Kur ’Ân, hastalara şif ve Âyine-i kalbe cilÂdır. Nitekim Hak TeÂl Hazretleri: “Biz Kur ’Ân ’dan peyderpey onu indiriyoruz ki mu ’minler icin bir şif ve bir rahmettir o.” (İsr - 82) buyurmuştur.Ebû Hureyre (r.a.) ’den rivÂyete gore Rasûlullah (s.a.v.): “Hak TeÂl Hazretleri şifÂsını indirmediği bir hastalık vermemiştir.”(BuhÂri) buyurmuştur. Ve yine İmam Ahmed, Enes (r.a.) rivÂyet eder ki: “Gercekten Allah TeÂl Hazretleri hastalık verdiği yerde dev dahî halketmiştir.”(Ebû DÂvûd) O halde tedÂvi olunuz.” buyurulmuştur. Yani dev isti ’mal edin (bulun, araştırın) demektir.
CÂbir (r.a.) ’den rivÂyet olunmuştur: “Her hastalık icin bir dev vardır. Herhangi bir dev hastalığa yetiştirilse Allah o hastalıktan insanları halÂs eyler.”(Muslim) Her hastalığın gelmesi ve gitmesi hakîkatte Hak TeÂl ’nın emriyledir. Sebebe tevessul eylemek tevekkule uygun değildir. Nitekim aclık ve susuzluğun giderilmesinde sebeplere sarılmanın doğru olmadığı gibi.
HÂris-i MuhÂsibî ’den sordular ki: ‘‘Ya HÂris, ehl-i tevekkul dev isti ’mÂl eder mi? ’ ’
‘‘Evet ’ ’ dedi. ‘‘Delîlin nedir ’ ’, denildi. ‘‘Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri -ki tevekkulde ona kimsenin yetişmek ihtimÂli yoktur- boyle iken dev isti ’mal etmiştir, delil budur ’ ’, dedi.
İbn-i Kayyim -rahimehullah- hikÂye eder ki İbrahim aleyhisselÂm:
– Ya Rabbi! Hastalık kimdendir, dedi. CenÂb- Hak:
– Bendendir, buyurdu. İbrahim aleyhisselÂm:
– Ya dev kimdendir dedi Allah TeÂl hazretleri:
– Bendendir, buyurdu. İbrÂhim aleyhisselÂm dedi ki:
– Hastalık ki sendendir. Dev dahî sendendir. Ya tabibin arada işi nedir? Hak TeÂl Hazretleri: ‘‘Tabib bir kimsedir ki devÂyı ben onun eline gonderirsem gonderirim. ’ ’ buyurdu.
Peygamber (s.a.v.) uc nevî ilÂc isti ’mal buyururlardı: Birisi edviye-i ilÂhiye, diğeri edviye-i tabîiyye idi. Diğeri de her ikisinden murekkeb idi.
MÂlum ola ki: Hak TeÂl hazretleri hastalığı izÂlede Kur ’an-ı azîmu ’ş-şandan daha faydalı bir dev inzÂl buyurmamıştır.
Kur ’Ân, hastalara şif ve Âyine-i kalbe cilÂdır. Nitekim Hak TeÂl Hazretleri: “Biz Kur ’Ân ’dan peyderpey onu indiriyoruz ki mu ’minler icin bir şif ve bir rahmettir o.” (İsr - 82) buyurmuştur.
İmam Fahr-i RÂzî ’ye gore; Kur ’Ân, alel-ıtlak hem rûhÂnî ve hem cismÂnî hastalıklara şifÂdır.
RûhÂnî maraz iki kısımdır: Bir kısmı bÂtıl îtikatlardır ki ulûhiyet ve nubuvvete mebde ve meÂd, kaz ve kader ahvÂline taalluk eder. Kur ’Ân-ı azîmu ’l-burhÂn, Hak mezhebinin delÂilini muştemildir. Bir takım fÂsid îtikatları ve bÂtıl mezhebleri iptal eylemiştir. AhkÂm-ı Kur ’Âniye ’yi bilen kimse bu kabîl bÂtıl îtikatlardan sÂlim olur.
RûhÂnî hastalıkların bir kısmı da ahlÂk-ı zemîmedir (kotu ahlÂk). KurÂn-ı Hakîm, onun tÂrifÂt ve tafsîlÂtını, şer ve fesadını beyÂn buyurmuş ahlÂk-ı hamîdeye teşvik etmiştir.
HÂsılı Kur ’Ân-ı azîmu ’ş-şan, rûhÂnî hastalığın her iki kısmına da şifÂdır.
Kez Kur ’Ân-ı Azîm, bedenî hastalıkların izÂlesi icin teberruk niyeti ile okunursa Allah ’ın izni ile bircok hastalığa devÂdır.
Rasûlullah (s.a.v.) Hazretleri buyurmuşlardır ki: “Kur ’Ân-ı azîmu ’ş-şÃ‚n ile şifa talep etmeyen kimseye Hak TeÂl şif vermedi.” Veyahut şu mÂnÂya da olması muhtemeldir: Yani bununla şif talep etmeyene Hak TeÂl Hazretleri şif vermesin!
Kaynak: Mahmud SÂmî Ramazanoğlu, Musahabe-3, s. 214


İslam ve İhsan