkadaş ve komşularına faydalı olmalıdır. Onların bulunmadığı zamanlarda bile kendilerini savunmalı, başlarına gelecek zararı engellemeye calışmalıdır. Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Cennette Hz. Musa ’ya (a.s) Nasıl Komşu Oldu?