Allah ’ın Cennet ’te mu ’minlere hazırladığı nimetler nelerdir? Cennet nimetleri ile ilgili ayet ve hadisler.Allah Teala ’nın Cennet ’te mu ’minlere hazırladığı nimetler ile ilgili ayet ve hadisler.
CENNET NİMETLERİ İLE İLGİLİ AYETLER “Allah'ın azĂ‚bından korkup fenalıklardan sakınanlar (takvĂ‚ sahipleri), mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklardır. Onlara ‘Oraya selĂ‚met ve emniyetle giriniz ’ denir. Biz, onların gonullerindeki her turlu kini ve hasedi sokup attık; onlar artık koşkler uzerinde karşı karşıya oturup sohbet eden kardeşler olacaklar. Onlar orada hicbir yorgunluk duymayacaklar ve oradan cıkarılmayacaklardır.” (Hicr sûresi, 45-48)
“Ey Ă‚yetlerimize inanan ve Musluman olan kullarım! Bugun size korku yoktur. Sizler uzulmeyeceksiniz de. Siz ve eşleriniz sevinc ve mutluluk duyarak Cennet'e giriniz. Altın tepsiler ve kadehler icinde onlara yiyecek ve icecek sunulacaktır. Orada canlarının istediği, gozlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî olarak kalacaksınız, dunyada yaptıklarınıza karşılık kazandığınız Cennet işte budur. Orada sizin icin pek cok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz, denilir.” (Zuhruf sûresi, 68-73)
“Allah ’ın azĂ‚bından korkup fenalıklardan sakınanlar (muttakîler) ise hakikaten guvenilir bir makamda, bahcelerde ve pınar başlarında, ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı oturup sohbete koyulurlar. Evet boyle olacak. Biz onları iri gozlu hurilerle evlendireceğiz. Onlar orada guven icinde, canlarının cektiği her meyveyi isteyebilirler. İlk tattıkları olum dışında, orada artık başka bir olum tatmazlar. Allah onları Cehennem azĂ‚bından korumuştur. İşte bu, mu ’minlere Allah ’ın bir lutfudur. En buyuk kurtuluş ve mutluluk budur.” (DuhĂ‚n sûresi, 51-57)
“İyiler kesinlikle Cennet'tedir. Koltuklar uzerinde etrafı seyrederler. Yuzlerinde mutluluğun parıltısını gorursun. Kendilerine damgalı, mukemmel bir icki sunulur. Onun iciminin sonu pek hoştur. İşte nefis bir hayat isteyenler bunu istesin, bu yolda yarışsınlar. O ickiye tesnîm pınarının suyu da katılmıştır. O pınardan ancak Allah ’ın rızĂ‚sını kazananlar icerler.” (Mutaffifîn sûresi, 22-28)
Bu Ă‚yet-i kerîmeler gozlerin gormediği, kulakların duymadığı, insanoğlunun hayal bile edemediği nimet ve guzelliklerle dolu cennet hakkında fikir edinebilmemiz icin CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ tarafından sunulmuş renkli birer fotoğraf gibidir. Hicbir fotoğraf aslının guzelliğini yansıtmaz. Allah TeĂ‚lĂ‚ cennet hayatının pek nefis bir hayat olduğunu soylemekte, nefĂ‚sete duşkun olanların bu hayatı istemesini ve onu elde etmek icin durmadan cabalamasını tavsiye etmektedir.
O pınar başları, koşkler, bahceler, uzerinde karşılıklı oturup sohbet edilen koltuklar, tepsiler icinde dolaştırılan meyveler, icecekler, ince ve kalın ipeklerden elbiseler, iri gozlu hûrilerle selĂ‚met ve emniyet icinde bir hayat...Hicbir korku, endişe ve yorgunluğun, bu guzellikleri kaybedersem turunden hicbir endişenin hissedilmediği bir Ă‚lem...Kin ve kıskanclıktan arındırılmış pırıl pırıl gonullere sahip insanlarla dostca bir arada yaşamak... Allahım, butun bunlar ne guzel ne hĂ‚rika ne emsĂ‚lsiz nimetler...
Butun bunlara sahip olmanın tek şartı, Ă‚yet-i kerîmelerde belirtildiği uzere, Allah'ın azĂ‚bından korkup fenalıklardan sakınmak, kısacası takvĂ‚ sahibi olmaktır. Allah hepimizi bu yarışta muvaffak buyursun. (Âmin).
CENNET NİMETLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER Cennet Nimetleri CĂ‚bir radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennetlikler Cennet'te yiyip icerler, ama buyuk, kucuk abdeste cıkmaz ve sumkurmezler. Sadece hoş kokulu bir geğirti ve ter cıkarırlar. İnsanın kendiliğinden nefes alması gibi, onlar da kendiliklerinden CenĂ‚b-ı Hakk ’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder, tekbir getirirler.” (Muslim, Cennet 18. Ayrıca bk. BuhĂ‚rî, Bed'u'l-halk 8, EnbiyĂ‚ 1)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Cennetliklerin Cennet'te yiyip icmesi bir ihtiyactan dolayı değil, eşi benzeri gorulmemiş turlu turlu meyveleri, yiyecekleri, icecekleri yeme ve icme zevkini tatmak icindir. Yeme icmenin hemen ardından, yiyip icilen şeyleri dışarı atma ihtiyacı hatıra geleceği icin Resûl-i Ekrem Efendimiz ona da cevap lutfetmiş, son derece hoş ve latif olan bu yiyecek ve iceceklerin hafif bir geğirti ve ter ile kolayca dışarı atılacağını, ustelik bu geğirtinin ve terin, son derece hoş kokulu olduğu icin kimseyi rahatsız etmeyeceğini belirtmiştir. Orada kucuk buyuk abdestler icin tuvalete gitme ihtiyacının veya burun akıntısı, aksırma, sumkurme gibi hallerin de bulunmadığını ifade etmiştir. Cennet'in bu leziz yemeklerinin bir geğirti, iceceklerinin de ter halinde cıkması mumkundur.
Hadisimizden, Cennet'te, CenĂ‚b-ı Hakk ’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih etmek anlamına gelen tesbih ile tekbir seslerinin cokca duyulacağı anlaşılmaktadır. Şuphesiz bu zikirler cennette bir mecburiyet sebebiyle soylenmeyecektir. Zira Cennet'te hicbir mukellefiyet ve mecburiyet yoktur.
CenĂ‚b-ı Hakk ’ın cemĂ‚lini gormenin derin hazzıyla kendilerinden gecen, O ’nun sayısız ve emsĂ‚lsiz nimetlerini tatmanın neşesiyle kanatlanan insanlar, sevinclerini ve mutluluklarını, bu zikirleri tıpkı nefes alır gibi soyleyerek dile getireceklerdir. Seven bir insanın sevdiğinin adını tekrarlamaktan doyumsuz zevk alması gibi, gonulleri Allah aşkıyla dolan o insanlar, bu tesbih ve tekbirleri kendiliğinden soyleyerek, Allah ’a duydukları ustun aşkı ve minneti dile getireceklerdir.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Allah TeĂ‚lĂ‚ cennetlik kullarına pek nefis yiyecekler ve icecekler lutfedecektir.
2. Bunları yiyenler abdest bozma ihtiyacı duymayacaklar. Yenip icilen şeyler vucuttan hoş kokulu bir geğirti ve pek guzel bir ter halinde dışarı atılacaktır.
3. Cennetlikler, CenĂ‚b-ı Hakk ’a duydukları sevgi ve minneti, nefes alıp verme ihtiyacı gibi iclerinden gelen bir duyguyla tesbih ve tekbirlerle ifade edeceklerdir.
Hicbir Gozun Gormediği Hicbir Kulağın İşitmediği ve Hicbir İnsanın Hayal Bile Edemeyeceği Nimetler Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Allah TeĂ‚lĂ‚, ‘Ben sĂ‚lih kullarım icin hicbir gozun gormediği, hicbir kulağın duymadığı, hicbir insanın hatır ve hayal edemediği nimetler hazırladım ’ buyurdu.”
Ebû Hureyre, isterseniz şu Ă‚yeti okuyunuz dedi:
“Mu ’minlerin yaptıkları ibadet ve iyiliklere karşılık olarak onlara ne mutluluklar saklandığını hic kimse bilemez.” [Secde sûresi (32), 17] (BuhĂ‚rî, Bed'u'l-halk 8, Tefsîru sûre (32), 1, Tevhîd 35; Muslim, Cennet 2-5. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru ’l-Kur ’Ă‚n 33, 57; İbni MĂ‚ce, Zuhd 39)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın sĂ‚lih yani iyi kulları icin cennette neler hazırladığını mujdelediği bu kudsî hadîs, ceşitli Ă‚yetlerde ve hadislerde ornek olarak zikredilen cennet nimetlerinden cok daha fazlasını kapsamakta ve iman dolu kalpleri sevincten hoplatmaktadır. Zira bu hadis, Ă‚yetlerde ve hadislerde bize bildirilen cennet nimetlerine gore bildirilmeyen nimetlerin cok daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta bazı rivayetlerde bu nimetleri meleklerin ve peygamberlerin bile bilmedikleri haber verilmektedir.
Kendileri icin bunca nimetler hazırlanan sĂ‚lih kullar kimlerdir? Hadisimizin yukarıda kaynakları verilen bazı rivayetlerinden oğrendiğimize gore, Peygamber Efendimiz bu hadiste gecen Ă‚yeti bir onceki Ă‚yetle birlikte okuyarak bu bahtiyarları şoyle tarif etmiştir: “Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak uzere ibadet ettikleri icin vucutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan da başkalarına harcarlar.” Demekki insan, Allah ’ın verdiği bedeni O ’na ibadet uğrunda yormak, Allah ’ın verdiği malı O ’nun rızĂ‚sı uğrunda harcamak suretiyle sĂ‚lih insan, iyi kul olma bahtiyarlığına kavuşabilecektir.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Allah TeĂ‚lĂ‚ cennette mu ’min kulları icin, meleklerin ve peygamberlerin de bilmedikleri ve duymadıkları eşsiz ve benzersiz nimetler hazırlamıştır.
2. Aklı başında olan her insanın, o olumsuz ve sonsuz hayatta bu nimetlerle hoşca vakit gecirmek icin iyi bir kul olmaya gayret etmesi gerekir.
Cennetliklerin Yuzleri Nasıl Olacak? Yine Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennete ilk girecek kimselerin yuzleri, dolunay gibi parlak olacak. Onların ardından gireceklerin yuzleri, gokyuzundeki en parlak yıldız gibi aydınlık olacak. Orada insanlar ne kucuk ne buyuk abdest bozarlar ve ne de tukurup sumkururler. Onların tarakları altındandır. Kokuları mis gibidir. Buhurdanlıklarında tuten hoş koku, Cennet ’in hoş kokulu ağacındandır. Eşleri hûrilerdir. Cennetliklerin hepsi de babaları Âdem ’in şeklinde yaratılmış olup boyları altmış arşındır.” (BuhĂ‚rî, Bed'u'l-halk 8, EnbiyĂ‚ 1; Muslim, Cennet 15. Ayrıca bk. Tirmizî, KıyĂ‚met 60, Cennet 5; İbni MĂ‚ce, Zuhd 39)
BuhĂ‚rî ve Muslim ’in diğer bir rivayetine gore Resûl-i Ekrem şoyle buyurdu:
“Onların Cennet ’teki kapları altındandır. Orada terleri mis gibi guzel kokacaktır. Orada her birine, baldırının iliği etinin ustunden gorunecek kadar guzel ikişer kadın verilecektir. Onların kalpleri tek bir adamın kalbi gibi aynı duyguları taşıdığından, aralarında ne anlaşmazlık ne de cekişme meydana gelecektir. Akşam sabah Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih edeceklerdir.” (BuhĂ‚rî, Bed'u'l-halk 8, EnbiyĂ‚ 1; Muslim, Cennet 17)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Cennete ilk girecek bahtiyarlardan bir kısmının bedir halindeki ay gibi guzel, bir kısmının en ziyĂ‚lı yıldız gibi parlak olması, orada insanların derecelerine gore farklı bir yaşayışa ve yuz guzelliğine sahip olacaklarını gostermektedir.
Cennette kucuk, buyuk abdest ihtiyacının, burun akıntısı, aksırma, sumkurme gibi hallerin bulunmadığı, yenilen icilen şeylerin hoş kokulu bir tur geğirme ve mis kokulu ter ile dışarı atılacağı 1884 numaralı hadiste gecmişti. Cennet guzellikler diyarıdır. Orada insanı rahatsız eden haller bulunmayacaktır. Cennetteki yiyecek ve iceceklerin latîf şeyler olması, posalarının rahatsızlık vermemesini, hadislerde belirtildiği uzere onlardan ancak hoş kokular meydana gelmesini gerekli kılar.
Buhurdan, icinde guzel kokulu tutsulerin yakıldığı bir kaptır. Gecmiş butun medeniyetlerde, ozellikle bazı torenler sırasında, ateşe guzel kokulu maddeler atarak veya bu maddeleri buhurdanlarda yakarak etrafa hoş kokular yayma Ă‚deti vardı. Peygamber Efendimiz zamanında bazan mescidde odağacı veya amber gibi buhurların yakıldığı olurdu. Od ağacı, yongaları yakıldığı zaman guzel koku veren bir ağactır. Amber de od ağacı gibi buhur olarak kullanılan hoş kokulu bir maddedir Resûl-i Ekrem Efendimiz cennetliklerin buhurdanlarında tuten buhurun, cennetin hoş kokulu ağaclarından elde edildiğini belirtmektedir. Demekki cennetliklere dunyada bildikleri, tattıkları ve zevk aldıkları şeylerin daha guzelleri, canları isteyince kendilerine ikram edilecek ve boylece guzel vakit gecirmeleri sağlanacaktır.
Cennetliklerin eşlerine “hûri ’l-‘îyn” yani kara gozlu kadın denmektedir. Daha doğrusu hûri ’l-‘îyn, iri gozlu ve gozunun akı bembeyaz, karası simsiyah olan kadın anlamına gelmektedir. Allah TeĂ‚lĂ‚, cennette mu'minlere ikram edeceği kadınlara Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de "hûri ’l-‘îyn" adını vermektedir [DuhĂ‚n sûresi (44), 52-54; Tûr sûresi (52), 20; RahmĂ‚n sûresi (55), 72]. Evlenecekleri erkek dışında kendilerine hicbir insan eli değmemiş olan bu ceylan gozlu kadınlar, eşlerinden başkasıyla ilgilenmeyecek, onların istek ve arzuları dışına cıkmayacaklardır. Peygamber Efendimiz ’in, “Cennetlik hanımlardan biri yeryuzune şoyle bir bakacak olsa, yer ile gok arasını aydınlatır” (BuhĂ‚rî, RikĂ‚k 51) buyurması, onların ne kadar guzel varlıklar olduğunu gostermektedir. Hadisimizin ikinci rivayetinde, cennetliklere sunulacak kadınların guzelliğine temasla,“Onların her birine baldırının iliği etinin ustunden gorunecek kadar guzel ikişer kadın verilecek” buyurulmaktadır. Bu iki kadının dunya kadınlarından olacağı da soylenmektedir.
Cennetlikler, babaları Âdem ’in şeklinde yaratılmakla hem gorunuşleri ve renkleri hem de huyları ve anlayışları bakımından birbirlerine benzeyeceklerinden, aralarında herhangi bir anlaşmazlık sebebi de kalmayacak ve orada huzurlu bir hayat sureceklerdir.
Hadisimizde cennetliklerin, akşam sabah Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih edecekleri belirtilmektedir. Akşam, sabah sozunden, bu zikrin dunyadaki akşam ve sabah kadar devam edeceği anlaşılmaktadır. Zira cennette akşam ve sabah, gunduz ve gece gibi zaman mefhumları bulunmayacaktır. 1884 numaralı hadiste bu durum, “İnsanın kendiliğinden nefes alması gibi, onlar da kendiliklerinden CenĂ‚b-ı Hakk ’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder, tekbir getirirler” şeklinde belirtilmişti.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Cennetlikler en guzel şekilde yeniden yaratılacaklardır. Derecesi yuksek olanlara verilecek imkĂ‚nlar daha mukemmel olacaktır.
2. Orada abdest bozma, tukurme, sumkurme gibi haller bulunmayacaktır.
3. Hem kendileri mis kokulu olacaklar hem de kendilerine en guzel kokular ikram edilecektir.
4. Kendilerine hem vucut hem de huy bakımından en guzel eşler sunulacaktır.
5. Birbirlerini kıskanmayacaklar, birbirleri hakkında kotu duygular beslemeyeceklerdir.
6. Sabah akşam Allah ’ı zikredecek ve bundan derin haz duyacaklardır.
Cennetliklerin En Aşağı Derecesi Nedir? Muğîre İbni Şu‘be radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“MûsĂ‚ sallallahu aleyhi ve sellem Rabbine:
- Cennetliklerin en aşağı derecesi nedir? diye sordu. Allah TeĂ‚lĂ‚ da şoyle buyurdu:
- O, cennetlikler cennete girdikten sonra cıkagelen bir adamın derecesi olup kendisine:
- Cennete gir! denir.
- YĂ‚ Rabbî! Herkes yerine yerleşmiş ve alacağını almışken ben nereye gideceğim? der. Ona:
- Sana dunya hukumdarlarından birinin mulku kadar yer verilse razı olur musun? diye sorulur. O da:
- Razıyım yĂ‚ Rabbî! der. Bunun uzerine Allah TeĂ‚lĂ‚ ona:
- İşte oyle bir mulk senindir. Bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha buyurur. Beşincisinde o adam:
- Razı oldum yĂ‚ Rabbî! der. Allah TeĂ‚lĂ‚ ona:
- İşte bu kadar şey hep senindir. Onun on misli de senindir. Bir de neyi arzu ediyorsan, gozun neden hoşlanıyorsa hepsi senindir, buyurunca adam:
- Razı oldum yĂ‚ Rabbî! diyecek.
Daha sonra MûsĂ‚ aleyhisselĂ‚m :
- YĂ‚ Rabbî! Cennetliklerin en ustun derecesi nedir? diye sordu. Allah TeĂ‚lĂ‚ şoyle buyurdu:
- Onlar benim sectiğim kullardır. Onların kerĂ‚met fidanlarını kudret elimle ben dikip muhur altına aldım. Onlara hazırladığım nimetleri ne bir goz gormuş, ne bir kulak duymuş, ne de bir kimsenin hatır ve hayalinden gecmiştir.” (Muslim, ÎmĂ‚n 312)
Cehennem ’den En Son Cıkacak Kişi Kimdir? İbni Mesut radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Ben Cehennem ’den en son cıkacak (veya cennete en son girecek) kimseyi biliyorum. O adam Cehennem ’den emekleye emekleye cıkar. Allah TeĂ‚lĂ‚ ona:
- Haydi git, Cennet ’e gir, buyurur. Adam cennete gider, fakat ona cennet doluymuş gibi gelir. Geri donup Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya:
- YĂ‚ Rabbî! Cennet ağzına kadar dolmuş! der. Allah TeĂ‚lĂ‚ ona:
- Git, Cennet ’e gir, buyurur. Tekrar oraya gider, yine cennetin dolu olduğunu zanneder. Bir daha geri donup Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya:
- YĂ‚ Rabbî! Orası dopdolu! der. Allah TeĂ‚lĂ‚ ona yine:
- Git, Cennet ’e gir, orada senin dunya kadar ve dunyanın on misli (veya dunyanın on misli buyukluğunde) yerin var, buyurur. O Adam:
- YĂ‚ Rabbî! Sen kĂ‚inĂ‚tın hukumdarı olduğun halde benimle alay mı ediyorsun? (veya benim halime mi guluyorsun?) der.”
Hadisin rĂ‚visi İbni Mesut şoyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in gerideki dişleri belirinceye kadar tebessum ettiğini gordum. Sonra şoyle buyurdu:
“İşte Cennetliklerin en aşağı seviyesinde bulunan adamın derecesi budur.” (BuhĂ‚rî, Rikak 51, Tevhîd 36; Muslim, ÎmĂ‚n 308. Ayrıca bk. İbni MĂ‚ce, Zuhd 39)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Bunlar, CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ’nın rahmetinin denizler gibi dalgalandığı hadîs-i şerîflerdir. Bu hadislerde, dunyada etmediği kalmamış, bu yuzden cezasını sonuna kadar cekmiş bir kimseyi, gonlundeki imanın nasıl kurtardığını ve ikrĂ‚m sahibi Rabbimizin ona neler lutfettiğini gormekteyiz. Cennetliklerin sonuncusu bu kadar buyuk nimete kavuşursa, ondan daha once cennete girenlerin, hele cehenneme hic uğramayanların kazanacağı dereceler, elde edeceği nimetler kim bilir ne kadar muazzamdır. Hele CenĂ‚b-ı Hakk ’ın kulları arasından sectiği ve onlara lutfedeceği nimetleri kudret eliyle bizzat hazırladığı kimseler, Allahım, ne kadar bahtiyar insanlardır!..
Şimdi cehennemden en son cıkıp cennete en son girecek adamın hikĂ‚yesine tekrar donelim. Onun macerası daha uzun bir hadiste (Muslim, ÎmĂ‚n 310) etraflıca anlatılmaktadır. Bu zĂ‚t kĂ‚h yuruyerek kĂ‚h yuz ustu duşerek kĂ‚h yuzunu ateş yalayarak cehennemden cıkınca, geri donup bakacak ve cehenneme “Beni senden kurtaran Allah yucelerden yucedir. Yemin ederim ki Allah, gelmiş gecmiş insanlardan hic kimseye vermediğini bana verdi” diyecek. Sonuncu bahtiyar olduğunu bilmeyen bu zavallı, en acı şekilde tattığı azĂ‚ptan kurtulmanın aşırı sevinciyle kendisini en bahtiyar adam zannedecek. İleride bir ağac gorup onun altına goturulmesini niyaz edecek. Allah TeĂ‚lĂ‚ ona, bu isteğini yerine getirirse bir şey daha isteyebileceğini hatırlatınca, başka bir şey istemeyeceğine dair kesin soz verecek.
Fakat daha sonra, cok daha guzel bir ağac gorup onun altına gitmeyi isteyecek. Yine Allah TeĂ‚lĂ‚ ile aralarında buna benzer konuşma gececek ve ucuncu defa gorup altında dinlenmeyi istediği ve sonunda kavuştuğu ağac, cennet kapısının yakınında bulunacak. Bu defa cennetliklerin şen şakrak seslerini duyunca “YĂ‚ Rabbi! Beni oraya koy!” diye yalvaracak. CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ona, “Acaba sana dunya kadar, hatta bir o kadar daha yer versem, bu tukenmeyen isteklerin son bulur mu?” deyince, cennette herkesin yerini tuttuğunu, kendisine bu kadar geniş bir mekĂ‚n kalmadığını duşunen adam, bu baş dondurucu teklif karşısında aklını oynata yazdığı icin kendisiyle Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın alay ettiğini sanacaktır. Olayın gerisi yukarıda gorduğumuz şekildedir.
Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın iman ve amellerini beğenip sectiği kullarına kerĂ‚met fidanları dikmesi, onları ozel surette ağırlaması demektir. Bu nimetleri muhur altına alması, onlara olan ikramını garanti altına alması ve kesinlikle değiştirmemesi anlamınadır. Bu nimetlerin nasıl olduğu konusunda hicbir bilgi verilmemekte, onları kimselerin gorup duymadığı, hatta hayal bile edemediği belirtilmek suretiyle, bu nimetlerin en ustun ve tamamen ozel ikramlar olduğu ifade edilmektedir.
Cehennemden son olarak cıkan kimselerle ilgili olarak insana sevinc goz yaşları dokturecek hadisler vardır. Butun bu rivayetler, Yuce Rabbimizin kullarına olan sevgisinin ve merhametinin buyukluğunu, onları sevindirmekten pek hoşlandığını ortaya koymaktadır. Bu hadislerden biri ozetle şoyledir:
Kıyamet gununde Allah TeĂ‚lĂ‚, meleklerine, cehennemden en son cıkan kuluma kucuk gunahlarını gosterin, ama buyuk gunahlarını gostermeyin, buyuracak. Melekler ona “Sen falan zaman şu, şu, şu işleri yaptın. Filan gun de şunları, şunları yaptın” diyecekler. O zĂ‚t yaptıklarını inkĂ‚r edemeyip hepsini kabul etmek zorunda kalacak. ‘Ya buyuk gunahlarım da ortaya dokulecek olursa ben ne yaparım? ’, diye korkacak. Fakat ona, Allah TeĂ‚lĂ‚ tarafından bağışlandığı, ayrıca yaptığı her bir kotuluğe karşılık bir sevap verildiği soylenince, hic ummadığı bu mukĂ‚fat karşısında hudutsuz bir sevince kapılan adam: “YĂ‚ Rabbî! Ben birtakım şeyler daha yaptım ki, onları burada goremiyorum” diyecek.
Bu hadisi, Resûlullah Efendimiz ’in ağzından bizzat dinleyen Ebû Zer el-GıfĂ‚rî radıyallahu anh, Peygamber-i ZîşĂ‚n Efendimiz ’in, yukarıdaki hadiste gorduğumuz gibi, o zaman da gerideki dişleri gorununceye kadar gulduğunu soylemektedir (Muslim, ÎmĂ‚n 313).
Bu ve benzeri hadîs-i şerîfler bizi CenĂ‚b-ı Hakk ’ın buyruklarına sarılmaya yoneltmeli, iyi bir kul olma gayretimizi artırmalıdır.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın lutuf ve ikrĂ‚mının haddi hesabı yoktur.
2. Hedefimiz, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın kerĂ‚met fidanlarını kudret eliyle diktiği bahtiyarlar arasına girmek olmalıdır.
İnciden Yapılma Ev Ebû MûsĂ‚ el-Eş'arî radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Şuphesiz mu ’min icin Cennet ’te, altmış mil yukseklikte ici boş inciden yapılma bir cadır vardır. Orada mu ’minin gidip ziyaret ettiği aileleri vardır. Fakat bu aileler birbirlerini gormezler.” (BuhĂ‚rî, Bed'u'l-halk 8, Tefsîru sûre (55) 2; Muslim, Cennet 23-25. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 3)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Yukarıda kaynağı verilen bazı rivayetlerden anlaşıldığına gore, inciden yapılmış olan bu muazzam cadırın eni ve boyu altmışar mil uzunluğundadır. Ustelik onun dort bir koşesinde, mu ’minin eşinden ve hizmetkĂ‚rlarından meydana gelen birer ailesi bulunacaktır. Bir mil 1800 metreden fazla olduğuna gore, 110.000 metreden daha buyuk bir yerde ailelerin birbirini gormemesi tabiidir. Cennette iyi kullarına altından, gumuşten ve daha başka değerli madenlerden yapılma koşkler, saraylar ikram edeceğini vaad buyuran yuce MevlĂ‚, tek bir inciden boylesine buyuk evler, cadırlar yapmak suretiyle, kullarına kudretinin ceşit ceşit orneklerini de gosterecektir.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Cennet ’te CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ’nın iyi kulları icin hazırladığı pek değişik nimetleri vardır.
2. Bir inciden bu kadar buyuk bir cadırın yapılması, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın sonsuz kudretinin bir başka gostergesidir.
Cennet ’te Bir Ağac Vardır ki Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennet ’te oyle bir ağac vardır ki, idmanlı bir ata binmiş olan kimse onun bir ucundan diğerine yuz senede varamaz.” (BuhĂ‚rî, Rikak 51; Muslim, Cennet 8)
BuhĂ‚rî (Bed'u'l-halk 8, Tefsîru sûre (56), 1) ve Muslim ’in (Cennet 8) Ebû Hureyre ’den naklettikleri başka rivayetlere gore Resûl-i Ekrem, “Bir suvari o ağacın golgesinde yuz sene gider de bir ucundan diğerine varamaz” buyurdu.
