
Dua nedir? İslam ’da dua etmenin edebi nedir? Dua ederken nelere dikkat edilmelidir? Kur ’an-ı Kerim gecen dua ayetleri.Kur ’an ’da gecen dua ayetleri ve acıklaması...
DUA AYETLERİ “Rabbiniz şoyle buyurdu: Bana dua edin ki duanızı kabul edeyim.” (Mu ’min (GÂfir) sûresi, 60)
“Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin. Cunku O haddi aşanları sevmez.” (A‘rÂf sûresi, 55)
“Kullarım sana beni sorduklarında, (bilsinler ki) ben onlara cok yakınım. Bana dua edenlerin dualarını kabul ederim.” (Bakara sûresi, 186)
“Darda kalanların, kendisine yalvardıkları zaman duasını kabul eden ve onları sıkıntıdan kurtaran kim?” (Neml sûresi, 62)
Yukarıdaki dort Âyette Allah TeÂl kendisine dua etmemizi, dua ederken sessizce yalvarıp yakarmamızı istemekte, dua edenlerin duasını kabul edeceğini, ozellikle darda kalanların yalvarıp yakarmalarını kabul buyuracağını bildirmektedir.
DUA NEDİR? Kulun Rabbini tanıyarak O ’nun yuceliği, sınırsız ve sonsuz kudreti karşısında kendi Âcizliğini, zayıflığını ve gucsuzluğunu itiraf etmesi, derin bir sevgi ve saygı icinde O ’ndan yardım niyÂz etmesidir. Allah ’ın birliğini dile getirme ve O ’nu ovguyle anma hem bir zikir hem de duadır. Allah ’tan af dilemek, merhametini niyÂz etmek gibi mÂnevi isteklere ve dunya ile ilgili dileklere de dua denir.
Zaten zikirle duayı, şukur ve hamdu sen ile duayı, tovbe ve istiğfÂr ile duayı birbirinden ayırmak mumkun değildir. İnsanın CenÂb-ı Hakk ’a kulluğunu, bağlılığını dile getirmesi, O ’nsuz olamayacağını, O yardım etmeden hicbir şey yapamayacağını belirtmesi de bir duadır.
Dua kulun Allah ’a bağlılığını en guzel şekilde dile getirdiği icin Peygamber Efendimiz tarafından ibadetin ozu sayılmıştır. (Tirmizî, DaavÂt 1) “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin” (FurkÂn sûresi, 77) Âyeti, CenÂb-ı Hakk ’ın duaya verdiği onemi pek acık bir şekilde ortaya koymaktadır.
İşte bunun icin Allah TeÂl kendisine dua etmemizi yani kendisine olan bağlılığımızı sunmamızı, O ’nun saltanatının ihtişÃ‚mı karşısında kendi yoksulluğumuzu ve hicliğimizi itiraf etmemizi istemektedir. Bu Âlemi, dunyayı, dunyadaki hayat mûcizesini ve o hayatın icinde bizi yarattığı icin kendisine şukranlarımızı sunmamızı emretmektedir. Mu ’minlerin ise, butun bunların ustunde ve otesinde, nice kimseler inancsızlık buhranı icinde bocalayıp dururken hidÂyete erdirilmiş olmalarından dolayı Allah ’a dua ve şukretmeleri gerekmektedir.
Darda kalan, sıkıntıya duşen, tehlikeyle karşı karşıya kalan kimsenin tutunacak bir dal araması, dalların en sağlamı ve sığınılacak limanların en kuytusu olan CenÂb-ı Hakk ’ın himÂyesini dileyerek O ’na yalvarıp yakarması insanın tabiatında vardır. İşin fenası, insanın tabiatında, sıkıntıyı atlattığı ve kendisini emniyette hissettiği zamanlar Allah ’ı unutma temÂyulu de bulunmaktadır.
Kulunun boyle celişkiye duşmesini istemeyen Allah TeÂlÂ, onun duayı hic ihmal etmemesini, Rabbini hatırlaması icin başına gelecek belÂyı beklememesini istemektedir.
DUA ETMENİN EDEBİ Dua eden kimse, Âlemlerin Rabbinin huzurunda bulunduğunu duşunerek derin bir tevÂzu duygusu icinde olmalı, boyun bukup huşûu yakalamaya calışmalıdır. Ucuncu Âyet-i kerîmede gectiği uzere CenÂb-ı Hakk ’ın ben kullarıma cok yakınım; bana dua edenlerin dualarını kabul ederim, buyurduğunu duşunerek O ’na sessizce, gonulden ve gizlice, hem korku hem saygı hem de buyuk bir umit icinde yalvarıp yakarmalıdır.
Peygamber aleyhisselÂm ’ın yuksek sesle Allah TeÂl ’yı zikreden ashÂbını “Siz ne sağıra sesleniyorsunuz ne de yanınızda bulunmayan birine. Sizi cok iyi duyan ve yanınızda bulunan birine dua ediyorsunuz. O sizinle beraberdir” diye uyardığı kulaklara kupe olmalıdır.
Dua eden kimse her turlu hayrın ve bereketin Allah ’ın elinde olduğunu, bunları dilediği kuluna vereceğini, ama kimseye vermek zorunda olmadığını, bu hayır ve berekete herkes gibi kendisinin de muhtac bulunduğunu aklından cıkarmamalı, O ’nun “haddi aşanları sevmediğini” duşunerek sesini alcaltmalı, olanca tevÂzuu ile dua etmelidir. CenÂb-ı Hakk ’a bağıra, cağıra ve pervÂsızca dua eden kimseler, istedikleri şeylerin başlarına calınabileceğini unutmamalıdır.
Allah TeÂl kendisini anan kulunu kendinin de anacağını, dua edene karşılık vereceğini ve duaları kabul edeceğini vaad buyurmaktadır. İnsan bunu hic unutmamalı, dua ettim de kabul olmadı diye duşunmemelidir. Peygamber Efendimiz dua edene isteğinin ya dunyada hemen verileceğini veya Âhirete saklanacağını yahut Allah ’tan istediği iyilik kadar bir kotuluğun ondan uzaklaştırılacağını belirtmektedir. (Ahmed İbni Hanbel, Musned, III, 18) Bu sebeple insan, dua ederken kendini duaya vermeli, tam bir zihin uyanıklığı icinde ve duasına mutlaka karşılık alacağı inancıyla dua etmelidir.
Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan