
Sabır nedir? Kuran'da sabır nasıl anlatılıyor? En cok sabır intihanında gecen insanlar kimlerdir?Bir şeyi engellemek, tutmak mÂnÂsına gelen sabır; başa gelen uzuntu, sıkıntı ve belÂlar karşısında direnc gostermek demektir. Sabır, olumsuzlukları musbete cevirmek icin gosterilen metanet; nefsi, aklın ve dinin gerekli kıldığı şey uzerinde bağlı tutmak veya bunların men ettiği şeyden men etmektir.[1] Sabır, nefsi hevÂdan engelleyip vazgecirmek, onu hoşlanmadığı, kendisine ağır gelen şeyleri yapmada kararlı hÂle getirmektir.[2] Sabır, musibetlerden gelen acılar sebebiyle Allah ’ı başkalarına şikÂyet etmekten vazgecmektir.[3] Sabır, elden gidene yakınıp dovunmemektir.[4]
Bir kısım Âyetlerde gorulduğu uzere sabır, Allah ’ın kullarına kesin olarak emrettiği, terkini yasakladığı bir davranıştır.[5]
EN COK SABIR İMTİHANINDAN GECEN İNSANLAR En cok sabır imtihanından gecen insanlar peygamberlerdir. Allah ’ın dinini tebliğ ederken yalanlanmış, işkence ve eziyetlere mÂruz kalmış, yurtlarından surulmuş ve hatta şehid edilmişlerdir. Eyyûb (a.s) 18 yıl hastalıkla imtihan edilmiş, sabrı yuklenmiş, “Biz onu sabreden bir kul bulduk” ovgusune mazhar olmuştur. Nuh (a.s) 950 sene kavmiyle uğraşmış, buna rağmen cok az kişi iman etmiştir. İbrahim (a.s) ateşe atılmış, ruyasında oğlunu kurban etmesi emredilmiş, Nemrud ’un zulumlerine mÂruz kalmıştır. Yakup (a.s) kucuk yaşta evlÂdı Yûsuf ’u kaybetmiş ve yıllarca acısını yureğinde taşımıştır. Yûsuf (a.s) kuyuya atılmış, kole diye satılmış, iftiralara uğrayarak zindanlara kapatılmıştır. Sabır, peygamberlerin en bÂriz vasfıdır. Ashab-ı Uhdûd ’un kazarak ateş doldurduğu hendeklerde dinleri uğruna yanarak can veren, adı sanı bilinmeyen mu ’minler de sabır kahramanlarıdır. “Rabbim Allah ’tır” dedikleri icin bir cukura gomulerek testereyle vucudu baştan aşağı ikiye ayrılan ve demir taraklarla etleri taranan mu ’minler[6] de sabra en guzel misaldir.
Peygamberler icinde en fazla cile cemberinden gecen ise Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz ’dir. İslÂm ’ın ilk yıllarında ashÂbıyla birlikte butun zorluklara rağmen imana dÂvetten vazgecmemiş, risalet vazifelerine sabırla devam etmişlerdir.[7] Yuce Rabbimiz şoyle buyurur:
“Andolsun ki mallarınız ve canlarınız konusunda imtihandan gecirilirsiniz. Şuphesiz sizden once kendilerine kitap verilenlerden ve Allah ’a ortak koşanlardan bircok uzucu şeyler işitirsiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız bilin ki bu size gereken davranışlardandır.” (Âl-i İmrÂn 3/186)
Allah TeÂla mu ’minleri, kalabalık duşman ordularına karşı zaferle mujdelemiştir. Ancak bunun icin bir şart vardır: Sabretmek ve takv sahibi olmak.[8] Zira Allah ’ın yardımı ancak sabredenlere ulaşır. Hatta Muslumanlar duşmanlarından daha sabırlı olmalıdırlar.[9] Âyet-i kerimede şoyle buyurulur:
“Ey iman edenler! Sabredin, kararlılıkta yarışın, duşmana karşı hazırlıklı olun (birbirinize dayanıp bağlanın), Allah ’a karşı gelmekten sakının ki başarıya ulaşabilesiniz.” (Âl-i İmrÂn 3/200)
Mu ’minler Allah ’tan sabır istemeli,[10] birbirlerine hakkı, sabrı ve merhameti tavsiye etmeli, bu konuda birbirleriyle yardımlaşmalıdırlar.[11] Devamlı Allah ’tan sabır istemelidirler. Nitekim Yuce Rabbimiz, “Sabır ve namazla Allah ’tan yardım isteyin”[12] buyurur. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.v) bir sıkıntı ve zorluğa maruz kalınca hemen namaza koşarlardı.[13]
İsrailoğulları TÂlut komutasında CÂlut ’un ordusuyla savaşmak uzere karşı karşıya gelmişti. TÂlût ’un ordusunda imanı zayıf askerler vardı. Bunlar, CÂlut ’un ordusunun ustunluğunu gorunce korkuya kapılmış ve gevşemişlerdi. İmanı guclu olanlar onları şoyle uyarmışlardı: “Nice az birlik vardır ki, Allah ’ın izniyle sayıca cok birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir.” Savaş başlamak uzereyken guclu iman sahipleri şoyle yakarmışlardı: “Rabbimiz! Bizi sabırla donat, bize sebat ver ve inkÂrcı topluluğa karşı bize yardım et!” (el-Bakara 2/49-51)
Hayatta dÂima buyuk kucuk imtihanlar olacaktır. İlahi imtihanlarda sonuna kadar sabırla beklemek gerekir.[14] Bunlara sabredilebilirse mukÂfatı cok buyuk olur. Âyet-i kerimede şoyle buyrulur:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve aclık; mallardan, canlardan ve urunlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Rasûlum!) Sabredenleri mujdele.” (el-Bakara 2/155)
“…Kim Allah ’tan korkar ve sabrederse, şuphesiz Allah guzel davrananların mukÂfatını zayi etmez.” (Yûsuf 12/90)
İnsanlar da birbirlerine muhtelif yollarla sıkıntı ve meşakkat verebilir, birbirlerine muhtac duruma duşebilirler. Tum bunlara sabretmek, yardıma muhtac olanlara yardım etmek gerekir. Allah TeÂl şoyle buyurur:
“Biz kiminizi kiminiz icin imtihan vesilesi yaptık ki bakalım sabredecek misiniz!” (el-FurkÂn 25/20)[15]
“İyilikle kotuluk bir olmaz. Sen (kotuluğu) en guzel olan davranışla sav; o zaman bir de goreceksin ki seninle aranızda duşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (faziletlerde) buyuk pay sahibi olanlar ulaşabilir.” (Fussılet 41/34-35)
Musîbet ve ibtilÂlara sabırdan daha muhimi ise, sÂlih amelleri devam ettirme ve gunahlardan kacınma husûsunda gosterilen sabırdır. Mu ’minlerin en muhim vasıflarından biri, işte tum bu alanlarda gosterilecek olan sabırdır.