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Ozel surette idmana cekilmiş bir at, iyi bir binicinin altında suratli yol alır. Boyle bir biniciyle cins atının bir baştan diğer başa yuz yılda varamayacağı kadar buyuk olan bir ağac, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın kudretinin buyukluğunu ortaya koymaktadır. Cennette guneşin yakıcı etkisinin bulunmayacağını, orada serin golgelikler altında yaşanacağını belirten Ă‚yet-i kerîmeler vardır. “Orada ne yakıcı sıcak hissederler ne de dondurucu bir soğuk” [İnsan sûresi (76) 13], “Uzamış golgeler icindedirler” [VĂ‚kıa sûresi (56) 30] şeklindeki Ă‚yetler bunu gostermektedir. Hadisimizin BuhĂ‚rî ’deki rivayetinin buraya alınmayan son kısmında, Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in, cennette boyle bir ağac bulunduğunu soyledikten hemen sonra “İsterseniz ‘uzamış golgeler ’ Ă‚yetini okuyunuz” buyurduğu da gorulmektedir.
Golge; nimetin, rahat ve huzurun simgesidir. Peygamber Efendimiz, golgesi bitip tukenmeyen ağac ifadesiyle cennetteki bitip tukenmeyen nimetlere, kimsenin bozamadığı rahat ve huzura ve mutlu bir hayata işaret etmiştir.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Allah TeĂ‚lĂ‚ Cennette kulları icin pek değişik nimetler hazırlamıştır.
2. Orada insanlar, golgelikler altında, soğuktan ve sıcaktan rahatsız olmadan huzur icinde yaşayacaklardır.
Cennet ’teki En Yuksek Makam Yine Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennetlikler, kendilerinden yuksekteki koşklerde oturanları, aralarındaki derece farkı sebebiyle, sizin sabaha karşı doğu veya batı tarafında, gokyuzunun uzak bir noktasında batmak uzere olan parlak ve iri bir yıldızı gorduğunuz gibi goreceklerdir.” Bunun uzerine ashĂ‚b-ı kirĂ‚m:
- YĂ‚ Resûlallah! O yerler, peygamberlere ait ve başkalarının ulaşamayacağı koşkler olmalıdır, dediler. Resûl-i Ekrem şoyle buyurdu:
- “Evet, oyledir. Canımı kudretiyle elinde tutan Allah ’a yemin ederim ki, o yerler, Allah ’a iman edip peygamberlere butun benlikleriyle inanan kimselerin de yurtlarıdır.” (BuhĂ‚rî, Bed'u'l-halk 8; Muslim, Cennet 11)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? İnsanların hayal edemeyecekleri kadar mukemmel ve olağan dışı guzelliklerin yaşanacağı cennette, işte boylesine farklı ve uzay Ă‚lemine benzer hayat tarzları da olacaktır. Mu ’minlerin “yuksekce bir Cennet ’te” yaşayacaklarını [HĂ‚kka sûresi (69) 22] belirten Ă‚yet-i kerîme ile belki de buna işaret edilmektedir. Allah ’ın da, Resûlu ’nun de defalarca belirttikleri uzere şu yaşadığımız hayat, insan icin bir fırsattır. Bu dunya, insanların Ă‚hirette cok daha mukemmel yaşama bicimlerini elde etmeleri icin bir yarış alanıdır. Allah ’a ve peygamberlerine butun samimiyetleriyle inanan, sonra da onların gosterdiği yolda ellerinden geldiğince ilerlemeye calışan mu ’minler icin benzersiz guzellikte hayat tarzları vardır.
“Yuksekteki koşkler” diye tercume ettiğimiz “guref” kelimesi, Kur'Ă‚n-ı Kerîm ’de tekil olarak gecmekte ve ona “yuksek makam” anlamı verilmektedir: “İşte onlara, sabretmelerine karşılık Cennet ’in en yuksek makamı verilecek, orada hurmet ve selĂ‚mla karşılanacaklardır” [Furkan sûresi (25) 75]. CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ’nın, cennetin en yuksek makamlarını sadece peygamberlere ayırmaması, gelmiş ve gelecek butun kullarından bu eşsiz makamları elde etmek isteyen herkese bu fırsatı vermesi, O ’nun adalet ve merhametinin yuceliğini gostermektedir.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. İnsanlar dunyadaki imanlarına, ibadetlerine ve yapacakları iyi işlere (amel-i sĂ‚lihe) gore Ă‚hirette ustun dereceler elde edeceklerdir.
2. Mu ’minler dinlerini yaşamak icin ellerinden geleni yaparlarsa, Cennet ’te peygamberlere verilen derecelere benzer ustun dereceler kazanabilirler.
Cennet ’te Yay Kadar Bir Yer Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennet ’te yay kadar bir yer, uzerine guneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.” (BuhĂ‚rî, CihĂ‚d 5, 6, Bed'u'l-halk 8, Rikak 51; (Hadisi Muslim rivayet etmemiştir). Ayrıca bk. Tirmizî, FezĂ‚ilu ’l-cihĂ‚d 17)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Peygamber Efendimiz bu ifadesiyle, bir yayın iki ucu kadar bir Cennet toprağının, yaygın soyleyişiyle bir karış Cennet toprağının dunya ve dunyadaki her şeyden daha değerli olduğunu belirtmektedir. Esasen ebedî Cennet ’in zerresi bile bu fĂ‚ni dunyadan daha kıymetlidir. Resûlullah Efendimiz ’in Cennet ile dunyayı mukayese ederken yayı misĂ‚l olarak soylemesi, belki de sahĂ‚bîlerinin, oku ve yayı ellerine her alışta bu gerceği hatırlamalarını arzu ettiği icindir.
Konumuz Cennet ve Cennet nimetleri olduğu icin, muellifimiz Nevevî bu hadisin devamında bulunan şu cumleyi buraya değil, 1291 numarayla “Cihad” bahsine almıştır: “Allah yolunda yapılan bir sabah veya akşam yuruyuşu, hic şuphesiz dunyadan ve dunya varlıklarından daha değerlidir.” Hadisin bu kısmı, Cennet ’i kazanmayı sağlayan iyilik ve ibadetlerin, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın olculerine gore, butun dunyadan daha değerli olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer bir soyleyişle dunyayı değerli kılan şey, orada yapılan ibadetler, iyilikler, hayırlardır. Allah icin bir şey yapılmadan gecen dunya hayatının beş paralık değeri yoktur.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Cennet ’in zerresi bile dunyadan hayırlıdır.
