
KÂinat, ilÂhî bir hesap ve nizam icinde varlığını surdururken, Âlemin en ustun varlığı, varlıkların ziyneti ve bir îcÂd bedîası (sanat hÂrikası) olan insanın hesapsız, olcusuz, duygusuz, nizamsız ve mÂnÂsız bir hayat surmesinin mÂkul olduğu duşunulebilir mi? İnsan, Kur ’Ân ve kÂinat nizÂmındaki ince ve hassas olculeri acıklayan ayet...Butun cihÂn, hassas bir nizÂm uzerine kurulmuştur. Her şeyde ince bir muvÂzene kÂnunu hÂkimdir. SemÂlar ve yeryuzu, her turlu hÂdiseleri ile eşsiz bir nizÂm orneğidir. Guneş ve Ay bir hesapla doğup batmakta, gece ve gunduz birbiri ardından hesapla akmakta, bulutlar hesapla kaymakta, yağmurlar bir olcu icinde toprağa damlamakta, yeryuzunun bahar ve hazanı, ciceği, cemeni, ince, hassas bir hesapla meydana gelmekte; rızıklar, bir olcu icinde muhtelif mahlûkÂta ayrı ayrı hazırlanmaktadır. Boylece topyekûn kÂinat, ilÂhî bir hesap ve nizam icinde varlığını surdururken, Âlemin en ustun varlığı, varlıkların ziyneti ve bir îcÂd bedîası (sanat hÂrikası) olan insanın hesapsız, olcusuz, duygusuz, nizamsız ve mÂnÂsız bir hayat surmesinin mÂkul olduğu duşunulebilir mi?
İNSAN, KUR ’AN VE KÂİNAT ARASINDAKİ OLCUYU ANLATAN AYET
Eşref-i mahlûkÂt olan insan, kendisini îman ve amel-i sÂlihlerle yucelterek kÂinÂttaki ilÂhî Âhengin muhtevÂsına girmek zarûretindedir.
Âyet-i kerîmede, insan, Kur ’Ân ve kÂinat nizÂmındaki ince ve hassas olculere dÂir şoyle buyrulmaktadır:
“RahmÂn (olan AllÂh) Kur ’Ân ’ı oğretti. İnsanı yarattı, ona beyÂnı oğretti. Guneş ve Ay bir hesÂba gore hareket etmektedir. Cemen ve ağaclar secde ederler. AllÂh semÂyı yukseltti ve ona muvÂzene (kÂnunu) koydu ki, mîzanda aşıp taşmayasınız! Olcuyu adÂletle kullanın da, (duny ve Âhiret) mîzÂnında zarara uğramayasınız!” (er-RahmÂn, 1-9)
Hayat imtihanını vermek icin yaratılan insan, aklî, hissî ve bedenî muvÂzenelerini korumak mecbûriyetindedir.
İnsanın:
Aklî muvÂzenesi, şaşmaz bilgilere, hak ve hakîkat nurlarına;
Hissî muvÂzenesi, yÂni kalbî Âhengi, guzel ahlÂk ve kalb-i selîme;
Bedenî muvÂzenesi ise Hakk ’a kulluk istikÂmetindeki amelî kıymetlere dayanmaktadır ki, butun bunların feyizli kaynağı, Kur ’Ân-ı Kerîm ve Sunnet-i Seniyye ’dir.
Kısacası “eşref-i mahlûkÂt” olan insan, kendisini îman ve amel-i sÂlihlerle yucelterek kÂinÂttaki ilÂhî Âhengin muhtevÂsına girmek zarûretindedir.
Âyet-i kerîmede, insan, Kur ’Ân ve kÂinat nizÂmındaki ince ve hassas olculere dÂir şoyle buyrulmaktadır:
“RahmÂn (olan AllÂh) Kur ’Ân ’ı oğretti. İnsanı yarattı, ona beyÂnı oğretti. Guneş ve Ay bir hesÂba gore hareket etmektedir. Cemen ve ağaclar secde ederler. AllÂh semÂyı yukseltti ve ona muvÂzene (kÂnunu) koydu ki, mîzanda aşıp taşmayasınız! Olcuyu adÂletle kullanın da, (duny ve Âhiret) mîzÂnında zarara uğramayasınız!” (er-RahmÂn, 1-9)
YÂ Rab! Bu Âlemde bizleri hikmet ve esrÂr hazîneleri olan sÂlih kullarınla beraber eyle! Bizleri mahşer gunu de onlarla haşreyle!.. Âmîn!
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-3, Erkam Yayınları
İNSAN RABBİYLE NASIL DOST OLUR
KAMİL İNSAN KARAKTERİ
İslam ve İhsan