Allah TeÂlÂ, her zaman sabredenlerle beraberdir.[16] Onları sever,[17] sabır ve takvÂlarıyla guzel davranışlarda bulunanların ecirlerini asla zÂyi etmez.[18] Aksine onlara kat kat mukÂfat verir.[19] Dunyada sırf Allah rızası icin sabredenleri, cennete girdiklerinde melekler tebrik ederler.[20] Sabredenleri dunyada ve ahirette guzel bir Âkıbet beklemektedir. Bu Âkıbet dunyada zafer, sevinc, ferahlık ve kurtuluştur.[21] Âhiretteki ecirleri ise dunyadakinden cok daha ustun ve ebedîdir.[22] Âyet-i kerimelerde şoyle buyrulur:
“Sizde bulunanlar tukenip gider, ama Allah ’ın katındakiler kalıcıdır. Asla kuşkunuz olmasın ki, gucluklere goğus gerenlerin/sabredenlerin ecirlerini, yapmış olduklarının daha guzeliyle vereceğiz.” (en-Nahl 16/96)
“(Rasûlum!) Soyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dunyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah ’ın (yarattığı) yeryuzu geniştir. Yalnız sabredenlere, mukÂfatları hesapsız odenecektir.” (ez-Zumer 39/10)
Dipnotlar:
[1] FîrûzÂbÂdî, el-KÂmûsu ’l-muhît, s. 421, “s-b-r” mad.: 537, “h-b-s” mad.; RÂgıb el-İsfehÂnî, el-MufredÂt fî ğarîbi ’l-Kur ’Ân, s. 273, “s-b-r” mad.
[2] MÂturîdî, Te ’vîlÂtu ’l-Kur ’Ân, İstanbul: Mizan Yayınevi, 2005/2010, 10: 418.
[3] Seyyid Şerîf CurcÂnî, et-Ta ’rîfÂt, Beyrut: Mektebetu LubnÂn, 1985, s. 131, “s-b-r” mad.
[4] el-Bakara 2/155; Cevherî, İsmÂîl b. HammÂd, es-SıhÂh, thk: Ahmed ‘Abdulğafûr ‘AttÂr. Beyrut: DÂru ’l- ’İlm li ’l-MelÂyîn, 1984, s. 706.
[5] Âl-i ‘İmrÂn 3/186; LokmÂn, 31/17; eş-Şûr 42/43; Zemahşerî, 5: 418; RÂzî, 27: 183; BeydÂvî, 3: 341.
[6] BuhÂrî, MenÂkıb 25; İkrÂh 1, MenÂkıbu ’l-EnsÂr 29, Ebû DÂvûd, CihÂd, 97.
[7] İbrÂhîm 14/12; el-Enbiy 21/8; el-Kalem 68/48.
[8] Âl-i İmrÂn 3/123-125; el-EnfÂl 8/9, 65-66; Kurtubî, 5: 297-300; BeydÂvî, 1: 292-293.
[9] Zemahşerî 1: 682; RÂzî, 9: 160; BeyzÂvî, 1: 137.
[10] el-Bakara 2/250; el-A‘rÂf 7/126.
[11] el-Beled 90/17; el-Asr 103/1-3.
[12] el-Bakara 2/45, 153.
[13] Taberî, CÂmiu ’l-beyÂn, 1: 618-619.
[14] el-EnʻÂm 6/34; el-Kamer 54/27.
[15] Taberî, CÂmiu ’l-beyÂn, 17: 423-425; MÂturîdî, 10: 238.
[16] el-Bakara 2/153, 249; el-EnfÂl 8/46, 66.
[17] Âl-i İmrÂn 3/146.
[18] Hûd 11/115; Yûsuf 12/90.
[19] en-Nahl 16/96. Bkz. en-Nis 4/25.
[20] er-Ra ’d 13/22-24.
[21] Âl-i İmrÂn 3/199; Hûd 11/49; RÂzî, 18: 9; BeydÂvî, 2: 135.
[22] en-Nahl 16/30, 41, 97; el-Kasas 28/54; ez-Zumer 39/10.
Kaynak: Doc. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur ’Ân MuhtevÂsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınlıar
İslam ve İhsan
Sabır mı Zor, Şukur mu?
Sabır Nedir?
İmtihanda Sabır Muvaffakiyette İstiğfar Lazımdır