2. Bu fĂ‚ni hayatı, ebedî hayatı kazanma yolunda harcamalıdır.
Cennet Kokuları Ufleyen Ruzgar Enes radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennet ’te, Cennetliklerin her hafta gittikleri bir carşı vardır. Orada, yuzlerine ve elbiselerine Cennet kokuları ufleyen bir kuzey ruzgĂ‚rı eser ve boylece guzellikleri daha da artar. Eskisinden daha guzel ve yakışıklı olarak eşlerinin yanına dondukleri zaman, aileleri onlara:
- Vallahi guzelliğinize guzellik katılmış, derler. Onlar da:
- Vallahi yanınızdan ayrılalı beri siz de daha bir guzel olmuşsunuz, derler.” (Muslim, Cennet 13)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Cennet ’te guneş doğup batmayacak, dolayısıyla bildiğimiz mĂ‚nada gun mefhumu olmayacaktır. Bununla beraber hadisimiz, henuz bilmediğimiz bir şekilde gun ve hafta anlayışının olacağını gostermektedir. Mahiyeti hakkında bilgi verilmeyen, belki bir gezinti yeri olan veya cennetliklere birtakım hediyeler sunulan bu carşıda dolaştıkları sırada, cennetin burcu burcu kokularını getiren bir ruzgĂ‚r esecek, oradakilerin hem yuzleri ve vucutları hem de elbiseleri eskisinden daha guzel olacaktır.
Cennet kokuları getiren bu ruzgĂ‚rdan hadisimizde şimĂ‚l ruzgĂ‚rı diye soz edilmesi, Arapların yağmur getiren şimĂ‚l ruzgĂ‚rını hasretle beklemeleri sebebiyle olmalıdır. Nitekim bir başka rivayette bu ruzgĂ‚r “şimĂ‚l” değil, hareket getiren anlamında “musîre” diye anılmıştır.
Gorulduğu uzere Peygamber Efendimiz, muhtelif hadislerinde bize cennet hayatından bilgiler sunarken, orasının bitip tukenmeyen bir guzellikler diyarı olduğunu anlatmış, boylece bizi, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın bu eşsiz nimetlerini elde etmek icin calışıp cabalamaya teşvik etmiştir.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Cennet guzellikler ulkesidir. Cennetliklerin guzelliği artacak, eksilmeyecektir.
2. Cennet ’te eşlerin birbirlerine olan sevgileri de artacaktır.
Cennet ’te Yuksekteki Koşkler Sehl İbni Sa ’d radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennetlikler, yukseklerdeki koşkleri, sizin gokyuzundeki yıldıza baktığınız gibi seyredeceklerdir.” (BuhĂ‚rî, Rikak 51)
Kimsenin Hayalinden Bile Gecirmediği Nimetler Sehl İbni Sa ’d radıyallahu anh şoyle dedi:
Bir gun, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ’in Cennet ’i geniş bir şekilde anlattığı bir sohbetinde bulundum. Sozunun sonunda şoyle buyurdu:
“Orada hicbir gozun gormediği, hicbir kulağın duymadığı, hic kimsenin hatırından bile gecirmediği nimetler vardır.” Sonra da şu Ă‚yeti okudu:
“Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak uzere ibadet ettikleri icin vucutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan da başkalarına harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar icin ne mutluluklar saklandığını hic kimse bilemez” [Secde sûresi (32) 16-17] (Muslim, Cennet 5)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Her ne kadar Nevevî, bu hadisin Sehl İbni Sa ’d ’in rivayetiyle Sahîh-i BuhĂ‚rî ’de yer aldığını soyluyorsa da, hadîs-i şerîf bu şekliyle sadece Muslim tarafından rivayet edilmiştir. BuhĂ‚rî ve Muslim onu 1885 numarada gectiği şekliyle kudsî hadis olarak Ebû Hureyre ’den rivayet etmişlerdir. Hadis 1885 numarada acıklanmıştır.
Cennet Ebedi midir? Ebû Saîd ve Ebû Hureyre radıyallahu anhumĂ‚ ’dan rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennetlikler Cennet ’e girince bir kimse şoyle seslenir: Siz Cennet ’te ebediyen yaşayacak, hic olmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak, hic hastalanmayacaksınız; hep genc kalacak, hic yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk icinde yaşayacak, hic keder ve sıkıntı cekmeyeceksiniz.” (Muslim, Cennet 22. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru ’l-Kur ’Ă‚n 41)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Cennet butun arzuların gercekleşeceği mutluluklar ulkesidir. Tıpla ilgili kimi insanların olumsuzluk, kimilerinin yaşlanmayı durdurmak, ihtiyarlığı geciktirmek peşinde olduğunu okur dururuz. Kimi guzellik meraklılarının duzgun bir vucuda sahip olmak icin buyuk sıkıntılara ve acılara katlandıklarını duyarız. Kimi insanların genc ve dinc kalabilmek, sağlıklı yaşayabilmek icin yemeyip icmediklerini, zamanlarının onemli bir bolumunu spor yapmakla gecirdiklerini biliriz.
Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in Ă‚hiret Ă‚lemiyle ilgili olarak verdiği ve mujdelediği bu haber, insanların gercek saĂ‚deti oteki dunyada yakalayacaklarını, ruyalarının orada hakikat olacağını gostermektedir. Oyleyse hic olmek istemeyenler, hastalanmaktan korkanlar veya dunyada ceşitli rahatsızlıklar yuzunden acı ve ıstırap cekenler, genc ve dinc kalmayı arzu edenler, dunyada hayatları yokluk, huzun, keder ve sıkıntı icinde gecmiş olanlar henuz fırsat elde iken ebedî hayatı kazanmaya bakmalıdır.
Dunya olumlu ve fĂ‚nidir. Cekilen butun acılar, ıstıraplar, huzunler bir gun mutlaka son bulacaktır. Fakat daha sonra hic bitmeyen bir hayat başlayacaktır. Bu hayat ya Cehennem ’de, dunyadakinden besbeter, tarifsiz kederler icinde gececek veya cennette, dunyadaki hicbir mutlulukla mukayese edilemeyecek guzellikte, neşe ve eğlence icinde gececektir. Hesabını bilen insan elbette olumluyu bir yana itip olumsuz hayatı secer, keciboynuzundaki balı değil, balların balını tercih eder.
Resûlullah Efendimiz yukarıdaki hadisi soyledikten sonra şu Ă‚yet-i kerîmeyi okumuştur: “İşte size Cennet! Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vĂ‚ris kılındınız, diye seslenilir” [A ’rĂ‚f sûresi (7) 43].
Mademki o guzel Cennet ’e mirascı olmak var, o halde şu fani coplukte ne diye uyuklayalım!..
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Dunyada olum, hastalık, ihtiyarlık, cile ve mutsuzluklar vardır.
2. Butun bu olumsuzlukların zıddı, gercek ve en guzel hayat ise cennettedir.
Cennet ’in En Aşağı Derecesi Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Sizden Cennet ’in en aşağı derecesinde olan birine (Allah TeĂ‚lĂ‚ veya bir meleği):
- Ne dilersen dile, diyecek. O da butun dileklerini soyleyecek. Kendisine, kalbinden gecenlerin hepsini diledin mi? diye soracak. O da:
- Evet, diledim, diyecek. Bunun uzerine o kimseye:
- Butun dileklerin bir misli fazlasıyla sana verilecektir, diyecek.” (Muslim, ÎmĂ‚n 301. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Musned, II, 315)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Cennetinde kulları icin gozlerin gormediği, kulakların duymadığı, hic kimsenin hayal bile edemediği nimetler hazırlayan lutufkĂ‚r Rabbimizin, onlara ikrĂ‚m şekli de pek hoştur. Bir insan dunyada masallarda olduğu gibi “Dile benden ne dilersen!” teklifi karşısında, bilgi ve gorgusu nisbetinde dunyanın en iyi şeylerini isteyebilir. Ama Ă‚hiretin o emsĂ‚lsiz nimetlerinden, olsa olsa dunyadaki nimetlere benzeyenleri, hatırlayabildiği olcude arzu edebilir.
