
1400 yıl oncesinden gunumuz teknolojisini haber veren Kuran'da gecen ayeti kerime ve tefsiri...
Kuran'da teknolojik gelişmeleri haber eden ayeti kerime Nahl suresi 8. ayet: " Allah atları, katırları, merkepleri de binmeniz icin ve hayatınızı susleyen bir zînet olsun diye yarattı. O, sizin bilemeyeceğiniz daha nice vÂsıtalar yaratacaktır. "
Ayeti Nasıl Anlamalıyız? Ayetin Tefsiri CenÂb-ı Hak at, katır ve eşeği de hem binit, hem de dunya hayatımızın bir zîneti, bir susu olarak kullanmamız icin yaratmıştır. Daha nice binit ve sus vasıtaları da var edecektir. Cunku Âyetteki يَخْلُقُ (yahluku) fiili geniş ve gelecek zaman ifade eden bir sîga olması hasebiyle “yaratır, yaratacaktır” mÂnasına gelir. Allah ’ın devamlı yaratmasından bahseden bu ifade, tabii nakil vasıtalarının, yani bu maksat icin insan tarafından evcilleştirilen hayvanların bahsinden hemen sonra geldiği icin, belli ki, aynı kategoriden ama henuz bilinmeyen başka şeylere: yani, insan zekasına kazandırdığı icat yeteneği yoluyla Allah ’ın yaratmakta devam edeceği yeni yeni ulaşım vasıtalarına işaret etmektedir. Medeniyet tarihinin birbirini izleyen her safhası, ulaşım vasıtaları alanında onceden hayal bile edilemeyen yeni yeni buluşlar goz onune koyduğuna gore “bilmediğiniz daha neler yaratacaktır” yolundaki Kur ’Ânî ifade insanlık tarihinin ‘gecmiş-şimdi-gelecek ’ her donemi icin gecerlidir. Biz bugun oncekilerin gormediği, bilemeyeceği otomobiller, trenler, gemiler, ucaklar gibi turlu binitler gorduk. Kim bilir, bundan boyle de Allah TeÂl bizim bilemediğimiz ve bilemeyeceğimiz daha neler yaratmış ve yaratacaktır.
Şuphe yok ki butun bu binitlerden istifade etmek icin, bunların yuruyebileceği yollar lazımdır. İnsana bunları icat edip yapma istidadını da Allah vermektedir. O bize hem dunyada yuruyecek maddi yollarımızı gostermekte, hem de cennet ve cemÂline varan manevî yolları gostermektedir. Bu nimeti de peygamberleri vasıtasıyla kullarına ikram etmektedir. Fakat butun yollar O ’na varamaz. Bunlar icinde eğri olanları da vardır ki, bu yollarda yuruyenler hak yoldan sapmış olurlar. Fakat hayatın bir gerceği olarak bu eğri yollarda yuruyenler de olacaktır. Eğer Allah dileseydi herkesi doğru yola erdirir, kimse yanlış yollara sapmazdı. Fakat Kur ’an ve sunnetten oğrenebildiğimiz kadarıyla Rabbimizin bu yonde tecelli etmiş kullî bir iradesi mevcut değildir. O, sadece doğru yolu gostermiş, onu tercih edip etmemekte insanı ozgur bırakmıştır. Esasen insanın sorumluluğu da bu ozgurluğe dayanmaktadır. Bununla birlikte CenÂb-ı Hak, etrafımıza ibretle bakınca bizi doğru yola iletecek nice kevnî mûcizeler ve acık deliller sermiştir. (Tefsir: Kuran ve Meali - Prof. Dr. Omer Celik)
İslam ve İhsan