1887 ve 1888 numaralı hadislerde cehennemden en son cıkan, dolayısıyla cennete en son giren kimseye CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ’nın sunduğu nimetleri gormuştuk. Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın ona, dunya hukumdarlarından birinin mulku kadar yer verdiğini, sonra ona beş defa “bir o kadar daha” verdim dediğini, ardından “Onun on misli de senindir. Bir de neyi arzu ediyorsan, gozun neden hoşlanıyorsa hepsi senindir” buyurduğunu ve nimetlere boğduğu o kuluna “razı oldum yĂ‚ Rabbî!” dedirttiğini, 1888 numaralı hadiste de o son bahtiyara “Git, cennete gir, orada senin dunya kadar ve dunyanın on misli yerin var” buyurduğunu heyecanla okumuştuk.
Eteğimizdeki taşı dokup yeni bir karar vermemiz gerekiyor. Cennetliklerin en gerisindeki, en aşağı mertebesindeki kimseye verileceği belirtilerek ‘daha nelerim var ’, der gibi sayılıp dokulen bu nimetler bizi hayal Ă‚lemine daldırıyor. Evet, hemen karar vermemiz, bizi guzele, guzelliklere ve sonsuz saadete cağıran bu sese doğru “Lebbeeyk!” diye koşup gitmemiz gerekiyor.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Allah TeĂ‚lĂ‚ Cennet ’e girmeyi haketmiş kullarına hesapsız lutuflarda bulunacaktır.
2. Cennet nimetleri belirli şeylerden ibaret değildir. Orada herkese arzu ettiği her şey verilecektir.
Allah ’ın Cennetliklerle Konuşması Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Allah TeĂ‚lĂ‚ Cennetliklere:
- Ey Cennet sÂkinleri! diye seslenir. Onlar da:
- Buyur Rabbimiz! Emret! Butun hayır ve iyilikler senin elindedir, derler. Allah TeĂ‚lĂ‚:
- Halinizden memnun musunuz? diye sorar. Onlar:
- Nasıl razı olmayalım, Rabbimiz. Sen bize, hic kimseye vermediğin bunca nimetler ihsan ettin, derler. Allah TeĂ‚lĂ‚:
- Size bunlardan daha değerlisini vereyim mi? buyurur. Cennetlikler:
- Bunlardan daha değerlisi ne olabilir, Rabbimiz! derler. Bunun uzerine CenĂ‚b-ı Hak:
- Uzerinize rızĂ‚mı indiriyorum; bundan sonra size hic gazap etmeyeceğim, buyurur.” (BuhĂ‚rî, Rikak 51, Tevhîd 38; Muslim, Cennet 9. Ayrıca bk. Tirmizî, Cennet 18)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Rahmeti sonsuz CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ’nın, kullarına duyduğu sevgi ve merhametin pek buyuk olduğu, kendilerine cennetini ihsan ettiği kullarının, orada tam bir gonul huzuru icinde yaşamalarını istediği bu hadisten anlaşılmaktadır. Onların cennette binbir nimet icinde yuzerken, acaba bir kusur ediyor muyuz, Rabbimizi gucendirecek bir davranışta bulunuyor muyuz diye tedirgin olmalarını arzu etmediği gorulmektedir. Allah TeĂ‚lĂ‚, hayal bile edemedikleri emsĂ‚lsiz nimetlerin tadını cıkarmaya calışan cennetlik kullarının hatırlarını sorup mutlu olduklarını oğrendikten sonra, kendilerini daha fazla sevindirecek bir mujde veriyor ve onlardan ebediyyen razı olduğunu, kendilerine artık hicbir zaman gazap etmeyeceğini belirtiyor.
Her iyi ve guzeli kendisinden oğrendiğimiz yuce Rabbimiz, rızĂ‚sını kazanmanın ne kadar onemli olduğunu Kur'Ă‚n-ı Kerîm ’de bize hatırlatıp oğretmektedir. Şu Ă‚yetler işte bunu gostermektedir:
“Resûlum! De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? TakvĂ‚ sahipleri icin Rableri yanında, altlarından ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve hepsinin ustunde Allah'ın hoşnutluğu vardır” [Âl-i İmrĂ‚n sûresi (3), 15].
“Rableri onlara, kendisinden bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri icin, icinde tukenmez nimetler bulunan cennetler mujdeler” [Tevbe sûresi (9) 21].
“Allah, mumin erkeklere ve mumin kadınlara, icinde ebedi kalmak uzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde guzel meskenler vaad etti. Allah'ın rızası ise hepsinden buyuktur” [Tevbe sûresi (9)72].
Allah ’ın hoşnutluğunu kazanmanın değerini ve onemini belirten bu Ă‚yetlerden başka, iyi kulların Allah rızĂ‚sını elde etmeye calıştıklarını gosteren Ă‚yetler de vardır. Buna misal olarak da şu Ă‚yet-i kerîmeyi okuyalım:
Muhammed Allah'ın elcisidir. Beraberinde bulunanlar da kĂ‚firlere karşı cetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rukûya varırken, secde ederken gorursun. Allah'tan lutfunu ve rızĂ‚sını isterler” [Fetih sûresi (48) 29].
Gorulduğu uzere Allah TeĂ‚lĂ‚ kendi rızĂ‚sını kazanmanın onemini kullarına boyle anlatmaktadır. Onların cennette her turlu endişeden uzak, tam bir gonul huzuru icinde yaşamalarını istemekte, kendilerinden tamamen razı ve hoşnut olduğunu mujdeleyerek her turlu endişe ve tedirginliklerini ortadan kaldırmaktadır.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Allah ’ın rızĂ‚sı her şeyin ustundedir. Kulun amacı onu kazanmak olmalıdır.
2. CenĂ‚b-ı MevlĂ‚, cennetteki kullarına, her nimetten daha değerli olan kendi rızĂ‚sını lutfedecektir.
Allah ’ı Gormek ile İlgili Hadisler Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh şoyle dedi:
Bir gece Resûlullah ’ın yanında bulunuyorduk. On dorduncu gecesindeki aya baktıktan sonra şoyle buyurdu:
“Şu ayı hic bir sıkıntı cekmeden gorduğunuz gibi Rabbinizi de ayan beyan goreceksiniz.” (BuhĂ‚rî, MevĂ‚kîtu ’s-salĂ‚t 16,Tefsîru sûre (50), 2, Tevhîd 24; Muslim, MesĂ‚cid 211. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, Sunnet 19; Tirmizî, Cennet 16; İbni MĂ‚ce, Mukaddime 13)
Suheyb radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Cennetlikler Cennet ’e girince Allah TeĂ‚lĂ‚ onlara:
- Size vermemi istediğiniz bir şey var mı? diye soracak. Onlar:
- YĂ‚ Rabbî! Yuzlerimizi ak etmedin mi? Bizi Cennet ’e koyup Cehennem ’den kurtarmadın mı, daha ne isteyelim, diyecekler.
İşte o zaman Allah TeĂ‚lĂ‚ perdeyi kaldıracak. Onlara verilen en guzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır.” (Muslim, ÎmĂ‚n 297. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru ’l-Kur ’Ă‚n 11)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Peygamber Efendimiz birinci hadiste, mu ’minlerin Ă‚hirette Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı rahat bir şekilde goreceklerini anlatmaktadır. AshĂ‚b-ı kirĂ‚mın, “Acaba orada Rabbimizi net bir şekilde gorebilecek miyiz?” diye endişeye kapılmaması icin onlara bir misĂ‚l getirmiş, berrak bir gecede dolunayı gorebilmek icin insanların birbirini itip kakmasına, sıkışıp ust uste yığılmasına gerek kalmadığı gibi, onların da CenĂ‚b-ı Hakk ’ı acıkca goreceklerini belirtmiştir.
Mu ’minlerin Ă‚hirette Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın eşsiz guzelliğini goreceklerine dair hadisler Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali, MuĂ‚z İbni Cebel, Abdullah İbni Mes ’ûd, Abdullah İbni AbbĂ‚s, Abdullah İbni Omer gibi en az yirmi buyuk sahĂ‚bî tarafından rivayet edilmiş ve bu rivayetler bize mutevĂ‚tir olarak yani en sağlam şekilde gelmiştir.
Zaten Kur'Ă‚n-ı Kerîm ’deki muhtelif Ă‚yetler de CenĂ‚b-ı Hakk ’ın Ă‚hirette ayan beyan goruleceğini ortaya koymaktadır. Bu Ă‚yetler arasında konuyu en acık şekilde ifade edeni: Yuzler vardır ki, o gun ışıl ışıl parıldayacak, Rablerine bakacaktır (O'nu gorecektir)” [KıyĂ‚met sûresi (75) 22-23] Ă‚yet-i kerîmesidir.
Cehennemlikler anlatılırken de “Hayır! Onlar şuphesiz o gun Rablerinden (O'nu gormekten) mahrum kalmışlardır” [Mutaffifîn sûresi (83) 15] buyurulması, birtakım bahtsızların Rablerini gorme şeref ve saĂ‚detine eremeyeceklerini ortaya koymaktadır.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem “İyi işler yapanlara daha guzel karşılık, bir de fazlası vardır” [Yûnus sûresi (10) 26] Ă‚yetini tefsir buyururken “fazlası” kelimesini, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın mubarek yuzune bakmak diye acıklamıştır.
Nebiyy-i Muhterem Efendimiz birinci hadîs-i şerîfi soyledikten sonra “Durum boyle olduğuna gore, guneşin doğup batmasından onceki namazları elinizden geldiğince kılmaya ve onları ihmal etmemeye gayret ediniz” buyurmuş, yani sabah uykusu ile ikindi vaktinin yoğun işlerinin namazı ihmal ettirmemesini tavsiye etmiş, sonra da sozunu şu Ă‚yetle guclendirmiştir: “Guneşin doğmasından once de, batmasından once de Rabbini ovgu ile tesbih et” [TĂ‚hĂ‚ sûresi (20) 130].
Bu Ă‚yetteki tesbih sozuyle sabah ve ikindi namazları kastedilmektedir. Muellifimiz bu ilĂ‚veyi cennet nimetleri konusuyla ilgili gormediği icin RiyĂ‚zu's-sĂ‚lihîn ’e almamıştır.
Her iki hadîs-i şerîf, yukarıdaki Ă‚yet-i kerîmelerin bir tefsiri olarak, mu ’minlerin cennette Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı acık secik bir şekilde goreceklerini belirtmekte ve bunun cennet nimetlerinin en değerlisi olduğunu gostermektedir. Bu hadislere Allah ’ı gormek anlamında ru ’yet hadisleri denmiştir. 1899 numaralı hadis, 1053 numarayla “Sabah ve İkindi Namazlarının Faziletleri” bahsinde de gecmiştir.
Yukarıdan beri okuduğumuz hadislerde ve muellifimizin buraya almadığı cennetle ilgili pek cok hadîs-i şerîfte, CenĂ‚b-ı MevlĂ‚ ’nın cennetlik kullarını değişik lutuflarıyla hep sevindirdiği, onların bahtiyarlıklarını durmadan artırdığı gorulmektedir. Butun bu nimetlerin en ustunu ise, bizzat Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın belirttiği gibi, O ’nun o eşsiz ve doyumsuz cemĂ‚lini gormek olacaktır.
Nevevî ’nin kitabına son olarak bu iki hadisi alması doğrusu cok mĂ‚nalıdır. Hayatın gayesinin ve şu hayatta varılacak son hedefin Allah ’ın rızĂ‚sına ermek ve neticede O ’nu gormek olduğunu soylemek istiyor. Rahmeti sonsuz MevlĂ‚mız ’dan, kendimiz icin de sizin icin de bu en guzel Ă‚kıbeti ve mutlu sonu niyĂ‚z ederiz.
Hadisten Oğrendiklerimiz 1. Cennet ’teki mu ’minler, sahip oldukları nimetlerin guzelliğine ve mukemmelliğine bakarak, o nimetlerden daha iyisinin olamayacağını zannedeceklerdir.
2. Cennet nimetlerinin en ustunu Allah TeĂ‚lĂ‚ ’yı gormek olacaktır. Mu ’minler Ă‚hirette Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın cemĂ‚lini, arada hicbir engel bulunmadan acıkca gorup doya doya seyredeceklerdir. Cehennemlikler ise bu bahtiyarlıktan mahrum kalacaklardır.
Allah ’a Hamd ile İlgili Ayetler Nevevî RiyĂ‚zu's-sĂ‚lihîn ’i, Allah ’a hamdini ifade eden iki Ă‚yet ve bir dua ile şoyle bitirmektedir:
“İman edip guzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu Cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan saraylara ulaştırır. Onların oradaki duası: "Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!" sozleridir. Cennet ’te birbirleriyle karşılaştıkca soyledikleri ise "selĂ‚m"dır. Onların dualarının sonu da El-hamdu lillĂ‚hi Rabbi ’l-Ă‚lemîn: (Hamd, Ă‚lemlerin Rabbi Allah'a mahsustur) cumlesidir.” (Yûnus sûresi, 9-10)
“Hamdolsun bizi bu nimete eriştiren Allah'a. Eğer Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulamazdık.” (A ’rĂ‚f sûresi, 43)
Allahım! İbrĂ‚him ’e ve onun Ă‚line rahmet ettiğin gibi kulun ve ummî peygamber olan Resûlun Muhammed ’e, onun hanımlarına ve zurriyetine hayır ve rahmet ihsĂ‚n eyle. İbrĂ‚him ’e ve onun Ă‚line hayır ve bereket lutfettiğin gibi kulun ve ummî peygamber olan Resûlun Muhammed ’e, onun hanımlarına ve zurriyetine de hayır ve bereket ihsan eyle. Şuphesiz sen ovulmeye lĂ‚yık ve yucesin.
Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan